İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - OĞUZHAN

Sayfa: 1 ... 59 60 [61] 62 63 ... 118
901
Fenerbahçemizin golü de sauzaaaaaaaaaaaaaaaa ALEX xD

902
Fenerbahçe / Ynt: Fenerbahçe 5-1 Honved
« : Ağustos 03, 2009, 12:45:25 ÖS »
gördük olcay abi Xd

903
Kendi Siteleriniz / Buda benim sitem
« : Ağustos 03, 2009, 12:41:30 ÖS »
Bi aralar çok hevesliydim pek uğraşmadım ama dandik bi site işte xD



http://forumtrk.1talk.net


not : 2 ayda 1 girerim xD

904
ByKuS Muhabbet / Ynt: Bykuş Kafe
« : Ağustos 02, 2009, 06:45:55 ÖS »
Abi asıl şenlik saat 21:00 da başlıcak xD

905
ByKuS Muhabbet / Ynt: Bykuş Kafe
« : Ağustos 02, 2009, 12:30:49 ÖS »
günaydın abi nasılsın ?

906
Bilim Haberleri / Türkiye 3G’de 121’inci
« : Temmuz 31, 2009, 04:09:55 ÖS »
2001’den beri dünyada mevcut olan 3G teknolojisi Türkiye’den önce 120 ülkede kullanılmaya başlandı. 4G ise yolda.


GSM teknolojisini bir üst basamağa taşıyan 3G için, International Telecommunication Union (ITU) 1999 yılında bazı standartlar belirledi. Dünyanın önde gelen GSM şirketlerinden Japon NTT DoCoMo tarafından 2001 yılında ilk ticari 3G hizmeti, tüm dünyaya tanıtıldı.






Güney Koreli operatörlerden SK Telecom, 2002'nin Ocak, KTF de aynı yıl Mayıs ayında 3G hizmeti başlattı. Bu tarihte Güney Koreliler, rekabetin getirdiği fiyat indiriminden de yararlanmaya başladı.

Söz konusu hizmet Norveçli Telenor şirketi tarafından Aralık 2001 yılında kıta Avrupasında hizmete sokuldu. ABD'de ise Monet Mobile Networks, hizmeti abonelerine sunduysa da şirket bir süre sonra kapandı. Bu şirketin ardından Verizon, Ekim 2003'de abonelerine 3G hizmeti vermeye başladı.

Güney yarım kürede, Avustralya'da ise m.NET şirketi tarafından Şubat 2002 yılında ''demo'' olarak gösterilen 3G hizmeti, Mart 2003'de Hutchison Telecommunications tarafından ticari olarak pazara sunuldu. Güney Afrika'da, Vodacom tarafından 3G üzerinden Kasım 2004 yılında yapılan görüşmeyle de kıta Afrikası da 3G hizmetiyle tanışmış oldu.

907
Prostat / Prostat Bezi ve Tohumlar
« : Temmuz 31, 2009, 04:03:58 ÖS »
Prostat bezi kestane şeklindedir, sidik torbasinin ön kismina düien bir bölgede sidik borusunun çevresini sarar. Husyeler gibi prostat bezi de hormonlar salgilar. Bu salgi süt gibi, alkalik bir sividir ve kendine has bir kokusu vardir. Buna "spermin" adi verilir. Boialma sirasinda prostat bezi büzülür ve bu siviyi kanalciklari araciliiiyla sidik borusuna yollar. Prostatin sidik borusunu sarmasinin ve meni kanali ile prostat kanalciklarinin hemen hemen ayni yerde sidik borusuna bailanmasinin iki önemli nedeni vardir.

