Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz
Mesajlar - pudra_shekeri
Sayfa: 1 ... 42 43 [44] 45 46 ... 109
647
« : Temmuz 14, 2008, 10:09:15 ÖS »
OYA GERMEN VE KIZI AYŞE ÖZYILMAZEL, AYŞE ARMAN’A ANLATTI!.. “NECO BENDEN SONRA MUTLU DEĞİLDİR” DİYEN OYA GERMEN NEDEN BÖYLE SÖYLEDİ? AYŞE ÖZYILMAZEL’E GÖRE BABASI NEDEN ÇOCUK YAPTI? Neco ile 31 yıllık evliliğinden sonra dimdik ayakta duran Oya Germen:Beni kaybedenler düşünsün!
Düşünün 31 yıllık, kıyısından köşesinden açık vermemiş bir evlilik var ortada. Ve bir gün koca, herkesi şaşırtan bir şekilde "Ben gidiyorum" diyor ve bir başka kadınla birlikte oluyor. Haliyle büyük tantana kopuyor. Ben bu öykünün erkek tarafıyla, Neco ile röportaj yaptım, o yeni bir hayatı tercih ettiğini anlattı, sonra kızı Ayşe Özyılmazel’le konuştum, ondan da baba-kızın küsme ve barışma hikayelerini dinledim.
Sonra Neco evlendi ve şimdi de yeniden baba olmaya hazırlanıyor. 31 yıllık eski eş Oya Germen’le konuşmak ancak şimdi nasip oldu. Bu çağın ilişkilerine bir örnek aslında bütün bu yaşananlar. Ailelerin bölünmesi, yeni ailelerin oluşması, çocukların iki aileyle büyümesi. Ve biliyor musunuz herkes kendi açısından haklı. Ayrılığın ilk yılı Oya Germen kendini kötü hissettiğini söylüyor ama şimdi köprünün altından çok sular geçmiş ve bu meseleyi kafasında halletmiş...
Bir zamanlar normal bir aileydiniz, gül gibi iki kız, prezantabl bir koca... Nasıl bir hayattı?
-Gayet güzeldi. Çocuklarıyla uyum içinde yaşayan, birbirini seven son derece mazbut insanlardık. Karı koca, ikimiz de ev hayatını çok severdik. Başımıza gelenlere inanamıyorum.
İlk 10 yıl iyiydi de sonra mı tekledi...
-Ben kendi adıma hiçbir zaman teklemedim.
Onu hep sevdiniz mi?
-Benim için önemli olan sevgi, şefkat, ilgi. Neco’da hepsi vardı.
Hiç mi aksayan bir şey yoktu?
-Aksayan derken...
Bir bakıyorsunuz adam gitmiş. İyi de niye gitmiş bu adam? Gideceğini hiç mi hissetmediniz?
-Hayır hissetmedim. Bu şehirde yaşamak istemiyordu. Problemi oydu. Başka da problemi yoktu.
Sizinle ilgili bir sorun yoktu yani...
-Valla kadın olarak kendime baktığımda, her zaman kendisini yenileyen, hep bir şeyler yapmaya çalışan, neşeli, güler yüzlü, fedakar bir kadın görüyorum. Ama artık anladım, bunlar yetmiyormuş, erkekler değişiklik seviyormuş. Problem benden kaynaklanmadı yani...
Yanlış anlamayın sakın, kimse sizde kusur aramıyor ki...
-Arasınlar canım. Beni kaybedenler düşünsün. Ben sahip olduğum donanımla bir erkeğin yaşam kalitesini yükselten bir kadınım, özel bir kadınım. Neco artık duruldu, her şeye daha farklı bakıyor, daha olgun, birlikte yaşlanırız diye düşündüğüm bir dönemde başıma bunlar geldi...
Yani kendinizi en güvende hissettiğiniz dönemde...
-Evet ya. Birlikte Bodrum’da arsa arıyorduk. Üç aile ev yapacaktık, hayatımızı yavaş yavaş Bodrum’a kaydıracaktık, İstanbul’da da küçük bir ev muhafaza edip, bundan böyle orada yaşayacaktık.
