Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz
Mesajlar - pudra_shekeri
Sayfa: 1 ... 68 69 [70] 71 72 ... 109
1036
« : Şubat 23, 2008, 12:48:50 ÖS »
Yaprak Dökümü'ndeki sürpriz öpücük Türkiye'yi ekranları başına kilitledi.Reyting rekortmeni Yaprak Dökümü’nde evin büyük kızı Fikret’in eşi Tahsin ile yakınlaşması milyonları ekrana kilitledi. Dizideki öpüşme sahnesi internette en çok tıklanan videolar arasına girdi.
Yaprak Dökümü dizisinin Fikret’i Bennu Yıldırım, geçtiğimiz haftanın en çok konuşulan sahnesini anlattı:
Tahsin ile Fikret’i birbirlerine yakıştırıyorlar. Çünkü Tahsin’in evindeki umut verici gelişmeler seyirciyi rahatlatıyor. İnsanlar bunu bekliyordu, böyle bir şey gördüklerinde coşkuya kapıldılar.
1037
« : Şubat 23, 2008, 12:46:36 ÖS »
Türk kızı Sinem Saniye her yıl binlerce kişinin katıldığı Billboard Dünya Beste yarışmasında ikinciliği kazanınca Amerikalı müzik otoritelerinin gözdesi haline geldi.ÜNLÜLERLE BİRLİKTE
Billboard’un ABD’deki plak şirketlerine ve en büyük radyo ve TV kuruluşlarına gönderilecek olan yeni starlar CD’sinde, Sinem, "Boom Sheke Nana" isimli şarkısı ile yer alacak. Sinem’in Billboard Dünya Beste yarışmasında aldığı ikincilik ödülü, Branson şehrinde düzenlenecek olan ödül töreninde verilecek.
Müzik dünyasının ünlü simalarının da yer alacağı ödül töreninin heyecanını yaşayan Sinem, "Yarışmaya dünyanın her köşesinden binlerce kişi katılıyor. Benim parçam, diğer kazanan parçalar ile birlikte bir CD'ye konacak, Amerika’daki en tanınan radyo, TV ve plak şirketlerine gönderilecek" dedi.
HER GÜN TEKLİF GELİYOR
Shakira ve Madonna gibi dünya yıldızlarıyla çalışan Fransız prodüktör Henri Scars Struck ile birlikte çalışan Sinem neredeyse her gün konser ve radyo programları için teklif aldığını da sözlerine ekledi.
1038
« : Şubat 23, 2008, 12:40:57 ÖS »
Hızla gelişen bilişim teknolojisi dünyayı adeta küresel bir köy haline getirirken, internet kullanımı her kesimde hızla yaygınlaşıyor. OECD tarafından hazırlanan İnternet Raporu'nda kimi gelişmekte olan ülkelerde kablosuz ağ bağlantılarının kablolu bağlantıları geçmekte olduğuna dikkat çekildi. İnternetin gelecek yeni müşterilerinin yoksul milyarlar olacağı vurgulanan raporda, kablosuz ağın yaygınlaşacağı ifade edildi.
Raporda "İnternet ortamının tüm paydaşları, küresel bir güvenlik kültürünün inşa edilmesi için sınırlar ötesi işbirliğine gitmelidir." tavsiyesinde bulunuldu.
OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) tarafından hazırlanan 'İnternete Erişimde Gelişmeler İçin Küresel Fırsatlar' başlıklı rapor açıklandı. 68 sayfalık rapora göre, dünya nüfusunun yüzde 80'i internetten faydalanamıyor. Yeni milyarlarca internet kullanıcısının çoğu gelişmekte olan ülkelerden olacak, internete kablosuz ağlar üzerinden bağlanılacak. Kimi gelişmekte olan ülkelerde kablosuz ağ abonelerinin sayısı sabit ağlara bağlı abonelerin sayısını geçti.