Bunlardan birincisi, erkeiin boialmasi sirasinda meni sivisinin depo edildiii kisimlar ayni anda tekrar sikiiirlar, sperm iplikçiklerini epididymisin ve meni keseciiinin salgilariyla birlikte diiari atmak için sidik borusunda bir basinç oluiturur, refleks hareketiyle prostat bezi büzüiür ve salgisini -hemen hemen ayni yere- sidik borusuna akitir. Boialma sirasinda atilan meni artik kariimiitir ve ancak iimdi kusursuz hale gelmiitir. Prostat bezi salgisinin özel yapisi tohumlar üzerinde uyarici etki oluiturur ve bunlarin hareket yeteneklerinin olaianüstü iekilde artmasini sailar. Bir erkeiin, bir boialma sirasinda çikardiii ortalama üç cm3 meninin beite dördü prostat bezinin salgisidir. Boialan sperm sayisi ortalama 200 ile 300 milyondur.

ikinci önemli neden ise prostat bezinin büzülmesi sirasinda sidik borusunu meni kanalinin yukari aizinin açildiii kisimda sikiitirmasidir. Böylece sikiian prostat bezi, sidik borusunu bu noktada kapatir. Bununla da diiari atilan meninin geriye akmasi engellenir. Meni kanalinin aizi sertleime aninda geniiler.

908
Genel Kültür / Paul Gauguin
« : Temmuz 31, 2009, 03:59:18 ÖS »
Paul Gauguin, Fransiz ressamidir (1848-1903). Paris'te doian Gauguin, çocukluiunu Peru'da geçirdikten sonra, donanmaya girdi ve dünyayi dolaiti. Sonradan bir bankada memur oldu, sakin bir hayat sürdü: izlenimciliiin etkisinde kalan, bir hevesli, bir «pazar günü ressami»ydi.

Sonradan kendini sadece resme adamaia karar verip bankadan ayrildi. Büyük bir yoksulluia düitü ve giderleri kismak için Bretagne'da, Pont-Aven'e çekildi (1886). 1887'de yabanci ülkelere duyduiu özlem onu Panama ve Martinique'e doiru yol alan gemilere binmeie itiyordu. iite bu yoldan tropiklerin göz kamaitirici iiiiini buldu, ama parasizlik yüzünden 1888'de dönmek zorunda kaldi.

Artik doiaciliktan (natüralizm) vazgeçmiiti ve tamamen hayal gücüne dayaniyordu. Perspektifi birakmii, tablolarini, renkli lekelerin koyu ve kalin bir çizgiyle sinirlandiii genii, tek boyutlu düzeyler olarak yapmaia bailamiiti. Sonunda, Tahiti Adasi'na gitmeyi baiardi. Orada tam bir adali gibi yaiiyor, güzel kadinlar resimlerinin esin kaynaii oluyordu. Gauguin'in resimlerinde bu kadinlar, sailam ve yapili vücutlariyla pembe, mor, mavi kariiimi sicak ve piriltili renk tonlari içinde yüzer.

Stilize desen ve saf renklerin kullaniliii yönünden ilkel sanatlari andiran Gauguin'in tablolari, modern resim sanatinin habercisi olmuitur. Gauguin, dekoratif biçimlere karii duyduiu ilgiyi de, çeiitli heykel ve gravür çaliimalarinda dile getirmiitir.

Bazi Eserleri

Viroflay'den Manzara, Vaazdan Sonraki Hayal, Sari isa, Bretagne'dan Manzara, Çiçekli Kadin, Ay ve Dünya, Vücutlarinin Altini, Kumsalda Atlilar, Tahitili Aile.

909
Genel Kültür / Giotto di Bondone
« : Temmuz 31, 2009, 03:58:45 ÖS »
Giotto di Bondone, italyan ressami ve mimari (1266-1337). Giotto di Bondone Floransa yakinlarinda doidu. On yailarindayken kirlarda ailesinin sürülerini otlatirdi.

Anlatildiiina göre bir gün kirlarda dolaian ünlü ressam Cimabue, düz bir taiin üzerine bir koyun resmi çizmekte olan Giotto'yu görmüi, bu genç sanatçinin ustaliiina hayran kalmii ve öirenci olarak onu yanina almiitir.

