İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - DjNight

Sayfa: 1 [2] 3 4 5
16
ByKuS Muhabbet / Ynt: Bunlar Biliyor Muydunuz?
« : Mayıs 06, 2009, 06:19:15 ÖS »
çnemli deil sen de saol paylaşim için güzel beğendim

17
ByKuS Muhabbet / Adolf Hitler
« : Mayıs 06, 2009, 06:18:04 ÖS »
Hayatı:

Adolf Hitler, 20 Nisan 1889 yilinda Yukari Avusturya'nin Braunau kasabasinda dogdu. Bir gümrük memuru olan Alois Hitler (1837–1903) ve Klara Poelzl (1860-1907) 'ün bes çocugundan üçüncüsüdür. Ilk tahsilini dogdugu kasabada yapti. Orta tahsiline Linz sehrinde basladi. O siralarda, ilerde memur olmasini isteyen babasiyla zitlasiyor, ileride ressam olmak istedigini söylüyordu. Sevmedigi dersleri asiyor, hiç ilgilenmiyordu (ileride ögretmenlerini çok sert biçimde elestirmis, sadece tarih ögretmenini çok sevdigini ve ona çok sey borçlu oldugunu belirtmistir).

On üç yasinda tüberkülozdan babasini kaybetti. Daha sonra agir bir ciger hastaligi geçirmis, bir yil kadar okuldan ayri kalmis, okuldan ayrilmak için aradigi firsati yakalamistir. Daha sonra okuldan ayrilmis, 16 yasindan 19 yasina kadar annesinin parasiyla keyfince yasamis, annesinin yasadigi mali sikintiya ragmen para kazandiracak hiçbir iste çalismamistir. Bu siralar tek yaptigi sey arada bir resim yapmak ve kahvehanelerde arkadaslarina siyasi nutuklar çekmekti (daha sonra bu yillardan hayatinin en güzel yillari olarak bahseder). On dokuz yasina geldigi 1907 yilinda annesini kaybetti.

Ressam olma ümidiyle Viyana Güzel Sanatlar Akademisi sinavina girdi ancak basarisiz oldu. Bir süre, yapip sattigi resimlerden kazandigi parayla, sefalet içinde yasadi. 1912'de Viyana'dan Münih'e geldi.

1914'de I. Dünya Savasi çikinca Hitler, Bavyera ordusuna gönüllü olarak girdi. Alman maglubiyetinden sonra Hitler, arkadasi mühendis Feder ve alti kisi tarafindan kurulmus olan Alman Isçi Partisi isimli gizli bir firkaya katildi ve kisa sürede bu firkanin reisi oldu. Firkanin adini NSDAP (Nationalsozialistische Deutsche Arbeiter Partei/ Nasyonal Sosyalist Alman Isçi Partisi) olarak degistirdi ve nüfuzunu arttirdi. Taraftarlarina kisaca "Nazi" ismi verildi. Kendisine de, taraftarlari, rehber anlamina gelen "Führer" lakabini verdiler. Parti 25 maddelik bir program hazirladi. Bu programin ilk maddesi Almanya'yi Versay'in zilletinden kurtarmak idi. Alman vatandasliginin yalniz Alman kanini tasiyanlara hasredilmesi lazim gelecegi programin temel maddelerindendi. Ayni zamanda büyük sermayeyi devlestirmek de yine programin esaslarindan birini teskil eder. Völkischer Beobachter adli gazeteyi yandaslari çikariyordu. Josef Goebbels bu gazetenin tamamen parti bülteni halini almasini sagladi. Gazetede partisinin fikirlerini açiklayan makaleler yayinladi.


Adolf Hitler ve Benito Mussolini Yugoslavya gezisinde.
Siyasi Kariyeri [degistir]
1924'de Münih'ten hükümeti devirmek için tesebbüslerde (Birahane Darbesi) bulundu fakat basarili olamadi. Bunun üzerine 10 ay hapse mahkum edildi ve bu zaman içinde "Mein Kampf" (Kavgam) isimli bir kitapta fikirlerini yazdi. Bu kitap, partinin bundan sonraki faaliyetlerine yön verdi. 1924 ve 1929 yillari arasinda partisi basarisiz oldu. Ancak Dünya Ekonomik Krizinden sonra daha fazla oy kazanabildi (1929). 1930 seçimlerinde yüzde 18 oy ile SPD'den sonra ikinci büyük parti oldu. Hitler'in oylari Katoliklerden daha fazla Protestanlardan, sehirlerden daha fazla kirsal bölge ve kasabalardan, isçilerden daha fazla orta ve üst kesimden geldi.