Bu artış bazı ülkelerde yüzde 20'den fazla. Gelecekteki 'yeni' internet kullanıcılarının, internetin ilk kullanıcılarından farklı özellikler gösterecekleri ve 'yoksul' bölgelerden gelecekleri kaydedilen raporda, "Örneğin, şu anda kablosuz ağlara üye olan kullanıcıların çoğunluğu, günde 2 dolardan az gelire sahip kullanıcılardır." bilgisi yer aldı. İnternet altyapısında liberalleşme, sabit ve kablosuz erişim ağlarının gelişmesinde, internete erişimi mümkün ve ucuz kılma adına anahtar işlev görüyor.
1039
« : Şubat 23, 2008, 12:37:57 ÖS »
Kadınları anlamakta zorlananlar için işe yarar ipuçları... Eğer kadınları bir türlü anlayamamaktan yakınıyorsanız, söylediklerinin alt metinlerindeki kodları çözememişsiniz demektir. Aşağıdaki yazıya bir göz atarak, en azından birkaç konuda şifreleri kırabilirsiniz!
Sinirli değilim!
Söylediği: "Sinirli değilim."
Demek istediği:"Sinirliyim."
Eğer dudaklarını sıkarak "Sinirli değilim" diyorsa, sizin başınıza öreceği çorabı düşünüyordur. Sinirini geçirmek için, soru sormayı bırakıp bir an önce yüzünü güldürecek bir şeyler yapmanız gerekir. İşin zor yanı, kadınlar sinirlendikleri konuları asla unutmazlar. Bu yüzden sinirlerini yatıştırdıktan sonra konuyu sakince çözmeye çalışmanız yerinde olur.
Seni kardeşim gibi görüyorum!
Söylediği: "Seni kardeşim gibi görüyorum."
Demek istediği: "Senden hoşlanmıyorum."
Muhtemelen sizden hoşlanmıyor ya da hayatında başka biri var. "Bunu bana doğrudan söyleyebilirsin" ruh haline hiç kapılmayın, çünkü kadınlar bu tarz bir söylemin daha kırıcı olduğunu düşünürler. Böylesi durumlarda ona karşı bir adım daha atmamanız gerekir, yoksa kaçan kovalanır durumu yaşanacaktır!
Arkadaşlarını seviyorum ama...
Söylediği: "Arkadaşlarını seviyorum ama..."
Demek istediği: "Arkadaşlarını sevmedim."
Arkadaşlarınızın hareketlerinden hoşlanmıyor belli ki... Onlarla zaman geçirmenize karışmak istemiyor. Siz de bilinçli bir erkek olarak onu peşinizden her yere sürüklemeyin. Yanlış anlaşılmasın, "Gelir misin" diye sormayı da ihmal etmeyin.
Benimle yeteri kadar ilgilenmiyorsun!
Söylediği: "Benimle yeteri kadar ilgilenmiyorsun!"
Demek istediği: "Benim ve ilişkimiz hakkındaki düşüncelerini merak ediyorum."
Çok konuşmayan erkekler hakkında kadınların düşüncesi de sabittir. Bu yüzden farklı yollar deneyerek ağzınızdan laf almaya çalışırlar. Cımbızla da olsa! Bu cümle ile aklındaki soruyu yanıtlamanızı isterler, ama tabii ki böyle bir şey asla olmaz! Yapmanız gereken bu gizli soruya bir şekilde yanıt vermenizdir. Aksi halde aynı soruyu farklı şekillerde sormaya devam eder.
Nasıl görünüyorum?
Söylediği: "Nasıl görünüyorum."
Demek istediği: "Daha çok ilgiye ihtiyacım var!"
İlişkiniz hakkında aklına takılan soru işaretleri var ve kesinlikle kendisiyle yeterince ilgilenmediğinizi, ondaki değişiklikleri fark etmediğinizi düşünüyor! Böyle düşünen bir kadın ilgisizlikten sıkılmıştır. Yapmanız gereken beğenmemiş olsanız bile "Üzerindeki sana çok yakışmış" demenizdir. Tabii bu sözcükler biraz da gerçeğe dayanmalıdır, çünkü samimiyetinizi test ediyor olacaktır.
İhtiyacımız var = Ben istiyorum
Bu senin kararın = Doğru karar apaçık görünüyor ama...
