İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - denizcideniz

Sayfa: [1] 2
1
Hikaye ve Yazılar / SEVGİ.....
« : Şubat 27, 2009, 06:13:29 ÖS »
...sevgi...

 Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki  oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonunun kaportasını mahvettiğini görmüş. Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline  çekiçle vurmaya başlamış. Biraz sakinleşince oğlunu hemen hastaneye götürmüş. Doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da elinden bir şey gelmemiş ve  çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış. Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında,bandajlı ellerini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle, "Babacığım,kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm." demiş ve sonra  babasına şu soruyu sormuş: "Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?" Babası eve dönmüş ve hayatına son vermiş...

Birisi masaya süt
döktüğünde ya da bir bebeğin ağladığını işittiğinizde bu öyküyü hatırlayın. Çok
sevdiğiniz birine karşı sabrınızı yitirdiğinizi
anladığınızda, önce biraz düşünün. Kamyonlar onarılabilir, ama kırılan
kemikler ve incinen duygular hiçbir zaman onarılamaz;genellikle
kişiyle  performansı arasındaki farkı
göremeyiz. İnsan hata yapar. Hepimiz hata yaparız. Fakat
öfkeyle ve düşünmeden  yapılan şeyler
insanı sonsuza kadar rahatsız eder. Harekete geçmeden önce durun ve düşünün.
Sabırlı olun. Anlayış  gösterin ve sevin.



2
Komik Yazılar / ÜÇ YAHUDİ KARDEŞ.....
« : Şubat 27, 2009, 05:58:16 ÖS »
Üç zengin yahudi kardeş annelerine doğum gününde birer hediye almaya karar vemişler.

Hediyelerini yolladıktan sonra aralarında sohbet etmeye başlamışlar.







Birincisi demiş ki;

- Ben anneme kocaman bir ev aldım.




İkincisi;

-Ben bir limuzin aldım ve bir de şöför tutum.




Üçüncüsü;

- Benim hediyem hepinizinkinden güzel. Annemin Tevratı okumayı ne kadar sevdiğini ve gözleri iyi görmediği için artık eskisi gibi okuyamadığını biliyorsunuz. Ona bütün Tevratı ezbere bilen büyük kahverengi bir papağan gönderdim.




Onu eğitmek için 12 Haham 12 yıl boyunca uğraşmış. Tevratı ezberletmişler. Bu papağan için havraya 20 yıl boyunca 1 milyon dolar bağışlayacağım ama buna değer. Annem sadece bölümün adını söyleyecek ve papağan ona ezbere okuyacak.




Öbür kardeşler biz niye bunu düşünemedik diye hayıflanmışlar ve kıskanmışlarsa da bir şey dememişler.




Kısa bir süre sonra anneleri üçüne de birer teşekkür mektubu yazmış.

Birinciye;

'Abraham, bu ev bana çok büyük gelıyor. Tek bir odası yetiyor ama hepsini temizlemek zorunda kalıyorum.'

İkinciye;

'Mişon, yolculuk etmek için çok yaşlıyım, arabayı hiç kullanmiyorum ve şöför çok kaba.'

Üçüncüye;

'Solomoncuğum, annesini mutlu etmeyi bilen tek evladım sensin. Herşeyin büyük maddi hediyeler olmadığını gösterdin. Gönderdiğin tavuk çok lezzetliydi. Teşekkür ederim!...
 



3
Sağlık / SAĞLIKLA İLGİLİ ÖNEMLİ TAVSİYELER...
« : Ocak 25, 2009, 02:35:33 ÖS »
SAĞLIKLA İLGİLİ ÖNEMLİ TAVSİYELER.

 Telefona SOL kulağınızla cevap verin.
 Günde İKİ kere kahve içmeyin.
 SOĞUK su ile hap almayın.
 Akşam 7'den sonra YEMEK yemeyin.
 Tükettiğiniz YAĞLI gıdaların miktarını azaltın.
 Sabahları daha çok akşamları daha az SU için.
 Cep telefonu BATARYALARI ile mesafenizi uzak tutun.
 UZUN süre kulaklık takmayın.
 Gece 10 sabah 6 en ideal uyuma saatleridir.
 Uyku öncesi İLAÇ aldıktan sonra hemen uzan mayın.
 Şarjınız SON çizgiye inmiş kadar az olduğunda telefona cevap
 vermeyin, radyasyon 1000kat fazladır.