1932 yilinda yapilan üçüncü genel seçim, 31 Temmuz tarihlidir. Seçim sonuçlarindan yine parlamentoda çogunlugu saglayabilen bir parti çikmamistir. Toplam oylarin yüzde 37’sini alan Nazi partisi, parlamentoda çogunlugu saylayamamakla birlikte en çok sandalye sayisina sahip partiydi.

1933 yilinin Ocak ayinda, Komünistlerin bir genel grevle tüm ekonomiyi islemez hale getirerek bir “devrimci durum” yaratacaklari ya da ülkede içsavas çikacagi konusundaki endiseler o derece derinlesmisti ki, Cumhurbaskani Paul von Hindenburg Hitler’i, Katolik Merkez Parti’yle bir koalisyon kurarak istikrarli bir hükümet kuracagi umuduyla basbakan atamistir.

Ancak Katolik Merkez Parti’yle bir anlasma saglanamadi. Milliyetçi Parti’nin de destegini alan Hitler, ülkeyi yeniden bir genel seçime götürmüstür.

Hükümette olmak dolayisiyla devletin tüm olanaklarini kullanan bir seçim kampanyasi yürütülmüstür. Öte yandan Hitler, hiçbir sekilde ulusalci bir sosyalist olmadigini, gerçekte ne oldugunu çok net bir sekilde, gereken yerlere anlatabilmisti. Bu seçim kampanyasi sirasinda endüstri ve finans-sigorta devlerinden büyük miktarda mali destek sagladilar.

27 Subat 1933 aksami Reichstag’ta bir yangin çikmistir. Kundaklama oldugu ortadadir. Sorusturma kisa sürede polisi Marinus van der Lubbe adindan yari-deli bir komüniste götürdü. Yangini çikaranin kendisi oldugunu itiraf etti.

Ertesi gün, Hitler Hindenburg’a, anayasanin kisi hak ve özgürlükleriyle ilgili maddelerini ortadan kaldiran bir kararname imzalatti. Izleyen günlerde Nazi partisi ve Milliyetçiler disindaki tüm partilerin yayinlari ve seçim çalismalari durduruldu.

Herseye ragmen 5 Mart 1933 günü yapilan seçimlerde Nazi partisinin oylari yüzde 44 düzeyinde kalmistir. Milliyetçi partilerin oylari düsmüs olmakla birlikte parlamentoda çogunluk saglanabiliyordu.

Seçimlerin hemen ertesinde parlamentodan bir “yetki kanunu” çikartildi. Bu kanun, Reichstag’in tüm yetkilerini dört yil süre ile kabineye devrediyor, ve çalismalarina bu süre için ara veriyordu.

Ancak böyle bir kanun için parlamentoda üçte iki çogunluk karari gerekmektedir. Bu çogunluk kararinin nasil saglandigi Nürnberg Mahkemeleri tutanaklarina da geçmistir. Oylamanin yapilacagi gün parlamento SA tarafindan kusatilmis, bazi Sosyal Demokrat parlamenterler içeri alinmamistir. Zaten 81 komünis parlamenter de seçimlerden önce göz altina alinmisti.

23 Mart 1933 günkü parlamento oturumunda “Halkta ve Almanya’daki Sikintinin Kaldirilmasina Dair Kanun (Gesetz zur Behebung der Not von Volk und Reicht) adindaki yetki tasarisi kabul edilmistir.

Bu kararnameyle yürütme ve yasama erklerini eline almistir. Hemen ardindan diger partileri yasakladi. Büyük bir propaganda faaliyeti yürüterek ve olaganüstü hitabet ve ikna kabiliyetini kullanarak bütün Alman halkini Nazi bayragi altinda birlestirdi. Kendisini, Almanlarin yanilmaz büyük lideri ilan etti ve halki da buna inandirdi. Bundan sonra Alman halki ölümüne kadar Hitler'in pesinden körü körüne gitmistir.

Halka, ülkeyi içinde bulundugu durumdan kurtaracagina söz verdi ve bu yolda çalismalarina basladi. Almanya'da asiri artis gösteren issizligi savas hazirligi için kullanarak, is sahasi olusturdu. Ülke genelinde büyük otobanlar insa ettirdi.