Ne istersen yap = Sonra nasıl olsa ödetirim onu sana.
Konuşmamız gerekiyor = Şikayetlerim var.
1040
« : Şubat 23, 2008, 12:36:16 ÖS »
Özellikle genç evliliklerdeki boşanma nedenleri arasında, bilgisayar oyunları tutkusu da yer almaya başladı. Teknolojinin sunduğu imkanları abartınca soluğu mahkeme kapısında alan çiftler, bilgisayar oyunlarını ve bilgisayardaki sohbet kayıtlarını, mahkemeye delil olarak sunuyorlar...
Adana Adliyesi yetkililerinden aldığı bilgiye göre, boşanma davalarında eşlerin “ekonomik sorunlar” ve “şiddetli geçimsizlik” gibi bilindik gerekçelerin yanında genç evliliklerdeki boşanma nedenleri arasında bilgisayar oyunları tutkusunun da yer alması kaygı yaratıyor.
Önümüzdeki yıllarda teknoloji nedenli boşanmaların artacağını tahmin eden Adliye yetkilileri, bazı kişilerde neredeyse “bağımlılık” haline gelen bilgisayarın, çiftlerden birinin saatlerce bilgisayar başında zaman geçirmesi, bu nedenle evini ve eşini ihmal etmesinin şiddetli tartışmalara zemin hazırladığına dikkati çekiyor.
BİR ÖRNEK
Adana’da, bir kadın, malulen emekli olan kocasının bütün gün bilgisayar başında olduğunu, yemeğini bile bilgisayar başında yediğini, kendisi ve ailesiyle ilgilenmediğini, bu nedenle aile düzenlerinin ve ilişkilerinin bozulduğunu gerekçe göstererek, boşanma davası açtı. Dava, teknolojiyi gerekçe gösteren kadının isteği ve eşinin de bunu kabul etmesi nedeniyle boşanmayla sonuçlandı.
1041
« : Şubat 23, 2008, 12:29:24 ÖS »
Danimarkalı bilim adamları, bir kişinin yaşının göz merceğine bakılarak anlaşılmasının yolunu buldular. Danimarkalı araştırmacılar, buldukları yeni yöntemde, doğum zamanında gelişen ve hayatın geri kalanında değişmeden kalan göz merceği olarak bilinen özel proteinleri ölçmek için radyo karbon kullandıklarını kaydetti.
PLoS One dergisinde yayımlanan çalışmaya göre, Danimarkalı araştırmacılar, göz merceğindeki karbon 14 olarak bilinen karbon izotopunu analiz ederek, 13 kişinin yaşını 1,5 yıllık bir çalışma sonunda doğru olarak buldu.
Gözlerden yaşın bulunması yönteminin, ölenlerin kimliklerinin belirlenmesi konusunda adli uzmanlara ve bilim adamlarına yardım edebileceğine dikkat çekiliyor.
Bilim adamları, fosillerin ya da kemiklerin tarihlerini belirlemek için uzun süredir radyo karbonu kullanıyordu. Kısa zaman önce de araştırmacılar, yakın zamanda ölmüş bir kişinin yaşının diş minesinden hesaplanmasıyla ilgili tekniği onaylamıştı.
1042
« : Şubat 23, 2008, 12:27:54 ÖS »
Meğer ne çok özlemişiz... Ne kadar hasret kalmışız bu sese...Fenerbahçe- Sevilla maçında mikrofon başına geçen Halit Kıvanç, maçın tamamını anlatmadı ama arada konuşturdu ustalığını...
Spiker maçı anlatmayı bırakıp yorum yapacaksa işte böyle yapmalı dedirtti... Yaptığı hataları da öyle tatlı çevirdi ki...
17. dakika: Goool...Goool... Goool... İşte bu...
Büyük usta o meşhur goool diye bağırışı ile katıldı maça...
Ve 6 dakika sonrası...
24. dakika: Edu'yu forvete almak lazım... Bu kaçıncı gol böyle... Allah kendimize ağlatmasın diyoruz... Hadi çocuklar, artık söylenecek bir söz yok... Edu gol krallığına gidiyor ama tersten...
