İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - aksaa

Sayfa: 1 ... 99 100 [101] 102 103 ... 164
1501
Moda / Ynt: Ultra düşük bel jean
« : Temmuz 23, 2008, 04:18:26 ÖS »
Çıplaklar kampında bu pantolonu giyene üniversitedeki kardeşlerimezi yapılan baş örtüsü muamelsini  yaparlar hatta laiklige ters falan derler herhalde

1502
Komik Yazılar / Ynt: Cv Örneği:D:D:D
« : Temmuz 23, 2008, 04:15:02 ÖS »
türkiye şartları

1503
Forum Oyunları / Ynt: Sen Bu Forumun En ..... Üyesisin
« : Temmuz 23, 2008, 04:14:02 ÖS »
sen bu forumun en iyi niyetli ve muhafazakar üyesisin :.8
teşekürederim...
sizde bu forumun en iyilerinden  birisisinizz....

1504
Forum Oyunları / Ynt: +++YoKLaMa+++
« : Temmuz 23, 2008, 04:09:49 ÖS »
yok yazılmadın... :.8 :.8 :.8 devamsızlık yapanları ailerine mi bildirsek  :hihi :hihi :hihi :hihi

1505
Forum Oyunları / Ynt: 10.000 den geri sayım....
« : Temmuz 23, 2008, 04:05:37 ÖS »
8646

1506
DİNİ HİKAYELER VE YAZILAR / Sevgi Iletişimi Için 3z Prensibi
« : Temmuz 23, 2008, 12:06:37 ÖÖ »
ÇALIŞMAYAN BAYANLARA İTHAFEN

Aile seminerlerimde yıllardır tavsiye ettiğim üç Z prensibiyle çok iyi sonuçlar alınıyor.
Öncelikle ve bilhassa hanımefendilerin hassasiyet göstermesi gereken;

Bu üç önemli kural, alfabemizin son harfiyle başlıyor ve ailede sevgi iletişimini kopmazlaştıran ilk prensipleri oluşturuyor aslında:


1-ZARAFET:


Hanımlar daima zarif olmalıdır. Onlara kabasabalık, dağınıklık yaraşmaz. İç güzelliğini yansıtan bütün incelikler, zarafettir.
Tabii ki erkekler de zarif olmalı ama bu güzellik asıl kadınlara mahsustur ve onlara daha çok yakışır.

Zarif bir hanımefendiyi kırabilmek için bir erkeğin çok kaba ve hiç yontulmamış olması gerekir. Yani hanımların zarif oluşu, muhataplarını da öyle olmaya mecbur eder.

Pis, pasaklı, kendini bırakmış hanımlar, bu hallerini mazur gösterecek haklı bir sebep bulamazlar. Çünkü zarafet için pahalı elbiselere, zengin makyaj malzemelerine ve lüks takılara ihtiyaç yoktur.
Tam tersine asıl zarafet, temizlik, sadelik ve kişiliğini samimiyetle konuşturarak sağlanır.

Giyimiyle, haliyle, diliyle zarif olmasını bilen bir kadın, hanımefendidir. Böyle bir kadının kocası da beyefendi olur, ya da öyle olmak mecburiyetini hisseder.

Ailede sevgi iletişimini kolay kuran hanımlar, zarif olmayı başaranlardır.


2-ZİYARET:

Sevgi iletişiminin sürekliliğini sağlayan önemli bir kuraldır ziyaret ..Bu, gezmekten öte bir güzelliktir. Ziyaret, anne baba, eş dost, konu komşu, hısım akraba ziyaretlerinden, hasta ziyaretine, hatta mezarlık ziyaretine kadar çeşitlilik gösterir.

Bu ziyaretleri birlikte yapmak, eşleri birbirine yaklaştırır. Aslında her ziyaret, kendi gönüllerine giden yolları genişletir.
Ama ailede sevgi iletişimini sağlayan asıl ziyaret, gönül ziyaretleridir. Sevindiren sürprizlerle, eşinin gönlüne giden yollara düşerler.

