2454
« : Mart 04, 2008, 05:54:17 ÖS »
Aay ay ay, þoför bey durun lütfen, kocamý unuttuk!!!
Mola yerinden kalkalý iki saat olduðundan, rahatsýz koltuklarda zar zor uyuma pozisyonunu denk getirmiþ yolcular, birdenbire bu feryatla uyandýlar.
Muavin:
-Nooldu abla?
-Ay, kocam kaldý ...
-Nerde kaldý abla?
-Mola yerinde..
-Abla, gözünü seveyim, yeni mi aklýna geldi? Mola yerinden kalkalý neredeyse iki saat oldu, 150 kilometre yol geldik.
-Ne bileyim ayol, daldýrmýþým iþte..Hadi dönelim.
Kadýn telâþ ve panik içinde aðlamayla karýþýk derdini muavine anlatmaya ve daha da ilginci, otobüsü geri çevirmek suretiyle derdine çare bulmaya çalýþmaktadýr. Yolcular yeni yeni olaya uyanmaya baþlamýþ, þoför ise tamamen aptallaþmýþ durumdadýr.
Muavin:
- Ya abla, sen çýldýrdýn mý? Koca otobüs iki saatlik yola senin kocan için geri döner mi?
- Aaa, üstüme iyilik saðlýk... Ýki saatlik yol için 20 yýllýk kocamý boþayacak deðilim ya..Tabi döneceksiniz..
Olay, kadýnýn bu çýkýþýyla yeni bir seyir kazanmaya baþlamýþtýr. Dönüþ konusundaki teklifini ýsrar haline getirmiþ, bir de buna aile faciasý boyutu katmýþtýr. Karþý koltuktaki adamdan olaya müdahale gelir:
- Haným, adam 2 saattir yanýnda yok da sen yeni mi uyanýyorsun? Bu adam 20 sene seni nasýl boþamamýþ hayret valla...
- Aaa sana ne be terbiyesiz? Sen kendi karýna bak!!
-Ne varmýþ benim karýmda!
-Karýnda ne var bilmiyorum da þuradaki herifte bir þeyler var galiba...Yola çýktýktan beri gözüyle yiyecek adamý!!
-Ciyaak!!!
Bu feryat sesi, hem adamdan hem karýsýndan gelmektedir. Ortalýk karýþmýþ, yolda unutulan koca, kendisininki yetmiyormuþ gibi yeni aile facialarýna da yol açmaya baþlamýþtýr. Muavin araya girmiþ, ortalýk biraz sakinleþmeye baþlamýþtýr. Kocasýný unutan kadýn aðlamaklýdýr...
-Ee, benim kocam noolcak þimdi?
Þoför:
-Meraklanma abla. Ben þimdi arabanýn telefonundan bir sonraki otobüsü ararým.Yolda gelirken alýr. Eniþtenin adý neydi?
-Hicabý..
Ön tarafta oturan sarýþýn bir haným:
-Hahaayt..Ayol Hicabi diye koca mý olur.. Hazýr býrakmýþken hiç alma bence!
Bu yorum herkesi kahkahaya boðmuþtur bir anda. Þoför dahil herkes gülmektedir. Kadýnýn aðlamasý ise daha bir artmýþtýr.
-Ühüü. Sen aç da bi tarafýna gül bana güleceðine. En azýndan senin gibi evde kalmadýk.
Öndeki kadýnýn yüzü, saçýyla ayný renge bürünmüþtür:
-Hýýh..Beni ne doktorlar ne mühendisler istedi de...
-Tabi tabi... Memleketin doktorunun, mühendisinin iþi gücü yok da senin gibi boya küpüne mi talip olacak ??
