İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - aksaa

Sayfa: 1 ... 12 13 [14] 15 16 ... 164
196
Beşiktaş / Ynt: Fortis Türkiye Kupası Beşiktaşın
« : Mayıs 14, 2009, 01:36:39 ÖS »
Maçla sporla hiç ilgilenmem ama hayırlı olsun...

197
İnternet / Ynt: Yeni ADSL tarifeleri açıklandı
« : Mayıs 14, 2009, 01:33:56 ÖS »
teşekürler...

198
Komik Resimler / Ynt: monitör'ünüzmü kirlendi..Hemen temizleyelim
« : Mayıs 14, 2009, 01:31:11 ÖS »
 :katwişşş

199
Komik Karikatürler / Ynt: komik mi kiii?
« : Mayıs 14, 2009, 12:44:42 ÖÖ »
tamam ben hallettim. uygunsuz olduğu için ilk resim kaldırılmıştır. teşekkürler aksa..

Ben teşekür ederim özür dilerim ilk resim için dikkat etmedim :bune

200
Komik Karikatürler / komik mi kiii?
« : Mayıs 13, 2009, 09:51:37 ÖS »





















[/center]

201
DİNİ HİKAYELER VE YAZILAR / “Gül” olmasaydı
« : Mayıs 12, 2009, 01:14:49 ÖÖ »


Gül olmasaydı, alemler yaratılmazdı... Rahmet yüklü hidâyet bulutları, Âdemoğlunun yüreğinde karar kılmazdı... ALLAH (c.c.), hakkıyla anılmaz; Kur’ân, gerçek mânâsıyla anlaşılmazdı… Hilâl’in ışığı yanmaz, zifirî karanlıklar aydınlanmaz, gurûbu olmayan şafaklar ufka dayanmaz ve insanlık İslâm şerefiyle bahtiyâr olmazdı...

“Gül” olmasaydı,
Hira Dağı Cebel-i Nûr olurken, gecelere bürünmüş Mekke semâları uyanmazdı gül yüzlü bir sabaha… Serâ da, süreyyâ da âyet âyet dokunan yeni bir diriliş muştusuyla tekbir almazdı bir daha… İnsanlar, semâvî sevdâlarla serfirâz olmak, vâhyin emsâlsiz güzelliklerinden feyz almak için yol bulamazdı en kutlu felâhâ… Medine’den yayılan İlâhî dâvet, bütün dünyayı kuşatmazdı… Aşkın mi’râcına çıkan gönüller, aklın verâsına ulaşıp secdekâr olmazdı…

“Gül” olmasaydı,
“Müjdeleyici”, “davetçi”, “şahit” ve “uyarıcı” olarak gönderilen Hâkikât Güneşi (s.a.v.) ufkumuza doğmazdı… Dînin, duânın ve ibâdetin nûru sînelerimize sağanak sağanak yağmazdı… Kâinata dar gelen Rabb-i Rahîm’in aşkı yumruk kadar bir kalbe sığmazdı… Yürekler “ALLAH” nidasıyla dalgalanmaz, diller her nefeste şükrederek Hakk’ı anmaz, gönüller Muhabbetullah aşkıyla alev alev yanmazdı... Ve insanlık, sevginin bütün kapıları açtığından hiçbir zaman haberdâr olmazdı...

“Gül” olmasaydı,
O’nu gören gözler “Sahâbî” sayılmaz, “Ashâbım gökteki yıldızlar gibidir” hadîsi duyulmaz, Hz. Ebûbekir (r.a.) “Sıddîk” unvânını almaz, Hattab oğlu Ömer (r.a.) adâlet timsâli “Ömerü’l-Fâruk” hâline gelmez, Hz. Osman (r.a.) “Zinnûreyn” diye çağrılmaz ve “İlmin kapısı” Hz. Ali(r.a.)’nin kılıcı da “Zülfikâr” olmazdı...

