İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - merve35

Sayfa: 1 ... 146 147 [148] 149 150 ... 276
2206
Şiir / Ne Kadarmı Sevdim!!
« : Şubat 21, 2009, 04:30:55 ÖS »
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma

Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.

Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!

Seni sevdim ben.

Yanarak, yıkılarak

Aklıma her geldiğinde ağlayarak..

2207
Şiir / Bütün Sabahlar Gecenin Kefenidir…
« : Şubat 21, 2009, 04:27:57 ÖS »
Ben şimdi eksik gidiyorum, sonrasına sakladığım herşeyi alıp gidiyorum, bak kötü gidiyorum.

Gene hatırlayacaksın beni bu yüzden, ayrılığı aldım gidiyorum.
Ben bir yarı yol gidiyorum.

Sevgimi aldım gidiyorum bıraktım seni; sensiz gidiyorum.
Ve sen tanrım bana bunu yapmasaydın!

Akşam havaalanında ağlıyordum hatırlasana korkuyorum diyordum,
verilmiş onca sözün ölümünü duyuyordum onca unutulmuşluk vardı içimde biliyordum.

Ve döndüm ölmeye dönmüşüm beni anlıyor musun, hiçliğe dönmüşüm, çok eski bir şarkıya dönmüşüm.

Oysa sen yeni şarkılar dinlettin bana hiç bilmediğim şarkılar onları özlüyorum.

Soluk bir ömür şimdi, bütün bir ömür geçmek bilmiyor.
Öfkesi karanlığı bölecek ve sabah olmayacak şakası yok bunun.
Bana sevmeyi öğreten hiçbir şafak doğmayacak artık.

Tanrım içimin onca durağında bıraktıklarım ve yeniden vardıklarım, onlarda hep bi köşede kaldılar hepsi burada ve sen, sen hep içimde, hep içimde sen!

Bendeki tenhalık bundan, onların hiç ulaşamadıkları ve yalnız senin bildiğin tenhalık ürkütücü olan .

İşte aklımın takıldığı bu son noktada çalan bütün telefonlar, ve sunulan bütün sevgilere,ilgilere,

adıma verilen bütün kararlara ve gecenin düşlerine bütün kepenklerini kapatmış olan ben tekbir sevinci bekliyorum hala seni;

yarın bekler miyim bilmiyorum hiç.
Ah bana bunu yapmasaydın keşke..

Seni tekrar görmenin geçmişe dönüşündeki soğuk bir duraksamaydı bu belki de ve onca acı anının içime çöreklenişiydi.

Oysa bir fesleğen doğmuştu bir köşede çok önceden, yalnız dokununca kokan ve bembeyaz küçücük çiçekli bir fesleğen.

Birisi avuçlarında ısıtmıştı onu ve son kez öpmüştü bir yaz akşamı ölümü belliydi.

Bütün sabahlar gecenin kefenidir ya,

öyle beyazdı her şey sen giderken öyle soğuk öyle sessiz ve soğuk bir ölümdü o sabah, yeniden yaratmaya çalıştım yaşanmış herhangi bir anı,

Bir gülüş arıyordum, ya bir söz, ya bir dokunuş gecenin son nefesine yada suyunu vermek için,
ikimizde de yoktu.

2208
Şiir / Böyle Gitmek mi Olur?
« : Şubat 21, 2009, 04:25:42 ÖS »
Bir yararı olacağına inansam
Tutup ateşe vereceğim şu resimleri…
Sonsuz karanlıkta dahi,
Seni fark etmeyeceğimi bilsem
çoktan kör ederdim gözlerimi….

Ayrılığın hakkını ver…
Anlamsız kıl tüm yaşanmışlığı.
Kalmayı beceremedin,
Bari gitmesini öğren!
Ne bileyim vur sırtımdan mesala
Ayrılık ayrılık olsun…..
Gideşlerden gidiş beğen!

Tufan olup öyle git, bir zerren kalmasın
Tozu dumana kat ki giderken
Hatırlanmayasın…
Selam o zaman, ardında bıraktığın her derde!
Yeter ki gitmeler senin olsun…
Benim omzuma yükleme bunu.
Ayrılık dert değil…
Ne yapar ne eder,
Gidişine eklerim yokluğunu…

Uyumalara bile korkuyorum
çık artık fikrimden…
çok oluyorsun!
Böyle gitmek mi olur?
Her gidişinde,
Kendini bende unutuyorsun…..