(Edu'nun kendi kalesine attığı golden sonra)
26. dakika: Niye sustuk... Daha dakikalar var... Niye bir tane daha atmayalım... Onlar bakın dakikalara oynuyorlar...
28. dakika: İlker Yasin: Roberto Carlos böyle maçlarda biraz ön plana çıkmalı, sorumluluk almalı...
Halit Kıvanç: Roberto Carlos sanırım şaşırdı... Karşıdan gelenleri mi tutsun, arkadaşlarının golünü mü tutsun... O yüzden herhalde düşünceli diyorum...
31. dakika: Spiker: Hakem çok yakında (Gökhan'a yapılan faulde)
Halit Kıvanç: O kadar yakınsa sarı kartı da çıkarabilirdi o zaman... Ben demiyorum bunu, FİFA öyle diyor...
33. dakika: Yahu! Net olarak; "Bu nedir" diye bağırılacak bir durum değilmiş... Malesef öyle... (Escude'nin ceza sahasında elle oynadığı iddialarıyla ilgili...)
34. dakika: Iııhh! (Edu'nun topu ayağının altından kaçırdığı pozisyonda çıkardığı ses...)
41. dakika: Spiker: Sevillalı futbolcu Uğur'a 20 saniye boyunca adeta yapıştı, bırakmıyor...
Halit Kıvanç: 20 saniye tutunca faul olmuyor demekki... FİFA bu maçı izledikten sonra hakemi bir faul kursuna gönderse iyi olur...
43. dakika: Gooll... Gol.. Gol... Hayır değil... Ah! Ah! Hepimiz görmek istediğimizi gördük... Kaçar mı dediğimiz pozisyonlar var ya... İşte bu... Kaçar mı...
45. dakika: Spiker: İlk 45 dakika bitti. Gol istiyoruz Fenerbahçe'den...
Halit Kıvanç: Bir dakika... Bir dakika... Araya gireceğim... Gol istiyoruz Fenerbahçe'den... Ama lütfen karşı ki kaleye olsun...
48. dakika: Ahhh!! Volkan için şu ana kadar nazar değmesin diyeceğim. Yalnız çözemediğim bizim Roberto Carlos... Edu'nun golünün etkisinde mi kaldı... Biraz pasif görünüyor bence...
49. dakika : Dakikaları çaldıktan sonra kalktı... Bu kadar büyük bir takımın fulbolcusu gıcık hareketleri yapmamalı... (Daniel Alvez yerde sakatlık numarası yapıp, zamana oynayınca...)
56. dakika: Lugano attı...Golll... Golll...Golll... Ve gooolll...
Alex at demek geldi içimden... Hissetti herhalde...
57. dakika: Ahhh!! Ah! (Selçuk orta sahada top kaptırınca)
58. dakika: Ve Alex gidiyor köşeye... Doğru görüyorum değil mi Alex... Topu dikiyor ve... Hadi sen devam et Şener...
59. dakika Dün gece otelde uykularını alamadılar sanırım, sık sık yatıyorlar. Allah maçın sonunda da yatırsın diyorum, başka bir şey diyemeyeceğim... (Köşe vuruşunda kaçan pozisyon sonrası, Daniel Alvez yere yatınca...)
61. dakika: Hadi Carlos git içeri... Üçüncü gol... Hadi...
(Carlos'un ortası kaçınca..). Ah... Üçüncü gole bir değil, iki değil, üç kez yaklaştık...
65. dakika: (Gol sonrası ) Şimdi biraz zora girdik... Buyrun!
68. dakika: Hakem yeni uyandı...(Palof'a sarı kart çıkınca)
72. dakika: 5 dakikada ancak yerden kalkar o şimdi... Bekleriz...(Yere düşen Sevillalı futbolcu hemen kalkınca) Aaa... Hayret çabuk kalktı...
77. dakika: Bugünkü maçta güvendiğimiz isimler ortada yok... Kaptan Alex, top ayağına gelince şöyle o meşhur dönüşünü yapıp harika bir orta kesecek diyoruz ama daha beni haklı çıkarmadı... Deivid'de bugün iyi çıkmadı... Tabii bir de Roberto Carlos, çok büyük kayıp...