Gönül yolunun düzü yokuşu, patikası, şosesi asfaltı, yani bütünü mutluluk verir.
"Kalpten kalbe yol vardır" denilir. Ama kaç eş, bu yolun yolcusu olmayı iş edinir?

Yapı ve yaratılışları gereği hanımlar, bu yolları daha çok bilir, sezer ve yolcusu olmayı da severler.
Eşinin ziyaretiyle gönenen, donanan gönüller; eşine daha çok, daha fazla bağlanır.

3-ZİYAFET:

Kendim ve hemcinslerim adına söylemek biraz zor olsa da, gerçekler gizlenmemelidir diye düşünüyorum. Bu yüzden de, gayet açık yazıyorum:

Erkeğin kalbine giden yol, midesinden geçer. Aç bir adamla, sevgi iletişimi kurmak çok zordur. İşte bu sebeple hanımlar, ziyafet konusuna çok önem vermelidirler.

Eşinin alışkanlıklarına uygun zamanda, severek yiyeceği bir yemeği önüne koymayı asla unutmamalı ve mutfak marifetlerini konuşturmalıdırlar. Zira mutfağın dili, sevgi iletişimini kurmakta çok işe yarar. De oldukça işe yarayacaktır.

Bu konuya önem vermeyen hanımlar, çok önemli bir sevgi iletişimini göz göre göre kaçırmış olurlar. Bazı hanımlar, seminerler sırasında, bu ısrarımıza itiraz ediyor ve diyorlar ki:

Hocam, erkekler istedikleri yemekleri bulunca sever, yemek bulamazlarsa kızacak kadar maddeci ve mideci midirler yani?

Atalarımız, "Aç ayı oynamaz" demişler. Erkekler de onlar gibi mi?
Tabii ki bu itirazlardaki haksızlık daha fazladır. Elbette ki, aile muhabbeti sevgiye endeksli olmamalıdır.

Ancak şunu da kesin olarak bilmeliyiz ki, bir hanımefendinin mutfak marifetleri ve o husustaki dakikliği sevgi iletişimini çok güçlendirir. Bu hususta başarılı olan hanımefendiler, kalpten kalbe giden yolları en geniş hale getirmiş olurlar.

Bu hususa itiraz eden hanımlara verdiğim misallerden birini, burada da arzedeceğim:
Erkek bir işte çalışıyor. Akşamüzeri mesaisi bitmiş ve sıra eve dönüş trafiği ile boğuşmaya gelmiş Yolda, bütün düşüncesi, bir an önce bu trafik hengâmesinden kurtulup kapağı eve atmak Bir sükûnet ve sevgi ortamında, gün boyu olup bitenleri unutup rahatlamak Yani, evde bir güler yüz ve hazır bir sofra bulmak hayali içinde
Bu beklenti içinde evinin kapısını çalıyor.

Hanımı da bir başka beklenti içinde Eşinin gelişine çok seviniyor Çünkü akşama kadar içinde biriktirdiklerini, bir an önce eşine anlatıp rahatlamak, o gün gelen faturaların sorumluluğundan kurtulmak, çoluk çocuktan, komşulardan yansıyanları paylaşmak vs. gibi paylaşacak çok önemli konuları var


Adam, daha selam verip ayakkabılarını çözmeden, kadın günün bütün birikintilerini makineli tüfek gibi, noktasız virgülsüz peş peşe sıralamaya başlıyor.


Eve, zaten dopdolu ve patlamaya hazır bir bomba gibi gelmiş olan adam, daha ilk cümlelerde, "Bırak şimdi bunları! Zaten canım burnumda!.." diye ilk tepkisini veriyor.