Ben sizin İstanbul’dan hiç kopmak istemediğinizi, kokteylleri, davetleri bırakmaya niyetli olmadığınızı duymuştum...
-Ne alakası var. Tam tersi. Beni en çok benim hakkımdaki yorumlar hayrete düşürüyor. Çünkü hiçbiri gerçek beni yansıtmıyor. Ben orada burada gezmeye, tozmaya meraklı bir insan değilim, hiç olmadım. O kadar yanlış tanıtıldım ki. Bakın, ben iki senedir Neco’dan ayrıyım, ekonomik özgürlüğü olan bir kadınım, evet geniş bir muhitim de var ama beni hiç dışarılarda gördünüz mü siz? Hayır. Ben hep evimde yaşıyorum.
Neden?
-Çünkü ev hayatını seviyorum. Evde bilgisayarın başında yazı yazıyorum, biliyorsunuz Posta Gazetesi’nde köşem var, Kalbi Kırıkların Oya Ablası’yım, bir nevi Güzin Abla.
O kadar bakımlısınız ki, gezip tozmaya meraklı biriymiş gibi duruyorsunuz, bunda da kötü bir şey yok...
-Hayır, hayır iş hayatının getirdiği sosyal etkinlikler ve kıramadığım insanlarla birlikte olmanın dışında... Tamamen evimde yaşıyorum, ya kitap okuyorum ya bir şeyler araştırıyorum. Evcimen bir kadınım. Ama Bodrum’da yaşamayı reddetmişim gibi, her yerde görünmeye meraklı, hareketli bir sosyal hayatı olan biriymişim gibi gösterildim. Oysa ben ev kuşuyum. Çıkıyorsam o da Ayşe’nin zoruyla. Benim bir sürü arkadaşım, teknesi filan olan, davet ediyorlar gitmiyorum. Zaten geçen seneyi kendi kendimi tamirle geçirdim, bu sene de işlerim var ama Ayşe "Tatil yapmadın, seni üç dört gün Bodrum’a götüreceğim" diyor ya da "Hadi Cahide’de çok özel bir gece var, oraya gidiyoruz..." Beni kolumdan tutup, evden çıkaran odur...
Öğlen abimlere yemeğe gidecektik, "Ben İdil'e gidiyorum" dedi
Belki de bakımlı ve güzelsiniz diye o yanlış imaj yapıştı üzerinize...
AYŞE: Babamın anlattığı şeylerle anneminkiler farklı. Demek ki babam annemi öyle görüyor. Dedi ya zaten, "Ben yeni bir yaşamı tercih ettim..." diye.
OYA: Cenk Koray öldükten sonra Neco kendini çok yalnız hissetti, İstanbul’da yaşamak istemedi, söylüyorum arsa arıyorduk, o Bodrum Marina’da çıkıyordu, ben de ekimde İstanbul’a döndüm, evi kışa hazırlamak, düzeni yeniden kurmak gibi sorumluluklarım vardı, o arada şimdi eşi olan hanımla tanışmış. Şüphelenmedim bile...
Hakikaten hiç mi bir şey hissetmediniz?
- Hayır. Bir de ben meraklı bir kadın değilim. Ne yaptı, nereye gitti, telefonuna bakayım, kurcalayayım, benim karakterimde yok bu tür şeyler. Dedektif gibi peşine düşmedim.
Şöyle hissetmiş olabilir misiniz: "O kadar şahane bir kadınım ki, bu adam zaten başkasına gitmez. O kadar güzelim, o kadar bakımlıyım, o kadar güvenliyim ki nasıl gider bir başkasına?"
