İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - physico

Sayfa: 1 ... 158 159 [160] 161 162 ... 184
2386
CERN'e dahil olmamız çok güzel  ;) yakın gelecekte çoğu bilimsel araştırmalarda ülkemize büyük katkıları olması dileğiyle...  :)

2388
Kitap Tanıtımları / Fizik Kitapları
« : Nisan 17, 2008, 12:58:02 ÖS »




Yeni Bir Düşünce



"Yeni Bir Düşünce, okunmaya değer bir kitap."

-Frederich Poh-

"Dr. Capra'nın günümüz fiziğinin felsefesine getirdiği yorum eşine az rastlanır özgünlükte."

-John Gribbin-



Zamanın Daha Kısa Tarihi



Zamanın Daha Kısa Tarihi
A Briefer History Of Time
Leonard Mlodinow, Stephen Hawking
DOĞAN KİTAPÇILIK / Edebiyat

"Evren hakkında gerçekten ne biliyorsunuz? Bunu nasıl biliyorsunuz? Evren nereden geliyor ve
nereye gidiyor? Zamanın Kısa Tarihi'nin özünü oluşturan bu sorular, bu kitabın da odağında.
Ayrıca, yeni kuramsal ve gözlemsel sonuçları ekleyerek kitabı güncelleme fırsatı bulmuş
olduk. Zamanın Daha Kısa Tarihi, fizik kuvvetlerini birleştiren eksiksiz bir kuramın
bulunmasıyla ilgili son gelişmeleri de anlatıyor. Özellikle sicim kuramında meydana gelen
gelişmeleri ve fizik kuramlarının birliğine işaret eden görünürde farklı kuramların
benzerliklerini ya da "ikiliğini" anlatıyor.
Kırk yıl kadar önce Richard Feynman, "Hâlâ keşifler yapılan bir çağda yaşadığımız için
şanslıyız. Tıpkı Amerika'nın keşfi gibi; bir kereden fazla keşfedilmez. Çağımız, doğanın
temel yasalarının keşfedildiği çağdır" demişti. Bugün, evrenin doğasını anlamaya her
zamankinden daha yakınız. Bu kitabı yazma amacımız, bu keşiflerin ve sonuçta ortaya konan
yeni gerçeklik tablosunun heyecanını paylaşmaktadır."
Evrenin bilinmezlerini hangimiz merak etmeyiz ki?.. Yalnızca bilinmezlerini değil, hakkında
bildiklerimiz bile hâlâ bir merak konusu değil midir?.. Evren nereden gelip nereye gidiyor?
Onun hakkındaki bilgileri nereden ve nasıl elde ediyoruz? Ya da gerçekten neyi ne kadar
biliyoruz? Bütün bu soruların yanıtını almak için çağımızın en önemli fizikçisi Stephen
Hawking?den daha yetkili bir başvuru düşünülemez herhalde. Hawking, bu konuda yazdığı ilk
kitabı Evrenin Kısa Tarihi yayımlandığında gördüğü büyük ilgi yanında bir o kadar da yeni
bir talebi karşılamak zorunda kaldı. Stephen Hawking bu kez Zamanın Daha Kısa Tarihi?ni
yazarak evrenle ilgili tüm kuramları yeniden ele aldı. Bilimsel olarak kanıtlar ile sonuçlar
elbette yeni kitabında da aynı. Ama bu kitabın en önemli farkı, önemli kavramları daha rahat
anlaşılacak biçimde açıklamış olması. Zamanın Daha Kısa Tarihi, çağdaş fiziğin en zor
konularından söz eden ancak sıradan birine bile anlatmayı başarabilen bir kitap.




Parçacık Fiziği / En Küçüğü Keşfetme Macerası



Sezen Sekmen
ODTÜ Geliştirme Vakfı Yayıncılık / Bilim ve Toplum Dizisi

Elinizdeki bu kitap biraz yukarı kuark, biraz aşağı kuark ve bir miktar da elektron namlı
leptondan yapılmıştır. Bunlara ulaşmak için kitap çok büyük bir teknolojiyle çok küçük
parçalara ayrıştırılabilir. Dahası, elde edilen kuark ve leptonlar farklı şekillerde bir
araya getirilip kitap çilekli dondurmaya, fötr şapkaya ya da uzay gemisi motoruna
çevrilebilir. Çünkü kuarklar, leptonlar ve bir kısım diğerleri temel parçacıklardır yani
evrendeki herşeyin nihai yapıtaşları. Öte yandan eğer kitabı daha faydalı ve ilginç şeylere
dönüştürmek yerine okumak tercih edilirse içeriğinde evrenimizi doğumundan bugüne
şenlendiren temel parçacıkların ve onları yakalamak için sürekli uğraşan meraklı
fizikçilerin heycanlı hikayesi bulunabilir.



Modern Araştırmacı



The Modern Researcher - 1992
Jacques Barzun - Henry F. Graff

Çeviri: Fatoş Dilber

Sayfa Sayısı: 344
Boyutları: 13 x 19,5 cm
ISBN 975-403-055-3
15. Basım - 2500 Adet

Bir başvuru kitabı Modern Araştırmacı. Bu anlamda yazma tekniklerinden çeviri uğraşının
inceliklerine, kütüphanelerin kullanımından not tutmanın yöntemlerine kadar pek çok önemli
konuya kısa ama yerinde değinmelerle açıklık getiriyor...

TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları 33


Kuantum Bilmecesi



Kuantum Bilmecesi
Wolfgang Smith
İNSAN YAYINLARI / Alternatif Düşünce Dizisi

Kuantum teorisinin bulgularının felsefi anlamlarının peşine düştüğümüz anda kendimizi
zorlukların ve kafa karıştırıcı unsurların içinde buluruz. Bir açıklamayı gerektiren "tuhaf
olaylar" listesinin başında, kuantum fiziğinin merkezi bilmecesi diye tanımlanabilecek,
durum vektörünün çöküşü olgusu bulunmaktadır. Bu, fiziksel evrenin doğası ve onun diğer
ontolojik düzlemlerle ilişkisini anlamak isteyen kimsenin atlayamayacağı veya gözardı
edemeyeceği bir sorunsal içermektedir. Fakat bütün bu zorluklar ve düşünceler ne çalışan
fizikçiye engel olur ne de kuantum mekaniğinin insanın şimdiye kadar geliştirdiği en doğru
en evrensel ve aynı zamanda en karmaşık bilimsel teori olduğu gerçeğini değiştirir. Kuantum
gerçekliği sorunsalı görünürdeki "özelleşmiş" doğasına rağmen kuşkusuz bilimin öne sürdüğü
evrensel perspektifte en önemli ve en zor meseledir.



Fiziğin F'si



Fiziğin F'si
Çağlar Tuncay
ARKADAŞ YAYINLARI / Yayınevi Genel Dizisi

ODTÜ Fizik bölümü öğretim üyelerinden Doç Dr. Çağlar Tuncay, fizik eğitimi alanların
dışındakilerin pek girmeye cesaret edemediği bu alanda herkesin keyifle okuyacağı bir eser
ortaya çıkarmış. Aslında hayatımızın her anında yer alan fizik kavramları, kuramsal olmayan
bir anlatım ve terminolojiye boğulmayan bir dil ile adeta roman sürükleyiciliğinde anlatılıyor.
Fiziğin F'si, uygarlığın ortaya çıkış nedeni sorgulamasının fizik temelinde analizinin
ardından, ilk fizikçiler ve fizik yasaları konusunda farklı bir bakış açısıyla eşsiz
bilgiler sunuyor. Fizikteki gelişmelerin ve yeniliklerin yer aldığı bölümler, fiziğin
temelleri konusunda bir başvuru kaynağı niteliği taşıyor.Yazarın sözleriyle; "Söylemeye gerek yok; fizik güzeldir. Dahası, uzaktan sanıldığının tersine, hiç de zor değildir.
Biraz merak ve istek duyan herkes fiziğin temel kavram ve
yasalarını, uygulamalarını, bu uygulamalardan elde edilen yararları kolaylıkla öğrenebilir.
Biraz cesaretle, duvarından atlayıp içeri girebilir ve bu sonsuz güzellikteki bahçenin
büyülü havasını derin derin soluyarak, o birbirinden güzel kokuları içine çekebilir..."



E=mc²



E=mc²
Dünyanın En Ünlü Denkleminin Biyografisi

David Bodanis
OĞLAK YAYINLARI / Bilimsel Kitaplar

"B-29'dan bırakılan bombanın düşmesi 43 saniye sürdü. Hemen altındaki Shina Hastanesi'ne
radyo sinyalleri gönderiyordu. Sinyallerin çoğu yansıyıp göğe geri döndü. Yere 580 metre
kala sinyallerin sonuncusu alındı. Bomba daha yüksekte patlarsa ısısının çoğunun açık havada
dağılacağını, daha alçakta patlarsa da yerde büyük bir krater açacağını hesaplamıştılar. Ani
bir elektrik akımı dumansız barut keseciklerini tutuşturdu. Sonra saf uranyumun küçük bir
kısmı bombanın içindeki bir top namlusundan öne itildi. Uranyum. uranyumun geri kalanına
çarptı. içinde başıboş gezinen nötronlar dıştaki elektron bariyerini geçtiler ve yolda
birkaçı merkezdeki küçük çekirdeğe çarptı. Gelen nötronlar çekirdeğe dalıp dengesini bozdu,
onu titreştirmeye başladı. Çekirdekteki titreşim şiddetlenince, protonlardaki elektrik
onları birbirinden ayırdı. Uranyumun yoğunluğu bir zincirleme tepkime başlatmaya yeterliydi.
Kısa süre sonra ortada yalnızca iki hızlanan uranyum çekirdeği yoktu, dört, sonra sekiz,
sonra on altı vb vardı. Atomların içindeki kütle 'ortadan kayboluyor', hızlanan çekirdek
parçalarının enerjisine dönüşüyordu. E=mc2 faaliyetteydi. Bu bölünmelerin tamamı saniyenin
milyonda birinden az bir sürede olup bitti. Bomba hala nemli sabah havasında asılıydı. Üstü
ince bir çiğ tabakasıyla kaplıydı, çünkü 43 saniye önce 9500 metre yükseklikteyken şimdi
hastanenin 58o metre üstündeydi ve buradaki havanın ısısı 26,60C'tı. Tepkime tamamlanırken
bomba bir iki santim daha düstü. Dışarıdan bakılsa içeride olup bitenler ancak yüzeydeki
çeliğin buruşmaya başlamasından anlaşılırdı. Zincirleme tepkime seksen "kuşak" bölünmeden
sonra sona erdi. Bunların son birkaçında, çevrelerindeki metali eritmeye başladılar. Bu
noktadan sonra E=mc2 sona ermişti. Ama c2 yüzünden uranyum parçaları hareketsiz metale büyük
bir hızla sürtünüyordu. Sonunda sık hızına çok yaklaştılar. Bu sürtünmeler ve çarpmalar
bombanın içindeki metalleri ısıtmaya başladı. Bu yüzden ısı 5.0000C'a, ardından da
milyonlarca dereceye ulaştı ve yükselmeyi sürdürdü. Havadaki o bombanın içinde kısa
süreliğine evrenin yaratılışının ilk anlarındakine benzer koşullar oluştu. O tuhaf nesne
yarım saniye boyunca bütün şiddetiyle yandıktan sonra solmaya başlıyor. Tamamen sönmesi iki
üç saniye sürüyor. Bu "sönmenin" nedeni büyük ölçüde dışarı yayılan enerji. Neredeyse aynı
anda alevler beliriyor, aşağıdaki herkesin derilerinin büyük kısmı yırtılıp gövdelerinden
ayrılıyor. Hiroşima'da on binlerin ölmesiyle sonuçlanacak kıyım başlıyor. Zincirleme
tepkimenin enerjisinin en az üçte biri bu parıltıyla birlikte yayılıyor. O tuhaf nesnenin
ısısı adi havayı itiyor ve onu daha önce görülmemiş ölçüde hızlandırıyor. Aslında öyle hızlı
ki hiç ses çıkarmıyor, çünkü herhangi bir sesten daha hızlı ilerliyor. Onu ikinci bir hava
dalgası takip ediyor. Sonra hava atmosferde açılan boşluğu doldurmak üzere geri dönüyor. Bu,
havanın yoğunluğunu sıfıra indiriyor. Patlamadan kurtulanlar kısa süreliğine dış uzayın
vakumuna maruz kaldıklarından dışa doğru patlıyor. Üretilen ısının küçük bir kısmı
ilerleyemiyor. Geride kalıyor. Birkaç saniye sonra yükselmeye başlıyor. Yeterince yükselince
yayılıyor. O büyük mantar bulutu belirdiğinde, E=mc2'nin yeryüzündeki ilk isi tamamlanmış oluyor."
Genç bir adamın, yayımlandığında hiç ilgi toplamayan makalesi, yüzyıla ve gelecek yüzyıllara
damgasını vurdu. Kahramanları Faraday, Davy, Lavoisier, Roemer, Maxwell, Du Chatelet,
Rutherford, Meitner, Einstein Oppenheimer, Payne, Hoyle ve Chandrasekhar olan denklemin
öyküsü... Bir roman tadında.