2209
Şiir / ßir TuTam HüZünDüR geCe
« : Şubat 21, 2009, 04:25:00 ÖS »
Mavi desenler terk edilirken yavaş yavaş
Grubun kucağında
Dağların oyasız örtüsü kızıllık
Yetim bir kelebek ısıtır bağrında
içimdeki ordular başlamadan sefere
Işık vurur yüzüne, ay kumaştan sökülür
Atımın dizginlerine ellerinden
Dolunayı kıskandıran bir nur dökülür

Sular kaynaya dursun mehtabın avuçlarında
Donar benim ellerim, yüzüm
Karlar tutuşur ayrılığın kirli ağıtında
Gece içime henüz ayak basarken
Gelincik tarlalarına bir aşk süzülür sessizce
Sular zülfünü mahrem gölgesinde çözerken
Gizliden gizliye saçlarını yıkar gece

Ateş serin, yağmur yanık eser bu mevsim
Bir çığlık ki toprağın altından yüzer
Ne insafsız çığlık
Hissetmez olur tenim
Karanlığı darağacında sallayacak
Ravzanın eşiğine bir söğüt diker
Hasret düşleri sağır eden matem iken
Vuslat, kör güneşin gözlerine sürme çeker

Bir an… Bir an…
Aksa gözlerin içime ılık ılık
Dağılsa yaraların başucundaki kan kokusu
Buğusu tüter gurbetin geceme soğuk ve bulanık
Bazen bir tutam hüzün gülümser pencerende
Sana yazdığım serenatların sesi hep kısık
Sen dalıp gidersin efsunkâr bir ninninin eteğinde
Bilmecesini çözemeden daha bu tılsımın
Sırların beline sır bağlar gece

Bir an…aksa ya gözlerin içime
Ilık ılık…

Yoluk yoluk bir yıldız topağı
Avuçlarımın içinde söndü
Kirpiklerinden sıçrayan alevli bir ok
Geceyi yüreğinden kanatmadan daha
Bir ışık hülyasına dalıp
Geri döndü
Sandım ki…
Aşkın geniş gölgesidir
Gökyüzünü bürüyen bu esmer örtü
Meğer gözlerinde tutuşan sancı bir sonbaharmış
Aydınlık dediğin sahte düş
Yeryüzünün terini silemeden
Kuru bir sarmaşık dalında asılı kalmış

Okşayıverse ellerimi hece hece
ince bir sızıdan dökülen bir damla ezgi
Veda şarkısıdır değip gam perdesini yırtar gece…

Geleceğin masaldı kitaplara yazılmayan
Ve sen giderken aylardan Eylül dü
Düğün meclisini kurmuşken yıldızlar
Gecenin başına siyah bir duvak düştü
Mutluluk bir içim türküydü yâre sunulmayan
Kanmamak için içmedin bir türlü
Sendin ömür kasemde boşalıp dolmayan

Geleceğin bir masaldı kitaplara yazılmayan
Ve sen giderken…
aylardan Eylül dü

çağıran bekleyen neydi seni?
Sen; ülkemde batıp da doğmayan
Sen; uzakların sönmeyen güneşi
Bekliyorum gelmeyecek olsan da
Geceyi bekleyen dervişçe
Gün parlarken ufukta yavaşça
Secdeye varmadan kıyama kalkar gece..



2210
Şiir / BANA UMUTTAN SöZ ET
« : Şubat 21, 2009, 04:21:09 ÖS »
Bana umuttan söz et,
çölde esen yelden,
Kır çiçeklerinden,
Kurak toprağa yağan yağmurdan,
Damla damla
Sağnak sağnak
Ortalığa düşmüş
çocuk gülüşlerinden,getir!…

Bana sevgiden söz et,
çiçek açmış umuttan,
Topla baharı,
Dağlardan,ovalardan
çıkarsız,demet demet
Yalansız kelimeler, getir!
Yokluğa düşmüş
Samimiyetten bahs et!…

Bana umuttan söz et
Ne varsa yaşamdan saydığın
Bir yudum su içer gibi
Yediğin bir lokma kadar
Buğusu üstünde tüten ekmek gibi
Sevgiyi katık et
Boşluğa düşmüş
Sabah gülüşlerinden getir!