Giotto, 1297 yillarina doiru, Assisi Bazilikasi'nda, Aziz Francesco'nun Hikâyeleri adli büyük fresk bütününü yapti. Bu fresklerde sanatçi, bütün ömrünü insan ve doia sevgisine adamii olan azizin yüceliiini ustaca belirtmiitir. El ve vücut hareketleri, yüzlerdeki ifade, kiiilerin duygularini ve iefkatini dile getirir. Fresklerin zemini, o çaiin gelenekleri diiina çikarak soyut ve yaldizli bir zemin olmaktan uzaklaimii, yerini çoiu zaman, bir perspektif anlayiiinin, bir mekân, bir üçüncü boyut kavraminin hissedildiii mimari bir dekora birakmiitir.

Giotto'nun kiiileri, o çaiin resminde olduiu gibi donmui, kiiiliksiz biçimler deiildir artik; duygulan, heyecanlari ve kiiilikleriyle yaiayan insanlardir. Bu, XIII. yy. resim sanatiyla kiyaslandiiinda büyük bir yeniliktir ve gotik üslûbu yenileyen Giotto, ilk modern ressam sayilir. Giotto di Bondone, ayni zamanda ünlü bir mimardir.

Bazi Eserleri

isa ile Meryem'in hayatini (Padova'da Scrovegni Kilisesi) ve Aziz Francesco'nun hayatini (Floransa'da Bardi Kilisesi) konu alan freskler. Navicella mozaiii (Roma'da San Pietro Kilisesi). Tahta üzerine resimler: Maesta, Meryem ile Çocuk isa.

910
Genel Kültür / Alberto Giacometti
« : Temmuz 31, 2009, 03:57:59 ÖS »
Alberto Giacometti, isviçreli heykelci ve ressam (1901-1966). Bir ressamin oilu olan Giacometti, kardeii Diego'yu model diye kullanarak on üç yaiinda ilk tablolarini yapti. Cenevre ve Roma'da öirenim gördükten sonra 1922'de Paris'e yerleiti. «Birini her gün ayni yerde görecek olsam, onu deiiiik deiil, ama daha iyi görürüm. Ben de daha iyi görmek için çaliiiyorum» diyordu. Buna raimen duruiu, düiüncesi ve yüzü durmadan deiiien insani tasvir etmenin güçlüiünü anlamiiti.

Bunun üzerine «heykel-nesne»ler yapmaia bailadi ve bir süre gerçeküstücülük akimina katildi. 1935'e doiru yeniden insan heykellerine döndü. Durmadan Diego'nun büstü üzerinde çaliiti ve sonunda onu bir kibrit kutusu boyutlarina indirdi, kadin figürleri ise ip gibi incecik uzuyordu.

Hayatinin son yillarinda yeniden insan yüzünü incelemeie giriiti ve gene Diego ile bir baika modelin, Annette'in yüzünü konu aldi. Kaba bir gerçekçiliiin ürünü olan büstler yonttu: bu büstlerdeki dehiet ya da buz gibi donmui, anlaiilmaz sükûnet ifadesi, hayat ile ölüm arasinda, sonsuza dek asili kalmiia benzer.

1962'de Venedik bienali büyük ödülünü kazanan Giacometti'nin bailica dünya müzelerinde eserleri vardir.


911
Genel Kültür / Gerçeküstücülük
« : Temmuz 31, 2009, 03:57:30 ÖS »
1920'lere doiru bailayan edebiyat ve sanat akimidir. 1917'de iair Apollinaire, «gerçeküstücü dram» diye nitelenen bir oyunu (Tiresias'in Memeleri) sahneye koydu. Böylece Paris'te Birinci Dünya Savaii'nin ertesinde, gerçeküstücülük akimi bailadi. Savaiin saçmaliiina ve burjuvazinin tutumuna baikaldiran üç genç ozan, Louis Aragon (doi. 1897), Andre Breton (1896-1966) ve Philippe Soupault (doi. 1897), toplumu, onun ahlâk deierlerini, estetik geleneklerini, akla ve mantiia güvenini altüst etmeie karar verdiler.