Büyük Fizikçiler



Galileo'dan Hawking'e Büyük Hayatlar

William H. Cropper
OĞLAK YAYINLARI / Bilimsel Kitaplar

"Bu kitap bilime adanmış hayatları, daha kesin bir deyişle 'fizik panteonunun otuz-ları'nın
hayatlarını anlatan bir hikâyedir. Adlardan bazıları (Newton, Einstein, Curie, Heisenberg,
Bohr) bildik olmakla birlikte, bazıları (Clausius, Gibbs, Meitner, Dirac, Chandrasekhar)
tanıdık gelmeyebilir. Ama en azından işledikleri konular kadar hayranlık uyandırıcı ve
olağanüstü insanlardı hepsi, ki hâlâ da öyleler. Bu kitaptaki kısa biyografiler hem
insanların hem de fiziğin hikâyesini anlatıyor.
Bölümler eldeki (kimi zaman kısıtlı) biyografik malzemeye bağlı olarak format ve uzunluk
bakımından değişkenlik gösteriyor. Bölümlerden bazıları bilime vâkıf olmayan okur için
matematik, fizik ve kimya konularında arka plan bilgileri içeren ("Dersler" başlıklı)
altbölümlerle donatılmış durumda.Harcıâlem irfan sahipleri, genel okurların, matematik denklemlerinden ürktüğünü savunur. Ben bu öğüdü tutmadım ve bazı bölümlerde denklemlere yer verdim. Matematik denklemleri fiziğin dilini ifade eder: O dil hakkında bir şeyler öğrenmeden, verilen mesajı anlayamazsınız.
Eğer temel (lise düzeyinde) cebir bilginiz varsa ve gerek kaldığında "Dersler" başlığı altında
anlatılanları dikkatle okursanız, bu işin altından kalkarsınız herhalde. Sözlükçe ve
kronoloji bölümleri de yararlı olabilir. Daha geniş biyografik malzeme için, "Daha Fazlasını
Okumaya Çağrı" bölümünde belirtilen yapıtlara başvurmanızı öneririm.
Bu kitap kapsamlı ya da bilimsel bir çalışma olma iddiasını taşımıyor, bilimcilere ve bilim
öğrencilerine (ister okullu, ister okulsuz olsun) hoşça bir okuma olanağı sağlamaya yönelik
yalnızca. Kitaptaki bölümleri öylesine gelişigüzel ve eğlenme amacıyla okuyacağınızı, bu
arada da bilimin sonuçta bir insan uğraşı olduğu dersini kulağınıza küpe edeceğinizi umarım,
hepsi o kadar."



