2956
Animasyon Oyunlar / Ynt: Topa Gelişine Kim Daha İyi Vuruyooo..Deneyin Bakalım :)
« : Ekim 03, 2008, 07:57:24 ÖS »
başka adam seç serpil 
Haberler:
İletileri Göster
Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz
2957
Genel Kültür / Nisan 1 Şakasının tarihçesi
« : Ekim 03, 2008, 07:56:50 ÖS »
Her ne kadar Roma İmparatoru Julius Caesar (Sezar) milattan önce 46 yılında takvimin başlangıcını Ocak ayı olarak ilan ettiyse de, 16. yüzyılın ortalarına kadar Avrupa'da yeni yılın başlangıcı geleneksel olarak, bahar aylarının başlangıç tarihi olarak da kabul edilen, Mart ayının 25'inde başlardı.
1564 yılında ise Fransa Kralı IX. Charles, takvimi değiştirerek yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. O zamanki iletişim ortamında bazı insanların bundan malesef haberi olmadı, bazıları ise bu kararı protesto etmek amacıyla eski şeklinde kutlamaya devam ettiler. l Nisan gününde partiler düzenlediler, birbirlerine hediyeler verdiler.
Diğerleri ise bunları Nisan aptalları olarak nitelendirip bu güne 'Bütün Aptalların Günü' adını verdiler. Bu günde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak bir partiye davet ettiler, gerçek olması mümkün olmayan yalan haberler ürettiler.
Yıllar sonra takvimin ayları yerine oturup, Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar l Nisan gününü kendi kültürlerinin bir parçası olarak görmeye devam ettiler. Adeti gittikçe süsleyerek, zenginleştirerek ve yaygınlaştırarak devam ettirdiler. Bu adetin İngiltere'ye ulaşması yaklaşık iki yüzyıl sürdü, oradan da Amerika'ya ve bütün dünyaya yayılmış oldu.
l Nisan şakalarının sembolünün 'Nisan Balığı' olmasının nedeni ise Mart ayının sonlarına doğru, Güneş'in Balık Burcu'nu terk ediyor olmasından dolayı ileri gelir
1564 yılında ise Fransa Kralı IX. Charles, takvimi değiştirerek yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. O zamanki iletişim ortamında bazı insanların bundan malesef haberi olmadı, bazıları ise bu kararı protesto etmek amacıyla eski şeklinde kutlamaya devam ettiler. l Nisan gününde partiler düzenlediler, birbirlerine hediyeler verdiler.
Diğerleri ise bunları Nisan aptalları olarak nitelendirip bu güne 'Bütün Aptalların Günü' adını verdiler. Bu günde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak bir partiye davet ettiler, gerçek olması mümkün olmayan yalan haberler ürettiler.
Yıllar sonra takvimin ayları yerine oturup, Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar l Nisan gününü kendi kültürlerinin bir parçası olarak görmeye devam ettiler. Adeti gittikçe süsleyerek, zenginleştirerek ve yaygınlaştırarak devam ettirdiler. Bu adetin İngiltere'ye ulaşması yaklaşık iki yüzyıl sürdü, oradan da Amerika'ya ve bütün dünyaya yayılmış oldu.
l Nisan şakalarının sembolünün 'Nisan Balığı' olmasının nedeni ise Mart ayının sonlarına doğru, Güneş'in Balık Burcu'nu terk ediyor olmasından dolayı ileri gelir
2958
Forum Oyunları / Ynt: Tek Kelimeyle ruh Halini Anlat
« : Ekim 03, 2008, 07:49:00 ÖS »
saol kübra burnum akıo çok fena nezle olmuşum 
2959
Genel Kültür / Geçmişten günümüze yaşamış insanların sayısı
« : Ekim 03, 2008, 07:47:40 ÖS »
Bunu tam olarak veya yaklaşık olarak bilmek bile çok zor, çünkü evrim teorisi daha tam açıklığa kavuşmuş değil.