- Öyle hissettim aslında. Kendime paye vermek için değil ama çok güzel bir aile yaşantımız, çevremiz, dostlarımız vardı. Neşeliydik, mutluyduk, iyiydik yani. Ne yalan söyleyeyim, ben bu geçişi anlayamadım. Öteki kadına yani. Sonra söyledi. Ayrılmaya karar verdik. Derken "Hata yaptım" dedi, "Yanlıştı, geçmişe sünger çekelim, bu meseleyi hiç konuşmayalım ve hiç yaşanmamış gibi devam edelim." "Tamam" dedim, hakikaten ondan sonra bu konuyu hiç konuşmadık ama bir sabah kalktı ve "Ben gidiyorum" dedi ve gitti. Çok üzüldüm. Ama yapacak bir şey yoktu.
Neco aşk zannediyor ama yanılıyor
Onun mutlu olduğuna filan inanmıyorum
Nedense terk edilen kadınlar hep "O kadar uyumluyduk, o kadar iyiydik ki..." diyor, iyi de kardeşim, adam niye gitti o zaman...
AYŞE: Ben farkındaydım, bana göre bu ayrılık bangır bangır geliyordu...
İki tane cin gibi kızınız var, uyarmadılar mı sizi...
OYA: Benim zaten dünyadan haberim yoktu, onlar uyardı ama nafile...
AYŞE: Annem o kadar olgun, o kadar fedakardır ki... Ermiştir benim annem, ermiştir! Sabır taşı gibidir, hep içine at, gizle... Yıllarca öyle yaptı... Halbuki bana göre bir olay varsa, o gün adamla karşılıklı oturacaksın "Nedir arkadaşım bir durum mu var?" diyeceksin. Annem, babama güveniyordu. Üzüm gibi birbirimize bakarak yaşlanacağız, birlikte öleceğiz zannediyordu...
OYA: Ben bazen kendime bakıyorum da "Ben sahici miyim?" diyorum. Üzüntülerini, acılarını her şeyi kendi kendine halleden, kimseye iç dünyasını belli etmeyen bir kadın oldum 31 yıl boyunca. Ama bundan sonrası farklı olacak. Hayatıma bundan sonra bir erkek girecek olursa, ne hissediyorsam o anda söylemeye karar verdim. İçim kan ağlasa da kocamın karşısına güler yüzle çıkardım ben. Hiçbir zaman olduğum gibi görünmedim, göründüğüm gibi de olamadım. Bunlar benim diğer ilişkilerim için de geçerli, biri beni üzüyorsa, kırıyorsa, alttan alan hep ben olurdum. Hiçbir şey olmamış gibi devam ederdim.
Koket değilim ama fevkalade bakımlıyım
Neden?
OYA: Kimseyi üzmek istemediğimden, küslük sevmediğimden. Öyle tuhaf bir gönlüm vardır ki, bana en ağır şeyler de yapılsa bir gün sonra biter benim için. Ömrüm geldi geçti hálá insanlar beni ne kadar üzdüklerini anlayamadılar çünkü hissettirmedim.
31 yıllık eşinizin yeni bir hayatı tercih etmesi ne kadar büyük bir travmaydı?
-Çok çok büyük bir travma. Ben hep şöyle düşünüdüm: Neco için yeryüzündeki bütün insanlar bir yana, ben bir yana. Gerçi hálá onun hayatındaki yerimin farklı olduğuna inanıyorum çünkü birlikte büyüdük biz. Tabii bu adam sizi terk edince, başınıza gelenlere inanamıyorsunuz. Anormal bir kalp çarpıntısı başladı, check up’a gittim, "Kalbinizin yapısında bozukluk var, kalp kaslarınız gevşemiş" dediler, şimdi sabah akşam kalp ilaçları ve kalbi kuvvetlendiren vitaminler alıyorum. Hastalığımın adı da şaka gibi: "Kırık Kalpler Sendromu." Ağır acılar yaşayan kadınlarda görülürmüş, o yüzden Posta’da köşe yazmaya başlayınca Rıfat Ababay köşeme bu ismi verdi. Ben de kırık kalplerin temsilcisi oldum.
İkide bir rujunuzu tazeliyorsunuz, görüntünüzle acayip ilgilisiniz. Belki de Neco bu kadar bakımlı olmanızdan hoşlanmıyordu...