Gerçeküstücüler gerçek diii fantastik), aliiilmadik ve yikici kaynaklardan yararlandilar. Ortaçai'daki büyü ve mezhep sapkinliiindan, Jerome Bosch'un ve Goya'nin cehennemlerinden, romantizmden. Kara Afrika, Okyanusya, Amerika halk sanatlarindan esinlendiler; Douanier Rousseau'nun resimlerini, Lautreamont ve Rimbaud'un iiirdeki hezeyanlarini, Alfred Jarry'nin tiyatro alaninda baikaldiriiini sevdiler.

Marx'a ve devrimci Rusya'ya hayran oldular. Freud'un izinden giderek çocukluk, bilinçalti ve çilginlik dünyasina daldilar. Nükte ve alayi iileyerek ready made'i, yani ressam Marcel Duchamp'in (1887-1968) sanat eseri diye imzasini attiii o, «hazir» eiyanin (bir tabure ve bir bisiklet tekerleii) yan yana konuiunu keifettiler.

912
Genel Kültür / Goya
« : Temmuz 31, 2009, 03:57:02 ÖS »
Francisco de Goya y Lucientes, ispanyol ressam (1746-1828).

Zaragozali bir yaldiz ustasinin oilu olan Goya en büyük ispanyol ressamlarindan biridir. ilk tablolariyla çok baiarili bir portre ressami olduiunu kanitlamii, çizgilerindeki incelik, renklerdeki zarafet o çai ispanya'sinin prenslerini, soylularini ve sanatçilarini büyülemiitir. Kral Carlos IV'ün, düklerin, kontlarin ressami olan Goya için o yillar bir baiari ve zafer dönemidir.

Ne var ki, 1792'de tamamiyla saiir olan sanatçi derin bir umutsuzluia kapilmii, insanlardan kaçarak yapayalniz yaiamaia ve eskisinden daha büyük hirsla eserler vermeie bailamiitir. O dönemdeki resimleri, gravürleri daha sert ve saldirgan bir nitelik taiir. 1819'da, yeni bir ruhsal bunalimdan sonra Goya inatçi bir yalnizliia gömülmüi, evinin duvarlarini kâbus gibi resimler, insanin içini karartan ürkütücü figürlerle donatmiitir.

Seksen iki yaiinda, hasta ve yari kör bir durumda son tablosunu, Sütçü Kadin'i yaimiiti. Bu tablo, büyük bir anlatim özgürlüiü ve kusursuz bir teknikle, akil almaz bir yaratici gücün belgesidir.

913
Genel Kültür / Gotik Sanat
« : Temmuz 31, 2009, 03:56:35 ÖS »
XII. yy.dan Rönesans'a kadar Bati Avrupa'da geliien sanat biçimidir. Gotik sanat Fransa'da doimui olmasina raimen adini Hiristiyanliiin ilk yillarinda Avrupa'yi istilâ eden Gotlardan almiitir. Bu terimi ilk defa italyan hümanistleri kullanmiilardi. Onlara göre, özellikle Alpler'in kuzeyinde geliien ve roman sanatinin ardindan gelen bu sanat, ilkçai'in klasik kurallarindan iyice ayriliyordu. Ve, bu üslûbu küçümsediklerini belirtmek için italyan hümanistleri ona, gotik sanat adini veriyordu.

Roman Sanatindan Alevli Gotik Üslûbuna

Gotik sanat, XII. yy.dan XVI. yy.a kadar, dört büyük dönemde geliiti. Birinci dönem, XII. yy.in büyük bir bölümünü kapsar ve mimari çizgilerin genel görünüiünü hâlâ etkileyen roman sanatiyla gotik sanat arasinda bir geçii dönemi teikil eder. Bu çaiin en özgün anitlari Fransa'dadir: Saint-Denis Manastir Kilisesi, Sens, Noyon ve Laon katedralleri.