Bu önemli tepkinin arkasındaki volkanı fark etmeyen hanımı söylenmeye devam ediyor.
Ben sana kendi derdimi mi anlatıyorum. Bunlar evin işi, senin işin& Bu faturayı ödemek de senin vazifenElektriğin hepsini ben mi yaktım Suyu bütünüyle ben mi içtim ki, bırak bunları diyorsun!


Eğer şikâyet çocuktan ise, adam "Çocuğuna da, daha birine de!" diye patlayacaktır.
Kadın, anlayışsızlığını devam ettirir de patlamaya patlamayla karşılık verirse, günlerce sürecek bir kızgınlık, kırgınlık ve hatta küskünlük başlayacak demektir.


PEKİ, BU İŞİN
DOĞRUSU NEDİR?

Akıllı ve anlayışlı bir hanım, kocasını hoş karşılar
Zarafetiyle, güler yüzüyle, sevgi dolu gönlüyle karşılar
Selamını alır. Gözlerine bakıp gönlünü görmeye çalışır.
Ayakkabının bağcığını çözmekten hiç alınmaz.

Eş sevgisini olanca samimiyetiyle gösterir.
Adam üst baş değiştirip, belki bir duş alıp, iş hayatının ve dışarının havasından çıkar.
Sereserpe koltuğuna oturup, şöööyle ayaklarını uzatır ve evde olmanın huzuruna erer.

Bu gönül ziyafetini, sofra ziyafeti takip eder.
Sofra, temiz, özenli, düzenli, zevkli ise, yani mütevazı bir şölen havasında ise, erkeğin mutluluğuna diyecek yoktur.

Hatta yemeğin tadındaki, tuzundaki, biberindeki eksiklik, ya da fazlalığı fark bile etmez. Fark etse bile, muhtemelen hoş görme nezaketinde bulunur, ses çıkarmaz.

Yemekten sonra kocasının alışkanlığı üzere, çayını, kahvesini verir.
Bu sırada, hal hatır edilir, sohbet ortamı yakalanır. İşte o sırada, kocanıza sizin ve evinizin dertlerini rahatlıkla açabilirsiniz. Karşınızda iyi bir paylaşımcı, bir dert ortağı ve çözüm odağı bulursunuz.

Elinizdeki faturaları koyun önüne, alacağınız cevap, "Canın sağ olsun, öderiz!" cümlesi olacaktır. Hele de hanımefendinin dili, sevgi üslubu ile konuşuyorsa, hiçbir maddi isteğiniz kocanız tarafından reddedilmeyecektir. Yeter ki istekleriniz mantıklı, ölçülü ve gerekli olsun&

Hanımların, kocalarına sevgi üslubu kullanmaları da ayrı ve bambaşka bir manevi ziyafettir. Mesela, biraz yüklüce gelmiş bir faturayı önüne koyarken, "Aslansın, kaplansın" deseniz Söze, "Hayatım, yuvamın direği" diye başlasanız Sonra da, "Biraz fazlaca geldi kusurumuza bakma, bir dahaki sefere daha dikkatli oluruz inşallah" deseniz
Ya da benzeri bir üslup kullansanız, eşinizle aranızda tartışma, tatsızlık, kavga çıkar mı?

İçine sevgi ve şefkat katıldığında, bazen bir dürüm, bir kap çorba, bir tas ayran ziyafettir. Sevgisiz hazırlanmış nice bol çeşitli sofradan ise, sadece kavga, gürültü çıktığı çok görülmüştür