- Anlaşamadığımız bir tek konu vardı, Neco istiyordu ki lastik ayakkabı ve eşofman giyeyim birlikte yürüyüşe çıkalım. Ben de nefret ederim lastik ayakkabıdan. Uyandığı andan itibaren küpe takan bir kadınım. Gece uyurken taktığım küpelerim var, gündüz küpelerim ayrı, evde kimse olmasa dahi, sabahlıkla dolaşırım, çeşit çeşit sabahlığım vardır. İnce topuklu ayakkabı giyerim, giydiğim her şey bedenime biraz oturacak ve sürekli rujlu olmalıyım. Ben bu tarz bir kadınım. Beni anneannem büyüttü o da böyleydi. Koket değilim ama fevkalade bakımlıyım.
E belki de eski eşinizin istemediği buydu, daha doğal olmanızı tercih ediyordu...
- Ay olur mu her zaman iftihar ederdi benimle. Hep şöyle derdi: "Sen bir erkeğin seviyesini yükselten kadınsın, bilginle, kültürünle, donanımınla. Sen benim hayatıma girmemiş olsaydın, ben orada burada yaşayan bir adam olurdum. Her şeyimi sana borçluyum." Evet, herkesin içinde böyle söylerdi ve devamlı teşekkür ederdi. Ben aldatılmış olmanın ötesinde bir acı hissettim, yarı yolda bırakılmış gibi, öğlen abimlerle yemeğe gidecektik, "Ben İdil’e gidiyorum" dedi. Siz bir kadın olarak benim yerime koyun kendinizi.
Nasıl açıklıyorsunuz bu durumu? "Erkeklere güvenilmez" mi, andropoz mu? Ne?
- Neco her önüne gelen kadını beğenen bir adam değildir. Çapkın da değildir.
E aşk mı o zaman?
- Yoooo aşk olduğuna hiçbir zaman inanmadım, inanmıyorum da. O aşk zannedebilir ama yanılıyor. Neyse bırakalım bunları, bir çocukları olacak. Düzen bozan kadın durumuna düşmek istemem.
Büyü-müyü gibi şeylerle mi açıklıyorsunuz durumu yoksa? Muskalar filan bulmuşsunuz...
- Bu konuda konuşmak istemiyorum. Gerçekleri anlatamayacağıma göre, susayım...
BİR ERKEK BENİ YANINDA ONURLA TAŞIR
11 senedir imaj danışmanlığı yapıyorum. Yazarım, kitabım var, ikinci kitabımı hazırlıyorum, köşem var, şimdi televizyon programım da oldu. İçimde, isimlendiremediğim bir yaşam enerjisi var. O yüzden bana kimse "Vah vah" yapamadı. Acımalarına izin vermedim. Dimdik ayakta durdum. Ben kendisine çok şey katmış, donanımları olan bir insanım. Bir erkek beni yanında onurla taşır.
Eski eşinizin tekrar baba olacak olması sizi nasıl etkiledi? Ne hissediyorsunuz?
- Çok çok şaşırdım. Gerçekten şaşırdım.
Ne kadar fena hissettiniz kendinizi...
- Bir sene önce mahvolurdum şimdi olmadı, umurumda bile değil.
Sen neler hissettin Ayşe?
AYŞE: Bu ailede olan biteni ilk ben öğrenirim. Yine öyle oldu. Babam haber vermek için beni yemeğe davet etti. Halbuki ben biliyordum...
Nereden biliyordun?
AYŞE: Ben hafiyeyim. Annemin zıttıyım, öğrenemeyeceğim, bilmeyeceğim hiçbir şey yok.
Sevgililerinin cep telefonlarını filan da mı karıştırırsın?
AYŞE: Tabii. Her şeylerini...
Utanmıyor musun?