Aiaii yukari XII. yy. sonlarindan XIII. yy. ortalarina kadar uzanan ikinci dönemde gotik sanat iyice yerleiir ve doruiuna ulaiir. Bu dönem, gotik sanatin «klasik» çaiidir ve hepsi birbirinden ünlü pek çok anit bu dönemde yapilmiitir: Chartres, Bourges, Merveille du Mont-Saint-Michel katedralleri. Bu çaida gotik mimari italya, Almanya ve ispanya'ya da siçramii, sonra ingiltere'ye geçerek orada daha deiiiik bir nitelik kazanmiitir (Canterbury, Chichester katedralleri).

Daha sonraki döneme iiinli gotik adi verilir. Bir önceki dönemin eser bolluiu yaninda bu dönem biraz fakir kalir. Bu dönemde daha çok eski yapilarin bitirilmesine çaliiildiii için (Paris'teki Notre-Dame Kilisesi'nin yan kiliseleri, Saint-Denis Kilisesi'nin iahini) büyük anitlarin sayisi azdir (Troyes, Tours katedralleri, Westminster Manastir Kilisesi).

Nihayet, XIV. yy.in ikinci yarisindan bailayarak, gotik sanat büyük bir dirilii ve canlanma dönemine girer. Bu dönemde gotik sanattan pek çok üslûp doimuitur. Bunlarin en önemlileri, ingiltere'deki düiey üslûp (Oxford ve Cambridge Üniversitesi yapilan), Fransa ve Almanya'daki alevli gotik'tir.

Yükseklik ve Iiik

Gotik, her ieyden önce kaynaiini dinden alan bir mimarlik üslûbudur. Bütün çai boyunca anitlarin yapimindaki en büyük özellik sivri kemerin kullanilmasi, göie yetiimek istermiiçesine uzayan düiey çizgilerle ince sütunlara olan düikünlük ve içeriye bol iiik girmesini sailamak için büyük pencerelerin açildiii duvarlarin inceltilip hafifletilmesidir.

Gotik yapi tarzi, pencerelere gittikçe daha çok önem vererek vitraylarin geliitirilmesine elveriili bir ortam da yaratti. Bailangiçta vitraylarda, yalin renklere (mavi, kirmizi, turuncu) yer veriyordu. Sonra, XIV. yy .da hem zamandan ve paradan tasarruf etmek, hem daha duru bir iiik sailamak amaciyla tekrenkli vitraylar büyük ölçüde kullanilir oldu ve yeni bir renk olarak altin sarisi geçerlik kazandi. Nihayet XV. yy. ortalarinda, gene daha sicak renk tonlarina dönüldü ve perspektif ortaya çikti: böylece vitray, camdan yapilmii gerçek bir tablo halini aldi.

Gotik resim ve gotik heykel çoiu zaman mimarinin tamamlayicisi sayilir. Bu alanda roman sanatinin de koratif ve stilize görünüiünden vazgeçilmii ve daha güçlü bir gerçekçiliiin arayiiina bailanmiitir. Nihayet halicilik da gotik sanatin bir bütünleyicisi olarak XIV. ve XV. yy.larda altin çaiini yaiar.


914
ByKuS Muhabbet / Ynt: Bykuş Kafe
« : Temmuz 31, 2009, 03:54:13 ÖS »
Balık yiyosundur kesin   :D

915
ByKuS Muhabbet / Ynt: Bykuş Kafe
« : Temmuz 31, 2009, 03:52:02 ÖS »
Afiyet olsun abi çok yemişsin ne diyim :)

Sayfa: 1 ... 59 60 [61] 62 63 ... 118