4
Her Telden / MUTLULUK FORMÜLÜ......
« : Ocak 25, 2009, 02:29:13 ÖS »
İŞTE MUTLULUK FORMÜLÜ

       Emanete ihanet etmeyin
       Halinizden şikayet etmeyin
       Büyüğünüze emretmeyin     
       Boş şeylerde ısrar etmeyin 
       Cahillerle sohbet etmeyin
       Nefesinizi boşa tüketmeyin
       İnsanları bekletmeyin
       Etrafınızı kirletmeyin
       Hayatınızı mahvetmeyin
       Kimseye minnet etmeyin
       İnsanları yüzüne karşı methetmeyin
       Kimseye küfretmeyin
       Kötülüğe meyil etmeyin
       Malınızı boşa sarf etmeyin       
       Sırrınızı açık etmeyin
       Her şeyi merak etmeyin
       Suçunuzu inkar etmeyin
       Şerefinizi kaybetmeyin
       Vatanınızı terk etmeyin
       İyiliğe niyet edin
       Büyüklere hürmet edin
       Sıkıntıya sabredin
       Aza kanaat edin
       Sözünüzde sebat edin
       Bildiğinizle amel edin
       Hatanızı kabul edin
       Yaramaz ise def edin
       Varken tasarruf edin
       Alimlerle sohbet edin
       Nefsinizle inat edin
       Sofranıza davet edin
       Zararlıysa men edin       


       Seviyorsanız ifade edin
       Kalpleri fethedin
       Misafire ikram edin
       Muhtaca yardım edin
       Bilseniz de istişare edin
       Tehlikeye dikkat edin
       Hakkı teslim edin
       Unutacaksanız kaydedin
       Esirgemeyin lütfedin
       Gariplere merhamet edin
       Kazanmaya gayret edin
       Çalışanı takdir edin
   
       Başarıyı tebrik edin
       Mazereti kabul edin
       Her an tevekkül edin   
   
       Hastaları ziyaret edin
       Çocuğunuzu terbiye edin       

       Herkese tebessüm edin
       Güvenseniz de kontrol edin
       İnanmayana ispat edin
       Fakirleri gözetin
       Hayır için sarf edin   
 


--
Karanlığın en koyu olduğu an,
Aydınlığın en yakın olduğu zamandır.

                                    Sevgiyle Kalın...





5
Atatürk Köşesi / ANITKABİR'İ GEZMEK İSTERMİSİNİZ?
« : Ocak 25, 2009, 02:11:02 ÖS »
Anıtkabiri gezmek istermisiniz.  www.360tr.com/anitkabir Tıkladığınızda açılan sayfanın sağ alt köşesindebulunan krokide siyah küçük noktalar var.nereyi görmek istiyorsanız ordaki noktayı tıklamanızgerekiyor. 

6
Magazin / ÇİN FENG SUİ BURÇLARI......
« : Ocak 25, 2009, 12:35:34 ÖS »
Cin Feng sui Burclari :
> >
> >
> > Birkac dakikanizi ayirin ve ne oldugunu gorun.
> > Eger durust olursaniz bu size gercekleri soyleyecek.
> >
> > Cevaplarinizi bir kagida yazin ve burcunuzu
> > asagida okuyun.
> >
> >
> > 1 - Favori renginiz hangisi : Kirmizi - Siyah - Mavi - Yesil - Sari
> >
> > 2 - Dogum isminizin ilk harfi ?
> >
> > 3 - Dogdugunuz ay?
> >
> > 4 - Hangisin daha cok seversiniz? Siyah mi Beyaz mi
> >
> > 5 - Sizinle ayni cinsiyette birinin adi?
> >
> > 6 - Favori sayiniz?
> >
> > 7 - Hangisin daha cok seversiniz? Kaliforniya - Florida ?
> >
> > 8 - Gol mu seversiniz Okyanus mu?
> >
> > 9 - Mantikli bir dilek tutun
> >
> >
> >
> > Tum sorunlara cevap verince asagiya bakin.
> > Kopya cekmeyin.
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> >
> > 1 - Eger sectiginiz renk;
> > Kirmizi : Alarm durumundasiniz (acik/ uyanik) ve hayatiniz sevgiyle dolu
> > Siyah : Kapali ve agresif birisiniz
> > Yesil : Ruhunuz huzurlu ve rahatsiniz.
> > Mavi : Spontane, ask opucukleri ve sevkatli biriniz
> > Sari : Mutlu bir insansiniz.. Kotu modda olanlara iyi tavsiyeler veriyorsunuz.
> >
> >
> >
> > 2 - Eger bas harfiniz;
> > A-K Hayatinizda bolca sevgi ve dostluk var
> > L-R Hayatinizi maksimumda yasamaya calisiyorsunuz, yakinda
> > hayatiniz yeniden yeserecek.
> > S-Z Baskalarina yardim etmeyi seviyorsunuz. . Geleceginiz guzel
> > gorunuyor.
> >
> >
> > 3 - Eger dogdugunuz ay;
> > Ocak - Subat - Mart : Yil sizin icin guzel gececek. Hic ummadiginiz
> > birine asIk olacaginizi kesfedeceksiniz.
> > Nisan - Mayis - Haziran :Sonsuza kadar devam edecek bir sevgi
> > iliskisine sahip olacaksiniz
> > Temmuz - Agustos - Eylul :Cok guzel bir yil yasayacaksiniz
> > ve hayatinizda koklu degisimlere sebep olacak deneyimler yasayacaksiniz.
> > Ekim - Kasim - Aralik : Ask hayatiniz muhtesem olcak, ruh esinizi
> > bulacaksiniz.
> >
> >
> > 4 - Eger sectiginiz
> > Siyah : Hayatiniz bambaska bir yone dogru hareket edecek.Sizin icin en
> > iyi sey bu olacak ve bu degisimden memnun olacaksiniz.
> > Beyaz : Sizi tamamlayan ve sizin icin herseyi yapabilecek dostlara
> > sahipsiniz ama bunun farkina varmayabilirsiniz.
> >
> >
> >
> > 5 - Bu kisi sizin en iyi dostunuz.
> >
> >
> >
> > 6 - Bu sayi hayatinizda sahip oldugunuz en yakin arkadaslarinizin
> > sayisini gosteriyor.
> >
> >
> > 7 - Eger sectiginiz;
> > Kaliforniya : Macera seviyorsunuz
> > Florida : Yan gel yat bir tipsiniz. (uyusuk)
> >
> >
> > 8 - Eger sectiginiz;
> > Gol : Sizin arkadaslarina, sevgilisine tamamen baglilik gosteren birisiniz.
> > Okyanus : Spontane ve insanlari mutlu etmeyi seven birisiniz.
> >
> >
> >
> > 9 - 1 saat icinde bu maili 1 kisiye gonderirseniz dileginiz
> > gerceklesecek 10 kisiye gonderirseniz, dileginiz dogum gununuzden once
> > gerceklesecek Baskalarina ve kendinize karsi barisIk olun.
> >