AYŞE: Yok canım, beni bu hale getiren utansın. O adam utansın! Benim içime kuşku düşürüyorsa, bakacağım tabii. Haşmet’in bir gün olsun ne cebine ne bilgisayarına baktım. Bir erkek beni o kıvama getirmişse, aldığı nefese bile dikkat etsin, her an izlerim. Kimden mail geldi, kim aradı, nereye gitti, ne giydi. Beklerim, beklerim, öldürücü darbeyi indiririm. Babamın meselesine gelince, aklı sıra bana haber verecek, "İdil hamile" diyecek, daha merhaba der demez "İsmi ne olsun?" dedim, "Marina mı koymak istersiniz, tekne mi, halat mı, sancak mı?" Hemen gırgıra başladım yani. "Nereden öğrendin?" dedi. "Ben araştırmacı gazeteciyim" dedim. Dedim ama o gece evde hüngür hüngür ağladım. Babam gidebilir, evlenebilir, istediğini yaşayabilir ama bir çocuk daha... Beni bitirdi... Çünkü ailemizin artık tamamen bittiğinin resmiydi...
Sen de bütün çocuklar gibi bir araya gelirler belki umudu taşıyor muydun?
AYŞE: Demek ki taşıyormuşum... (Birdenbire ağlamaya başlıyor) Bir kadın olması sorun değil, o gün vardır ama yarın yoktur, ilişki biter, kadın gider... Böyle düşünüyormuşum demek ki... Babamla annem bir araya gelirler, gelmezler... Ama çocuk olunca, bu, bir aile daha demek...
Bu çocuk meselesine üzüldüğünü baban biliyor mu?
AYŞE: Yok canım. Öyle şeyleri belli etmem. Babam 60 yaşında ve mutlu olmak istiyor, hakkıdır, ama evlat açısından bakınca bir kardeş daha... O çocuk benim hayatımda inanılmaz büyük bir deprem oldu. Doğunca seveceğim mutlaka, Kız oldu yine. Babam kurtulamıyor kadınlardan!
Sence baban ne hissediyor?
AYŞE: Eminim ki mutludur ama bence bu çocuk babamın değil, eşi olan hanımefendinin arzusuydu. 39 yaşında ve çocuğu yok. Babam eş durumundan bir daha baba oluyor gibi hissediyorum.
OYA: Ben Neco’nun mutlu olduğuna filan inanmıyorum!
Bir tür savunma mekanizması olmasın bu... Kocaları giden bütün kadınlar böyle diyor...
-Yok, yok. Neco’nun bir oyunun içinde olduğunu düşünüyorum. 31 yıl birlikte olduğunuz adamı çok iyi tanırsınız. Bir çıkmaz yola girdi. O yolun dönüşü olmadığını gördü. Şimdi kendini kandırıyor. Ama tabii ben mutlu olmasını isterim. Benim için Neco’nun artık Ayşe’den, Zeynep’ten farkı yok. Zaten 4 hafta önce Ayşe’nin rahatsızlığında hepimiz bir araya geldik. Gayet güzel sarıldık, öpüştük. "Çocuğun oluyormuş hayırlı olsun" dedim. Ha Neco gelmiş, ha erkek kardeşi. Ben gönlümde bitirmişim zaten.
Sen ilişkilerinde annenin yaptığı neyin yapmazdın?
AYŞE: Ben annem gibi sabır taşı değilim. Ortadan ikiye çatlarım. Bir de ben "Kocam olmadan asla" diyen kadınlardan değilim. Annem 31 yıl boyunca çok bağlı kaldı babama. Bir nevi onun hayatını yaşadı. Ben öyle olamam, daha bencilim.
OYA: Ben de zaten kızlarıma, hiçbir zaman hayatınızın merkezine bir erkeği koyup ona odaklanmayın diyorum. 31 yıl sonra bunun hata olduğunu anladım. Ha, istemiyor muyum hayatıma bir erkek girsin? Tabii ki istiyorum. Ama beni sevgisiyle, şefkatiyle saracak bir adam istiyorum. Ona projelerimi anlatabileyim, hayatımı paylaşabileyim, ben de onun hayatına bir şeyler katıp, onu yükselteyim...
AYŞE: Bulursan bir tane de bana gönder anne!