Kuantum Elektro Dinamiği



Kuantum Elektro Dinamiği
Rıchard P. FEYNMAN
Yayınevi :  Nar Yayınları

KEDİ *
Işık ve Maddenin Tuhaf Kuramı
" Fiziği yalınlıkla sunmakla ünlü olan açıklama ustasından bir gövde gösterisi daha
John Roch, The Times, Yazın eki "
"Konunun ana mimarlarından birisi olan Feynman, 20. yüzyıl fiziğinin birkaç bağımsız zaferinden birini açıklamakta hariklar yaratıyor.
The New York Times Kitap inceleme eki "
"Kuantum elekrodinamiği ya da kısaca KEDİ, ışık ve elektronların nasıl etkilştiği anlatan tuhaf kuram'dır. Bu kuram Richard Feynman ve meslekdaşları sayesinde aynı zamanda, fiziğin kesinlikle bilinen ender kısımlarından birisi olmuş ve her türlü denemeden başrıyla çokmıştır. Feynman'ın en çok satan anıları olan Eminim ki Şaka Yapıyorsunuz Bay Feynman, usta fizikçinin üstün bir yazar da olduğunu ortaya koymuştur. Güzelliği berraklığında olan bu konferans dizisinde de KEDİ'ye eksiksiz bir giriş yapmaktadır.
"Nobeli fizikçi Feynman özgün olmaktan kendisini alamamakta, bu canlı, hayranlık veren kitapta ( oluşmasına belirli katkılarda bulunduğu ) ışığın Kuantum Kuramını sıradan insanlara anlatmaktadır.
New Yorker "
" Dört tane, konuşan, rüzgar gibi bölümde... KEDİ 'yi genel okur kitlesine tek bir denklem kullanmadan açıklamaktadır.
Philip Morrison, Scientific American "
" Feynman'ın konferansları harikulade olmuş olmalı; bunlar aynı derecede büyüleyici bir kitaba, KEDİ'ye; zekasıyla mayalnmış ve canlılık katılmış, yaşayan bir girişe dönüşmüşler. Bugünün fiziğe merak duyan herkes satın almalıdır.
Pedro Waloschek, Nature "
* Kitabın özgün adı olan QED, kuramın İngilizce adının, artık evrensel olarak kısatılmış halidir. Ancak yazarın kitapta sık sık tekrarladığı temel zorluk ve karışılıklara bri nazire olmak üzere yakıştırılmış olan ve İngilizce konuşulan ülkelerde çık kullanılan eski bir Latince kısatltmadır. Bu kısaltma " ispatı gereken şey açıklanmıştır " anlamına gelen ve tüm karışıkların ortadan kalktığını ve her şeyin artık çık kolaylaştığını ifade temek için kullanılan " Quod Erat Demonstrandum "un baş harflerinden oluşur. Buna uygun Türkçe bir karşılık bulunmadığından, bir yakıştırma uydurmak yerine böylesine kısaltmayı yeğledim. (çeviren )



Alice Kuantum Diyarı'nda




Alice Kuantum Diyarı'nda
Yazar : Robert Gilmore     

 Alice'in Harikalar Diyarı'ndaki serüvenleri herkesçe bilinir. Alice bu kitapta başka bir yolculuğa çıkıyor. Alice yine küçülecek, üstelik nükleer bir parçacık kadar olacak, fakat bu defa bir tavşan deliğinden düşmeyecek. Alice\'nin gideceği yer Kuantum Diyarı.Peki Kuantum Diyarı nedir? Bir atomdan bile küçük olan, entelektüel bir eğlence parkı düşünün. Bu eğlence parkındaki her düzenek, her oyun ve ilgi çekici nesne, kuantum mekaniğinin değişik bir özelliğini açıklıyor. Doğaya ve nesneye ilişkin konularda çoğumuzun aklını karıştıran olay ve süreçlerin kuramsal çerçevesi, doğru ve anlaşılır açıklamalarla bu eğlence parkında bulunuyor.rnrnDüş dünyasını ve bilimi ustalıkla birleştiren, Briston Üniversitesi fizik bölümünden Robert Gilmore, Alice'in yolculuklarının alegorisini kullanarak kuantum dünyasının önemli noktalarını kolay anlaşılır bir zemine oturtuyor. İçinde bulunduğumuz dünyanın anlaşılması zor, fakat bir o kadar da gerekli bir kavramı olan kuantum fiziğini anlamak isteyenler için sevimli bir başucu kitabı.



İzafiyet Teorisi Nedir?



L. Landau, Y. Roumer
SAY / Cogito Dizisi
Albert Einstein insanlık tarihinin en yaratıcı zekalarından olduğu kabul edilen bir bilim adamıdır. Yaptığı çalışmalarla bilimin gelişmesine büyük katkı sağlayan Einstein, salt bilimsel çalışmalarıyla değil, üstlendiği pasifist rol, cesur karşı çıkışları, atom bombası konusundaki uyarılarıyla kamuoyunun gözünde "devrimci bir yenilikçi" konumuna yüceltilmiştir. Görelilik kuramı gibi alışılagelmiş düşünce biçimlerinde devrim gerektiren soyut bilimsel bir konunun geniş halk kitleleri tarafından anlaşılır bir açıklaması önemli güçlükler yaratmaktadır. L. Landau ve Y. Roumer'in elinizdeki bu çalışması güçlükleri ortadan kaldırarak basit bir anlatımla konuyu anlaşılır hale getirmektedir. Kitabın sonuna varan okuyucu artık görelilik kuramının "Bu dünyada her şey görelidir" anlamına geldiğini düşünmeyecek, aksine geçerli her fizik kuramı gibi isteğe bağlı olmayan nesnel bir gerçeği ortaya koyduğunun farkına varacaktır.

Çeviren: S. Gemici - 128 sayfa, Ciltsiz. hamur, ISBN: 975-468-141-4

2389
Fizik / Özel görelilik
« : Nisan 17, 2008, 12:27:40 ÖS »


• Postula eden: Albert Einstein (1905)
1. Hareketten bağımsız olarak ışığın hızı bütün gözlemciler için aynıdır.
2. Fiziğin yasaları gözlemcinin hızından bağımsız olarak her yerde geçerlidir.



• Örneğin bir bot kullanan kişi bir topu vtop hızıyla atmaktadır (şekilde görüldüğü gibi)
• • Sahilde bulunan bir kişi topun v= vbot + vtop hızıyla hareket ettiğini görecektir.



• Fakat bu olay ışık için düşünüldüğünde doğru değildir.
• Sahildeki kişi için ışığın hızı hala c olacaktır.
• Hızları Nasıl Toplayabiliriz?

Galileo ve Newton'un eski yasası şu şekilde idi:
• Vtoplam = V1 + V2
• Eğer V1 = c (flaş ışığı) ve V2 = Vbot, hızı ise buradan
• Vtoplam = c + Vbot > c elde edilir.
 
• Bu sonuç hatalıdır. Hızları toplayabilmek için yeni bir yönteme ihtiyaç vardır.

Lorentz Dönüşümü

Hızların toplanabilmesi için yeni bir yasa



Eğer V1 = c (flaş ışığı) ve V2 = Vbot, ise buradan aşağıdaki sonuç elde edilir.