7
Her Telden / ARKADAŞIMA...
« : Ocak 22, 2009, 06:52:53 ÖS »
ARKADAŞIMA
canım arkadasım 'a sonsuz sevgilerimle ...
Eski Türklerde Askerler savaşırken arkadan gelecek herhangi bir saldırıyı kontrol edebilmek için sırtlarını bir ağaca, kaya veya taşa vererek ok atarlarmış. Atalarımız 
genelde bozkır hayatı yaşadıkları için bu sırt dayanan nesne genelde bir
taş veya kaya olurmuş. Yıllar sonra sırt dayanan taşın ismi ARKA-TAŞ dan
ARKADAŞ şeklinde dilimize yerleşmiş ve bugün bile güvenebileceğimiz, bizi 
arkadan vurmayacak olan, samimiyetine güvendiğimiz kişilere verdiğimiz
isimdir.
Aşk ve arkadaşlık bir gün yolda karşılaşırlar. Aşk, kendinden emin
bir şekilde sorar;
-Ben senden daha samimi ve daha cana yakınım sen niye 
varsın ki bu dünyada?
Arkadaşlık cevap verir: - Sen gittikten sonra
bıraktığın gözyaşlarını silmek için...
Hiç bir zaman arkadaşsız kalmaman dileğiyle...
Bu hafta ulusal arkadaşlık haftası..
Arkadaşlarına, onları ne kadar düşündüğünü göster!

Ve hep hatırla....
İyi arkadaşlar yıldızlar gibidir, onları her zaman göremeyebilirsin ama orada olduklarını bilirsin.
'Bir dosttan tek bir gül ve güzel bir sözü ben onunlayken almayı, öldükten sonraki bir kamyon dolusu çiçeğe tercih ederim.'

HER ZAMAN YANIMDA OLMASINI İSTEDİĞİM İNSANLARA...

 



                                                                                                                                                                                alıntı

8
Aşk - Sevgi / AŞK...
« : Ocak 21, 2009, 08:51:15 ÖS »
Aşk nedir diye sordular bana, hiç düşünmeden koydum ismini yerine, yazıp yüreğimin elleriyle...
Senli anlamlar yükledim sevda şarkılarının her sözcüğüne, her hecesine. Haykırışlara dönüştüler, içimde bir yerlerde...
Sırılsıklam bir özlemdi gözlerimden akan.
Damla damla bir ümitle içimde oyalanan.
Dokunmanın coşkusuyla, taştı boşaldı birden...
Saklanamaz bir çağlayışla,
kurtuldu esaretten...

Umutlarım terketmişlerdi beni çoktan oysa. Mutululuklarsa uzaktılar bana, bir o kadar da ulaşılmaz.
Yalnızlık bir yağmur misali yağıyordu ruhuma hiç durmaksızın. Zincirleyip yüreğimi, hapsetmiştim ben de ıssızlığıma kendimi.
Ta ki ellerin dokununcaya kadar ellerime...
Atıp yüreğimdeki zinciri bir kenara, açtım bütün kapılarımı sana..
Susturup aklımdan geçen bütün düşünceleri, kulak verdim içimdeki çığlıklara...
Evet, sendin beklenen,
Evet, sendin istenen,
Eksikliği gözlenen,
Yokluğunda özlenen...
Bir yanım hep eksik, hep yarımdı yokluğunda.
Neyi özlediğimi, neyi beklediğimi bile bilmiyordum. Neyi aradığımı, neyi istediğimi bile fark etmiyordum.
Yollarım vardı benim.. Önümü görmeden, bilmeden nereye varacağını, gittiğim.
Bazen hızla koştuğum, bazen yavaş adımlarla yürüdüğüm. Yolların sonu karanlıktı, sen çıkmadan önce yollarıma...
Asabiydim ondandı,
Hep mutsuzdum ondandı,
Yıllar yılı saklandım, gözyaşıyla kutlandım...