Tabii ilk insanlar da on binlerce yıl yiyecek bulma ve yaşama kaygılarından nüfus sayımına vakit ayıramadılar. Tahinini olarak bu sayının 60 milyar ile 110 milyar arasında olduğu sanılıyor. Kesin sayı vermeyi seven araştırmacılar ise dünyada 200 bin yıldan bu yana yaklaşık olarak 70 milyar insanın doğup öldüğünü söylüyorlar. Şu anda dünya nüfusunun 6 milyarı geçtiği hesaba katılırsa şu fani dünyadan gelip geçmiş tüm insanların neredeyse yüzde 10'u hala aramızda.
Tabii ilk insanlar da on binlerce yıl yiyecek bulma ve yaşama kaygılarından nüfus sayımına vakit ayıramadılar. Tahinini olarak bu sayının 60 milyar ile 110 milyar arasında olduğu sanılıyor. Kesin sayı vermeyi seven araştırmacılar ise dünyada 200 bin yıldan bu yana yaklaşık olarak 70 milyar insanın doğup öldüğünü söylüyorlar. Şu anda dünya nüfusunun 6 milyarı geçtiği hesaba katılırsa şu fani dünyadan gelip geçmiş tüm insanların neredeyse yüzde 10'u hala aramızda.
2960
Forum Oyunları / Ynt: Tek Kelimeyle ruh Halini Anlat
« : Ekim 03, 2008, 07:43:45 ÖS »
hastayımmm
2961
Bilmece - Bulmaca / Ynt: matematiği ii olan baksın...
« : Ekim 03, 2008, 07:42:32 ÖS »
ah nilgün ablasıııı ahh 
bu kız bugün deli oldu yaaa 
herkes cevabı söylüyor 
bu kız bugün deli oldu yaaa herkes cevabı söylüyor
2962
Forum Oyunları / Ynt: Bakalım Alttaki Senin İsmini Biliyomu???
« : Ekim 03, 2008, 07:41:08 ÖS »
Neydi ki 
T ile başlıodu ama 
talfaa mı yok hehhhh 
talha talhaa 
T ile başlıodu ama talfaa mı yok hehhhh talha talhaa
2963
Beşiktaş / Ynt: Metalist kharkiv - Beşiktaş Maçının Özeti ve muhteşem gol
« : Ekim 03, 2008, 07:39:22 ÖS »
iki gündür aklıma geldikçe delleniom yaa 
futbolcuları ertuğrulu ve hele hele o bizim başkanı 
neseee
futbolcuları ertuğrulu ve hele hele o bizim başkanı neseee
2964
Bilmece - Bulmaca / Ynt: Beyniniz Bulanmış mı??
« : Ekim 03, 2008, 07:37:41 ÖS »
tamam tamam sölemicem kimseye
2965
Bilmece - Bulmaca / Ynt: Eşek : ? Bilin Bakalım...
« : Ekim 03, 2008, 07:36:20 ÖS »2 cünkü ai dervalla öle yaa şimdi çıkardıkları sese baktım da hep o sayıda karakterler
nası aklıma gelmedi benim 
2966
Genel Kültür / Çayı ilk olarak kim keşfetti?
« : Ekim 03, 2008, 07:35:00 ÖS »
İlk önce bir düşünün! Çayın olmadığı bir dünya nasıl olurdu acaba? Çay keşfedilmeseydi, bulunmasaydı, çaydanlık, çay fincanı, çay kaşığı, işyerlerinde çay paydosu, şehirlerarası otobüslerde çay molası olamazdı.Çay milattan önce yaklaşık olarak 2737 yılında büyük Çin İmparatoru Shen Nung tarafından tesadüf olarak keşfedildi.
