İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - OĞUZHAN

Sayfa: 1 ... 61 62 [63] 64 65 ... 118
931
Genel Kültür / Cemal Tollu
« : Temmuz 30, 2009, 12:13:09 ÖS »
Türk ressamidir (1899-1968). istanbul'da dünyaya gelen Cemal Tollu, Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki öireniminden sonra Avrupa'ya gitti; Andre Lhote, Hans Hoffmann, Fernand Leger ve Gromaire gibi ünlü hocalarin atölyelerinde çaliiti (1929-1932). Dönüiünde Güzel Sanatlar Akademisi'nde Leopold Levy'ye yardimci ve Resim Bölümü iefi oldu.

Bailangiçta Avrupali ünlü hocalarin etkisiyle konstrüktivist ve kübist eserler yapan Cemal Tollu, sonra Hitit sanatindan esinlenmeie yöneldi.

Cemal Tollu ayni zamanda bir heykel sanatçisiydi. Ama bu bakimdan verimi birkaç büstten öteye geçmedi. Ne var ki heykel sanatina duyduiu ilgi resimlerini etkilemii, kendine özgü resim üslûbunun oluimasinda rol oynamiiti. Bu nedenle onun resimleri, üç boyut üstüne kurulu bir düzende deiil, taia yontulmui alçak kabartmalar gibi yüzeysel bir görünüm veren bir resim-heykel bireiimidir.

Cemal Tollu ayni zamanda baiarili bir sanat yazariydi. Yunan Mitolojisi ve ieker Ahmet Paia gibi kitaplarindan baika, gazetelerde yillarca haftalik eleitiri, inceleme ve denemeler yayimladi.

Bazi Eserleri

Köylüler, Portakal Bahçeleri, Kurban, Mevleviler, Köye Mektup, Balerin, Zeytin Aiaci.

932
Genel Kültür / Diego Velazquez de Silva
« : Temmuz 30, 2009, 12:10:58 ÖS »
Diego Velazquez de Silva, ispanyol ressamidir (1599-1660). Sevilla'da doian Velazquez, ondaki büyük yeteneii keifeden ve kendisini kral Felipe IV'ün gözde bakanlarindan Olivares düküne tavsiye eden ressam Pacheco'nun öirencisi oldu. Çok keskin iiik-gölge oyunlariyla iilediii ilk yapitlari natürmortlar ve günlük yaiantidan alinmii gerçekçi görüntülerdir.

Felipe IV'ün portresini yaparak bir anda baiariya ulaian ve 1623'te «kralin ressamliii»na atanan Velazquez, o tarihten itibaren, önemli resmî görevler yükleneceii Madrit Sarayi'nda parlak bir sanat hayatina bailadi. Uzun yillar krallik ailesinin, soylularin, saray erkâninin ve saray cüceleriyle soytarilarinin portrelerini, ayrica dinî tablolar yapti. Rubens'in öiütlerine uyarak, sanatini derinleitirmek için italya'ya gitti.

Velazquez, eserlerinde tamamiyla kiiisel bir hava yaratmayi baiarmiitir: içindeki gözlemcilik ruhu ve renkleri kullanmadaki büyük ustaliii sayesinde, mekân ve iiik oyunlarini en basit yollarla ve en gerçek iekliyle verebilir (Las Meninas). Bu nedenle bazi sanat tarihçileri tarafindan modern sanatin öncülerinden biri olarak kabul edilir.

Eserlerinden Birkaçi

Çobanlarin Tapinmasi, içki içenler, isa Çarmihta, Mizraklar, Aynali Venüs, Yün Eiiten Kizlar.

933
Genel Kültür / Johannes Vermeer
« : Temmuz 30, 2009, 12:10:15 ÖS »
Johannes Vermeer, «Delft'li Vermeer» denir, Hollandali ressamdir (1632-1675). Vermeer, yeni kurulan Protestan Hollanda Cumhuriyeti'nin burjuva sinifindan bir ailenin çocuiu olarak Delft kentinde doidu. Bütün çaidailari gibi, daha çok sarayin ya da kiliselerin sipariii üzerine, doiduiu iehirden ve çevresinden manzaralar yapti.