78.dakika: İtiraf etmek lazım ki bizim oyuncular Sevillalı oyuncuların ayağından top almakta zorlanıyorlar.
80. dakika: Alman hakem devam diyor... Ben pes diyorum, o devam deyince... (Faule hakem devam deyince)
87.dakika: Goooll... Goooll... Başımız önümüzdeydi... Birden başımı kaldırdım... Kaptan Alex verdi ve Semih attı... 3-2 galip Fenerbahçe...
89.dakika: Çok kendimizi gerdik bu maçta... En azından böyle bitmesi lazım... Hadi çocuklar 4-2 kötü birsonuç değil... Ligde de alıyorsunuz.
(Volkan'ı alkışlayıp...)
90. dakika: Halit kıvanç olarak diyorum ki; Ben bir maç anlatamam dedim... Ama size mutluluk müjdesini veren takımda olurum' dedim...Beni bugün bu mikrofonlara getirenlere teşekkür ediyorum... Fenerbahçe'ye teşekkür ediyorum... (Bu sözlerin ardından büyük usta gözyaşlarına boğuldu...)
Uzatmalar bitmek bilmeyince Kıvanç hakeme kafayı taktı: Artık 26 dakika 48 saniye uzatır...
1043
« : Şubat 23, 2008, 12:26:07 ÖS »
Bilgisayar oyunu düşkünleri yakında sanal ortamda duygu ve düşünce yoluyla da oyun oynayabilecek... BBC'nin haberine göre, ABD-Avustralya ortak şirketi Emotiv'in ürünü olan özel bir başlık, beyindeki elektriksel faaliyetleri yakalayıp kablosuz bağlantı yoluyla bilgisayara gönderiyor.
Böylece oyunu oynayan kişi, sanal ortamda kontrol ya da kumanda çubuğu olmaksızın doğal ve sezgisel olarak hareket edebiliyor.
İnsan beyni yaklaşık 100 milyar sinir hücresi ya da nörondan oluşuyor. Bunlar sinirsel uyarıları elektrik yoluyla ya da kimyasal olarak iletiyor. Başlık, sinirsel faaliyetleri okumak için elektroensefalografi ya da EEG adı verilen bir yöntem kullanıyor.
Halk arasında beyin elektrosu çekme diye de adlandırılan ve yaklaşık 100 yıldır kullanılan bu yöntemle beynin bir çok çalışma bozukluğu tespit edilebiliyor.
Başlık temel olarak beyin dalgalarını okuyup bunları bilgisayar oyununu yönetecek komutlara çeviriyor.
Emotiv şirketinin Genel Müdürü Tan Le, bu başlığın oyunlardaki sanal karakterlerin duygusal tepkilerini daha gerçekçi yapacağı görüşünde. Bu yöntemin yeni olmadığını söyleyen Le, herkesin kullanabileceği şekilde ve oyun oynamak için ilk defa piyasaya sürüldüğünü ifade ediyor.
Epoc adı verilen teknoloji sayesinde bir çok yüz mimiğini yapmak mümkün. Örneğin oyuncu gülümsediğinde, göz kırptığında ya da yüzünü ekşittiğinde başlık bu mimikleri algılayıp oyundaki karakterin yüzüne aktarabiliyor. Ya da oyunda bir başka karakteri öldürdüğünüzde güler ya da mutlu olursanız, sanal karakteriniz sizi duyarsızlıkla suçlayabiliyor.
Bu mimikler ya da eylemlerin sayısının 30'u aştığı belirtiliyor. Oyunculara sadece düşünce gücüyle sanal ortamda eşyaları hareket ettirebilmek düşüyor.
299 dolara satın alınabilecek bu aygıt, hareketleri algılamak için bir jiroskoba ve bilgisayara takılı USB ile bağlantı kurmasını sağlayacak kablosuz iletişim teknolojisine sahip.