Ülkedeki bütün aksakliklarin nedeni olarak Yahudileri ve çingeneler gibi bazi azinliklari gösteriyor, Alman irkinin üstün irk oldugunu söylüyordu. Bütün bir Alman halkini da bunlara inandirmayi basardi ve tarihin en büyük soykirim faaliyetine giristi. Bütün Yahudileri toplama kamplarinda topladi. Çalisabilecek durumda olanlar ayrildiktan sonra digerleri gaz odalarinda öldürülüp, firinlarda yakildilar. (Bu faaliyetler sadece Almanya'da degil, daha sonra isgal edilen bütün ülkelerde de gerçeklestirildi. Bu sekilde tüm Avrupa'da yaklasik olarak 5.5 milyon Yahudi ve yarim milyon çingene öldürüldü.) Alman irkini iyilestirmek adina, binlerce zihinsel engelli insan da hastanelerde, verilen gizli emirlerle öldürülmüstür.

Hitler, tüm Almanca konusan insanlari bir çati altinda toplamak istiyordu (Avusturya ile Almanya sinirinda bulunan bir kasabada dogmasi bunun nedenlerinden biri olarak gösterilir). Bu amaçla önce Avusturya'yi, daha sonra Çekoslavakya ve Polonya'yi isgal etti. Bu isgaller, Ikinci Dünya Savasi'ni baslatan kivilcim oldu. Bati Avrupa ülkelerini ve Rusya'yi karsisina aldi. Bu cephe genisligi II. Dünya Savasi'nin sonucunu belirleyen en önemli etken oldu. Napolyon'un yaptigi hatayi tekrarlayarak kisin Rusya'ya savas açmasi ve daha sonradan Amerika Birlesik Devletleri'nin de savasa dahil olmasi yenilgiyi hazirladi. Savas sonucunda Almanya'nin yenilgisini gören Adolf Hitler ümitsizligin iyice artmasi üzerine 30 Nisan 1945'te Berlin'de karisi Eva Braun'la birlikte ayni anda siyanür hapi içip, önce Eva Braun'u sonrada kendisini bir silah vasitasiyla vurarak intihar etti. Kendi istegiyle Führerbunker bahçesinde benzinle cesetleri yakilmistir. Hitler'in bunu istemesinin sebebinin Sovyet ordusu tarafindan yakalanip teshir edilmek istememesi oldugu iddia edilmektedir. Tüm bu 'resmi' hikayeye ragmen Hitler'in sonuyla ilgili çesitli iddialar 'komplo teorileri' seviyesinde de olsa hala tartisilmaktadir.

Hitler ölmeden önce ikili vasiyetnamesini yazdirmistir: Siyasi ve Özel Vasiyetname. Hitler'in siyasi vasiyetnamesi bir hinç çigligidir. Ona göre; Almanya bütün milletler için bir zehir gibi tehlikeli olan Yahudileri ve Bolsevizm'i kovalamaktan asla vazgeçmemelidir. Almanya'nin gelecegini tartismasiz bu olgu belirleyecektir. Hitler, savasa girmekte hakli oldugunu savunuyor ve yenilgiden korkak yalanci generalleri sorumlu tutuyordu. Özel Vasiyetinde ise, tüm hayati boyunca topladigi sanat eserleriyle dogdugu sehir olan Linz'de bir müze kurulmasini istedi. Tüm sahsi mallarini partiye eger parti kalmamissa devlete biraktigini söylüyordu.

 Çocukluğu ve Gençlik Yılları
Bebeklik yılları
Babası, Alois
Annesi, Klara


Braunau am Inn
Amerikalı gazeteci William L. Shirer, Nazi İmparatorluğu adlı üç ciltlik kitabında, Hitler'in soyağacı konusunda şunları yazmaktadır.