Elimizde Vermeer'in sanat hayati üstüne pek fazla bilgi yok: yaiadiii çaida ün yapan, sonra unutulan sanatçinin deieri XIX. yy.da yeniden anlaiildi. Eserlerinden pek azinda imza ve tarih vardir ve ancak birkaç tablosunun kesinlikle Vermeer'e ait olduiu söylenebilir.

Bir Ani Yakalamak

Vermeer, çoiunlukla ev içi sahneleri yapti. Bu sahnelerde hiç bir olayi anlatmaia çaliimaz: çiplak duvarli veya duvarlari bir haritayla, bir tabloyla süslü bir odada bir-iki kiiinin bulunmasi onca yeterlidir. Sanatçinin üstün yeteneii, günlük yaiantidan alinmii bu basit sahneleri zamanin diiina çikarak ölümsüzleimii birer kompozisyon haline getirir.

Ustaca daiitilmii bir iiik içinde yüzen kiiiler, kendilerini önlerindeki iie verdikleri bir hareketsizlik aninda öylece donup kalmii gibidirler: inci Tartan Kadin, terazisinin dengede olup olmadiiina bakar, Sütçü Kadin, bir ölçek sütü büyük bir dikkatle boialtir, atelyesindeki Ressam elindeki firçayla tuvale boya sürmeie hazirlanir. Bu etkileyici anlardan alabildiiine canlilik ve hayat taiar.

Portrelerinde (Türbanli Genç Kiz), derin ve durgun bakiili çehre, tablonun koyu renk fonundan ayrilarak bir iiik oyununun merkezi olur. Delft'ten iki manzara resminde de Vermeer'in bu çabasini görebiliriz: ressam, kapali bir dünyada tailaimii gibi hareketsiz duran kiiileriyle sakin bir iehir çizer, bu ölü iehre canlilik veren tek iey iiiktir.

Bazi Tablolari

Delft'ten Manzara, Ara Sokak, Mektup Okuyan Mavili Kadin, Aik Mektubu, Astronom, Araci Kadin, isa, Marta'nin Evinde, Kirmizi iapkali Kadin.





(Solda) «Dantelaci Kadin». Ressam bizde, sanki resimdeki tahtaya ve kumailara, elimizi uzatsak dokunacak, becerikli parmaklarin iileyiiini görecekmiiiz duygusunu uyandiriyor. Konuya vuran sakin iiik, üzerinde gezindiii renk ve biçimlere ayri bir sicaklik kazandiriyor. Günlük hayattan seçilmii bu sade görüntüyü, o sihirli firça, ölümsüz bir süre dönüitürmüitür.

(Saida) «Atelye». Vermeer bu son tablosunda, resim sanati üstüne düiünür gibidir. Jüpiter'in habercisi tanriça Rumor burada, baiinda defne yapraklarindan taci, elinde zaferleri müjdeleyecek borusu, ama hayli solgun bir yüzle tasvir edilmiitir.

934
Genel Kültür / Vitray
« : Temmuz 30, 2009, 12:09:17 ÖS »
Renkli cam parçalarindan yapilan yari saydam pencere süslemesi. Renkli camin mimarîye giriii ve kendine özgü bir sanat oluituruiuna dair elimizdeki en eski buluntular XII. yy.a aittir. Oysa, renkli camin varliii ve çeiitli kullanim biçimleri çok eskilere gider.

Türklerin Orta Asya'da yerleitikleri bölgelerde yapilan kazilarda ele geçen cam parçalan, onlarin bu sanat hakkindaki ileri bilgilerini ve ince kullanim biçimlerini kanitlayici niteliktedir. iran üzerinden Anadolu'ya gelirken Türkler bu sanati getirdiler ve geliitirdiler. Selçuklu mimarlari, Artukoiullarinda da görülen ve «iemsiye» denilen cam süslemeleri kullandilar. Fakat Selçuklularin son derece incelmii ve geliimii vitray örnekleri, Beyiehir Gölü kiyisindaki Kubadâbâd Sarayi kazilarinda ele geçen cam parçalari ve alçi süslemeler vardi.