VEHBİ VAKKASOĞLU

1507
DİNİ HİKAYELER VE YAZILAR / adab-ı muaşeretten örnekler...
« : Temmuz 23, 2008, 12:04:01 ÖÖ »
*** Herkese karşı tatlı dilli, güler yüzlü açık kalbli olmak. Allah iyi huylu güler yüzlü kimseyi sever.
*** Herkes ile güzel görüşmek, halka eziyet vermekten sakınmak. "Müslüman diğer müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kişidir."
*** Kötülüğe karşı iyilikte bulunmak ve halkın eziyetlerine karşı sabırlı olmak. Allah katında sıddîkların mertebelerine erişmek için zulmedeni affetmek, irtibatı kesenle irtibat kurmak esirgeyene esirgemeden vermek gerekir.
*** Küskünlüğe, dargınlığa, düşmanlığa son vermek. Müslümanın müslümanla üç günden fazla dargın durrnası helal değildir.
*** Dargın iki müslümanın arasını bulmaya çalışmak. Yalan söylemenin caiz olduğu yerlerden biri, dargınların barışmalarını sağlamak için söylenen yalandır. Bu da sadaka vermek kadar hayırlı bir iştir.
*** İnsanların kusurlarını araştırmamak, bilakis bu kusurları örtmeye çalışmak. Başkasının kusurunu arayan, önce kendi kusurunu görmelidir. Başkasının kusurunu örten bir müslümanın kusurunu da Allah örter ve onu affeder.
*** Dostlar birbirlerini arkalarından müdafaa etmelidir, haklarındaki yanlış fikirleri düzeltmelidirler. Kardeşine yardımda bulunana Allah da yardım eder.
*** İnsanlara karşı kötü zan ve töhmette bulunmamak, nefret uyandırmamak, dedikodu yapmamak. Bu sözlerin konuşulduğu yerleri terketmek.
*** Her insanla, kapasite ve mevkilerine göre konuşmak. Cahille ilmî konuşma yapılamayacağı gibi, alimle de cahille konuşulduğu gibi konuşulmaz. İnsanlara akıllarına göre hitap edilmelidir.
*** Büyüklere hürmet ve saygı; küçüklere, düşkünlere şefkat ve merhamet, özellikle aile arasındaki fertlere iyi muamele etmek İslam'ın esaslarındandır. Allah ana babaya saygısızlık bir tarafa "öf" demeyi dahi yasaklamıştır. Başkasına merhamet etmeyene merhamet olunmaz.

1508
DİNİ BİLGİLER / Çok Eşle Evlilik
« : Temmuz 23, 2008, 12:02:03 ÖÖ »
Mutluluğu artırmak düşüncesiyle yapılan ikinci evlilikler, genellikle eski mutluluğu alıp götürdüğü gibi kocayı ve eşleri depresyona sokabilir.

"Ölüm bizi ayırıncaya kadar." Bu sözler Batı uygarlığının evliliğe bakış açısını özetliyor. Fakat buna rağmen İngiltere'deki evliliklerin üçte biri, ABD'dekilerin yarısı boşanmayla sonuçlanıyor.

 Çocukların yüzde 15'inin babası evlilik cüzdanlarındaki kayıtlı eş değil. Türkiye'de ise durum farklı. Boşanmalar, Avrupa ülkelerine göre çok daha az. Çok eşlilik ise kanunlarla yasaklanmış olsa da yok değil. Bu konuda birçok örnek var ;

35 yaşındaki bir kadının şikayetleri ; "Doktor bey, ben ailemin tek çocuğuyum. Paylaşmaya kesinlikle hazır değilim. Mutlu bir yuvamız vardı. 16 yıllık evliyiz ve üç de çocuğumuz var. Kocamla birbirimizi çok seviyorduk, ya da öyle zannediyorduk.

İlk yıllarda kocam fakirdi, maaşı düşüktü. Ben çalıştım, eve katkıda bulundum. Her zaman ona destek oldum. Sonraları kocam kazanmaya başladı, maddi durumumuz düzeldi. Hep Üsküdar'da evim olsun isterdim. Evim de oldu. Keşke olmasaydı diyorum şimdi.

 Çünkü taşındığımız gün hadiseyi öğrendim. Kocam, çocuğu yaşında bir çocukla ikinci evliliğini yapmıştı. Bunun gerçek olduğunu anlayınca şok oldum. Ben ki onun için her fedakarlığı yapmıştım. O ise kıza bir daire tutmuştu. Şaşırdım. Kocamı dövmeye, ona saldırmaya başladım. Bana bunu nasıl yapardı? Çocuklarımın ikisi de bunalıma girdiler."