Yolcular kahkahalarla gülerken bir yandan da hanýmlarý ayýrmaya çalýþmaktadýr. Þoför, araç telefonundan bir sonraki servisin þoförünü arar:
-Alo Hidayet Abi? Benim abi, Rauf... Ne taraftasýn abi, emanetimiz vardý sana? Bolu tesislerinde bi yolcumuz kaldý da abi... Haklýsýn abi, iki saat oldu ama karýsý da yeni uyandý valla...Ne? Hehe...Ne biliim abi, mola yerinden çýktýk iþte, iki saat falan olmuþtu. Kadýn birden viyaklamaya baþladý, Hicabýsý yolda kalmýþ... Abisi diil Hicabýsý... Kocasýnýn adý Hicabý'ymiþ...Öyle deme abi, demin de bi bayan yolcu ayný þeyi söylediydi zor aldýk elinden... Hehe... Abi, neyse, sen þimdi sakýn unutma, Bolu tesislerine gelince orda don paça takýlan bi Hicabi abimiz var, kap gel... Oldu mu abisi?.. Aman sakýn unutma, yengenin 20 yýllýk kocasýymýþ, çok lazýmlý bi alet yani... Nihoohaaa... Buyur? ..Ne biliim abi, biz de söyledik zaten... Hatta dedik ki "Abla onun miadý dolmuþtur, sana yenisini alýrýz," diye... Efendim abi?.. Hö? Sen de mi 20 yýllýk evlisin?.. Pardon abi...Hehe... Neyse, sen yine de yengeyle yola çýkma abi... Noolur, noolmaz diyorum... Yapma abi bak... Küfretme yolcularýn yanýnda, ayýp oluyo... Tamam abi, ben de seni öptüm... Bir sonraki mola yerinde bekliyorum, Hicabi abi'yi de kap gel.. Hürmetler abi....
-Aaah ah..Nerdee eski hanýmlar?
Arka taraflardan gelen yaþlý bir ses, bir süreliðine kapanmýþ konuyu tekrar açar gibiydi. Yolcularýn zaten uykusu kaçmýþ, kaptan, týngýr mýngýr makamýnda bir müzik koymuþ teybe, mor iç lambalarýnýn ýþýðý altýnda Hisar Pavyon havasýnda ilerlemektedir otobüs.
-Noolmuþ eski hanýmlara bey amca?
-Rahmetli oldular tabi, noolcak..
-Yok yani, neden andýn onlarý þimdi onu sordum?
-Eskiden hanýmlar beylerinin üzerlerine titrerdi. Deðil yolda unutmak, af buyurun iç çamaþýrlarýný bile ütülerdi. Þimdi nerdeee..
-Yaptýk da ne hayýr gördük ayol.
Hem sert hem sitemkâr bir tonda çýkan bu sese döndü bütün baþlar. 50'li yaþlarda bir hanýmdý konuþan.
- Senin eski hanýmlarýn yaptýðýný ben yaptým da nooldu bey amca? 30 yýl evli kaldýk, çorabýný bile ütüledim, her Allah'ýn sabahý kahvaltýsýný hazýr ettim, yerinden kaldýrýp masadan su aldýrmadým, üç çoçuðunu büyüttüm de nooldu ?? Yaþýmýz elliyi bulunca beyimiz sanki gençleþti. Önceleri önemsemedim. Sonra bir de baktým ki, oohooo 9 numaradaki þendül hanýmla þen geceler geçiyormuþ da haberimiz yokmuþ.
Acýyan gözler çevrilmiþtir kadýnýn üzerine. Cesaret alýp, Hicabý'nin karýsýna döner:
-Kýzým sen de o kadar mýzmýzlanma. Hepsi böyle bunlarýn.. Býrak biraz yollarda sürünsün, kýymetini anlaþýn. Yoksa benim gibi 50 yaþýndan sonra eþekten düþmüþ gibi olursun.
-Yok caným benim Hicabý'm yapmaz öyle þey...
-Hehe ben de öyle diyordum. "Murteza, efendi adamdýr, namuslu adamdýr" der, baþka bir þey demezdim. Sonra gördük beyefendinin marifetlerini...
Muavin:
-Ya ablalar, hani kusura bakmayýn, geçmiþ olsun falan ama sanki sizinkilerin arýzaþý isimlerinden belli gibi.. Baksana birisi Murteza, birisi Hicabý..Þöyle adam gibi Ali, Mehmet falan olsa, sorun olmayacak gibi sanki...
-Aaa, benim Hicabý'min ne arýzaþý varmýþ ayol?