Bulutların arkasına gizlenmiş güneş misali, korkuyordum sevdaya göstermekten kendimi.
Bütün karanlıklarımı çıkarıp aydınlığa, güneşim olup doğdun dünyama.
Susuz kalıp kururken ruhum bir toprak gibi, yağmurum oldun, yağdırdın sevdanı üzerime.
Cümlelerimin gizli kalmış özneleri, "sen" li oldular, "biz"li oldular...
Umutsuzluklara ait tüm gözyaşlarımı silip, mutluluğa dair damlalar döktüm gözlerimden..
Gidişin de çok ani oldu ya,
Gelişin gibi...
İşin doğrusu;
Varlığına alışmaktan daha zor oldu,
Yokluğuna alışmak.
Alıştım mı bilmiyorum,
Ama mecbur olduğumu biliyorum.
Boşver...
Coşkusuda çok güzeldi varlığının,
Yokluğunun acısı da, hiç fena değil hani...


Seni görmediğim zamanlarda, hani hiç dokunmadığım günlerde, hani bakışların değmediğinde bile gözlerime, bir an dahi düşünmedim çıkarıp atmayı içimden. Senli kelimelerim çığlığa dönüştüğünde, kaybolduğunda yokluğunun karanlığında, sen duymadığında bile vazgeçmedim sana seslenmekten. Düşlere, hayallere sarılıp, günlerce gecelerce avundum onlarla. Sensizlikte de sevmeyi öğrendim seni.. Hasretini de sevdim.. Seninle herşeyi sevdiğim gibi.. Varlığının heyecanı gibi sahip çıktım, benimsedim yokluğunun acılarına da..
Güldüreni de, ağlatanı da, sevinçler yaşatanı da, hüzünlere boğanı da...
Sana dair, sevdana dair ne varsa, benimdi onlar da...

Soranlara neden böyleyim,
Bilmediğimi söyledim.
Yalandı bu,
Sensizlikti keyifsizlik sebebim.
Gelişinle eksik parçam bir anda tamamlandı...
Sende gördüm ya o an,
Sevinçten nasılda ağlandı...
Geldiğinde sona erdi tüm acıtanlar, tüm sancıtanlar. Çıplak yüreğinle basıp yüreğime, dindirdin yaralarımın kanayanlarını.
Dünyama gelmeden önce kapalıydı gözlerim, açtım gözlerimi, uyandım sevdana.
Hiç beklemediğim bir anda, hiç ummadığım bir zamanda tuttun yine ellerimden..
Çıkmazlara doğru giden adımlarımı, döndürüp geriye yürüdüm sana doğru gelen yollara..
Yarım kalmış bir hikayenin bilmediğim bir satırında bıraktığım sevdanı, alıp oradan devam ediyorum kelimelerime..
En güzel dünlerim, en inanılası düşlerimdin sen. Şimdi en yaşanılası bugünlerim, en umut dolu yarınlarımsın benim...

Evet, sendin beklenen,
Evet, sendin istenen,
Eksikliği gözlenen,
Yokluğunda özlenen...
Hep "Aşk" Olarak Kalacaksın Sen..
Yüreğimin Kalemiyle Yazılan, Her Satırımda...

9
Aşk - Sevgi / HOŞGELDİN HAYATIMIN MAVİSİ...
« : Ocak 21, 2009, 08:47:12 ÖS »
HOŞGELDİN HAYATIMIN MAVİSİ !

Geceydi seni bana taşıyan...

Sen geceye yakındın, bende sana...

Ağır aksak işleyen zamanın düşürdüğü tuzaklardan kurtulup geldin, hoş geldin.

Korkularınla, sırlarınla ve sadece gözlerine derin bakanların görebileceği acılarınla geldin, iyi ki geldin...

Bekleyişlerimin içine hapsettiğim özlemlerim vardı. Nicedir kimseyle paylaşmadığım hüzünlerim. Soramadığım sorularım.. Hatırladığımda yüreğimde yaratacağı o korkunç sızıyı duymaktan korktuğum için beynimin bir köşesine fırlatıp attığım ve bir daha hiç dokunmadığım anılarım vardı...

Şimdi özgür bıraktım özlemi. Şimdi hüzün de sevinç de doyasıya yaşanıyor bende. Sorular cevabını buluyor, anılar canlanıyor, çünkü sen geldin.

Susmak ne çok akıllandırmış beni... Ne çok biriktirmişim kelimelerimi... Bir bir dökülürken dilimden sevda sözcükleri senin o tedirgin duruşun bile durduramıyor beni.