648
« : Temmuz 14, 2008, 10:05:54 ÖS »
“KADINLARLA OLAN İLİŞKİLERİMDE MAÇOYUM”… “BIYIK BIRAKIYORUM VE GÖĞÜS KILLARIMI KESMİYORUM”… BU SÖZLER CEMİL İPEKÇİ’YE AİT? DAHASI DA VAR!.. CEMİL İPEKÇİ’NİN HANGİ ESKİ SEVGİLİSİNİN BAŞKA BİR ADAMLA EVLENİRKEN GELİNLİĞİNİ DİKTİ?Türkiye’nin en aykırı kimliklerinden biri olan Cemil İpekçi, ilk kez yaptığı itiraflarıyla gündeme oturacak…
“White Bride” dergisine yaptığı röportajında bomba açıklamalar yapan Cemil İpekçi’nin belki de en çarpıcı itirafı 17 yıl aşk yaşadığı bir beyefendinin eşine evlenirken gelinlik diktiğini açıklaması oldu…
Sadece bu kadar mı? “Eşcinsel” kimliğiyle tanınan İpekçi, kadınlarla da aşk yaşadığını söyledi… Melike Demirağ’la aşk yaşadığını ancak ayrıldıktan sonra Melike hanımın da gelinliğini diktiğini söyleyen İpekçi’nin röportajının çarpıcı bölümleri şöyle:
-Gelinlik giymeyi hiç hayal etmedim. Ben niye bıyık bırakıyorum, niye göğsümün kılları hala duruyor? Çünkü ben ikisinin de bir arada olmasından hoşlanıyorum
-1 kere nişanlandım, 2 kere evlendim. Hayatımdan kadınlar hiç çıkmadı. Ama ahali hep eşcinsel tarafımla ilgilendi.
-36 yaşıma kadar baba olabilmek için tedavi gördüm. Spermlerime baktırdım. Benim çocuğum olmuyor. İyi ki de olmamış
-Kadınlarla olan münasebetimde tam bir maçoyumdur. Kadın tarafımsa faciadır. Birlikte olduğum adam bir kadına ilgi göstersin onu paralarım.
649
« : Temmuz 14, 2008, 10:04:05 ÖS »
KİM DEMİŞ KOCALAR EŞLERİNE BAKMAK ZORUNDA DİYE!.. BÖYLE EŞLER DE VAR!..“Hayat müşterektir” lafını herkes ezbere bilir ama teoride geçerli olan bu pratikte pek de geçerliliğini koruyamaz…
Erkekler evlilikleri sırasında eşlerine “Seni prensesler gibi yaşatacağım” sözleri verir hep. Bakmak zorundadır beyler, karılarına. Yaygın olan görüş budur…
Ama bunun tam tersi durumlar da olmuyor değil…
Star ekranlarında yayınlanan “Evlilik Dansı” programına konuk jüri olarak katılan Gönül Yazar, ilginç bir itirafta bulundu…
“Taş Bebek” evlilikte geçim sıkıntısı konusunun tartışıldığı sırada, “Kocalarımdan bir tanesi işsiz kaldığında Maksim’de sahneye çıkıyordum. Uzun süre eşime baktım” dedi…
“Şimdi böyle eşler az bulunur” diyen Gönül Yazar, programda yeni bir evliliğe daha göz kırptı…
650
« : Temmuz 14, 2008, 10:00:17 ÖS »
Seren Serengil, 1,5 aylık hamile olduğunu açıkladı…
Daha önce de bir kez hamile kalan ancak bebeğini düşüren Seren Serengil, Musa Aytun’la 4 yıldır mutlu bir evlilik sürdürüyor…
651
« : Temmuz 14, 2008, 09:57:59 ÖS »
Vietnam’ın güneyindeki Nha Trang’da düzenlenen yarışmanın sunuculuğunu yapan Amerikalı televizyoncu Jerry Springer, 22 yaşındaki Mendoza’nın bu yılın kainat güzeli seçildiğini ilan etti.