Bana yaşamdan söz et
Gelirken Senle beraber
Kucakla özlemlerimi
Beni de getir,

Bana umuttan söz et!…

2211
Şiir / Bir gün baksam ki gelmissin..
« : Şubat 21, 2009, 04:19:34 ÖS »
Bir gün baksam ki gelmissin..
Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar.
Gözlerinde bir bitmez,bir tükenmez güzellik
Saçlarinda ilkbahar..

Bir gün baksam ki gelmissin..
Gülüsünde taze serin bir rüzgar
Ellerin yine eskisi kadar güzel
çiçek açmis dokundugun bütün kapilar..

Bir gün baksam ki gelmissin..
Hasretin içimde sonsuzluk kadar.
Sasirmis kalmisim birdenbire çaresiz.
Dökülmüs yüregime gökyüzünden yildizlar.

Bir gün baksam ki gelmissin..
Ne yüzünde bir gölge,ne dilinde sitem var.
Tozlu pabuçlarini gözlerime sürmüsüm
Benim olmus dünyalar. . .



2212
Şiir / HAYAT VE BEN
« : Şubat 21, 2009, 04:16:02 ÖS »
Otuzbeşime bastım gecen hafta…
ilk yari bitti: Hayat:1…Ben:0….
Ama belliydi böyle olacağı…
Nicedir başlamıştı belirtiler:
Yolda çocuklar “Amca şu topu atıversene” diye
seslendiklerinde
kuşkulanmıştım ilkin…
Sonra saçlarımdaki beyaz teller tescilledi yarı
yolun ufukta
göründüğünü…
Baktım, lise fotoğraflarım sararmış,
sınıf arkadaşlarım yaşlanmış.
Eş dost sohbetlerinde sağlık ve çocuk konuşulur olmuş,
seyahat ve aşk yerine…
Gök gibi gürlemeye alışkın müzik setimin ses
düğmesini kısar olmuşum,
içimdeki uçurtmanın ipini çekercesine…
“Bizim zamanımızda” diye başlayan nutuklar
atmaya başlamışım
mezuniyet törenlerinde-hayret! daha dün
değil miydi
benimkisi?-Yıllar yılı dudak büktüğüm “ölümden sonra hayat”
masallarına kulak
kabartmaya başlamışım
gizliden gizliye…
iple çektiğim Haziranlara sırt çevirmişim.
Yaşamın orta sahasına girmişim..
irkilmişim…
Ruhumun ikizleri yine çekiştiriyorlar
kollarımdan. Biri
“Daha ne gördün ki” diyor yüzünde papatyalarla;
“Asıl şimdi başlıyor hayat…!
Bundan sonrası rahat!”
Lakin “Buydu görüp göreceğim” diye efkârlanıyor
öteki…
“ikinci yarı geçer hızla/yaşlanırsın zamanla…
“Yaşı genç olanlar 35′e uzak durduklarını
sanarak “sahi oldu mu o
kadar? Hiç göstermiyorsun”
tesellisindeler…
35′le çoktan tanış olanlarsa “hayat hoş geldin”
pankartlarıyla
karşılamadalar…
ilk yarı sadece bir ısınmaymış meğer:
Asıl ikinci yarıda anlaşılırmış tadı,
hayatın… kavganın… aşkın…
Bense
şaşkın… devre arası bilançolarındayım.
Son dönemde, kim bilir kaç kez eski anıyı yaralı
ele geçirdim,
belleğimin
derinliklerinde…? Kim bilir
kaç kez kendime yakalandım, kendimden kaçarken…
ve sustum vicdan
sorgularında…
Aksisedamla
bile dertleşmedim.
Meğer ne yaman serüvenmiş hayat?
Bazen yediveren gülleri gibi bereketli…
Sanki hayat değil, Körfez krizi mübarek: Bir
koyup, beş alıyorsun…
Yaşıyor, seviyor ve seviliyorsun…
Bazense kıtlıktan kırılıyor ortalık… şaşıp
kalıyorsun…
Oysa-herkes bilmezden gelse de- skoru belli
oyunun:
30′larda dedeni ve nineni kaybediyorsun.
40′larında anneni ve babanı…
ve 70′inde kendini….
şimdi devre arası/yolun yarısı…
Bugüne dek ancak tanıştık hayatla…
Ben ona kendimi tanıttım…
O bana kendini…
Göğsüme madalya gibi dizdim hatalarımı…
Zaferlerim onlar benim…
Olgunluğumun yapıtaşları…
Ve derin bir yara gibi sakladım başarılarımı…
Asansör çıkarken yukarı,dönüp bakmadım aşağı…
Dönmesin diye başım…
Ben istikballe arkadaşım…
Ne var ki her şey yarım…
Hayat da yarım, sevdalar da…
Daha diyeti ödenmedi sevinçlerin…
ihanetlerin hesabı sorulmadı…
Nazım’ın dediği gibi Kopardım portakalı
dalından Ama kabuğu soyulmadı
Sevdalara doyulmadı…
“Doydum” diyen görmedim ki ben zaten…
Lakin gel de zamana anlat bunu…
Sahi nedir bu telaş, bu kin? Sanki ölüye can
yetiştireceksin… Baktım
ikinci yarı kapıda…
ve hayatın ceza sahası yakın…
Doldurdum bir kara kutuya 35 yılın hesabını.
Acılar, sancılar bir çekmecede, sevdalar
diğerinde…
Bir yerde hüzünler ve korkular, bir üstte
sevinçler ve zaferler… Kat kat,
dizi dizi dizdim kullanılmış takvimlerimi…
Sabırla kapattım kutuyu, sevgiyle mühürledim
ağzını…
ilk yarı bilançom o benim:
Yangında ilk kurtarılacak…
kazada ilk açılacak…
Yarımlar tam olduğunda kara kutuyu açıp
bakanlar teşhis koyacaklar
halime…
“çok mutlu olmuş, fazla yüksekten uçmuş
zavallı” diyecekler, ya da
“sebepsiz
alçalmış… Bile bile vurmuş kendini
dağlara…”
Fakat kara kutu ancak bir kısmını söyleyecek
hikayenin…
Kalanı benimle gelecek…
Dağların yamaçlarına savuracağım en mahrem
hatıralarımı…
Reyhanlar saklayacak sırlarımı…
Skoru bir tek Ege’nin suları bilecek…
Denize kavuşabilirse eğer içimdeki nehir…
Hayat:0…Ben:1