Shen Nung bir gün bahçesinde ağzı açık bir kapta su kaynatırken çalılıklardan gelen bir kaç yaprak kaynayan suyun içine düştü. Nung yaprakları suyun içinden toplayamadan yapraklar suda kaynamaya, hoş bir koku etrafa yayılmaya başladı. Bunun üzerine İmparator merak edip suyun tadına bakınca çay keşfedilmiş oldu.
İmparatorun kendi keşfi hakkındaki düşüncesi çayın susuzluğu bastırdığı, harareti giderdiği ve uykuya olan isteği azalttığı şeklindeydi. Çay ismi de Çincedeki "ça"dan geliyor. Benzer şekilde çaya Ruslar "chay" Araplar "shaye" Japonlar 'cha' demektedirler.
Çay bugün dünyada sudan sonra en çok içilen içecek olarak bilinmektedir. Avrupa'ya gelişi 1610 yılını buldu, başlangıçta da ilaç muamelesi gördü. Halbuki o yıllarda çay Orta Asya'da o kadar değerliydi ki çay balyaları ticarette para yerine geçebilmekteydi.
Çayın Avrupa'ya geldiği ilk zamanlarda tüccarlar satışını ateş düşürücü, mide ağrısı giderici, romatizmayı önleyici bir ilaç gibi satarlarken, doktorlar biraz daha ileri giderek çaydan yapılan iksirin tüm hastalıklara karşı direnç kazandırabileceğini ve yaşlanmayı geciktirdiğini ileri sürmüşlerdi.
Zamanla bu sefer de çayın aleyhine görüşler yayılmaya başladı. Fransız fizikçiler çayı asrın en münasebetsiz yeniliği diye nitelendirirlerken bir Alman doktor da 40 yaşından sonra çay içen insanların ölüme daha yakın olacaklarını iddia ediyordu.
İngiltere'de ise çay içmek alışkanlık haline gelince kadın dergileri ev kadınlarının çay yüzünden ev işlerine soğuk bakmaya başladıklarını, ekonomistler ise çalışmaya harcanacak zamanın çay içmekle tüketildiğini ileri sürmekteydiler. Ancak bunların hiçbiri çayın dünyanın en favori içeceği haline gelmesini önleyemedi. Miktar tam olarak bilinemiyor ama dünyada senede yaklaşık olarak 2 milyon ton civarında çay tüketildiği tahmin ediliyor.
Günümüzde çayın yaygınlaşmasına en çok etki eden etken poşet çayın icadıdır. Her ne kadar icadının tam farkına varmasa da poşet çayın mucidi Thomas Sullivan'dır. Kahve ve çay ticareti ile uğraşan Sullivan, müşterilerine sık sık çay örnekleri gönderiyordu. Başlangıçta bu iş için teneke kutuları kullanırken, daha sonraları elde dikilmiş ipek torbaların bu iş için daha pratik ve ucuz olacaklarını akıl etti.
Çok geçmeden siparişler başladı ama şaşırtıcı olan esas malı değil torba içindeki örnek çayları sipariş etmeleriydi. Müşteriler torbaların çayın kaynamasını kolaylaştırdıklarını keşfetmişlerdi. Çayın torba (poşet) içinde satımı o kadar geliştirildi ki Batı ülkelerinde tüketim oranı toplam çay tüketiminin yarısına ulaştı.
Shen Nung bir gün bahçesinde ağzı açık bir kapta su kaynatırken çalılıklardan gelen bir kaç yaprak kaynayan suyun içine düştü. Nung yaprakları suyun içinden toplayamadan yapraklar suda kaynamaya, hoş bir koku etrafa yayılmaya başladı. Bunun üzerine İmparator merak edip suyun tadına bakınca çay keşfedilmiş oldu.
İmparatorun kendi keşfi hakkındaki düşüncesi çayın susuzluğu bastırdığı, harareti giderdiği ve uykuya olan isteği azalttığı şeklindeydi. Çay ismi de Çincedeki "ça"dan geliyor. Benzer şekilde çaya Ruslar "chay" Araplar "shaye" Japonlar 'cha' demektedirler.