Mendoza, yarışmanın favorilerinden Kolombiya, Dominik Cumhuriyeti, Rusya ve Meksikalı güzelleri geride bırakarak, kainat güzeli seçildi. Mendoza, ayrıca, kainat güzeli seçilen beşinci Venezuelalı olma özelliğini taşıyor.
Geçen yıl Japon Riyo Mori, kainat güzeli seçilmişti.
652
« : Temmuz 14, 2008, 09:55:09 ÖS »
HaberTürk TV'den Ali Okancı'nın haberine göre Türk futbol tarihine adını altın harflerle yazdıran Hakan Şükür'ün, Amerikan Futbol Ligi (MLS) takımlarından Toronto ile anlaşma sağladığı öğrenildi.
Dubai'den, Katar'dan ve Turkcell Süper Lig'den teklifler alan golcü futbolcunun özellikle kızlarının eğitimi nedeniyle Kanada'yı tercih ettiği belirtiliyor. Kanada kulübü yöneticilerinin geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye geldiği ve Hakan'ın yıllık 4 milyon dolara Toronto'ya prensipte 'evet' dediği gelen haberler arasında.
653
« : Temmuz 11, 2008, 07:33:07 ÖS »
İşte evlenmeden önce mutlaka yapmanız gerekenler..Hayatınıza ne zaman birinin gireceğini veya ne zaman evleneceğinizi bilemezsiniz. Bu yüzden siz en iyisi, evlendikten sonra yapamayacağınız şeyleri şimdiden yapın!
Dünyayı gezin
Kocanızla seyahat etmenin zevkli olmadığını iddia etmiyoruz ama tek başına maceraya atılmanın heyecanını yabana atamayacağımız da bir gerçek. Haritadaki yerini bile bilmediğiniz ülkelere gidin. Evlenmeden önce pasaportunuzda en az altı ülkenin giriş damgası olduğundan emin olun.
Feminen tarafınızı ortayı çıkarın
Feminen deyince, aklınıza hemen pembe duvarlar gelmesin. Bu şekilde evinize ilk defa gelen bir erkeği elinizden kaçırma riskiniz çok yüksek olur. Evinizin değişik köşelerine dişi öğeler yerleştirin. Örneğin rengarenk, süslü püslü minderler edinin. Çünkü evlendiğinizde kocanızla ortak bir zevke sahip olmanız bekleneceğinden mobilya ve aksesuar seçimine beraber karar vermeniz gerekecek. Sol yüzük parmağınıza evlilik yüzüğünüzü takmadan önce taşlı yüzükler edinin. Çünkü sonra gerçek yüzüğü taktığınızda, onu gölgeleyen başka bir şey takmak istemeyeceksiniz.
Yatağınızın keyfini sürün
İleride yatağın sadece belli bir tarafında sevdiğiniz erkekle uyuyacaksınız. İş işten geçmeden, yastık yığınının tam ortasına geçerek gerine gerine uyumak sizin de hakkınız.
Banyonuzu pelüşlerle süsleyin
Sevgilinizin tuvaleti kullandıktan sonra klozet kapağını kapamamasından şikayet ettiğinizi duyar gibiyiz. Siz iyisi mi, klozet kapağını pelüş bir örtüyle kapatın. Böylece hem bu tip süslemelere gözü alışacak, hem de kapağı kapamadan banyodan çıkamayacak. Evlenmeden ve kimse size laf etmeye başlamadan önce kokoş tarafınızı olabildiğince yaşatmaya bakın.
Banyoda istediğiniz kadar zaman geçirin
Sabahları duşa girdiğinizde arkanızdan birinin duşa gireceği düşüncesi sizi hızlı hareket etmeye zorlayabilir. Siz en iyisi şimdiden suyunuzu istediğiniz kadar harcayıp, banyoda olabildiğince fazla zaman geçirin.
Hayranlık derecenizi abartın
Bazı film ya da dizi yıldızlarına olan hayranlığınızı bazı erkekler anlamayabilir. Bunun için onları zorlamayın. Bekar günlerinizin tadını çıkartın ve bilgisayarınızın duvar kağıdını Josh Holloway yapmaktan, kapınızın arkasına Jude Law'un posterini asmaktan çekinmeyin.