"Seni soluyan bir rüzgara kapılmış gidiyorum.", yüreğimi bir yelken gibi açtım, seninle dolduruyorum. Seninle olmanın, seni yaşamanın ve zamanı sadece seninle paylaşmanın eşsiz hazzını duyumsuyorum, ne iyi ettin de geldin...

Bir büyüysen bozulma! Bir hayali yaşıyorsak kaybolma. Hep biz çözecek değiliz ya gerçeğin düğümlerini, bırak kendi halinde kalsın.

Ruhuna talibim ben asıl gerçek bu. Kaçışlardan bıkmış, hep yarım kalmış ruhum da bir tek seninle doyuma ulaşacak, kendini bulacak.

Dedim ya, sen geldin. Bir de mavi var öyle ya...

Nereye saklamıştım maviyi ? Kimlerden gizlemiştim de yok sansınlar istemiştim ? Bak, güneş bile mavi mavi parlıyor görüyor musun ? Yavaş yavaş yok oluyor yüreğimin gri katmanları. Maviyle anılıyor görebildiğim her şey.

En çok maviye tutkunum ben, bu yüzden mavi sen oluyorsun, çocuk gibi seviniyorum. Sen maviyle geldin...
Sahi, çocuk olmayı ne kadar özlemişim ben...

Senin içindeki çocukla oynayacak bendeki çocuk. Yalansız ve saf olacak. Kumdan kaleler yapacak, içine seni koyacak. Kaleyi yıkacak, seni kurtaracak, kahraman olacak. Çığlıklar atacak, yorulmayacak, sensiz hiç bir oyunda "ebe" olmayacak. Korkma , içindeki o çocuk hep yaşayacak, kimsenin zarar vermesine izin vermeyeceğim. Çünkü sen o çocukla varsın, o çocukla geldin.

Yoktum ben , senden önce yoktum sanki. Sen geldin varlığını bildim. Sen geldin bir dokunuşun, bir öpüşün nasıl da büyük bir hazza dönüştüğünü gördüm.

Sen geldin ben oldum, aşk oldum.

Sen geldin....

Ama ne güzel geldin...

10
Aşk - Sevgi / YA GEL BENİM OL, YA DA GİT SONUM OL...
« : Ocak 21, 2009, 08:42:53 ÖS »
Ya Gel Benim Ol, Ya Da Git Sonum Ol


Bugün sana akmak istedi yüreğim.Bilmediğim bir sebepten ötürü gözlerimi güne açtığımdan beri adın aklımda.Yüreğimin beni götürdüğü yere gidiyorum,gidiyorumda kimseler yok orada.

Kalk diyorum kendime, dön geri.Bırak herşeyi yerli yerinde. Hatta kendini bile... Olmuyor.
Bişeyler tutuyor beni.Rastgele yürümeye başlıyorum sokaklarda. Kimi caddeler ürkek,kimisi sessiz,kimisi kalabalık. Yürümeye devam ediyorum.Birden kendimi bir kalabalığın ortasında buluyorum,her yerde insanlar.Duruyorum,dönüp etrafıma bakındığımda kimsenin gözlerimdeki yaşları farketmediğini görüyorum.Sen olsan farkederdin, silerdin yaşlarımı. Sen tek başına yapabiliyorsunda bunu, bunca insanın neden gücü yetmiyor? Neden bu kalabalık arasındaki bu yanlızlık hissi. Neden hayata karşı bu küskünlük,neden insanlara karşı olan bu öfkem, neden hayata bu sitem.

Devam ediyorum yoluma. Sahilde yürürken buluyorum kendimi.Denizi oyun arkadaşı seçmiş bir çocuğa takılıyor gözlerim ve elindeki taşlara. Yanına gidiyorum çokmu seviyorsun denizi? diye soruyorum. Evet diyor. O zaman neden taşlıyorsun onu? diye sorduğumda anlamamışcasına yüzüme bakıyor. Sahi insanlar hep neden sevdiklerinin canını yakıyor?

Devam ediyorum yoluma.nereye gitmeli bu karanlıkta.yağmurda başlamak üzere.nereye kaçmalı? Derken yağmur başlıyor.Kaçmıyorum.Hani vardır ya bir deyim "İliklerine kadar ıslanmak" diye.öyle yapıyorum.İliklerime değin ıslanıncaya kadar geziyorum caddelerde.Gözyaşlarım yağmurla yarışırcasına akmaya devam ediyor. Şehri arıyorum cadde cadde. Şehirde seni arıyorum .Duydumki buradan gideli çok olmuş. Neden hala benden gitmiyorsun? Neden şehri terkettiğin gibi beni de terketmiyorsun?

Karanlıktan korkardım hep.Ben varım korkma derdin.Işığımdın benim.Neden gittin, neden karanlıkta bıraktın beni.Hemde ondan korktugumu bile bile..
Cevap ver artık sorularıma.Susma yeter. Bu kadar sessizliği kaldırmaz bu yürek.Ya gel yeniden başlangıcım ol.Ya benden git sonum ol...