CAN DÜNDAR

2213
Şiir / Sustum.. çünkü Kalbim Aciyor
« : Şubat 21, 2009, 04:14:10 ÖS »
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
kendimle konuşuyorum şimdi yalnız…
yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime
kimse duymuyor
sustum!
sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir
yaraları yalayan rüzgar
sokaklarında kahrolduğum şehir
gözlerim konuşuyor yalnız
sustum!
bin ah sürüp dudaklarıma
ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
sustu benimle deniz,
sustu deli dalgalar, sustu martılar…
umutlarımı sarıp rüzgarlara
uzaklara savuruyorum her gece
yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne

Sustum!
tuz basıp yaralarıma!
sustum
içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi
yaslanıp yalnızlığın duvarına
gül döküp kalabalıklara
kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece
kimse bilmiyor..

sustum!
sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak
acılar konuşuyor şimdi yalnız
yaralı gönlümün sızıları konuşuyor
tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir
atıyorum uçurumlardan
kimse hissetmiyor…
sustum!
saçlarını kokluyorum rüzgarların
içimde incecik bir sevgi ürperiyor
sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme
gelmiyor beklediğim bahar
yaralar merhem tutmuyor
gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara
mendil silmiyor
yağmur dinmiyor
sevdiğim bilmiyor..
sustum!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu zaman
sustum
yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata
kimse anlamıyor

sustum!
ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat
kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi
yaralar merhem tutmuyor
geceler avutmuyor
ben sustum
acılarım konuşuyor yalnız…

ben sustum!
susmuyor yüreğimi kavuran kasırga
pencereme vuran yağmur damlaları
susmuyor her gece dışarda inleyen rüzgar
gelmiyor bahar
kuşlar sevinmiyor
yıldızlar küs
ay üzgün
güneş doğmuyor
acılar dinmiyor
içimde binlerce şiir kanıyor her gece
kimse bilmiyor…

sustum!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret,
sustu hayat
sustu zaman
acılar konuşuyor yalnız
acılarım konuşuyor
kimse duymuyor…
duymuyor…
duymuyor…
duymu…
duy…