Eşzamanlık: Olaylara gözün eşzamanlı olarak bakması.



• Yüksek hızda hareket eden bir trenin ortasında bulunan bir lamba, yanmaktadır.
• Trende bulunan bir gözlemci ışığın ön ve arkaya eşzamanlı ulaştığını görür.



• Dışarıdaki bir gözlemci için ışık arka tarafa daha önce ulaşır.
• Trenin arka kısmı ışığa doğru ön kısmı ise ışığın aksi yönünde hareket eder.

Eşzamanlılık bulunmaz!

2390
Fizik / Kuantum Teorisinin Felsefesi
« : Nisan 17, 2008, 12:22:04 ÖS »


Ünlü kuramcı Bohr, "Kuantum teorisiyle şok olmayan kimse, onu anlamamıştır" der. Gerçekten de matematiksel olarak açık bir şekilde ifade edilmesine karşın bu teorinin felsefi alanda yorumlanması ve oluşturduğu problemlerin çözümlenmesi bir hayli zor görülüyor.

Kuantum teorisi bilime ve doğaya farklı bir bakış açısı getirmiştir. Şimdi, bu yenilikleri görebilmek için klasik ve kuantumlu anlayışın belli başlı özelliklerini ortaya koyalım. Öncelikle klasik fiziğin felsefi dayanaklarına bakarsak:

1) Klasik fizikte, bir cismin hızı, ivmesi, enerji ifadeleri gibi tüm nicelikler cismin konumunun zamana göre diferansiyelleri ile ifade edilir.

2} Yukarıda sözü edilen momentum. enerji gibi fiziksel büyüklüklerin bütün olarak ele alındığı görülür.

3) İrdelenen olaylar belli bir kesinlik, belirlilik taşır ve istenilen doğrulukta ve aynı anda bütün fiziksel büyüklükler ölçülebilir.

4) Evrenin geçmişinde oluşan olaylar incelenerek, geleceğe ilişkin bir yordama yapılabilir. Sözgelimi, Jüpiter Gezegeni şu zamanda, yörüngesinin şurasında ve bize bu kadar uzaklıkta olacaktır, denilebilir. Gözlem ve deneylerde küçük hatalar çıkabilme olasılığına karşın tahminlerimiz büyük ölçüde doğrulanır.

5) Klasik fizik ile incelenen her sistem ya da olay birbirinden bağımsız olarak düşünülür; bu sistemi oluşturan ve birbiri İle iletişim olanağı bulunmayan varlıklar bütünüyle ayrı olarak ele alınır.

6) Klasik olarak incelenen olay, gözlemci ve kullanılan deney aleti ile değişiklik göstermez.

Kuantum görüşünün kabul edilen temel olguları ise:

a) Olayların incelenmesinde kompleks yapıda ve bir olasılık denklemi olan Schrödinger dalga denklemi kullanılır. Bu denklemden vj/ dalga fonksiyonu bulunup işlemlerde konarak, konum, momentum ve diğer nicelikler elde edilir.

b) Fiziksel nicelikler kesikli parçalı yapıda ele alınır.

c) Kuantum teorisi fiziğe kuşku götürmez bir biçimde belirsizlik (indeterminizm) olgusunu sokmuştur.

d) Parçacıklar söz konusu olduğunda her büyüklük olasılıklarla belirlenir ve gelecekle ilgili tahminler olasılıklara dayanarak yapılabilir. Örneğin ışığın yapı taşı olan fotonların, uzayda bir yerde bulunması ancak olasılıklarla belirlenir.

e) Birbiriyle hiç iletişim olanağı bulunmayan iki varlık arasında "bağlılaşım-correlation" görülebilir. Örneğin aynı kaynaktan çıkan fotonların karşıt doğrultularda göstermiş olduğu davranışları, birbiri ile uyuşum halindedir.

f) Kuantumda; gözlemci, gözlenen ve gözlem aleti birbiriyle bir bütünlük oluşturur. Bunlar birbirlerinden ayrı düşünülemez.

Görüldüğü gibi klasik fizik ile kuantumcu düşünce birbirinden bir çok noktada farklılık gösterir. Bu farklılıklar ayrıntılı olarak göz önüne alındığında şu yorumlar yapılabilir:

Kuantum teorisinin önemli buluşlarından birisi belirsizlik bağıntısıdır. 1927'de Heissenberg tarafından ortaya konulan bu bağıntıya göre mikro boyutta tanımlı bir parçacığın, eş zamanlı olarak konum ve momentumunun tesbit edilmesi en az Planck sabit (h) kadar bir hata içerir. Aynı olgu eşzamanlı olarak, parçacığın enerjisi ile bu enerjiyi taşıdığı zaman için de söz konusudur. Örneğin bir elektronun bulunduğu uzayda konumunun tesbiti İçin, elektronun üstüne büyük frekansta ışık göndermeliyiz. Aksi halde elektronu gözlemleyenleyiz. Bu durumda yüksek frekanslı ışık elektronun konumunu belirler. Ancak elektrona bir hız verir. Dolayısıyla konumun belirlenmesiyle beraber parçacığın hızını ve momentumunu yitirmiş oluruz . Tersi olarak; elektronun momentumunu belirlemek İçin küçük frekanslı ışık kullanırız, bu durumda da konum belirlenemez.

İkinci önemli bulgu da "dalga/parçacık dualite'dir. Huygens'ten beri ışığın kırınım ve girişim yaptığı biliniyordu.Örneğin ışık Young deneyi düzeneğinden geçirilirse karşıdaki ekranda aydınlık-karanlık noktalar oluşur. Yani girişim yapar. Yine yarım bardak suya sokulan bir kalemin kırık olarak algılandığı görülür. Bu gibi olayların hepsi ancak dalga modeliyle açıklanabilir. Einstein'ın fotoelektrik olayını açıklamasından sonra ışığın parçacıktı yapıda olması gerektiği bulundu. Yine ışığın cisimler üzerine uyguladığı anlık basınçlar ve Geiger sayacında göstermiş olduğu etkiler bunu destekler. Sonunda Bohr, "Işığın dalgacık mı tanecik mi olduğunu belirlenmesi ancak gözlemcinin sorduğu soruya göre cevaplanabilir" diyerek gözlemcinin de vazgeçilmez biçimde teoride yerini alması gerektiğini belirtir.