"Hitler’in büyükbabası, Johann Georg Heidler, gezici bir değirmenciydi. Aşağı Avusturya’da köy köy gezerdi. 1824’de ilk evlenmesinden beş ay sonra bir oğlu oldu. Ama ne çocuk ne anası yaşadı. On sekiz yıl sonra Duerrenthal’da çalışırken, Strones köyünden kırk yedi yaşında bir köylü kadın olan Maria Anna Schicklgruber ile evlendi. Bu evlenmeden beş yıl önce, 7 Haziran 1837’de Maria’nın gayrimeşru bir çocuğu olmuş, adını Alois koymuştu. Bu çocuk sonradan Adolf Hitler’in babası oldu. Alois’in babasının, her ne kadar kesin kanıtlar yoksa da Johann Hiedler olması ihtimali çoktu. Ne olursa olsun, Johann kadınla evlenmiş, ama bu gibi olaylara uygulanan geleneğe aykırı olarak, çocuğu meşrulaştırmak zahmetine katlanmamıştı. Çocuk, Alois Schicklgruber olarak büyüdü. Anna 1847’de öldü, Johann Hiedler bu ölümden sonra otuz yıl ortalıktan yok oldu. Seksen dört yaşında Waldviertel’de Weitra kasabasında yeniden ortaya çıktı. Bu sefer adını Hitler diye yazıyordu. Bir noterle üç şahit huzurunda kendisini Alois Schicklgruber’in babası olarak kaydettirdi."

Adolf Hitler, 20 Nisan 1889 tarihinde Almanların yoğunlukta olduğu Yukarı Avusturya'nın Braunau am Inn'de o sıralarda gümrük memuru olan Alois Hitler[6](1837–1903) ve Alois'in üçüncü eşi (aynı zamanda ikinci dereceden kuzenidir ve evlenmek için kiliseden izin alınmıştı.  ) Klara Poelzl(1860 - 1907)'ün oğulları olarak doğmuştur. Alois 'in altı çocuğundan dördüncüsüdür.Avusturya vatandaşı [11] olarak doğan Adolf daha sonra Almanya'nın Cumhurbaşkanı adayı olmak için 1932'de Almanya vatandaşlığına geçmiştir.

Linz dönemi

İlk tahsilini doğduğu kasabada yaptı. Orta tahsiline Linz şehrinde başladı. O sıralarda, ilerde memur olmasını isteyen babasıyla zıtlaşıyor, ressam olmak istediğini söylüyordu. Sevmediği dersleri asıyor, hiç ilgilenmiyordu (ileride öğretmenlerini çok sert biçimde eleştirmiş, sadece tarih öğretmenini çok sevdiğini ve ona çok şey borçlu olduğunu belirtmiştir).

On üç yaşında tüberkülozdan babasını kaybetti (3 Ocak 1903). Daha sonra ağır bir ciğer hastalığı geçirmiş, doktorun tavsiyesiyle bir yıl kadar okuldan ayrı kalmış, sonrada maddi sorunlar nedeniyle okula geri dönememiştir. Annesine bakma sorumluluğuyla inşaatta işçi olarak çalışmaya başladı.

Okuduğu kitaplar içindeki anti-semitizim (Yahudi düşmanlığı) ise o zamanlar başlamıştır. İlk başlarda bu fikre karşı çıksa da Yahudilerin birbirlerini kültür, sanat, politika, iş hayatı gibi bütün alanlarda kayırdıklarını düşünmeye başlayınca, Yahudileri sevmemeye başlamıştır. Kendisi bu konuyu şöyle der:

    "Ne zaman bir tiyatro gösterisi, bir müzik abartılsa Yahudi yapımı bir şey olduğunu görüyordum. Bunu abartanlar da Yahudilerdi. Bir çok alanı ele geçirdikleri için tüm alanlarda birbirlerini kayırıyorlardı. Güzel bir Alman yapıtı 10 üzerinden 5 alamazken Yahudi yapıtları 10 alıyordu. Bu yüzden bir anti-semitist olmaya karar verdim.

On dokuz yaşına geldiğinde annesini kaybetti (21 Aralık 1907). Annesiyle hep ayrı bir bağ olduğundan söz eder ve o öldüğünde babasının ölümünden daha fazla üzüldüğünü anlatır.

Viyana dönemi

Annesi ölmeden hemen önce 1907 yılının Ekim ayında ressam olma ümidiyle Viyana Güzel Sanatlar Akademisi sınavına girmiş ancak başarısız olmuştu. Annesi öldükten sonra da 1908 yılının Eylül ayında tekrar başvurdu ancak gene başarısız oldu.Bir süre, yapıp sattığı resimlerden kazandığı parayla, yaşadı. Bu yılları Hitler sefalet olarak tanımlasa da annesinden kalan miras ve babasının ölümü sebebiyle verilen yetim maaşı o günlerde bir yargıç yardımcısının aldığı paraya denkti.1912'de Viyana'dan Münih'e geldi.