Osmanli mimarlari ise önce Selçuklu etkisinde çaliitilar, ama sonra kendilerine özgü vitray üslûbunu buldular. Evlerde, cami, medrese, iifahane, saray gibi anitsal binalarda vitraylar normal pencere dizisinin üstünde oluyordu. «Kafa penceresi» denen bu nakiili camlar, bitkisel ve geometrik iekillerle nefis bir bezeme biçimi oluituruyordu. Bu camlardan süzülen iiiklar yapi içinde deiiiik yansimalar yapiyordu. Osmanli vitrayinin en güzel örnekleri Süleymaniye, Rüstempaia, Yeni Cami gibi büyük mabetlerde, Topkapi Sarayi, Hünkâr Kasri v.b. saray, kasir ve yalilardadir.

Hiristiyan sanatinda da elde bulunan ilk vitraylar XII. yüzyildan kalmadir. O zamanlar Roma resim sanatiyla rekabet eden vitray, çok parlak ve gözalici renklerde camlarla, perspektifsiz ve kabartisiz olarak basit kompozisyonlar halinde yapiliyordu.

Chartres, Vitray Ülkesi

XIII. yüzyilin bailarinda Fransa'da Chartres iehri vitray sanatinin en büyük merkezi oldu. Chartres Katedrali'nde XII. yüzyildan kalma renkli birçok pencere cami varsa da bunlarin çoiu 1200-1240 yillari arasinda yapilmiitir. Yapilara elden geldiiince bol iiik sokmak isteyen gotik çai mimarlari pencereleri gittikçe daha büyük yapiyorlardi. Bu yüzden kilise süslemeleri, Roma kiliselerinin iç duvarlarini kaplayan fresklerden deiil vitraydan oluiabilirdi.

O devirde renkli cam ustalari, renk düikünü çaidailarinin zevkini okiamak için renkleri elden geldiiince çeiitlendirmeie çaliiiyorlardi; bu yüzden Aziz Bernard, perhiz ve çile amaciyla kendi tarikatina giren keiiilerin bundan uzak durmalarini ve renksiz camlari yei tutmalarini istemiiti. Hiristiyan cam ustalarinin bu renk araitirma düikünlüiü biraz da incil hikâyelerinden gelir. Chartresli ustalarin ustaliii sayesinde Beauce, zamanla bir vitray odaii haline geldi ve vitraycihk buradan bütün Fransa'ya (Bourges, Paris, Tours, Le Mans, Rouen) ve komiu ülkelere, özellikle ingiltere (Canterbury) ve Almanya'ya yayildi.

Iiik Resmi

XIV. ve XV. yüzyilda vitray deiiiikliie uiradi. Renkli pencereler dana büyüdü, camlar daha aydinlik oldu. Gümüi sarisinin ve külrenginin baskin olduiu beyaz camlar üstünlük kazandi. Resim gibi vitray da gerçeie uygunluiu göz önünde bulundurmaia yöneldi. XVI. yüzyilda çoiu oymali çift kat camlar pek çok deiiiik tona olanak sailadi. Ama vitray tek cam üstünde renkli bir resim olmaia yöneldi.

XVII. yüzyildan itibaren bu sanat desenden çok etkilendi. Basit kompozisyonlardan ve az sayida canli renklerden oluian vitray yapma zevki XIX. yüzyilda doidu. Büyük ressamlar (ingres, Delacroix) modeller yarattilar. Geleneie dayanan ya da yeni tekniklerden yararlanan vitray böylece anitsal sanat içindeki yerini aldi.

Camdan Bir Mozaik

Vitray, doirudan doiruya renkli yapilmii veya sonradan boyanmii yari saydam camlarin, kuriun çubuklar, alçi ya da çimento yardimiyla birleitirilmesiyle meydana gelir.

Bu iite kullanilan camlar silis (kum), potas (odun külü) ya da soda (deniz tuzu) yardimiyla elde edilir. Silis erirken maden oksitleri kariitirilarak renklendirilir. Sonra üflenir, soiutulur, sonra yapilacak desene göre kesilir. Henüz sicak olan cam çift kat yapilabilir: ayri renkte iki cam levha üst üste yapiitirilir, ortaya çikan cam gravür izlenimi verir.