-Yok hani þimdiye kadar bir yanlýþýný görmedik ama bu ablanýn tecrübelerine bakarsak, hani diyorum ileride - Allah göstermesin- bir durum olursa diye.. En iyisi þimdiden ismini deðiþtirmek.
-Sen geç dalganý, geç.. diye lafa tekrar girdi, Murteza'sýný 9 numaraya kaptýran kadýn:
-Zaten siz erkekler alayýnýz böylesiniz. Kadýný yýllarca kullanýr, bir kenara atar, ondan sonra da üzerine espri yaparsýnýz.
-Yok abla öyle demek istemedim. Bizimkiþi boþ boðazlýk yani..
-Hadi oradan sünepe! Biraz da sertlik görünce hemen böyle yelkenleri indirirsiniz zaten.
-Yapmayýn ablalar, diye söze karýþtý bu sefer askerden tezkeresini almýþ, yeþil asker torbasýndan baþka eþyasý olmayan bir genç.
-Bu kadar da deðildir. Herkes bir deðil ki sonra... Bak mesela ben hayýrlýsýyla tezkeremi aldým, Nurcan'ýma gidiyorum. Allah izin verirse yakýnda evleneceðiz..Ondan baþkaþýný gözüm göremez benim.
Murteza'nýnki:
-Tabi yavrum, en iyi ihtimalle 10 yýl gözün kimseyi görmez. Ondan sonra birdenbire dünya üzerindeki kadýn nüfusu artmýþ gibi gelir sana..
-Kusura bakmayýn da kabahat sizde hanýmlar.
Sesin sahibi þen þakrak, 35'li yaþlarda, vücuduna bayaðý bir yatýrým yapmýþ olduðu her halinden belli olan bir hanýmdýr.
-Kabahat sizde ayol.. Erkek dediðin ayakkabý gibidir. Kullanýp atacaksýn.
Yaþlý amca:
-Yok deve! Hangi ayakkabý sizin için gecesini gündüzünü feda edip yýllarca çalýþýp durur?
-Hah iþte, baþka bir numaranýz yok zaten.. Ne zaman sýkýþsanýz bu...Gece gündüz çalýþýyoruz. Býrakýn onu da biz yapalým barý...
Dertli bir ses:
-Yapýyoruz da ne oluyor ki...
Bütün baþlar sesin geldiði yöne döndü ama sesin sahibi, bütün baþlara dönmedi. Boþ bakýyordu önüne... Ýnsanlarýn kendisine baktýðýnýn ve cümlesinin devamýný beklediðinin farkýna vardý. Bir anlýk kararsýzlýk sonrasýnda aðýr aðýr dökülmeye baþladý cümleler, aðzýndan... 40 yaþlarýnda, kendini hayattan erken emekli etmiþ bir halý vardý:
- O kadar sevmiþtim ki... Ýt gibi koþtüm peþinden. Önce vermediler. Ýþimi beðenmediler, paramý beðenmediler. Ona sordum. "Beni istiyorsan yaparsýn." dedi. Gündüz baþka iþte, gece baþka iþte çalýþtým... Sonunda razý ettim ama istekleri bitmedi. O hayal kuruyordu, ben de hayallerini gerçekleþtirmek içýn çalýþýyordum. Þýzlanmaya hakkým da yoktu. "Madem seviyorsun yaparsýn".. Hep bu... Seviyordum, yapýyordum... Sadece kendi evim içýn çalýþþam iyi. Kayýnpeder ile kayýnvalide için de çalýþýyordum üstelik. Kayýnvalidelerin evine çamaþýr makinesý, bulaþýk makinesý, evinde uydu anteni yok, onu da taktýr. Bütün bunlarýn karþýlýðýnda bir kez bile "aferin damat, aslan damat" olamadým. Tek þey duydum evliliðim boyunca... "madem ki seviyorsun..."
Tezkereciye dönüp:
- Oðlum deli olma, sevmenin borcunu ödeyemezsin sen... deyip bitirdi dertli ses.
Ýnceden bir hüzün sardý herkesi. Kimse cesaret edip sonunu soramýyordu. Ama bir sonu olduðu belliydi.