“Gül” olmasaydı,
“Hayra davet eden” sonçağrıyı işitemez, “Çöle İnen Nûr”un hâlesi olmaya gidemezdik... Sevdâ yaylasından Mevlâ’ya ulaşan yolun bidâyetinin de, nihâyetinin de O’nun “İz”inden geçtiğini idrâk edemezdik… İç âlemimizde çözülmeyi bekleyen binlerce buzulun, kalbimizi neden mesken tuttuğunun ve nasıl çözüleceğinin sırlarını asla çözemezdik… Yüreğimizdeki kin ve nefret dağlarını hâk ile yeksan etmeyi, nefsanî arzuları dizginlemeyi, kalbimizi işgal eden buzulları îman ateşiyle eritmeyi “Gül” olmadan katiyyen öğrenemezdik… Kalplere ‘Gül Cemresi’ düşmeden dünyamıza bahar gelmez ve cennet-âsâ baharların getirdiği yemyeşil bir sevdânın nûru yüreğimizi gönül hâline getirmezdi… O’nun kâinata can veren muhabbeti olmasaydı; gözyaşlarında dalgalanan rahmet ummanları gönül sahillerimize vurmaz, duâlar kıyâma durmaz, seher vakti âşıkların “Hû, Hû”lara karışan “Âmin”leri duyulmaz ve yürekler İlâhî aşka giriftâr olmazdı…

“Gül” olmasaydı,
“Ölmeden evvel kendimizi hesaba çekmeyi”, “ölümle uyanmadan önce” Müslüman olarak yaşamayı, “ALLAH (c.c.) için sevmeyi ve ALLAH (c.c.) için buğzetmeyi”öğrenemezdik… “İnsana teşekkür etmeyen, ALLAH’a şükredemez” kıstasını idrak edemez, ”Mahlûku sevmeyen, Mâbudu sevemez”, “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” ölçüsünü öğrenemez, “Din kardeşliğinin kan kardeşliğinden daha önemli olduğunu” bilemezdik… Böyle olunca; “Ebâbil Kuşları”nın aşkına meftûn olan mâhur düşlerimiz hüzzama döner, hayatımız hüsrân denizinde boğulur, umutlarımız karanlığın girdabında kaybolur, kelâmın tahtı devrilir ve“Âlemlere Rahmet” olan“En Sevgili”ye “Yâ Muhammed cânım arzular Seni” ikrârımız aslâ âşikâr olmazdı...

“Gül” olmasaydı,
Kullar, “Sırât-ı Mustakîm”i bulamaz, yıllar “Asr-ı Saadet”i bilemez, yollar Kıble’de karar kılamazdı... Dünyaya köle olup irtifa kaybedenler, gurur ve kibirde zirveye çıkanlar, Gayyâ kuyularından kurtulamazdı… Nefse tutsak olan duygular yüzünden onlarca parçaya bölünen yürekler; “bir kızıl goncaya” dönene kadar kanasa bile, gönüller bir türlü gül bahçesine dönemezdi… Ve “Senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi ” diyen çile harmanları “Aşk-ı Hakîki”den nasip almaz, gönüller aşk ile tâcidâr olmazdı...

“Gül” olmasaydı,
Ay’ın yüreğine değen O Şefkatli El’in mübârek parmağıyla, mehtabın titreyen gamzesi ikiye bölünmezdi…Î’lây-ı Kelîmetullah aşkına yelken açıp, gönül fethi için sefere çıkanların, zamansız mekânlara ve mekânsız zamanlara yaptığı sır dolu yolculuklar bilinmezdi… Mâverâ aşkıyla düşlerine kanat vuranların gönül seccâdeleri, müjdeli şafaklara serilmezdi... Gözler, “Karanlık Gecelerin Nurlu Sabahı”nı görmez, “her zorluğun yanına bir kolaylık” varmaz, her hüznün içine bir huzur girmezdi… Tefekkür, tezekkür, tenevvür, tekemmül ve tevekkül el ele vermez; ayrılık vuslata, zayıflık tâkate, ölüm hayâta bestekâr olmazdı…

“Gül” olmasaydı,
Beşeriyetin kanayan yaraları gül yaprağıyla sarılmaz, yetimlere, öksüzlere, mazlumlara ve mağdurlara merhamet edilmez, insanlara müşfik davranılmazdı… İnsanların hayatında firkat içinde yeni bir firkat kıyama durur, gözbebeklerine en kasvetli hüzünler oturur ve amel defterlerinde günahkâr gölgelerin nabzı vururdu… Katran siyahı küfür gecelerinden, îmanın âsûde iklimine varılmazdı… Karanlığın kalbine nûrânî imzalar atılmaz, Hilâl’in hükmü kalmaz, Kıble’yi kimse bilmez ve gecenin siyah perçemlerini aydınlatan ay yüzlü sevdâlar efsûnkâr olmazdı…