Özel başlık, heyecan, meditasyon, gerginlik ve öfke gibi duyguları; gülümseme, gülme, göz kırpma, şaşkınlık gibi yüz ifadelerini; itme, çekme, kaldırma, bırakma, çevirme gibi komutları algılayabiliyor.
1044
« : Şubat 23, 2008, 12:22:32 ÖS »
Japon Fujitsu firması dünyanın en küçük PC’sini üretti... Dünyanın en küçük kişisel bilgisayarı Fujitsu Lifebook U1010S, Hindistan’da yapılan tanıtımla bilgisayar severlerin begenisine sunuldu.
Bir dosya kağıdı boyutunda olan PC, dizüstü bilgisayarlara alternatif olarak tasarlandı. Fiyatının 1500-2000 dolar arasında olması beklenen PC’nin ne zaman satışa çıkacağı henüz belli değil.
63 gram ağırlığı ve bir dosya kağıdı büyüklüğündeki boyutuyla, Lifebook U1010S dizüstü ve avuçiçi bilgisayarlara alternatif olmayı amaçlıyor.
Bir masaüstü bilgisayardaki tüm yazılım ve teknik olanakları bünyesinde barındıran bu küçük bilgisayarların hedef kitlesi ise çok seyahat eden bilgisayar kullanıcıları.
Fujitsu Direktörü Ivan Kam, “Bu dünyadaki en hafif PC. Bir dosya kağıdı boyutunda. Aynı zamanda hem potik okuyucusu hem de ana belleği var” dedi.
Fujitsu Lifebook U1010S’i benzerlerinden ayıran bir diger özellik ise aralıksız 11 saatlik pil ömrü. Bu pil aynı zamanda bilgisayarınızdaki bilgilere ulaşımı engelleyen bir koruma programı özelliğine de sahip.
Bilişim dünyasının dev isimleriyle yarışan Fujitsu, bu son ürünlüyle önümüzdeki iki yıl içinde en çok PC satan ilk 10 firma arasına girmeyi hedefliyor.
1045
« : Şubat 23, 2008, 12:16:05 ÖS »
RTÜK'ün şikayet hattı "dekolte şikayetleri"yle doldu... RTÜK'ün şikayet hattı son zamanlarda ’Dekolteli kadınlardan rahatsız olan’ izleyici ile meşkul oluyor.
RTÜK'e şikáyet edilen görüntüler arasında, geçtiğimiz günlerde yaşamını kaybeden Aysel Gürel ile birlikte Pepsi Max reklamında rol alan Aysun Kayacı da bulunuyor. Kayacı’nın, reklamdaki öpüşme sahnesi, "Türk ahlak yapısına uygun" bulunmuyor.
İŞTE ŞİKAYETLER
RTÜK hattına, çoğunlukla erkeklerin yaptığı şikáyetlerden bazıları şöyle:
* Aysun Kayacı’nın Pepsi reklamlarındaki müstehcen görüntülerinden dolayı şikáyetçiyim. Genel ahlak kurallarına uymayan, çocuklarımızı olumsuz etkileyen bu reklam hakkında gereğinin yapılmasını istiyorum. İki kadın, polis kılığına girmiş ve polisleri aşağılıyor. Türk kültürüne uymayan reklamın yayından kaldırılmasını istiyorum. Ailece izlenecek bir reklam değil.
* Sunucu bayanların göğüs dekoltelerinden ve Yataş reklamındaki müstehcen görüntülerden rahatsızım.
* Coteks Ped reklamında cümle içerisinde devrim yarattı deniyor. Yaratmak Allah’a mahsustur. Dine aykırı reklam yapıyorlar.
* Cemil İpekçi’nin reklamından rahatsızlık duyuyorum. Bu insanın hiçbir kanalda yayına çıkmasını istemiyorum.
1046
« : Şubat 23, 2008, 12:13:12 ÖS »
Porsche ve Lamborghini'yi Sollayan Dünyanın İlk Ağaç Arabası Yollara Çıkmak İçin Gün Sayıyor... Porsche ve Lamborghini'yi sollayan dünyanın ilk ağaç arabası yollara çıkmak için gün sayıyor.