Amerikalı J.Davisson ve L.Germer adlı bilim adamları elektronların da hızlı olarak bir kristal katıya çarptırıldıklarında dalga özelliği gösterebileceğini buldular. Böylece düalite yalnızca ışık (elektromagnetik dalga) İçin geçerli değil aynı zamanda maddesel parçacıklar için de geçerliydi. Bu da Broglie'ın öne sürdüğü elektronlar için dalga yapısının deneysel bir ispatıydı, aynı zamanda Kuantum teorisindeki düaliteyi, 1915'te, X ışınlarıyla yaptığı çalışmalarından dolayı Nobel ödülü alan VV.Bragg şöyle belirtiyordu. "Pazartesi, çarşamba ve cuma günleri parçacık kuramını; Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri dalga kuramını öğretiyorum."

Diğer önemli yenilik ise olasılık kavramıdır. Bir parçacığın bir uzay bölgesinde bulunması ancak olasılıklarla bellidir. Parçacığın konumu için kesin koordinatlar verilemez. Born bu düşünceden hareketle Schrödinger'in ortaya attığı dalga fonksiyonunu yorumlamış ve y ile gösterilen bu kompleks fonksiyon için, uzayda bir noktada beili bir anda hesaplanan dalganın genliğinin karesinin, parçacığın o noktada o anda bulunması olasılığını verdiğini belirtmiştir.

Belirsizlik ilkesi , dualite, olasılık tanımı ve gözlemci-gözlenen bütünlüğü kuantum mekaniğine, Kopenhag yorumu olarak girmiştir ve tartışmalara rağmen halihazırda kuantum teorisinin en etkin yorumu olarak karşımıza çıkar. Kuantum felsefesinin ..sorunlarına bakıldığında önemli tartışmaların temelde, Young deneyinin yorumlanmasından kaynaklandığı görülür. Bilim adamları, fotonların iki ayrı delikten geçişinin mantıksal olarak nasıl algılanması gerektiği üzerinde durarak; fotonlarla gözlemci arasındaki ilişkiyi aramaktadırlar.

Bohr ve Kopenhag ekolü savunucuları fotonların, iki ayrı delikten geçmelerini iki ayrı dünyada hareketleri olarak düşünüyor. Onlara göre girişim bu birbirinden tamamen iki ayrı iki dünyadan her-birinin birlikte hazırlanarak birbirinin üstüne çakış-masıyla ve birbirlerini bütünleştirme siyle oluşur. Dolayısıyla sonuçta her iki dünyanın hakiki bir melezi oluşur. Başta Einstein olmak üzere pek çok fizikçiye bu melez-bütünleyici dünya yorumu pek sıcak gelmedi. 1935'te "Schrödinger kedisi" yorumu ortaya atıldı. Bu görüşe göre her an zehirlenmesi tehlikesi olan bir kedi kapalı bir kutudadır. Gözlemciye göre bu kedi her an ölü ya da diri bir halde bulunmalı, iki ayrı olasılık eşit olarak göz önünde tutulmalıdır. Bu aynı zamanda Young deneyinin iki ayrı delikle oluşturulan farklı dünyalarına benzer. Farklı nokta ise; kedinin ölü ya da diri olduğunu kesin belirleyene kadar kedinin iki durumunun da yan yana bulunduğunun öne sürülmesidir. Yani kedi, yarı canlı-yarı ölüdür, aynı zamanda.

Başka bir yorum da Everett'ten 1957'de gelir. Ona göre, birçok gözlenemez paralel evren mevcuttu. Bunlara Everett, "alternatif kuantum dünyaları" diyordu. Bütün olaylar bu dünyaların birinde, olasılıkların hepsi gerçekleşecek biçimde olmaktadır. Sonuçta bütün olasılıklar evrende varoluyordu.

2391
Fizik / Atom altı parçacıklar
« : Nisan 17, 2008, 12:18:57 ÖS »



1-) Leptonlar

2-) Kuarklar
 
3-) Nötrinolar

Temel Parçacıklar

Leptonlar ve kuarklar şimdiki bilgilerimize göre elementer parcacıklardır.
Yani, kendilerini oluşturan başka parçacıklardan yapılmamışlardır.

Leptonlar içinde hepimizin yakından tanıdığı ‘Elektron’ vardır. Elektron şimdilik
başka parçacıklardan yapılmamış olarak kabul edilmektedir.
Leptonların spini (dönüş) ½ ve elektrik yükleri -1 veya 0 dır. Yunanca lepton
hafif parçacık anlamına gelmektedir.

Elementer parçacıklar içinde adını James Joyce dan alan parçacıklar Kuarklardır.
Kuarklarda spin ½  ve elektrik yükleri 2/3 veya -1/3 olan parçacıklardır.
Şimdilik bilinen 6 kuark vardır.

Atom cekirdeği etrafında bulunan elektron bir elementer parcacık olduğu için
onunla fazla uğraşmayacağız. Geriye kalan, "çekirdek nedir"?
Sorusuna cevap arayacağız.

Çekirdek Nukleon adını verdiğimiz proton ve nötrondan meydana gelmiştir.
Elektron ve çekirdek, içindeki Nötron ile Proton kararlı parçacıklardır.
Çekirdeği ilgilendiren parçacıklar ailesi iki kısımdır.