11
Aşk - Sevgi / GÜNAHLARIMI BİLE SEN DİYE SEVDİM.........
« : Ocak 19, 2009, 09:49:38 ÖS »
Hava soğuk tu ve yağmur çiseliyordu günahkâr bir günün üstüne ve ben seni izliyordum bir köşe başında. Karanlık çöküyordu ikimizi gizlemek istercesine. Kırmızı deri bir pantolon ve beyaz montunu giymiştin. Sanki arzu dolu bir ayine hazırlanmış gibiydin. Saçlarının kızılı vurmuştu beni can evimden. Göz göze geldiğimizde söylemek istediğim ne varsa hepsini söylemiştim sana ve sen anlamıştın beni. Ağır adımlarla yol alıyordum karanlık sokaklarda ve sen beni izliyordun adımlarının seni nereye sürüklediğini bilmeden…

Durdum ve seni beklemeye başladım, görünür görünmez köşe başında, kapıdan içeri girdim ama kapatmadım kapıyı. Gönlümün kapısı gibi bir gün gelirsin diye hep aralıktı. Ayak seslerini duyuyordum, topuklu kırmızı ayakkabıların çığlık çığlığa bir vuslat şarkısı söylüyordu ve ben kapıda bekliyordum seni. Öyle sarılmıştık ki birbirimize, sanki biz hiç kopmadık dercesine… Titriyordum kollarında, suya düşmüş bir kuş gibi ıslak ve üşümüşçesine titriyor, dizlerimin çözüldüğünü hissetmekle kalmıyor, bu vuslatın yükünü taşıyamayacak diye korkuyordum. Yüreğim zincire vurulmuş bir asi gibiydi, bir kuş kafesimden dışarı çıkmak istercesine çırpınıyordu, sana sarılmıştım, titriyordum. Saçlarının kızılı yakıyordu yanaklarımı, kokunu içime çektikçe daha çok titremek geliyordu içimden.

Seni düşündüğüm zamanlarda bile gözlerim kararıyor, yanaklarıma bilinmez bir ateş basıyor, avuçlarım sırılsıklam oluyor ve kalbim küçük bir çocuk gibi oyunlar oynuyorken, nefesini yanaklarımda hissediyordum. Senli olan tüm düşlerimi bir anlık da olsa gerçekleştirmek istiyordum ama seni kaybetmek korkusu engelliyordu beni. O an söyledim sana ve buna nasıl cesaret ettim hala şaşıyorum. “Son arzusu sorulan bir mahkûmun isteği olarak gör bu arzumu, senin teninin sıcaklığı umurumda değil ama ölümlü dünyamda soluksuz kalacağım bir anı sun bana tün ruhunla” diye kesik kesik kurduğum cümleyi fısıldayıvermiştim kulağına… Önce ittin beni, korktum gideceksin diye, sonra iki elin yakamdaydı ıslak ceketimin ve nasıl bir güç ki kenetlemişti bizi, volkan ateşi dudaklarınla, ölüme uğurlamadan önce ölümsüzlüğü sununca bana, bir ateşe hasret pervane gibiydim kollarında, çaresiz, aciz, dermansızdım.

Ellerinden tutmuştum, içimdeki çocuğun elinden tutmuşçasına ve şen çocuklar gibiydik, seni çektim bir aynanın karşısına, uzun uzun izledim. Sonra yanağımı dayayıp yanağına sana sımsıkı sarıldım ve ikimizde sanki siyah beyaz bir fotoğraf karesinde gizlenmiş sırrı çözercesine bakıyorduk aynadaki yansımamıza. Yan yana oturduk şimdi, ellerim dolanıyordu kızıl saçlarında ve sen durmadan bir şeyler anlatıyordun, ben hayatımda ilk defa kalabalık bir canla seni dinliyordum. Hiçbir şey düşünmüyorduk o an, gözlerimizle sevişiyorduk. Hayalim gerçekleşmişti, ben göğsünde alıyordum sevgili.

Aynı şeyi düşünüyorduk. Hayatımız içinde bir kez dahi de olsa, bir an kadar kısa da olsa kendimiz için yaşayacaktık. Tek vücuttu artık imkânsızlığımız ve biz duymayan bir bestekâr gibi kendi senfonimizi dinliyorduk. Karanlık mahremiyetinde saçların gibi kızıl bir günaha bürünmüş gecede saklıyordun ruhumu ve ben gözlerimi açmamak için savaşıyordum. Sana sarıldığım anda yüreğimde iki kurt kavga ediyordu sevgili. Biri aşk için, biri nefret adına ve sende biliyorsun ki hangi tarafı daha iyi beslersen kavgayı o kazanır.

Gözlerimi açtım. Anlamsız mecburiyetlere gebe kalan hayatın, çığlık çığlığa dünyaya getirdiği bir yokluğun ortasında çırılçıplak kalmıştım ve bu sefer içim üşüyordu ve yüreğimdeki çocuk ümitlerinin kırk vasati çöpün kırkıncı kibritinin ateşiyle ısınmaya çalışıyordu masallar arasında sıkışmışçasına. Karnıma çektim dizlerimi, kıvrıldım, yüzümü aldım ellerimin arasına ve çığlıklarımı içimden atarak ağladım.