- Siz sormadan ben söyleyeyim... Murteza'nýn Þaziment versiyonu...Yalnýz bizimkiþi apartman dýþýndan..
- Yok ben daha fazla dayanamayacaðým. Biliyordum abi ya. Asýl sorun bu iþte, diye çýkýþtý muavin.
Herkes yeni bir keþif ölmüþ gibi yüzüne baktý.
- Abi diyorum bi saattýr size. Bu isimlerde var bir anormallik. Senin yengenin ismi niye Ayþe deðil abiçim ya? Deminden beri dinliyorum, isimlere bak.. Þaziment, Murteza, Hicabý... Ne oluyorsa bu isimlerden oluyor.
Tezkereci:
- Abi, benim kýzýn adý Nurcan. Bir arýza çýkar mý?
- Çok bir tehlike yok gibi ama yine de tedbiri elden býrakma.
- Ay saçmalamayýn ayol! diye çýkýþtý 35'lik þen þakrak. "Ýsimle ne alâkaþý var? Tamamen felsefe sorunu bu... Benim ayakkabý teoremine uysanýz böyle sorunlar olmayacak."
- Abla sizin isim neydi?
- ........
Yolcular da meraklanmýþtýr..
- E hadi kýzým?
- Yok caným, ne demek istiyorsunuz yani?
- Yapma evladým, sen de pek normal sayýlmazsýn yani!
- Bana bak aðzýný topla ....
Hicabý'ninki:
- Ay ben de merak ettim, nedir isminiz?
- Eee, þey...Ebru...
- Ee, seninki normalmiþ caným...
- Ama küçük bir ayrýntý var... ehe.. göbek adým Fahrigül'müþ...
Otobüs'te büyük bir kahkaha kopmuþtür. Birden bire herkes havaya girmiþ, ayný bankada paralarý batan insanlarýn garip dayanýþmasý gibi bir dayanýþmaya giriþmiþlerdir. Herkes birbirine ismini sormakta, üzerine espriler patlamaktadýr.
Þoför telefona sarýlýr:
- Alo, Hidayet abý... Abi, Hidayet senin gerçek adýn di mi?... hehe, bittin abi sen Ðýrgýr þamata gidilmektedir, Hicabý'sýz ve kýrýk kalpli yolculara sahip otobüste. Servis yapýlmýþ, eldeki içeceklerle sohbet sürmektedir.
Yaþlý amca lafa dalar:
- Valla siz gençler yine iyisiniz. Ben evleneceðim hanýmý ilk kez niþanýmda görmüþtüm.
Tezkereci:
- Nasýl yaný amca? Ýstemeye gitmemiþ mýydýnýz?
- Nerede evladým o günler... Ýstanbul'da çalýþýyorum o zamanlar. Güya para biriktirip evlenmek için ana babamýn karþýsýna çýkacaðým. Durup dururken mektup geldi. "Çabuk köye gel, niþanlanýyorsun" diye yazmýþlar. Apar topar köye gittim ki her þey ölmüþ bitmiþ, niþan hazýrlýklarý bile baþlamýþ.
35'lik Fahrigül:
- Aaa üstüme iyilik saðlýk..Nerden bulmuþlar kýzý?
- Ayakkabýcýdan...
Amcanýn bu esprisine dehþetli bir kahkahayla destek verdi yolcular. Fahrigül de katýldý..
Murtezanýnki:
- E peki hýç tasalanmadýn mý amca, ya beðenmezsem falan diye?
- Tasalanmam mý evlâdým? Köyün bütün kýzlarýný gözümün önünde canlandýrýp en kötüsüne göre kendimi alýþtýrmaya baþladým... Ettiðim dualarýn, okuduðum sürelerin sayýsýný hatýrlamýyorum..
Dertli ses:
- Ee nasýl çýktý peki?
- Manavýn kýzýydý. Üst taraflar iyiydi ama alta çürükleri söküþtürmüþ inek!!
Ýkinci bir kahkaha tufaný koptu otobüste. Hicabý, farkýnda olmadan müthiþ bir sohbet açmýþ ama kendisi kaçýrmýþtý..