Siyasi hayat

18
Komik Fıkralar / Ynt: Fıkralar
« : Mayıs 06, 2009, 06:09:38 ÖS »
Sabah kahvaltısında Fadime Temel’e anlatıyordu:
“Geceki gök gürültüsünü duymadın mı?”
Temel:
“Hayır duymadım…”
Fadime hayretle:
“Nasıl duymazsın?Bir şimşekler çaktı,bir gökler gürledi kiii …Aman Yarabbi…”
Temel öfkelendi:
“Niye beni uyandırmadın?Benim şimşek çakarken uyuyamadığımı bilmez misin
Temelin doğum günüymüş
temel dursuna:
ula dursun öyle bir şey yapıyim ki hem pahalı olmasınhem bizim memurlar sevinsin hemde gazeteler uzun uzun yazsın
dursun cevap vermiş:
öyleyse intihar et hemucuz olur hem memurlar sevinir hem de gazeteler uzun uzun yazar

19
Komik Fıkralar / Fıkralar
« : Mayıs 06, 2009, 06:07:19 ÖS »
Dursun Temel e sormus :
- Usagim oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun? Temel : 100 tane yerim valla... Dursun : Hadi oradan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin... Bu espri Temel in acaip hosuna gitmis.
Yolda Cemal i görmüs ve hemen sormus - Usagim oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun? Cemal : 50 tane yerim ben...
Temel : Tüh be usagim 100 deseydun sana müthis bir espiri yapacaktum.

20
ByKuS Muhabbet / En Sevdiğiniz Romanlar Nelerdir?
« : Mayıs 06, 2009, 06:03:56 ÖS »
Balzac Vadideki Zambak

belki biraz sıkıcıdır kimileri için ama benim en çok beğendiğim kitap

21
ByKuS Muhabbet / Ynt: HAYDARIN MEKTUBU
« : Mayıs 06, 2009, 06:01:31 ÖS »
dönülmez bidaha ki kaçışta cocuklarla beraber vınnn :D :D :D :D

22
ByKuS Muhabbet / Ynt: bu sorunun cewabini bulabilir misiniz?
« : Mayıs 06, 2009, 05:59:56 ÖS »
komik :D :D :D :D

23
ByKuS Muhabbet / Ynt: Bir Kadını Aglatmak Zor Degıldır...
« : Mayıs 06, 2009, 05:58:55 ÖS »
geröekten çok güzel

24
ByKuS Muhabbet / Ynt: Küçük Üyelerimiz İçin Sbs de Başarılar
« : Mayıs 06, 2009, 05:57:10 ÖS »
olsun belki bi bakan olur belki

25
ByKuS Muhabbet / Bunlar Biliyor Muydunuz?
« : Mayıs 06, 2009, 05:54:57 ÖS »
arkadaşlar bunları facebook ta bir grupta buldum gerçekten güzel bilgiler umarım hoşunuza gider


Bunları Biliyor Muydunuz?