Daha önce piimii olan cam, camlaiabilen renklerle boyanabilir ve bu takdirde yeniden firinlanir. Daha sonra cam parçalari birbirine kaynak yapilmii kuriun çubuklarla birleitirilir, ondan sonra hepsi birarada madenî çerçevelere yerleitirilir. Küçük cam parçalarindan oluian bu birleiik bütün, esnek olduiundan vitray hem kimildatilabilir, hem de çok dayanikli olur.







(Solda) Saint-Denis Katedrali'nde XII. yy. vitrayi. Fresk ve mozaikler gibi vitraylar da resimli kitaplara benzer: bunlarda sik sik kutsal tarihten evrelere yer verilir.

(Ortada) Bir vitrayda anlatilan iarlman'in hayat öyküsü. Chartres Katedrali'nin 160 penceresi XIII. yy.da, 2,600 metrekare renkli camla süslenmiitir. Bu bütün, vitray sanatinin en baiarili örneklerinden biri sayilir.

(Saida) Paris'te, Notre-Dame Katedralinin güney yüzündeki gülbezeklere bir örnek.

Modern Vitraylar

1920'lerden bu yana daha yalin bir vitray anlayiii ortaya çikti. Notre-Dame du Raincy Kilisesi'nde Auguste Perret «oyuk duvarlar» yaratti, Maurice Denis buralara Ortaçai'inkiler kadar göz kamaitirici vitraylar yerleitirdi. Chagall, Leger ve Bazaine gibi ressamlar da buna benzer vitraylar yaptilar, ister figüratif, ister soyut olsun vitraylar modern mimarîye uydurulmakta ve doirudan doiruya betonarme içine yerleitirilmektedir.

Boyalarin Sirri

Cam hamuruyla oksidin kariiimi, istenilen renge göre çeiitlendirilir. Bakir dioksitle yeiil, mangan dioksitle erguvan, çok ince bakir tozlariyla kirmizi, bakir karbonatla mavi, kobalt oksitle lâcivert cam elde edilir. Ortaçai'da kirmizi fonlar, mihraba göre güneie bakan güney tarafa yerleitirilirdi; kuzey tarafa konan mavi fonlar da en geçirgen yari saydam camlarin geçirebildiii kadar aydinlik sailardi. Bununla birlikte hiç kimse rahip Suger'in yaptirdiii Saint-Denis'deki mavi camlarda Chartres'daki mavi camlarin sirrini çözememiitir.

935
Genel Kültür / Richard Wagner
« : Temmuz 30, 2009, 12:07:48 ÖS »
Richard Wagner, Alman bestecisidir (1813-1883). Leipzig'de doian Wagner, daha çocukluk yillarinda kendini tiyatronun büyüsüne kaptirdi. Felsefe. ve müzik öirenimini birlikte sürdürdükten sonra baiarisiz birer deneme olan ilk operalarini yazdi. Almanya'da orkestra yöneticiliii yapan, ardindan Fransa ve ingiltere'yi dolaian Wagner, meslek yönünden çok güç yillar yaiiyordu.

ilk baiarisini Dresden'de, Rienzi operasiyla kazandi. 1849'da devrimci harekete katildiii için Almanya'dan kaçmak zorunda kalan besteci önce Zürich'te, sonra Venedik'te yaiadi. Alacaklilarinin elinden kurtulmak için Münih'e gidip Bavyera kralinin yanina siiindi. Fakat bu sefer de kendisini çekemeyenler yüzünden rahati kaçmiiti, yeniden isviçre'ye döndü, orada Lîszt'in kizi Cosima ile birlikte alti yil büyük bir mutluluk içinde yaiadi. Bayreuth'da eserlerinin olaianüstü bir baiari kazandiiini gördükten sonra Venedik'te ansizin öldü.

Lirik Dram

Wagner'in savunuculuiunu yaptiii yeni lirik sanat anlayiii, operayi basit bir eilence olmaktan kurtarip seyircinin ruhsal durumunu etkileyen müzikli bir dram haline getirmeyi amaçlar. Bu yeni sanat, Kelt ya da Germen halk masallarindan (Nibelungen destani, Graal efsanesi) alinma konular çerçevesinde iilenen simgesel temalardan (özgürlük, aik yoluyla ruhun yücelmesi, günahlarindan arinmasi) esinlenir.