“Gül” olmasaydı,
İlmi farz, tefekkürü ibâdet telâkki eden bir mukaddesâta sırtımızı dönerdik… Biz; gül diye dikenleri dermeyi, umut dağıtmak yerine hazan bahçelerinde gazeller toplamayı şiâr edinirdik…Gül rengi diye ateşlere sarılırdık… Hazan sarısına dönerdi hayallerimiz… Yürekler sevdalanmaz, gönüller yanmaz, kışta gelenler baharı soluklamaz, kul ölümsüzlük şerbetini yudumlamaz, hâl ehlinin cümle ek** Yasak Kelime Kullandınızi aşk ile tamamlanmaz ve ehl-i dil, dildâr olmazdı…

“Gül” olmasaydı,
İnsanlığın gördüğü en muhteşem inkılâb gerçekleşmezdi... Ruhumuz, Mâverâ’ya kanat çırpmaz, kalbimiz “ALLAH” aşkıyla çarpmazdı...

“Gül” olmasaydı,
Azgın tufanlar içinde âciz kalan bîçâreler, çâresizliğe göğüs geremezdi... İnsanlar ebedî barış ve kurtuluş menzîline eremezdi... Hayırlar fethedilmez, şerler defedilemezdi… Gönül tellerimize dokunan mızraplar ferâhnâk nağmeler veremezdi… Ruhların ölümden vâreste olduğunu, kışın bahara, gecenin nehâra, vefâtın dirilmeye bir beste olduğunu anlayamazdık... Bâkî olanı unutup, fânî olanlar için “âh etmeye” devam ederdik… Canlar cânı”nı bilemez, “Ballar balı”nı bulamazdık… İstikbâlimizde “Gül” yüzlü bahar, bakışlarımızda “Gül” mushaflı nazar, kalbimizde ‘Gül Yüzlü Yâr’ ve gönlümüzde “Vâreden”in aşkı vâr olmazdı…

“Gül” olmasaydı…

202
Olcay görüşlerin için teşekür ederim eline sağlık...

203
DİNİ HİKAYELER VE YAZILAR / Selam Sana YA Muhammed (s.a.v)
« : Mayıs 11, 2009, 11:39:13 ÖÖ »
Gelişini haber verdi Nebîler,
Son dönemde gelir Ahmed dediler,
Melekler yoluna güller serdiler,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Nûr-ı çeşmin gönüllerde zevk sefa.

İsrafil ninniler söyledi cana,
Çocuklukta özlem duydun babana,
Anam babam feda olsunlar sana,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Ruhu nakşın gönüllere pür şifa.

Gençliğinde cesur, mert bir civandın,
Doğruluğa ta yürekten inandın,
Muhammedü'l-emin unvanı aldın,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Cemâlin benzerdi hüsn-ü Yusuf'a.

Ceddin İbrahim'in Hanif dininde,
Bazen tüccar oldun Kenan ilinde,
Yalan yanlış yoktu senin dilinde,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Meleklerde olmaz sendeki vefa.

Mirâcına şahit oldu âlemler,
Sevenler müjdeli haberi bekler,
Firâkından yandı bütün felekler,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Gelmek istiyorum senin tarafa.

Ağzında dualar, gözlerin yaşlı,
Çocukla çocuktun, yaşlıyla yaşlı,
Oldukça vakurdun, hep ağır başlı,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Şöhretin yazıldı nurlu Mushaf'a.

Konuşurken sesin gayet sakindi,
Bakışın kararlı, gözler emindi,
Firdevs dedikleri Cennet tenindi,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Allah remzeyledi mim-i hurûfa.

Tenin gül kokardı, nefesin reyhan,
Dünyada sultandın, ukbada sultan,
Seni görmek ister bu fakir her an
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Şefâatin göster koyma A'râfa.

Ahlâkın Kuran'dı âdabın Furkân,
Ashâbın ışıktı, Ehl-i beyt nurdan,
Resul ayrılamaz çâr-ı yarından,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Ehl-i Beyte canlar feda bin defa!

Şah Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin,
Sevdam Zeynep ile Zeynel Abidin,
Sensin kıblem, sensin Kevser, sensin din!
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Her zerrene BU CAN feda bin defa.


204
DİNİ HİKAYELER VE YAZILAR / Gel sevgili ! Gel gül kırıklığım
« : Mayıs 11, 2009, 11:37:34 ÖÖ »
Gel Sevgili!... Ey benim su güzelim!

Kuyumun incisi...

Kuytumun ışığı...

Ayarı bozulmuş aşkların kundağını sar!..