-Fareler Kusamaz.
-Zürafalar yüzemez.
-Yılanlar duyamaz.
-Karıncalar uyuyamaz.
-Kirpiler suda batmaz.
-Kutup ayıları solaktır.
-Sineklerin 5 tane gözü vardır.
-Zürafanın ses telleri yoktur.
-Yunuslar bir gözlü açık uyurlar.
-Develerin 3 tane kaşı vardır.
-Bir sineğin hızı saatte 8 km.dir.
-Zürafanın dili 35 cm. kadardır.
-Istakozların kanı mavi renktedir.
-Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
-Fil zıplayamayan tek memelidir.
-Sığırların 4 tane midesi vardır.
-Kangurular geri-geri yürüyemezler.
-Kediler şeker tadını ayırt edemezler.
-Atlar 1 ay kadar ayakta kalabilirler.
-Fare, bir deveden bile daha uzun süre susuz kalabilir.
-Timsahlar dilini dışarı çıkaramazlar.
-Zebralar beyaz üzerine siyah çizgilidir.
-Baykuş mavi rengi görebilen tek kuştur.
-2600 kadar kurbağa cinsi var.
-Yetişkin bir ayı at kadar hızlı koşabilir.
-Sadece domuzlar güneşten yanabilir.
-Deniz kobrası dünyanın en zehirli yılanıdır.
-Bir karıncanın koku alma yeteneği en az bir köpeğinki kadar gelişmiştir.
-Hayvanların en büyüğü mavi balinadır. (uzunluğu 33 m., ağırlığı 190 t.)
-Sadece dişi sivrisinekler ısırır.
-Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
-Deve deniz suyu içebileceği gibi bir defada 250 litre su da içebilir.
-Bir insanın su ve yemek olmadan yaşayabildiği en uzun süre 18 gündür.
-Karınca kendi ağırlığının 50 katını taşıyabilir.
-Çekirgenin kulağı dizindedir.
-Yeryüzünün en sıcak yeri Afrika’da El-Ezize bölgesidir. (Gölgede 58 derece)
-Yeryüzünün en soğuk yeri Antarktika’da Vostok (Rusya) bölgesidir. (- 88.3 derece)
-Uzaya ilk defa 12.04.1961 tarihinde Yuri Gagarin uçtu.
-İlk defa aya 21.07.1969 tarihinde Neil Armstrong ayak bastı.
-Eski Roma’da şişeden hazırlanmış kaplar altın ve gümüşden daha değerli sayılırlardı.
-Dünyada en eski üniversitesi 989 yılındaki Mısır’ın El-Ezher üniversitesidir.
-Dünyanın en genç üniversite öğrencisi 11,5 yaşındaki Ganesh Sittampalam’dır.
-İlk yeraltı tünel 1 km. uzunluğunda olmuş ve bundan 4 bin yıl önce Irak’ta Fırat nehrinin altından geçmişdir.
-Paraguay dünyanın en yağışlı bölgesidir. Bölgede yağmur neredeyse ara vermez.
-Dünyada 2000 e yakın halk ve 3000 e yakın dil var.
-Tarih boyu yapılmış savaşların en uzunu İngiltere ile Fransa arasında olmuştur. Bu savaş 115 sene(1338-1453) sürmüştür.
-İnsanın saçında 102 bine yakın, derisinde ise 20 bine yakın kıl olur. Kıllar her gün 0.35-0.40 mm. uzar.
-İngiltereli Thomas Korne 207 sene yaşamıştır.
-Dünyanın en uzun ömürlü insanı Çin’de 253 sene yaşamıştır. (1680-1933)
-Güneş dünyadan 330,330 kat daha büyüktür.
-Bir köstebek sadece bir gecede 90 m. tünel kazabilir.
- Bir hamam böceği kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden 9 gün yasayabilir.
-Eski Mısırlılar taştan yapılmış yastıklarda uyurlardı.
-Bir hipopotam ağzını açarsa 120 cm boyunda bir insan onun içine rahatça sığabilir.
-Boğalar renk körüdür, bundan dolayı matadorun elindeki beze saldırırlar; rengi ne olursa olsun.
-Ortalama bir buzdağı 20,000,000 ton gelir.
-Zehirli oklu kurbağada 2,200 insanı öldürebilecek kadar zehir bulunur.
-İnsan vücudundaki en güçlü kas dildir.
-Hapşırdığımız zaman kalbimizde dahil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarımız bir an için durur.
-Gözleri açık tutarak hapşırmak imkansızdır.
-Kadınlar erkeklere oranla iki kat daha fazla göz kırparlar.
-Penguen yüzebilen ama uçamayan tek kuştur.
-Sadece insanlar ve yunuslar zevk için cinsel ilişkide bulunurlar.
-İnsan elinde, en yavaş uzayan tırnak baş parmakta,en hızlı uzayan tırnak ise orta parmaktadır.
-İnsanlar beyinlerinin %10′nu kullanırlar.
-Bir insan yedi dakika içerisinde uykuya dalar.
-Sıcak su soğuk sudan daha ağırdır.
-Sarışınların esmerlere göre daha fazla sacı vardır.
-Soğan doğrarken sakız çiğnemek göz yaşarmasını önler.
-Bir yılan 3 yıl uyuyabilir.
-Bal bozulmayan tek gıdadır.
-Ördeğin sesi yankı yapmaz.
-Denizyıldızlarının beyni yoktur.
-Üzüm mikrodalga fırında patlar.
-İnsan yılda en az 1460 rüya görür.
-İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır.