Wagner'in operalarinda, recitativolar araciliiiyla birbirine bailanan arya, düo, koro gibi geleneksel formüller bir yana birakilmii, bunlarin yerini recitativolar ile iarkilari ayni hareket içinde baidaitiran «kesintisiz müzik» almiitir. Yunan trajedilerindeki koronun görevine benzer bir rol oynayan orkestra, iarkinin gidiiini büsbütün kendi haline birakarak dramin açiklamasini yapar. Bütün bunlardan baika leitmotif ilkesi, yani bir düiünceyi, bir duyguyu ya da eserin kahramanlarindan birini simgeleyen ana tema bütün eser boyunca bilinçli ve düzenli bir biçimde sik sik kullanilir.

Böylece tiyatro, iiirden müzik ve dansa, dekor ve giysilerden eserin sahneye koyulusuna ve iiik oyunlarina kadar bütün sanatlarin kaynaiip bütünleitiii sihirli bir pota olur. Bütün bu gereçsel ve teknik koiullar, Wagner'in pek çok kitabinda (Geleceiin Sanat Eseri) açikladiii felsefî düiünceleri için birer dayanaktir.

Bazi Eserleri

Uçan Hollandali, Tannhauser, Nürnbergli Usta iarkicilar, Nibelungen Yüzüiü (Ren Altini, D/e Walküre, Siegfried ve Tanrilarin Çöküiü bu operanin bölümleridir), Tristan ve isolde.

Bayreuth Tiyatrosu

Wagner, Bavyera krali Ludwig ll'nin yardimiyla en büyük düiünü gerçekleitirebildi: eserlerini temsil etmek için özel olarak yapilmii bir tiyatro binasi kurdu. 1876'da açiliii yapilan Bayreuth Tiyatrosu bugün bile yalniz Wagner'in operalarina ayrilmii ünlü bir festivale sahne olur.

936
Genel Kültür / Antonie Watteau
« : Temmuz 30, 2009, 12:07:01 ÖS »
Antoine Watteau, Fransiz ressamidir (1684-1721).

Valenciennes'de doian Watteau 1702'de Paris'e gitti. Orada, kendisine italyan komedisinin kiiilerini tanitan ressam Gillot'nun, daha sonra Luxembourg Sarayi'nin dekoratörlüiünü yapan Audran'in öirencisi oldu; Audran'in sayesinde Rubens'in tablolarim görüp tanidi; devrin zengin, soylu kiiileriyle dostluk kurdu.

ilk yapitlari, küçük esnafin ya da askerlerin günlük yaiantisindan sahneleri iileyen gerçekçi tablolardir (Müfrezenin Molasi, Uçan Ordugâh). Sonralari, tiyatronun etkisi, Venedikli ressamlarin ve Rubens'in zengin paleti, hastalikli yapisinin iyice kamçiladiii hayal gücü Watteau'yu kir eilencelerinin ve ienliklerin ressami yapti.

iiir dolu manzaralarin içine, birbirleriyle tatli tatli sohbet eden, bir köiede oturup düi kuran, müzik çalan zarif tavirli insanlar yerleitirir; kiiilerin en içten duygularini yansitmakta son derece ustadir. Bütün bu görüntülerin üstüne düien melankoli havasi ise mutluluiun geçiciliiini göstermek ister gibidir.

Versailles'in klasik üslûbundaki sertliie ve katiliia tamamiyla aykiri düien Watteau'nun zarif ve yumuiak üslûbu sonradan bütün XVIII. yy. sanatini etkileyecektir.

Birkaç Tablosu

Mevsimler, Gilles, Arlequin ve Colombine, Kayitsiz, Gersaint'in Alâmeti, Jüpiter ve Antiope.





Kythera Adasi'na Kalkan Vapura Binii» (1717). Yapraklarin gölgesinde, gönül çelen fisildanmalara elverir koruluklarda, ortaliii buiulu bir sis gibi saran gün iiiiinda, tasasiz gençler seviimekten gayri bir iey düiünmüyorlar.