Giyotine sürülmüş kıvrak acıların ellerinden tut!..

Gel Sevgili!.. Mahzun lalem...

Bir bahar düşleyelim...Kar kokan bir günde yeşersin içimizde tuttuğumuz buhur niyetler!...

Ansızın gidiverelim bir dağ yamacına...

Kekik kokulu bir anımız olsun bizimde!

Göğü patlak vermiş bu dünyadan geçelim... Geçilmeye değer bir yere...

Sonra adımız olsun... Harfleriyle kalbimize şahitlik edecek. a(n)dımız!...

Bizden sonra aşkı seyreyleyecek bir güzellik bulsun bizi...

Gel Sevgili!... Tanımsız güzelliğim benim!

Benim sevabım... Benim ahım...

Turna katarları uğurluyor akşamları içimden içini...

Derunuma sakladığım tüm duygulara el uzatıyor mahlukat!...

Derdim var: namus!...

Derdim var:aşk!...

Derdim ar!

Gururu kenar mahallelere sürdüler tekinsiz dualarla...

Üstelik ıssızdı laleleri peşkeş çektikleri iklim!..

İklim sensizdi Sevgili..yani ki sessizdi içimde ölüm ...

Ölmeden yaşamak benim en makûs talihimdi...

Gözlerimde tütsülü bir gecenin siyah örtüsü...

Yangınlar çalıyor şehrimin güzelliğini...

Aziz akşamlar hüsrana sürüyor beni....

Ayaklarım çakılmıyor işte olduğu yere!... Gidiliyorum...

Lanet okumak geçiyor içimden her şeye... Merkezi nefs olan şu kısır döngüye!

Her şeydeki kimsesizliğe...

Gel sevgili! Gel gül kırgınlığım...

Gel sıla yarası...

Gelişine milyon kez sebep olsun kalbimizi karartan şer vakitleri...

Secdeye varmayan alınlar... Dua tutmayan diller..

Gelişine milyon kez sebep olsun Seni görmeden görür gibi sevmişliğimiz...

Gidişinin sırrı neyse gelişinde düğümler atsın düğüm üstüne

Çözülmeyiverelim!

Gel sevgili! Gel gözlerini süründüğüm ey!

Çöz yüreğimde yer etmiş çıkmazlardan aklımı..

Sürme sarp yamaçlara türküleri...

Gel sevgili!..

İlk, sen gel!... Senden sonra gelsin yaşamak için ölümler!..

Senden sonra gelsin gelmesi gerekenler... Bir rüyayı düşlemek gibi...

Bir yemini bozmak gibi... Bir düğümü çözmek gibi... Bir karayı aklamak gibi...

Dönmek gibi... Yeniden başlamak gibi...

Gel Sevgili!... Gel Efendim... Yamandır derdim...

Bu çöl o çöle benzemiyor... Kaktüsler altında kan kokusunu çekiyoruz içimize

Gel Efendim... Hatrım sensiz vurgun yemiş gökyüzüne dönüyor...

Yıldızlar sönüyor... Devran öyle geldi böyle gidiyor...

Gel Efendim! Bir gülüverelim... Bir gülü derelim...

205
DİNİ HİKAYELER VE YAZILAR / Ynt: AY'a İLK AYAK BASAN ADAM ANLATIYOR
« : Mayıs 11, 2009, 11:26:55 ÖÖ »
Konu açıLış tarihi eski ama üzerine tartışmaLar sürüyor
Ben de yorumumu katmak isterim izninizLe
iLk oLarak bu payLaşımı eski forum sitemde görmüştüm kanıtsız oLduğu için ne yaLan nede gerçek diyemedim maLumunuz hassas konu
Ben müsLüman değiLim ama müsLümanLığın butür batıLı kanıtLara KESİNLİKLE ihtiyacı yok hatta böyLe yazıLar değerini aşağıya çekiyor biLe dinin . Butür payLaşımLara biat etmememizi öneriyorum  :(


Hem inanmayıp hemde islamın böle şeylere ihtiyaç duymadıgını nasıl söyleye biliyorsun hayret ettim dogrusu