-Karınca iki hafta su altında yaşayabilir.
-İnsan kalbi dakikada 60-80 defa çarpar.
-Üzümü mikrodalgaya koyarsanız patlar.
-Parmak izi gibi herkesin dil izi de farklıdır.
-”Pi” sayısının bir milyarıncı rakamı 9′dur.
-Dünyada insanlardan daha çok tavuk var.
-Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir.
-İnsanın kalça kemiği betondan daha sağlamdır.
-Hiçbir kağıt 7 defadan fazla 2′ye katlanamaz.
-Türkiye’de Mehmet adında 1 milyon 229 kişi var.
-Sabahları elma kahveden daha fazla uykunuzu açar.
-Yerçekimsiz ortamda mum alevi küre şeklinde olur.
-El tırnakları ayak tırnaklarından 4 kat daha hızlı uzar.
-Otomobil sayısı insan sayısından 3 kat daha hızlı artıyor.
-Doğum gününüzü en az 9 milyon kişiyle paylaşıyorsunuz.
-Bir bardak sıcak su, buzdolabında soğuk sudan daha çabuk donar.
-Günde 24 saat sayı saysanız, 1 trilyona ulaşmanız 31 bin 688 yıl alır.
-Dünyada bir yılda gerçek paradan daha fazla Monopol parası basılıyor.
-Eksi 90 derecede nefesimiz, havanın ortasında donar ve düşer.
-Vücudumuzdaki tüm damarları uç uca ekleseniz 19 bin 200 kilometre eder.
-Çin’de İngilizce konuşan kişi sayısı Amerika’dan daha fazladır.
-Elma, soğan ve patatesin tadı aynıdır. Fark sadece tamamen kokularından kaynaklanır. Aslında hepsi tatlıdır.
-13 rakamının uğursuz olarak bilinmesi nedeniyle ABD’de birçok otelde 13. katta oda bulunmaz.
-En uzun boylu insan 1940 yılında ölen 2,72 metre boyunda ABD’li R.P. Wadlow olmuştur.
-Kibrit kutusu büyüklüğündeki altın külçesi yufka gibi açılarak bir tenis kortu büyüklüğüne kadar yırtılmadan uzatılabilir.
-Einstein 9 yaşından sonra akıcı konuşmaya başladı. Aile onda zihin geriliği olduğunu bile düşündü.
-İnsan daha çok oksijen alabilmek ve vücudundaki karbon gazını boşaltmak için esner.
-İnsan bir günde 28-33 bin litre hava, 500-700 litre oksijen, 2 kilogram yiyecek tüketir.
-Dünyanın en hızlı kuşu Boğazlı Kırlangıç’tır. 3 saniye süreyle saatte 128 km. sürate ulaşmıştır.
-Michel Jordan bir yılda Nike’den Nike’ın Malezya fabrikası personelinin hepsinden fazla para kazanıyor.
-ABD, Ohio’da lisans olmadan fare yakalamak yasaktır.
-Eğer aynı zamanda aksırır, hıçkırır ve gaz çıkarırsanız, patlarsınız.
-Aşık olduğumuzda beynimiz “phenylethylamine” üretir. Bu kalp atışınızı hızlandırır ve sizi mutlu yapar. Mu kimyasal madde çikolatada da vardır.
-Uzayda yerçekimi olmadığı için astronotlar ağlayamaz. Çünkü gözyaşı aşağı düşmez.
-Birinci Dünya Savaşında Fransa ülkedeki tüm taksileri tüm taksileri devraldı ve askerler cepheye bu taksilerle taşındı.
-1994 Dünya Kupası’nda, Bulgaristan futbol takımının 11 oyuncusunun hepsinin isminin sonu “OV” ile bitiyordu.
-Sivrisinek kovucu spreyler sinekleri kovmaz, sizi gizler. Sivrisineğin alıcılarını bloke ederek sizin orada olduğunuzu anlamalarını engeller.
-Kahve sarhoş bir insanın ayılmasına yardımcı olmaz. Hatta çoğu zaman alkolün etkisinin artmasına yol açar.
-Kereviz yerken harcanan kalori,kerevizin içindeki kaloriden daha fazladır.
-Bir pire, kendi büyüklüğünün 150 kat yüksekliğine zıplayabilir. Bu oranı tutturmak için insanın yaklaşık 30 metre zıplaması gereklidir.
-Klinik ölüm sonrası insan 5 dakika içinde hayata geri getirilebilir. 5 dakika sonra beyin hücreleri ölmeye başlar, ama yine de bu süreyi 5 dakika daha uzatmak mümkündür.
-İnsan uzun süre bir böbrek ve bir akciğerle, midesiz, dalaksız yaşayabilir, ama karaciğersiz bir dakika bile yaşayamaz.
-Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.-Soğuk havalarda ısınmak için alkol almak son derece tehlikelidir. Yüzeysel damarlarda genişlemeye yol açan alkol bir süre kendinizi ısınmış gibi hissetmenize yol açarken, vücudun ısı kaybını kolaylaştırır. Bu da donmayı çabuklaştırır.
-Macar Yanosh Voven ve karısı Sara dünyada en uzun aile hayatı sürmüşler. Onlar 147 sene beraber yaşamışlar. Yanosh 172, Sara 164 sene yaşamıştır. Öldüklerinde en küçük çocuklarının 116 yaşı varmış.
-En büyük kuş yumurtası devekuşunundur. 15 - 20 santimetre uzunluğunda ve ortalama 1.7 kilogram ağırlığındadır. Kaynatılarak pişirilmesi 40 dakika sürer.