2214
Şiir / Nereden bileceksin…?
« : Şubat 21, 2009, 04:12:32 ÖS »
O eski hülyaların sahile vurduğunu
Yakama bir muamma taktığım gün hatırla..
Gurbetin mahşerimde bir sıla bulduğunu
Dağlar gibi eriyip aktığım gün hatırla..

Nereden bileceksin, şehrin sokaklarında
Kaybolan ışıkların gözlerim olduğunu..
Her seher yüreğimde açan karanfillerin
Her akşam ellerimde sararıp solduğunu
Nereden bileceksin…

Kim bilir, belki bir gün kapıma geleceksin
Siyah tüylü martılar yorgun pencerelerde
Benimle ağlayacak benimle güleceksin..
Göğsümde ızdırabı Deniz fenerlerinin
Hayatımdan fışkıran hüzne gömüleceksin..

Her şairin bir gülle bahtiyar olduğunu
Bir sana bir göklere baktığım gün hatırla..
Gönlümün kahrın ile ihtiyar olduğunu
Sigaramı sessizce yaktığım gün hatırla..

Bilemezsin içimde bir denizdir yaşamak
Sen denizin en uzak noktasında şen şakrak…
Ben kırgın dalgalarla avunurum derinde
Gemilere yosunlu mendiller bağlayarak

Nereden bileceksin fesleğen köklerinin
Hercai bulutlardan bıkıp usandığını…
Ansızın kayıveren yıldızların ardında
Vuslatı bekleyen bir kalbin yandığını
Nereden bileceksin…

Yağmura boyun büken susuz topraklar gibi
Kim bilir belki bir gün kapıma geleceksin
Sinesinde bi-vefa bir sırrı saklar gibi
infazına yürüyen ölü tutsaklar gibi
Gözlerinin hicranlı yaşını sileceksin..

Tatlı bir rayihanın göklere dolduğunu
Irmaklara karışıp aktığım gün hatırla..
Gölgelerin ruhumu görüp kaybolduğunu
Mavi bir şimşek gibi çaktığım gün hatırla..

Gülümse ve uzaklaş çünkü anlayamazsın..
Bu kopan fırtınayı Yusuf’un yüreğinde
Koyu bir çaresizlik ayinidir yalnızlık
Züleyha’nın menekşe büyüyen gözlerinde…

Nereden bileceksin kayalara tutunan
Devlerin birer birer vurulup öldüğünü..
Rüyaları süsleyen eşsiz mücevherlerin
Bir dervişi görünce yere döküldüğünü
Nereden bileceksin…

Kim bilir belki bir gün kapıma geleceksin..
Kollarında rüzgarlı bir deprem karanlığı
Kapı aralığında sessizce gireceksin..
Işıldayan bu gönül şahikası önünde
El pençe divan durup sen de eğileceksin..

Bülbülün lalezardan neden kovulduğunu
Bu hayal zindanını yıktığım gün hatırla..
Balığın susuz kalıp suda boğulduğunu
Acılar evreninden çıktığım gün hatırla…