206
Yeni Üyeler Buraya / Ynt: Merhaba CanLar
« : Mayıs 11, 2009, 12:46:12 ÖÖ »
Hoş geldin ismim bekir...

207
Komik Karikatürler / Ynt: Bykuş Ailesine Özel
« : Mayıs 11, 2009, 12:41:37 ÖÖ »






208
DİNİ BİLGİLER / Ynt: MUTLULUĞUN FORMÜLÜ 40 AYETTE GİZLİ!
« : Mayıs 11, 2009, 12:36:53 ÖÖ »
Ricaederim...

209
DİNİ PROGRAMLAR / Ynt: Kuran-ı Kerim Meali Masaüstü programı
« : Mayıs 10, 2009, 08:30:50 ÖS »
TŞK... :ok

210
DİNİ BİLGİLER / MUTLULUĞUN FORMÜLÜ 40 AYETTE GİZLİ!
« : Mayıs 10, 2009, 08:25:26 ÖS »
İsra 37: Kibirli olma, alçakgönüllü davran.

Müddesir 1-5: Kendini fazla abartma.

Tekvir 25-27: Her şeyin üstesinden gelemeyeceğini asla unutma.

Bakara 156: Çaresizlik tuzağına düşme. Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma.

Beled 5-6: Her şeye hakim olmak için uğraşıp hayatı yaşanmaz hale çevirme.

Hucurat 10: Büyüklük kompleksine kapılıp, insanları ezerek arkadaşlarını kendinden uzaklaştırma.

Muhammed 7: İyiliği karşılık beklemeden yap.

Rum 21: Tek başına mutlu olunamayacağını bil. Çevrenin mutluluğu için gayret göster.

Vakıa 83-87: Ölümden korkmak yerine, ölüm gerçeğiyle yüzleş.

Bakara 263: Yaptığın iyilikleri unut. Anlatarak onları kıymetsizleştirme.

Furkan 63: Sana yapılan kötülüğün karşılığını vermek yerine. Öfkenin dinmesini bekle.

İnşirah 1-3: Seni huzursuz edecek işlerden uzak dur. İhtirasını törpüle.

Maun 4-5: Eleştirinin keskin bir bıçak olduğunu unutma. Söyleyeceklerini iyi tart.

Mücadele 7: Hiçbir sırrın sonsuza kadar gizli kalamayacağını unutma.

Rahman 7-9: Çıkarcı olma. Adil davran.

Tekasür 1-2: Kibrine yenilip hep daha fazlasını isteyerek hayatını zehir etme.

Tevbe 40: En zor zamanda bile kesinlikle ümitsizliğe kapılma.

Fatır 19-22: Senden iyi durumda olanlara bakıp üzüleceğine, senden zor durumda olanları görüp rahatla.

Fecr 27-28: En sevdiğin şeyleri, başkalarıyla paylaşmanın keyfine var.

Hakka 33-35: Hayatının vazgeçilmezleri olsun. Onları küçük çıkarlar için asla feda etme.

Haşr 10: Muhatabına güvenmek istiyorsan, önce sen güvenilir ol.

Kalem 1-2: Yazdıklarının ve yaptıklarının peşini bırakmayacağını unutma. Gücünü insanların yararına kullan.

Münafıkun 4: Bencil olma, tebrik etmeyi bil.

Saff 2: Yalandan uzak dur.

Yusuf 32-33: Modern hayatın çarpıklaştırdığı kadın-erkek ilişkilerinin, hayatını esir almasına izin verme.

Ankebut 41: İyi bir dostun, paha biçilmez olduğunu aklından çıkarma.

Al-i İmran 92: İyilik yapma arzunu, şarta bağlama. Vermek almaktan daha büyük bir ihtiyaçtır, asla unutma.

En’am 50: Önyargılarla hayatı kendine zehir etme.

En’am 60: Bildiklerinle açıklayamadığın şeyler, hayatının kâbusu olmasın.

Felak 1-5: Korkuların tutsağı olarak yaşamaktan vazgeç.

Hacc 46: Kendini, hep daha iyiye ulaşmak zorunda olduğuna koşullama.

İbrahim 42: Merhametli olmaktan asla vazgeçme.

İsra 23: Anne ve babana ‘off‘ bile deme.

Nisa 149: Kendini sürekli övmekten uzak dur.

Yunus 12: Vazgeçilmez olmadığını kabul et.

Enfal 56: Sözünüzde durmamanın utanç verici olduğunu aklından çıkarma.

Furkan 43: Heveslerini kendine ilah edinme.

Necm 3: İnanma duygunu diri tut.

Nisa 58: Karar verirken, vicdanının sesini duymazlıktan gelme.
[/b]

Sayfa: 1 ... 12 13 [14] 15 16 ... 164