Büyüleyici aracın ağaç kaputunun altında 4.6litrelik ve 700 beygir güç üreten V8 motor barındırıyor. Bunun anlamı Porsche 911'den yaklaşık 300 beygir daha fazla güç üretiyor demek. Bu hız makinasının kadranında 385 kilometreyi görmek mümkün.
Kontraplak, MDF ve Akça ağaç kombinasyonundan üretilen aracın ağırlığı 1.134 kilogram. Bu haliyle Porsche'dan 240 kilogram daha hafif. İki kişilk aracın şanzıman kutusu manuel ve 6 ileri, 0'dan 100 kilometreye ise sadece 3 saniyenin biraz üzerinde bir zamanda çıkıyor.
Motor, vites kutusu, camları ve tekerlekleri hariç neredeyse tamamı ağaçtan imal edilen aracın şasesi de ağaçtan. Yaklaşık 4.5 metre uzunluğundaki aracın tekerleklerinin çapı 50 santimetre. Süspansiyonları ve yayları da lamine edilmiş ağaçtan yapıldı. Henüz fiyatı belirlenmemiş olan aracın bu yılın ilerleyen aylarında yolların tozunu attırması planlanıyor.
Projenin başındaki Joe Harmon, ağaç malzemenin şaşırtıcı sonuçlar verdiğini belirterek, "Alaminyum alaşım ve çelikle karşılaştırıldığında ağacın da yüksek bir dayanımı var. Çok değişik kontrüksiyonlara da olanak tanıyor. Ağaç malzemeye bakmak, koklamak ve hissetmek çok deiğişik bir durum. Ağaç malzemenin sınırlarını zorlamak anlamında değişik bir çalışma oldu" diyor.
1047
« : Şubat 23, 2008, 12:11:06 ÖS »
Gelecekte şarjım bitiyor diyenler koşacak.. Nasıl mı? İşte müthiş icad... ABD'li bilim adamları diz hareketlerinden elektrik üreten portatif bir jeneratör üretti.
Daily Mail gazetesinin haberine göre Michigan Üniversitesi bilimadamları tarafından geliştirilen 'biyomekanik enerji toplayıcısı' adlı cihaz, yürürken dizin yaptığı hareketlerden oluşan kinetik enerjiyi elektriğe dönüştürüyor.
Pittburgh ve Simon Fraser üniversitelerinden 6 denek üzerinde denenen cihaz, saatte 3 kilometre yürüyen bir kişinin tek bacağından ortalama 5 watt elektrik üretebiliyor. Bu miktar aynı anda yaklaşık 10 cep telefonunu çalıştırmaya yetiyor. Uzmanlar, ortalama bir hızla koşan deneklerin ise yaklaşık 54 watt elektrik ürettiğini, bunun da standart bir ampülü yakmaya yetebileceğini kaydediyor.
Cihaz sayesinde bundan böyle cep telefonunu şarj etmek ya da Ipod'unu dinlemek isteyenlerin 'yürümesi' yeterli olacak.
Cihazın mucidi Doktor Arthur Kuo, cihazın cephede savaşan askerlerin teknik donanımları için de yeterli bir enerji kaynağı olacağını vurguladı.
1048
« : Şubat 23, 2008, 12:09:26 ÖS »
İsveç'te yapılan bir araştırmada, günde bir ya da iki kadeh içilen şarabın kadınların hafızasına yararlı olduğu belirlendi. Sert içkiler ise ters etki yaratıyor...İsveç'teki Gothenburg Üniversitesi araştırmacıları, şarabın ilerleyen yaşlarda kadın beynini uyanık tuttuğunu ancak damıtılmış alkollü içkilerin tam tersi etki yaptığını belirledi. 34 yıl boyunca 1500 kadının sağlık durumu ve yaşam tarzını izleyen doktorlar günde bir veya 2 bardak şarap içmenin kadınlarda aşırı unutkanlık ve bunama riskini yarı yarıya azalttığını saptadı. Buna karşılık votka ve cin gibi sert içkiler tam tersi sonuç yarattı. Şaraptaki "flavonoid"lerin zihni güçlendirici bir etki yaptığı belirtildi.