937
Genel Kültür / Ortaçağda Mimarlik
« : Temmuz 30, 2009, 12:06:05 ÖS »


Tezhip, (yaldiz ya da renkli boyalarla süsleme sanati.) çini mürekkebi, çömlekçilik... Bunlar, özellikle 1000 yillarindan bailayarak Avrupa topraklarinda yükselen büyük dinsel eserlerin yaninda küçük kalan sanatlardir.

"Katedral"in ortaçaiin tipik bir aniti olmasi, Kilise'nin güçlülüiünden ve halklari -içtenlikle olsun olmasin- 'iman'a zorlanmasindan ileri geliyordu. Bunun sonucu olarak da herkes katedrallerin yapimina katilmaktaydi: Kimi para yardimi yapiyor, kimi tai çikarma ya da taiima gibi angaryalar yükleniyor, kimi sanatiyla katkida bulunuyor, zanaatçilari evinde barindiriyor ya da vitraylar armaian ediyordu. O dönemdeki tekniiin ilkelliii sonucu her çeiit ii insan gücüyle baiarilacaiindan, bir Nötre Dame, bir Chartres, bir Reims katedralinin ne kadar zamanda bitebileceii düiünülebilir. Gerçekten de yapimi yüz yil sürenlerin sayisi az deiildir.

Ortaçaiin bailangicinda kiliseler antik bazilika'lari (ticaret ve sosyal olaylar için toplanma yeri olarak yapilmii, çatisi dikdörtgen biçiminde sütunlu salonlardan meydana gelmii Roma yapisi.) örnek tutan dikdörtgen bir nef'ten (kiliselerde kubbe alti bölümü, iahin.) yapilmiiti. Buna, zamanla 'transept' (bir kilisenin esas yapisina dik inia edilmii, yapiya haç iekli veren yan bölümler.), yan netler, bitiiik küçük kiliseler, çan kuleleri de eklenmiiti. Bu büyüme ortaya çetin bir sorun çikariyordu: Damin örtülmesi... Kilise yalniz bir nef'ten oluimuiken, kiriilere dayanan bir dam inia etmekle ii çözümleniyordu, ama yapinin geliimesiyle bu yöntem yetersiz kaldi; çünkü putreller belli bir ölçüden uzun yapilinca sailamliiindan kaybediyordu. Ayrica, bütün bu tahta parçalar, her an yangin tehlikesiyle karii kariiyaydi.

Bu yüzden, XI. yüzyilin baiindan beri adi damin yerine tai tonozlar kullanilmaya bailandi. Bu tonozun iç eimeci, eksene göre kesilmii silindir ieklindeydi ve iki yani da nef'in iki duvarina dayaniyordu. Yapinin tonoz anahtari üzerine dayanarak kendiliiinden durabilmesi için, tailari belli biçimlerde kesmek gerekiyordu. Böyle olunca da, duvarlara aiiri aiirlik yüklenmekteydi. Gerçekten de, bu aiirlik duvarlarin birbirlerini itme tehlikesi yaratiyordu; yani, duvarlar bu itiie karii gelebilecek kadar aiir, alçak ve tek parçali olmaliydi. Bu yapim iekli, yeterli büyüklükte pencereler açilmasina elveriili olmayan hantal ve karanlik "Roman" stili kiliseleri meydana getirdi.

Ama ayni dönemde (1100 yillarinda) birbirlerinden çok uzak yerlerde (sözgeliii, Durham-ingiltere, Moissac-Fransa) yepyeni bir yapi sanati yayilmaya bailadi. Dörtgen ieklinde yerleitirilmii dört sütuna, bu dörtgenin köiegenlerine doiru uzanan ve tonoz anahtarinda kirilan dört kemer inia edilerek meydana getirilen çati iskeletine, her büyüklükte dami oturtmak imkâni vardi. Burada da çati, duvarlara büyük bir aiirlik yüklemekte ve bunlarin birbirini itmesine yol açan bir güç yaratmaktaydi Fakat bu sakinca iki gücün dikey biçimde iniiini sailayacak biçimde yerleitirilmii payanda (eiik olarak vurulan destek.) kemerlerinin aiirliklariyla rahatça dengelenebilmekteydi. Artik 1100-1500 yillari arasinda mimarliia hâkim olacak "Gotik" sanat doimuitu.