"Peki kocanız nasıl açıklıyor bu durumu?" diye sorulduğunda şöyle anlatıyor ;

"Haklı olduğumu söylüyor, özür diliyor. Kıza acıdığını, kötü yola düşmesin diye bu yolu izlediğini ifade ediyor. Artık bıraktım diyor ama ben yapılan ihaneti unutamıyorum. Hatta ben de ihanet edeyim dedim, yapamadım. Aklımdan bu olay çıkmıyor. Kocamı affedemiyorum ve ondan nefret ediyorum. Boşanmak istiyorum ; çocuklarım 'anne bizi babasız bırakma' diyorlar."

Kocası da yaptıklarından pişmanlık duyuyordu fakat bu arada aile perişan olmuştu. Bütün fertler bunalım içindeydi. Hatta aile dağılma arifesindeydi.

İkinci evliliğinde mutluluğu bulacağını zanneden kocalar, ilk evliliklerindeki mutluluğu bile bulamayabiliyorlar. Aile düzenleri bozuluyor, hatta ilk eşi ikinciyi ilk zamanlar kabullense bile sonraları eşler arasında kıskançlıklar baş gösteriyor. İlk zamanlar cazip görülen ikinci eş, daha sonraları pişmanlık verici bir durum halini alıyor.

 gul   Hz. Peygamber niçin çok eşle evlendi ?    gul

Kaynaklar, Hz. Peygamberin, damadı Hz. Ali'nin ikinci Evliliği'ne çok sert bir dille karşı çıktığını açıklamaktadır. Hz. Ali, Ebu Cehil 'in. kızı El-Aura (veya Cüveyriyye) ile evlenmek ister. Bu konuda Hz.Peygamber'le istişare edilir. Hz. Peygamber buna. müsaade etmez ve "...Ancak Ebu Talib'in oğlu (yani Hz. Ali) kızımı boşar ve bundan sonra onların. kızlarıyla evlenir" der.

 İbn Sa'd, Hz. Peygamber'in bu evliliğe karşı çıkmasının sebebini, (kızı) Hz.Fatma'nın üzülmesiyle izah eder. Bu konuda başka yorumlar da vardır. Kanaatimizce bu rivayet, Hz. Peygamber'in tek eşlilikten yana olduğunu ifade eder. Ancak dönemin şartları ve zorlamaları, hayatının sonlarına doğru onu da çok eşliliğe mecbur etmiştir.

Hz. Peygamber'in çok evlilikleri Medine döneminde olmuştur. Medine'de kurulan İslam devleti, bütün Arabistan'ı karşısında buldu. Kureyş kabilesinin Arap yarımadasındaki nüfuzu ve Hz. Peygamber'in yeni bir din getirmiş olması, bu bölgede yaşayan insanları Medine'de kurulan bu küçük devlete karşı ayaklandırdı.

Hz. Peygamber, herkesle barış yapmak, anlaşmak ve meseleleri konuşarak bir sonuca varmak istedi, ancak karşı taraf savaşmayı tercih etti. Bu gelişme Mekke devrinde olduğu gibi çok yavaş seyrediyordu. Savaş aynı zamanda iyileşmesi çok zor olan sosyal yaralar açıyordu.

Arabistan 'ı cehaletten arındırmak ve İslam'ı bu bölgede yaymak için Hz. Peygamber 'in Medine döneminde mecbur olduğu çok eşli yaşamın asıl sebebi budur.

Hz. Peygamber 'in iki cariyesi olmuştur. Bunlardan biri Mısır lideri Mukavkis 'in gönderdiği Mariye'dir. Hz. Peygamberin ondan Hz. İbrahim diye bir çocuğu olduğu için o hürriyete kavuşmuş oldu. İkinci cariyesi Kurayza Yahudileri esirlerinden olan Reyhane'dir. Hz. Peygamber bu kadını azad etmiş ve onunla evlenmiştir.