Orta yaştan itibaren düzenli olarak şarap içmenin bunama riskini yüzde 50 oranında azalttığının kaydedildiği araştırma raporunda sert alkollü içeceklerin zihinsel yetenekleri yüzde 50 düşürdüğü bildirildi.
1049
« : Şubat 20, 2008, 04:16:37 ÖS »
Rize'de fıkraları aratmayan olay... Herşey alkollü sürücünün ehliyetine el konulmasıyla başladı! Rize'de her türlü motorlu taşıt kullanmaktan men cezası alan Ali Ekşi, karakola bakın nasıl gitti.
Rize'de alkollü araç kullandığı gerekçesiyle, soruşturma süresince her türlü motorlu taşıt kullanmaktan men cezası alan Ali Ekşi, imza atmak için karakola otomobiliyle gidince 35 gün hapis cezasına çarptırıldı. Fıkra gibi olay geçen ay Rize'de yaşandı. Alkollü araç kullanırken yakalanan Ali Ekşi, 'trafik güvenliğini tehlikeye düşürmek' suçundan savcılığa sevk edildi.
Savcılık, Ekşi'nin ehliyetine el koyarak her türlü motorlu taşıt kullanmasını yasakladı. Savcılık ayrıca, Ekşi'nin pazartesi ve cuma günleri Tophane Polis Merkezi'ne giderek imza atmasını kararlaştırdı. İmza atmaya aracıyla giden Ekşi tekrar mahkemeye sevk edildi. Ekşi'ye, 'yargı kararlarına uymamak' suçundan 35 gün hapis cezası verildi ve cezaevine konudu
1050
« : Şubat 19, 2008, 04:14:29 ÖS »
mert ekren,1 ekim 1978´de istanbul´da doğdu. özel yıldız lisesi´nde öğrenimini tamamladıktan sonra müzikal hayatına profesyonel anlamda başladı. damarlarında bulunan müzik geni, idealist kişiliğiyle buluştuğunda ilk başarısını "kuşadası altın güvercin" müzik yarışmasında "aşkımı çaldın" isimli parçasıyla birinci olarak kazandı. ardından gelişim orkestrası´nın desteğiyle uğur başar´ın direktörlüğünde kendi ismini taşıyan ilk albümünü çıkardı. albümün çıkış parçası 1997 yılının ses getiren parçalarından biri olan "içine mi düştüm aşkın" olurken, albümdeki diğer parçalarda beğeni topladı.
sonrasında 1999´da ikinci albümü "aşk için"´i müzik dünyasına kazandırdı. albümün çıkış parçası "alo orda mısın" dillere pelesenk oldu. fakat ülkemizi derinden etkileyen deprem sonrası sanatçı çalışmalarına ara verdi. albümün ikinci klip parçası "aşk için" dönemin beğeni toplayan parçaları arasında yerini aldı.
üç sene süren sessizliğin ardından "gitme dur" (2002) albümüyle dinleyicileriyle buluştu. albümün ilk klibi kemal başbuğ´un yönetmenliğinde "ısırdın beni" adlı parçaya çekildi. albümün kendine has dokusu özellikle "uyku haram", "ayrılmayalım", "gitme dur" gibi parçalarda hissedilebiliyordu.
son albümü "sil baştan"´ı universal müzik etiketiyle 2004´de yayınladı. albümün çıkış parçası "bu ne sevda" farklı tarzıyla beğeni toplarken, özellikle "nayır nolamaz" yapılan farklı remixleriyle yazın en çok dinlenilen parçaları arasında yer aldı.
sanatçı´nın birçok bestesi başka sanatçılarca yorumlanmış ve başarıya kavuşmuştur. alişan´ın "ikimize birden" reyhan karaca´nın "tam isabet", burcu güneş´in "sahilden" birer mert şarkısıyken, mustafa sandal´ın "mevcut" şarkısının sözleri mert´e aittir. besteci ve söz yazarlığı ile dikkat çeken sanatçı aynı zamanda birçok albümde aranjörlük yapmıştır.
Sayfa: 1 ... 68 69 [70] 71 72 ... 109