1-) Baryonlar 

2-) Mezonlar

Baryonlar ağır parcacıklardır, mezonlar orta ağır parçacıklardır.
Baryonlar ve Mezonların hepsine Hadronlar adı verilir.
Yunanca kuvvetli parçacık anlamındadır.

Kuark kuramına göre Baryonlar 3 kuarktan, Mezonlar ise bir kuark ve
bir antikuarktan oluşmuşlardır.

Nötron UDD kuarklarından, Proton ise UUD kuarklarından meydana gelmiştir.
Elektrik yükleri hesaplandığında 2/3 -1/3-1/3 = 0 yani yüksüz Nötron
ve 2/3+2/3-1/3 = 1 yüklü Proton olduğu görülür.

Hadronlar ailesi

Bir atom çekirdeğini oluşturan Hadronlar,Kuarklardan yapılmışlardır ve aradaki mezon
alışverişi ile kararlı parçacıklar ortaya çıkar. Bu olay esnasında ki kuvvet güçlü
etkileşimdir ve çekirdeği parçalanmadan tutar. Bu olgu ilk kez H. Yukova tarafından
ortaya konulmuştur ve bu olayda en çok rol oynayan mezon pi mezondur.
Ortalıkta fazla görülmeyen bu maddelerin ömrü çok kısadır.
Yüklü pi mezon 10-8 sn yaşar.

Bir atom çekirdeğinin her zaman kararlı olmadığını biliyoruz, kararsız atom
çekirdeklerinde, ki radyoaktif maddelerin çekirdekleri böyledir, çekirdek
parçalanması olur bunu sağlayan zayıf etkileşimdir.

Doğada varolan ve şimdilik bilinen 4 temel kuvvetin bağlantı kuantasına Gluon adı verilir.

Elektromagnetik kuvvet gluonu FOTON

Zayıf Etkileşim kuvvet gluonu W+ W- Z0 parçacığı

Çekim Kuvveti gluonu GRAVİTON

Kuvvetli Etkileşim gluonu RENKLİ GLUONLAR

dır. Atom çekirdeğini ilgilendiren gluonlar Kuarkların tad dediğimiz özelliğini değiştirir
ve onların yapmış olduğu hadronları parçalar veya kuarkları zamk gibi birarada tutarak
kararlı parçacıkların yapılmasını sağlar.

Şimdiye kadar bahsedilen bu parçacıkların Pauli yasası ile belirlenen spinleri göz
önüne alındıklarında (spin parcacığın iç açısal momentumudur), parçacıklar ya
tamsayılı spinlere sahiptir. 0 , 1 ,2 …gibi veya yarım tamsayılı (buçuklu)
spinlere sahiptir ½ , 3/2 , 5/2 ... gibi. Yarı tamsayılı spinli parçacıklar
FERMİ istatiklerine, tamsayılı spin’e sahip olanlar BOSE istatiklerine uyarlar.
Bu nedenle Spinler göz önüne alındığında parçacıklar iki kısma ayrılırlar.

1-) Fermionlar ( Enrico Fermi den)

2-) Bozonlar ( M. K. Bose dan )

Fermi istatistiklerine uyan parcacıklar aynı anda aynı konumda olamazlar (elektron gibi).

Bose istatiklerine uyanlar ise aynı anda konumda olabilirler (foton dolayısı ile laser gibi).

Tüm bahsedilen parçacıkların bir antiparçacığı da olduğunu, ki buna antimadde diyoruz.

Unutmamakta fayda var. En çok bilinen örnek Pozitron yani antielektrondur.
"Peki ortalıkta antimadde niye görülmüyor?" diyorsanız sebebi; madde ile
antimadde karşılaştığında, ortaya enerji çıkmasıdır.

Kısaca özet halinde konuyu anlatmaya çalıştık, konu çok geniş ve gittikçe
karmaşık hale gelmektedir. Korunum yasaları, Pauli dışarlama etkisi, Parite,
Ayar teorileri, Sicim teorisi, sekizli yol gibi teferruata girmedik belki ileride
meraklısı artarsa konuyu daha geniş olarak inceleriz, şimdilik aklınızda bu
kadar kalsın yeter.

NÖTRİNOLAR

Nötrinolar leptondur. Yüksüz (nötr) ve sıfır veya çok küçük kütleye sahiptirler. Bu yüzden diğer parçacıklarla neredeyse hiç etkileşmezler. Bir çok nötrino, bir kere bile etkileşmeden yeryüzünün içinden geçerler.

Nötrinolar değişik bozunma ve etkileşmeler ile üretilir. Örneğin, bir nötron bir proton, bir elektron, ve bir anti-nötrinoya bozunur. Aslında, fizikçiler nötrinoların, radyoaktif bozunmaların dikkatli gözlemleri sounucu varolduklarını varsaymışlardır.

Örneğin, bir nötron, bir elektron ve bir protona bozunduğunda, elektron ve protonun momentumları toplamı başlangıçtaki nötronunkine eşit değildir. Bu yüzden, kayıp momentuma karşı gelecek başka bir parçacık olmalıdır : yani, nötrino.

 Nötrinolar çok sayıda üretildiklerinden ve maddeyle çok nadir etkileşmeye girdiklerinden, Evrende çok büyük miktarda bulunurlar. Eğer kütleleri varsa, Evrenin toplam kütlesinin çoğuna katkıda bulunacak ve genişlemesini etkileyeceklerdir.