Çay bugün dünyada sudan sonra en çok içilen içecek olarak bilinmektedir. Avrupa'ya gelişi 1610 yılını buldu, başlangıçta da ilaç muamelesi gördü. Halbuki o yıllarda çay Orta Asya'da o kadar değerliydi ki çay balyaları ticarette para yerine geçebilmekteydi.
Çayın Avrupa'ya geldiği ilk zamanlarda tüccarlar satışını ateş düşürücü, mide ağrısı giderici, romatizmayı önleyici bir ilaç gibi satarlarken, doktorlar biraz daha ileri giderek çaydan yapılan iksirin tüm hastalıklara karşı direnç kazandırabileceğini ve yaşlanmayı geciktirdiğini ileri sürmüşlerdi.
Zamanla bu sefer de çayın aleyhine görüşler yayılmaya başladı. Fransız fizikçiler çayı asrın en münasebetsiz yeniliği diye nitelendirirlerken bir Alman doktor da 40 yaşından sonra çay içen insanların ölüme daha yakın olacaklarını iddia ediyordu.
İngiltere'de ise çay içmek alışkanlık haline gelince kadın dergileri ev kadınlarının çay yüzünden ev işlerine soğuk bakmaya başladıklarını, ekonomistler ise çalışmaya harcanacak zamanın çay içmekle tüketildiğini ileri sürmekteydiler. Ancak bunların hiçbiri çayın dünyanın en favori içeceği haline gelmesini önleyemedi. Miktar tam olarak bilinemiyor ama dünyada senede yaklaşık olarak 2 milyon ton civarında çay tüketildiği tahmin ediliyor.
Günümüzde çayın yaygınlaşmasına en çok etki eden etken poşet çayın icadıdır.
Her ne kadar icadının tam farkına varmasa da poşet çayın mucidi Thomas Sullivan'dır. Kahve ve çay ticareti ile uğraşan Sullivan, müşterilerine sık sık çay örnekleri gönderiyordu. Başlangıçta bu iş için teneke kutuları kullanırken, daha sonraları elde dikilmiş ipek torbaların bu iş için daha pratik ve ucuz olacaklarını akıl etti.Çok geçmeden siparişler başladı ama şaşırtıcı olan esas malı değil torba içindeki örnek çayları sipariş etmeleriydi.
Müşteriler torbaların çayın kaynamasını kolaylaştırdıklarını keşfetmişlerdi. Çayın torba (poşet) içinde satımı o kadar geliştirildi ki Batı ülkelerinde tüketim oranı toplam çay tüketiminin yarısına ulaştı.
2967
Animasyon Oyunlar / Ynt: Topa Gelişine Kim Daha İyi Vuruyooo..Deneyin Bakalım :)
« : Ekim 03, 2008, 06:51:42 ÖS »
ehehehhee rekorumu geliştirdim
pesimist sen oyunlarda iyidin hani ne olduu ?
pesimist sen oyunlarda iyidin hani ne olduu ?
2968
Bilmece - Bulmaca / Ynt: Beyniniz Bulanmış mı??
« : Ekim 03, 2008, 06:25:50 ÖS »olcayın yazısını okumasam yunus falan göremicemsapık seniiiii
2969
Bilmece - Bulmaca / Ynt: Beyniniz Bulanmış mı??
« : Ekim 03, 2008, 05:50:29 ÖS »tamam tamamben 1 tane gördüm ama çok sakat bi yerdeOlcay abi 9 tane var amaa. sende gittin hangisini bulion hee..
8 tane buldum ama 9.yu bulamadım 
2970
Bilmece - Bulmaca / Ynt: bu kadın ne yöne dönüyor??
« : Ekim 03, 2008, 05:48:35 ÖS »
cevabı bekliom ama millet biraz daha yazsın 