Görüldüğü gibi Hz. Peygamber'in cariye edinmek için bir isteği yoktur. Bu iki cariye onun arzusu dışında beraber olduğu, sonrada hürriyete kavuşturduğu iki kadındır.

Sonuç olarak sağlıklı bir toplumda Kur'an, tek evliliği öne çıkarmıştır. Ancak erkeklerin savaş veya daha başka sebeplerle azalıp geride dul kadınlar, yetim kızlar ve çocuklar bıraktığı olağanüstü durumlarda bir erkeğin birden fazla evlenmesine de izin verilmiştir.

Alıntı

1509
DİNİ BİLGİLER / misvak adabı
« : Temmuz 22, 2008, 11:57:58 ÖS »

ümmetimin fesada uğradığı bir zamanda bir sünnetime yapışana 100 şehit sevabı verilir(sahihi buhari 2/374)
misvak kullanılarak kılınan namazın fazileti misvak kullanılmadan kılınan namazdan  70 kat fazladır(ahmed müsned 272)
sizlere misvak kullanmanızı tavsiye ederim.misvak çok güzel bir şeydir.balgamı keser gözün görme duygusunu ve diş etlerini kuvvetlendirir,ağız kokusunu giderir,mideyi düzeltir(müsnedü ebu hanife 540)
beş şey peygamberin sünnetlerindendir...haya,hilm(yumuşak huyluluk)kan aldırma,dişleri misvakla temizlemek,güzel koku sürmek(bezzar)
ümmetime zahmet vermeyecek olsaydım,onlara her namaz için abdest almalarını emrederdim her abdestede diş temizleyicisi misvak kullanmalarını emrederdim...(ebu hureyre (ra)ahmed)    
   
ahhabı kiramın ve alimlerin misvağa verdiği önem:
abdest imanın yarısıdır.misvak kullanmak ise abdestin yarısıdır...(hassan in atıyye(ra))
misvak kullanmak kişinin fesahatini (güzel ve etkli konuşmasını)artırır.(ebu hureyre(ra))
misvak kullanmak hafıza kuvvetini artırır ve balgamı giderir(hz ali(ra))
misvak kullanmak ölümden başka her derde şifadır(hz aişe(ra))
misvakda on haslet vardır...dişlerdeki sararmayı yok eder,melekleri sevindirir,şeytanı kızdırır,namazın sevabını 70 kat artırır,bedebi sıhhatli tutar, :ALLAH:o kişilerden razı olur,bir sünnet ihya edilmiş olur(imamı şibli(ra))


levakıh-ül ebrar adlı eserinde allame şa-rani (rh.a)buyuruyorlar ki: bir defasında imamı şibli şa-rani (rh.a) abdest esnasında misvağa ihtiyaç olmuşdur.misvak aradı ancak bulamadı.bunun üzerine bir dinara bir misvak satın aldı ve onu kullandı.böylece misvak sünnetini terk etmemiş oldu.bazı insanlar imam ibni şibli(rh.a) ın bir misvak için bir dinar vermesini çok buldular.bunun üzerine imam şibli şöyle buyurdu "dünya ve içindekilerin  :ALLAH:indinde sivrisineğin kanadına eşit kıymeti yokdur...  :ALLAH:u teala  bana "sen peygamberimin sünnetini niçin terk ettin o sünnet olan misvağı elde etmek için sana verdiğim  ve değeri bir sivri sineğin kanadı kadar bile olmayan malı neden harcamadın derse ben nasıl cevap vereceğim?...