2392
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) ile Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) arasındaki işbirliğinin çerçevesini belirleyen TAEK-CERN İşbirliği Anlaşması, TAEK Başkanı Okay Çakıroğlu ile CERN Genel Direktörü Robert Aymar tarafından 14 Nisan 2008 tarihinde CERN’de (Cenevre) imzalanmıştır.
TAEK, 2006 yılından itibaren CERN ile ilgili ülkemizde yürütülen etkinlikleri koordine etmek, bilimsel etkinliklere katılmak, ülkemizde yürütülen çalışmaları finansal olarak desteklemek ve CERN çalışmalarında ülkemizi temsil etmek üzere görevlendirilmiştir. İmzalanan İşbirliği Anlaşması ile bugüne kadar yapılmış en büyük dedektörlerden oluşan Büyük Hadron Çarpıştırıcısının 2008 yılının ikinci yarısında işletmeye alınmasından hemen önce CERN üyeliğine bir adım daha yaklaşılmış olunmaktadır. TAEK tarafından koordine edilen CERN çalışmaları kapsamında 2007 yılında toplam 48 biliminsanımız CERN çalışmalarına katılmıştır ve bu çalışmalar TAEK tarafından desteklenmiştir. TAEK, ayrıca, CERN deneylerine katkı payı ödemekte ve dedektör yapım maliyetlerine de katılmaktadır. Halen TAEK tarafından projeleri desteklenen ve CERN’de temsil yetkisi bulunan üniversitelerimiz Ankara Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Doğuş Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesidir. Bu üniversitelerin dışında pek çok üniversitemiz de CERN’de temsil yetkisi bulunan yukarıda sayılan üniversitelerimizin yanında CERN çalışmalarına katılmaktadır.



CERN Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (İsviçre-Fransa sınırı)

CERN'de yürütülen araştırmaların esas amacı maddenin yapısını ve maddeyi bir arada tutan kuvvetleri anlamaktır. İnsanlığın asırlardır yürüttüğü maddenin yapısını anlamak amaçlı büyük faaliyetin modern altyapısı parçacık hızlandırıcılarıdır. Parçacık hızlandırıcılarında çok yüksek enerjilere ve çarpışma sayılarına erişmek çarpışmalardan çıkan çok sayıdaki parçacığı algılayabilmek mevcut teknolojinin sınırlarını zorlamaktadır. Bu bağlamda CERN, temel bilim araştırmalarının yanında, yarının teknolojilerini geliştirmekte de çok önemli bir rol oynamaktadır. Dünyadaki en büyük çarpıştırıcı olan Büyük Hadron Çarpıştırıcısının (Large Hadron Collider, LHC) çevresi yaklaşık 27 km’dir. LHC'de çok yoğun iki proton demeti 14 TeV'lik (14x1012 eV) kütle merkezi enerjisinde çarpıştırılacaktır. Proton demetleri vakum altında ışık hızına yakın bir hızda (ışık hızının %99,99’u kadar) çarpışacaklar ve her saniyede yaklaşık 600 milyon çarpışma meydana gelecektir. Bu, dünyada erişilmiş en yüksek çarpışma enerjisi olacaktır, dolayısıyla bu sayede maddeyle ilgili bugüne kadar bilinmeyenlerin gün ışığına çıkması mümkün olabilecektir. Yüksek enerji fiziği araştırmalarında bir çığır açılacak, mevcut teorilerin aradığı birçok sorunun yanıtı –evrenin oluşumu da dâhil olmak üzere- CERN’de yapılacak deneylerden elde edilebilecektir.



ATLAS Dedektörü

TAEK ve CERN arasında 29 Ocak 2008’de imzalanan GRID Mutabakat Zaptı ile Türkiye CERN GRID sistemine dahil olmuştur ve böylece bu yıl başlayacak olan CERN deneylerinden elde edilecek çok yoğun verinin LHC GRID ağı vasıtasıyla ve ULAKBİM altyapısı kullanılarak (bu altyapıya TAEK’te kurulan süper-bilgisayar altyapısı da dahil edilecektir) ülkemizdeki biliminsanlarımızın hizmetine sunulması mümkün olacaktır. Bu konudaki ilk kullanıcı eğitimi 30 Nisan–2 Mayıs 2008 tarihleri arasında TAEK Başkanlığında verilecektir.


2393
Bilim-Teknik / Ynt: Otomobiller şekerle çalışacak
« : Nisan 17, 2008, 12:01:02 ÖS »
çok iyi  ;) alternatif bi gelişme  :) tşk.

2394
Aşk - Sevgi / Ynt: Ona daha yakın ol...
« : Nisan 17, 2008, 11:51:03 ÖÖ »
paylaşım için tşk.  ;)

2395
En Utandığınız An / Ynt: Devam Et Devam!..
« : Nisan 17, 2008, 11:50:14 ÖÖ »
bencede tekrar oku anlarsın... :.8

Tekrar tekrar oku bencede  ;) belki yarın belki yarındanda yakın  :hihi  :hihi  :hihi[/font]

2396
Eşyalardan Sanat Yapma / Ynt: Kablolardan Nasıl Asker Yapılır?
« : Nisan 17, 2008, 11:46:09 ÖÖ »
süper bişi yaa  :D Ellerine sağlık  ;)

2397
çok güzel yaa  ;)  ;)

2398
Bilim-Teknik / Ynt: Robot yapmak istiyorsan tıkla "resimli anlatım"
« : Nisan 17, 2008, 11:38:08 ÖÖ »
Hasan bilirkişi gibi konuşmussun yaw  :yima

Biliyosan konuş . . .   bilmiyosan sus . . .  demişler  :hihi  :hihi  :hihi

2399
SANAT / Ynt: Sanat adına ne varsa "çalışmalarım"
« : Nisan 17, 2008, 11:36:36 ÖÖ »
güzel çalışmalr fakat son resimdee küçük bir ayrıntı kalp sağ deeğil sol taraftadır ama sanırım bir milyonda bir görülebilecek bir ihtimalle sağ tarftada olabilmektedir..çalışmalarınızda başarılar...

Haklısın  ;) ama belki sağdan çıkarmak istedi kalbini?? daha çok acı vermek isteyebilir  :([/font][/size]

2400
Ewt herşeyin hayırlısı  :)

Sayfa: 1 ... 158 159 [160] 161 162 ... 184