Hayalinizdeki düğünü planlayın
Hayal gücünüzün sınırlarını zorlayın ve düğününüz için plan yapın. Bol bol dergi karıştırın, düğün mekanlarından fiyatlar alın ve kuyumcuların kapısını aşındırın. Erkeklerin böyle şeylere tanık olduklarında kaçabileceğini düşünerek içinizden geldiği gibi araştırma yapın.
654
« : Temmuz 09, 2008, 03:21:13 ÖS »
Herşey
655
« : Temmuz 09, 2008, 03:20:37 ÖS »
?
656
« : Temmuz 09, 2008, 03:09:46 ÖS »
GÜZEL POPÇU İZCİLER İÇİN SÖYLEDİ.Turgutreis Belediyesi tarafından düzenlenen ve dünyanın farklı ülkelerinden yaklaşık 5000 genç izcinin katıldığı Anatolian 2008 Uluslararası İzci Kampı’nın açılış konseri için Tugutreis’e gelen pop sanatçısı Sıla herkesi coşturdu. Yaklaşık 2 saat sahnede kalan güzel sanatçı, muhteşem performansıyla Turgutreis’te unutulmaz bir gece yaşattı. Konseri çoğunluğunu izci gençlerin oluşturduğu 6000’e yakın müzik sever izledi.
Turgutreis’te Şevket Sabancı Parkı Amfi Tiyatrosu’nda düzenlen Sıla konserine adeta rekor katılım gerçekleşti. Kendi adını taşıyan ilk albümünün sevilen şarkılarının yanı sıra Sezen Aksu’ya ait parçaları da seslendiren güzel sanatçı, performansıyla beğeni topladı.
657
« : Temmuz 09, 2008, 03:06:35 ÖS »
GEZEGEN MEHMET VE HOPDEDİK AYHAN, RADYO PROGRAMININ CANLI YAYINI SIRASINDA BENGÜ’YE NASIL “ECEL TERLERİ” DÖKTÜRDÜ? Programa telefonla bağlanan Radyo Klas’tan Hopdedik Ayhan Mehmet’ten söz hakkı istedi ve “Bengü’ye bir uyarım olacak” dedikten sonra “Bazı radyocular Bengü’nün şarkılarını artık çalmayacak” dedi…
Bunun üzerine bozulan Bengü “Ayhan bu bir kamera şakası mı” diye sordu. Şakalarını oldukça ciddi bir biçimde götüren Mehmet ve Ayhan birbirlerinden habersizmiş gibi gözükerek oyunlarına devam ettiler. Bengü’nün “Peki sebebi nedir? Bunu öğrenebilir miyim?” sorusu üzerine Ayhan “Sende bazıları gibi aynı hataya düştün radyocular arasında ayrım yaptın” dedi.
Bengü’nün “Nasıl bir ayrım ben öyle bir şey yapmadım saçmala Ayhan!” demesi üzerine tansiyonu iyice yükselten Ayhan “Sen Gezegen Mehmet adına şarkı yapıp bir de Gezegen ismini albüm adı olarak koyarsan bizde senin şarkılarını çalmayıp yasak koyarız” cevabını verdi.
Duruma anlam veremeyen ve bozulan Bengü açıklama yaparken Mehmet kahkahayı patlatınca işin şaka olduğu otaya çıktı… Durumu son anda fark eden Bengü bir bardak suyla kendine geldi ve tıpkı Gezegen gibi Hopdedik şarkısı da yapacağını, hemen Serdar Ortaç’a ricada bulunacağını söyledi.
658
« : Haziran 27, 2008, 04:59:21 ÖS »
herşeyi göze alarak sevdiğimle birarada olurdum
659
« : Haziran 27, 2008, 04:58:21 ÖS »
keman
660
« : Haziran 27, 2008, 04:19:13 ÖS »
Ruhi bunalımdadır..birilerine nispet yapar
Sayfa: 1 ... 42 43 [44] 45 46 ... 109