2215
Şiir / Sevdamız Büyür Vuruldukça Yüreğimiz
« : Şubat 21, 2009, 04:09:34 ÖS »
Küçük dalgalar boğamaz bizi, ateşler yakmaz.
Bizi vuran önce kendi vurulur kalbinin orta yerinden.
çünkü biz okuyan bir yüz oluruz karşılarında, kalplerini yansıtan bir ayna oluruz.
Kör karanlık bir gece olmadıkça söze mecalsiz kalır dilleri.
Medetleri bütün bir anlam toplamıyla zulümdür onların.
öyle kutlu bir nefes taşırız dilimizde, öyle kutlu bir hava dolar ki sohbetimize, mücrim meclislere alışkın bedenleri ter kesilir, boğulurlar.
Bakarlar ama görmezler.
Aslında gizlenmiş yüzleri, bastırılmış yürekleri, susulmuş sözleridir karşılarında duran.
Yine de karanlıktır gözleri, perdelenmiştir.
Nefretleri yüceltmez onları, kahreder ancak.
Nefret bir ateştir çünkü zamanla kendi körükleyicisini de yakar.
Ve öyle bir sevgiyle dururuz, öyle bir aşka boyarız ki dünyayı yanarlar yandıklarına da.
Biz aşkla yaşarız.
Umutlar çoğaltırız durmadan.
Kaybederiz ama kaybolmayız hiçbir zaman.
çünkü hüzne belenmiş yangın ellerimizde umutlar mayalayan biziz.
Biliriz, yeni yeni kavgalarda yepyeni zaferler bekler bizi.
Her kavga önce içimizde başlar ve önce içimizde biter.
Ancak kendini örseleyen ve bu yüzden örselenen ruhlar yücelemez.
Bizim tek yenilgimiz aşkadır.
Sadece aşk sarsar ruhumuzu, aşk teslim alır, aşk korkutur, aşk öldürür bizi.
Bu yüzden biliriz ki yitirmek unutmak değildir.
çünkü her kaybediş bir hatırlamadır.
Ve merhametler çiçeklendirir her acı, her zulüm direnci bileyen bir törpüdür.
Vurulduğumuz cepheler, terke zorlandığımız menziller yüreğimizi büyütür bizim.
Ve gün gelir, merhamet sarar bütün yaraları, bükülmez sanılan bilekler aşka mağlup olur.
çünkü umut gözlüm AşK her şeye galiptir!



2216
Şiir / Sen uykusuzluk nedir bilir misin?
« : Şubat 21, 2009, 04:08:36 ÖS »
Sen uykusuzluk nedir bilir misin?
Tırnaklarınla yastığı parçaladın mı hiç ?
Gözlerini tavana dikip
düşündüğün oldu mu bütün gece?
Ve bütün bir gün ;
gelmeyince, seni aramayınca
ölesiye ağladın mı?
Sonra çekilip en koyusundan
yalnızlıklarını
ona ait ne varsa
bir bir hatırladın mı?
Sen günden güne erimeyi bilir misin?
Dev bir ağacın vakarı içinde ölmeyi
bir teselli aramayı
ıssız parklarda, tenha sokaklarda
ve bütün şehir uyurken uzaklarda
deli divane yollara düşüp
atılmışlığını hissettiğin oldu mu?
Sevmekten
günler geceler boyunca yürümekten
elin, ayağın, kalbin yoruldu mu?
Sen yalnızlığın acısını bilir misin?
Unutulmak bir hançer gibi saplandı mı sırtına?
içinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtı mı hiç?
Bütün gururunu çiğneyip
sevdiğinin geçtiği yollarda
bastığı toprakları eğilip öptün mü?
Sen çaresizlik nedir bilir misin?
Sen yokluk nedir gördün mü?
Yanan başını duvarlara vurup
parçalamak geldi mi içinden?
Sen her gün bin defa öldün mü?
Böyleyim diye ayıplama beni
bir gün kendimi;
sonsuzluğun koynuna bırakırsam
yaralı ve yenik bir asker gibi ,
darılma
unutma ki ;
her seven adsız bir kahramandır
unutma ki ;
insan, sevdiği ve sevildiği kadar insandır

2217
Forum Oyunları / Ynt: Son İki Harf
« : Şubat 21, 2009, 04:05:36 ÖS »
lise

2218
Forum Oyunları / Ynt: 10.000 den geri sayım....
« : Şubat 21, 2009, 04:04:29 ÖS »
603 bu sefer bitirmek için acele etmicem :kat

2219
Forum Oyunları / Ynt: bu isim senin neyin oluyo?
« : Şubat 21, 2009, 04:03:34 ÖS »
tanımıorum

münevver

2220
Forum Oyunları / Ynt: 10.000 den geri sayım....
« : Şubat 21, 2009, 04:02:55 ÖS »
605

Sayfa: 1 ... 146 147 [148] 149 150 ... 276