26
ByKuS Muhabbet / Ynt: HAYDARIN MEKTUBU
« : Mayıs 06, 2009, 05:50:59 ÖS »
bence döner   :D :D :D :D

27
öyle ama keşke dememek için katlanmak lazım değilmi ?

28
ByKuS Muhabbet / Ynt: Beğendiğimiz Şiirleri Toplayalım
« : Mayıs 06, 2009, 05:48:01 ÖS »
sizden de bekliyorum arkadaşlar

29
ByKuS Muhabbet / Ynt: Beğendiğimiz Şiirleri Toplayalım
« : Mayıs 06, 2009, 05:47:21 ÖS »
Zalim Ölüm
Zengin,fakir ayırmayan
Makam,mevki tanımayan
Güzel,çirkin acımayan
Ölüm,ölüm zalim ölüm

Sevenleri ayıran o
Ocakları söndüren o
Kapı,kapı dolaşan o
Ölüm,ölüm zalim ölüm

Trafikte canavardır
Kötülerle arkadaştır
Savaşlarda doyumsuzdur
Ölüm,ölüm zalim ölüm

Bazen verem,bazen kanser
Çare olmaz dertler bulur
Doktor,doktor süründürür
Ölüm,ölüm zalim ölüm

Uçaklarda,gemilerde
Otolarda,trenlerde
Kaçamazsın bulur seni
Ölüm,ölüm zalim ölüm

Hatır bilmez,rüşvet almaz
Yalvar,yakar söz dinlemez
Yaşamana izin vermez
Ölüm,ölüm zalim ölüm
 

Şahin Ertürk

30
ByKuS Muhabbet / Ynt: Beğendiğimiz Şiirleri Toplayalım
« : Mayıs 06, 2009, 05:46:22 ÖS »

Kapılmışım

kapılmışım bir güzele ben de gidiyorum
hayatı yaşamaya çalışıyorum
belki gelir ya
beni sever ya
benimkide bir umut işte...
yoksa nerden sevecek o beni..
burnu kaf dağında mubarek ...

kapılmışım bir sevdanın peşine
aşık etti sevmediğim huyuna
deli etti bıkmadı huyundan
benimki de bir umutya
bekledim onun gelişini aylarca.....

kapılmışımbir cilvelinin peşine
cilvesi bitmez, nazı tükenmez
sorsan ismini de bilmez
benimkide bir uımutya
belki gelir beni hatırlar...

kapılmışım bir derdin peşine
çözsem bi türlü, çözmesem bi türlü
mehmet huyun kurusun
nedir seni bunca yoran soru...
benim ki de bi umutya
belki çözerim ....

kapılmışım bide senin peşine
bende ne akıl kaldı
ne de fikir
ne düşünce kaldı
nede mantık
ne benliğim kaldı
ne de öz güvenim
çıkmıyor artık sesim
benim ki de bi umutya
zaten hayat umut deryası ..
umut fakirin aşı, sevgisi, hayata tutunma dalı ......



Mehmet Emin Demirtaş

Sayfa: 1 [2] 3 4 5