misvağın diğer faydaları

ihtiyarlığı yavaşlatır
 Allahı razı eder
melekleri sevindiri sevapları artırır
sırattan çabuk geçmeye yardımcı olur
hitabeti güzelleşdirir
iman ile şehadet getirerek ölmeye vesile olur
sesi güzelleşdirir ve yüzü güzelleşdirir ve baş ağrısını giderir
kalp ,mide sinirlerini ve diş etlerini kuvvetlendirir
kekemeliğe faydalıdır
kalbi temizler
hazmı kolaylaşdırır vücut haharetini giderir
mideyi düzeltir bedeni kuvvetlendirir
hafızayı kuvvetlendirir
kabrin geniş olmasını sağlar
arş o kimseye dua eder
misvak kullanan kişi ölünce melekler onu evliyalar gibi karşılar
paygamber efendimiz(sav)in Havzı kevserinden içmek nasip olur
misvak kullanan dünyadan temiz olarak çıkar
misvak kullanana peygamberimiz(sav) mağfiret diler...

ağız ne zaman misvaklanır?
abdest alırken
namaz kılarken
Kur'an okumadan önce
yemekten önce
yemekten sonra
yatmadan önce,uykudan kalıkınca
eve girerken evden çıkarken
ilim meclislerine giderken
çok konuşdukdan sonra
ağız kokusu değişince dişler sararınca
tehaccüde kalkınca
zikrullah çekileceği zaman
toplantı öncesi
gece kalkınca
son nefesde....

misvak kullanma adabı;
misvağı altından serçe üstünden baş ortasından şehadet orta ve yüzük parmağı ile tutmak
misvak kullandıkdan sonra baş aşağı asmak (çünkü misvakda kalan yaşlıkdan dişer zarar görür)



misvak seçerken nelere dikkat edilmesi gerekir?
misvağın taze ve en acı olanını seçmelidir kardeşler
misvak bir karış uzunluğunda ve küçük parmak kalınlığında olmalıdır..


1510
bu sözlere yorum yazan yok  mu  :agla :agla :agla :agla

1511
Magazin / Ynt: Telefon yüzünden ayrıldılar!
« : Temmuz 22, 2008, 11:42:04 ÖS »
şimdi uykuda tutmaz beni acaba  filmin sonu nasıl bitcek aga şahana kızını son model cep telefonu karşılıgında verecekmi yoksa adamın biri agaya faturalı hat alıp kızı şahandan önce alacakmı  :hihi :hihi :hihi :hihi :hihi :hihi :hihi :hihi :hihi
içimden espiri yapasım geliyooooooo :D :D :D :D :D :D

1512
Magazin / Ynt: Bilge'yle aldatıldı!
« : Temmuz 22, 2008, 11:37:00 ÖS »
normaldir bunalriçin her zamanki işler kasetleri çıkar birbirlerine laf atarlar yaz gelir gazeteciler nerdeyse oraya giderler üstsüz yakalattırılar kendilerini sonra saçma sapan yarışmalara katılırlar kendinden küçük mankenlerle birlikte olurlar sonra koskoca kadınlar birilerinin kuçagına otururlar sonra şarkı klib diye erotik video çekerler ve sanat yaptıklarını zannederler
 :D :D :D :D :D :D :D :D

1513
Magazin / Ynt: Yağmur'un ÖSS başarısı
« : Temmuz 22, 2008, 11:32:54 ÖS »
bunlar askerlikten yırtmak için mi okuyolar nasıl olsa para çoktur bunlarda okumaları nelerine gerek

yiğenim 340 aldı bişiye yaramıyor okul birinci oldugu halde

1514
Forum Oyunları / Ynt: üstteki üyeye şarkı armağan et!!!!!!!!!!!
« : Temmuz 22, 2008, 11:12:58 ÖS »
şebnem ferah-sigara

1515
Forum Oyunları / Ynt: Bakalım Alttaki Senin İsmini Biliyomu???
« : Temmuz 22, 2008, 11:09:36 ÖS »
ayse

Sayfa: 1 ... 99 100 [101] 102 103 ... 164