- Ay valla onu bunu bilmem de, þu erkeklerin kýz istemeye geldiklerindeki halleri pek bi komik oluyor ayol., diye lafa daldý, uzun süredir sessizliðýný koruyan ön taraftaki sarýþýn haným..
Hicabýnýnki:
- Ay sen nereden bileceksin ki?
- Ayol dedik ya ne doktorlar ne mühendisler istedi diye...
- ???
- Ay bir keresinde komþumuzun yeðeni talip oldu bana... Taptaze bir doktor. Aman nasýl da heyecanlý... Ýstemeye gelmiþler. Annem sýký sýký tembihledi "Kýzým eðer oðlaný beðenirsen kahvesini bolca, aþýrý þekerli yaparsýn. Yok eðer beðenmezsen bas içine tuzu gitsin" diye..
Herkeste komik bir merak uyanmýþtý.
35'lik:
- Beðendin mý barý?
- Beðendim, beðendim... pek bir mahçup, þirin bir þeydi... Ben de kahvesine bastým þekeri dibine kadar... Hazýrladým...
-Eee..nooldu?
- Noolacak, o densiz geveze babasý oðlanýn alacaðý kahveyi almaz mý?Meðer alýþ sýrasýný hesaplamamýþým... Adam kahveden bir yudum aldý ve þöyle arkasýna bir yaslanýp "oooh, bal gibi maþallah" demez mi? O gece babamdan yediðim sopayý hýçbir zaman yememiþtim..Vay efendim ben nasýl böyle istekli olurmuþum... Adam yakýnda benim kocam olacak dediysem de dinletemedim... Çikolatayý geri gönderdik...
Otobüsteki sýcak hava devam etmektedir...
Tezkereci:
- Peki hýç tuz bastýðýn olmadý mý?
- Olmaz mý? Elektrik mühendisinin birine bastým tuzu. Ama ben ne bileyim ne olacaðýný... Þekerli gibi rahat rahat içecek sandýmdý. Adam tuzlu kahveden bir yudum alýr almaz "püüüü" diye ortalýða tükürmesin mi?Meðer tuzu fazla kaçýrmýþým. Hafif tadýmlýk olacakmýþ. Yedik yine sopayý.
- Ayol o da bir þey mi? Benim Hicabý'm beni istemeye geldiðinde bizim musluðu tamir etmek zorunda kalmýþtý!!
"Yuuuh, yok artýk" dermiþ gibi baktý bütün baþlar.
- Valla ayol. Bizim mutfak salona yakýndýr biraz. Tam içeride sohbet ediliyor birden musluk damlama sesi geldi. Benim Hicabým de saf saf "contasý bozulmuþ galiba" deyiverdi.. Sen misin diyen? Rahmetli babam "Ee hadi kalk da yap o zaman. Bakalým becerikli mýsýn, ben musluk contasý deðiþtirmeyen adama kýz vermem" diye tutturdu. Garibim, o takým elbiseli, iki dirhem bir çekirdek haliyle tamir edivermiþti musluðu...
Tezkereci:
- Yav nereden bindim bu otobüse... Ne güzel evlenecektim ben Nurcan'ýmla.
- Þimdi evlenmeyecek misin yaný delikanlý? diye sordu yaþlý amca.
- Ne bileyim, bu duyduklarýmdan sonra huylandým þimdi?
- Üzülme yakýþýklý, senin de gönlünün prensesi vardýr. Dertleþmek falan istersen telefonumu vereyim bak sana? dedi 35'lik..
Murtezanýnki:
- Kýzým o senin ayaðýna uymaz, daha büyük bir numara bul kendine...
- Abla ayýp oluyor ama...
- Sen demedin mý kýzým, ayakkabý gibidirler diye?.. Bak, 9 numaradaki haným da benim Murteza'mý geçirdi ayaðýna gezip duruyor hala...
...................
Çok keyifli, bol kahkahalýydý yolculuk... Þoförün de neþesi yerine gelmiþti, uykusu açýlmýþtý..
Ama kamyoncunun açýlmamýþtý...
Hicabý, þanssýz bir adamdý...