Sorular soruyordun kendine, neden beni hiç aramıyor, halimi neden sormuyor, niçin gelmiyor bana, nedir korkusu? Kim bilir bu sorular nasıl içinden çıkılmaz bir yalnızlığa sürüklüyordu seni. Aramıyordum, çünkü seni imkânsızlaştıracak kadar ilahi bir aşkla sevdim ben, hayatının içinde bir mutsuzluk tohumu ekerim diye korkarak yaşıyor ve seni görmesem de senden ayrı kalamadan devam ediyordum hayata. Her gün senin için dualar ediyordum ben, seni sevdiğimi söylüyordum geceye. Aslında seviştiğim her kadında aradım seni, güne başladığım zaman attığım ilk adımı senin için diyerek attım ve güç buldum ben. Seni aradım aslındama gerçekliğinin halini hatırını soramadım. Sen hissedemesen de, söküp atılamayacak yanım, kanayan yaramsın. Seni yazdım ben ve mutluluğuna gölge düşmesin diyerek, yarattığım her karakteri astım yargısızca veyahut sana kavuşmak adına bıraktım yükseklerden o aciz karakterin dermansız bedenini… Gözlerinde hüzün yer etmemeliydi. Girmedim hayatına, hayatının akışını değiştirmemek için ama sen benim hayat sahnemden hiç çıkmadın sevgili. Senden sonra hayatıma giren kim varsa hep figüran oldu. Kimi zaman aklıma düştü bana ait olmadığın ve o zaman deliye dönsem de seni aradım ben. Mutlu olman düşüncesiyle susturdum içimdeki o canavarı. O an seni aradığım kadının gözlerine bakıp sana söylemişçesine sevdiğimi söyledim. Sen bihaberdin tüm bunlardan, gece olunca ruhun nerde olursa olsun, bana ait olmayan gerçekliğinin ateşiyle yakıyordun sahibinin ruhunu cehennem ateşi gibi ve dudaklarında demir parmaklıklar ardında hüküm giymiş bir kader mahkûmu gibi hapsediyordun çığlıklarını… Bense haykırıyordum, seni aradığım kızıl saçlı kadınların bedeninin soğukluğunda ayaz yiyen bir insan gibi. Kim bilir sen o an, hayatımda senin yerini almış olan bir insanın var olup olmadığını düşünüyordun. Olmadı, olamaz. Çünkü hiç biri senin gibi değil ve var olsalar da benim için yoklar.

Düşünüyordum seni ve yaratan nasıl yapıyordu bilmem. Ellerim şuursuzca basıyordu telefonun tuşlarına ve ben hiç beklemediğim bir anda sesini buluyordum karşımda. Yanaklarım ateşler içinde, gözlerimde bir bulut, kelimeler düğümleniyor boğazımda. Muhralaşan yaram kanıyordu ve ben seni daha çok seviyordum. Tıpkı yüreğimde açtığın yarayı sen diye sevdiğim gibi. Kızıldı saçların ve her gece sen sevgime çığlık çığlığa ihanet ediyordun ve ben seni aradığım zamanda bulduğum yokluğunda bile seviyordum. Günahlarımı bile sen diye sevdim ben.

                                                                                                                                                               alıntı

12
Her Telden / BUNLARI HİÇ UNUTMAYINIZ VE MUTLAKA UYGULAYINIZ.
« : Ocak 11, 2009, 11:06:54 ÖÖ »
Gülümsemek
Her karşılaşmada nezaketin sihirli anahtarı olan gülümsemeyi kullanın.

Selamlamak Uygun ses tonunda ve içten, samimi; gerek çalışma arkadaşlarınızı gerekse müşterilerinizi selamlamayı unutmayın.

Hitap etmek. Çalışma arkadaşlarımıza isimleri ile birlikte hanım veya bey sıfatlarını kullanarak hitap etmeyi unutmayın.

İlgilenmek İhtiyaçlara karşı duyarlı olmak ve istelinenleri anında karşılamak için gayret gösterin.

Samimi ve dürüst olmak. Her zaman insanlara yardımcı olun, onların ihtiyaçlarını karşılamak için çaba harcadığınızı hissettirin.

Teşekkür etmek, teşekküre cevap vermek. Medeni dünyanın parolası olan bu iki kelimeyi her yerde ve sıkça kullanın. size teşekkür edildiğinde cevap vermemek kabalıktır. "ben teşekkür ederim'le" cevap verin.

İsteklerimizi lütfenle yapmak. Herhangi bir kimseden maddi ve menevi bir şey isterken muklaka "lütfen" ile başlayalım.

.