Fransa'da, ortaçai mimarliiinin en eski Roman stilinden en gösteriiti Gotik'e kadar geçirdiii aiamalari izleyebileceiimiz bir örnek yapi bulunmaktadir: Saint Michel daiindaki manastir (X. yüzyil)... Bir yeralti mezarliii olarak yapilan bu binanin üstüne, 1017-1144 yillari arasinda Roman stili bir kilise inia edilmiiti. Bu kilisenin 1421'de yikilan koro yeri, 1450-1521 yillari arasinda Gotik biçiminde inia edilmiiti. En dikkatsiz bir ziyaretçi bite, hemen göze çarpan bu uyuimazliiin önünde biraz duraksamadan edemez: O hantal, karanlik nef ve bu zarif aydinlik koro botumu...

Bu göz kamaitirici yapiyi ya da 48 metrelik koro bölümüyle Beauvais katedralini hatta ünlü Ulm katedralini görmek, mimarlarin cüreti ve teknik bilgileri üzerine yeterli bir kani verir. Bu ustalarin eline yeterli insan gücü ve malzeme vermekle ii bitmiyordu; her ieyden önce yapi tekniiinin sorunlarini çözümlemek gerekiyordu. Bu sorunlarin inanilmaz karmaiikliiini bir an gözümüzün önüne getirelim: Duvarlara verilecek kalinliiin belirlenmesi, pencerelerin 'azami' büyüklüiü, payanda kemerlerinin yeri, tonozlarin yönü, tailarin biçimi ve ayrica bir yiiin geometri, statik ve stereotomi (tailarin kesilmesini ve yontulmasini konu alan bilim dali.) sorunlari, malzemelerin sailamliii ve direnci... inia ettikleri yapilardaki sütunlarin inceliii, bu sorunlari Romalilar gibi kaba bir 'yaklaiik hesap'la deiil, bilimsel bir biçimde çözümlemii olduklarini göstermektedir.

Öyle ki mimarlarin yeterli ve kesin matematik, fizik bilgileri bulunduiunu ileri sürmesek bile, etkili deneysel yöntemler uyguladiklari kesindir.

938
Forum Oyunları / Ynt: Tuttu-Tutmadı Oyunu
« : Temmuz 30, 2009, 11:09:29 ÖÖ »
yok şeytan  >:D


alttaki facebook ' a üye

939
Forum Oyunları / Ynt: Kör Klavye
« : Temmuz 30, 2009, 11:01:12 ÖÖ »
bugün giditoeun :D:D


windows live messenger

940
çok hoşuma gidiyo müziği bazen dinliyorum maçlardan önce güzel oluyo :D

941
Komik Resimler / Ynt: CEHENNEM
« : Temmuz 29, 2009, 11:20:58 ÖS »
Çok güzelmiş bunu tuttum xD

942
Yeni Üyeler Buraya / Ynt: merhaba hey millet bande geldim bu siteye..
« : Temmuz 29, 2009, 11:15:53 ÖS »
hoşgeldiniz inşallah beyenmişsinizdir siteyi zaten beyenilmicek gibi değil xD

943
Yönetim Duyuruları / Ynt: Bulgaristan yolcusuyum..
« : Temmuz 29, 2009, 11:09:23 ÖS »
çok teşkkür ederim arkadaşlar iyiki varsınız ;)


biz burda arkadaş gibiyiz ve arkadaşlar bu günler için vardır ..

944
Forum Oyunları / Ynt: Öp ya da Tokatla
« : Temmuz 29, 2009, 11:07:18 ÖS »
tokat ne kelime kafa göz girişirim :D


Adriana Lima xD

945
Forum Oyunları / Ynt: Kör Klavye
« : Temmuz 29, 2009, 11:05:23 ÖS »
ben onu çıj sevşyırun :D


alttaki :

ben bunu bakmadan yazarım

Sayfa: 1 ... 61 62 [63] 64 65 ... 118