13
Her Telden / GÖRÜNTÜ, ETKİLİ OLMANIN EN İYİ YOLUDUR.
« : Ocak 11, 2009, 10:49:34 ÖÖ »
Görüntü Etkili Olmanın En İyi Yoludur.

kıyafetiniz sizin için en önemli unsurdur. Sizin kötü görünüşünüz  disiplinsiz olduğunuz imajını uyandırabilir. Bir anlamda kıyafetiniz sizin aynanızdır. Bu nedenle kılık-kıyafetiniz temizliğiniz, dış görünüşünüz önemlidir.

Lekesiz, söküksüz, ütülü, vucuda uydurulmuşkıyafetler giyiniz
Çoraplar, elbisenizle uyumlu, kaçıksız ve deliksiz olmalıdır.
Ayakkabılar, temiz ve boyalı olmalıdır.
Abartısız takı, saat ve alyans kullanınız.
Ellerinizi ve dişlerinizi temiz tutunuz.
Sık sık duş alıp temiz çamaşır giyilmeli ter kokmamaya gayret edilmelidir. (gerekirse deodorant kullanmalısınız).
Günlük çorap değiştirin.
Günde iki kez dişlerinizi fırçalamayı özen gösterin.
Temiz kısa saçlı ve günlük sakal traşı olunuz.
Temiz ve derli toplu olunuz.
Ceplerde şişkinlik yapacak eşya koymayınız.
Her zaman genel görünüşünüze dikkat ediniz.

14
Her Telden / TELEFONLA İLETİŞİMDE ÖNEMLİ BİR KAÇ HUSUS.
« : Ocak 11, 2009, 10:18:16 ÖÖ »
Telefonla İletişimde Önemli Bir Kaç husus.




* Arayan sizseniz, öncelikle kendinizi tanıtın. Karşınızdakinin durumunun konuşmak için uygun olup olmadığını öğrenin.

 

* Telefonunuzu en çok dört kere çaldırın ve gülümseyerek açın. Tebesümle beraber harekete geçecek yüz kaslarınız ses tonunuzu etkileyecek, kulağa daha olumlu gelmesini sağlayacaktır.

 

* Konuşma hızınızı ve ses değişimlerinizi iyi ayarlayın. Çok hızlı ya da monotonluk derecesinde yavaş konuşmaktan sakının. Sesinizin kalınlığını ve yüksekliğini, uygun zamanlarda değiştirerek, konuşmanıza dinamizm kazandırın.

 

* İyi bir sebep olmadıkça, diğer kişinin sözünü kesmeyin.

 

* Bir konuşmayı başkasına aktarmadan ya da bekletmeye almadan önce,

karşınızdakini, ne yapacağınız konusunda bilgilendirin.

 

* Öfkeye, öfkeyle yanıt vermeyin.

 

* Diğer kişinin söyledikleri ve ihtiyaçlarını anlamak için çaba gösterin.

 

* Suskunluk en iyi yanıt olduğunda, susup dinleyin.

 

* Konuşma esnasında güven dolu davranın.

 

* Konuşmayı adeta bir “sözlü el sıkışma” şeklinde bitirmeye dikkat edin.

 

* Konukseverliğimizi yalnızca yüz yüze değil telefonda da göstermemiz gerekmektedir.

 

* Telefonda iyi konuşmak doğuştan bir yetenek değil, sonradan kazanılan bir yetenektir.

 

 

                          Şu kelimelere dikkat edelim :

 

Söylenmemesi gereken                    Tercih edilmesi gereken 

                             

Zeliha Hanım ofiste değil                   Zeliha Hanım şu an ofisinde değil,size yardımcı olabilir miyiz?

 

 

Feridun beyi kim arar                           Feridun beyi kim arıyordu efendim.
 




Odamız kalmadı... vb              O tarihlerde dolu gözüküyoruz. Size şöyle bir altarnetif  sunabilirmiyiz ?   
 

Bekle/ Bekleyin                        Ben kontrol ederken lütfen bekleyebilir misiniz?

 
                                                             
 
Tamam, olur, OK, hee, haa, peki …..vb   Elbette olur. Tabiî efendim. Hemen efendim.

 
 
Bye, eyvallah, tamam    İyi günler, hoş çakalın



Standart odamız kalmadı  Tüm standart odalarımız dolu, fakat size aile odamızı alternatif olarak sunabilir miyiz ?


Hemşerim, abla, abi ….vb  Beyefendi, hanımefendi, Mr Brown, Feridun bey …vb.


 
 


 

 


                                                                                                                                                           Alıntıdır

15
Her Telden / TELEFONDA KONUŞMANIN İNCELİKLERİ.
« : Ocak 11, 2009, 09:55:47 ÖÖ »
Telefonda Konuşmanın İncelikleri.


Telefonda konuşmanın da basit kuralları var. Konuşmaya ‘merhaba’ diyerek başladıktan sonra, konuşulan kişinin adı öğrenilip, neden aradığınız ve kiminle görüşmek istediğinizi belirterek devam etmeniz gerekiyor.
 
        Telefonda konuşurken sesin hoş ve cana yakın olması, ne çok ağır ne de çok aceleci konuşulması ve şekerim, güzelim, canım gibi yapmacık kelimelerden kaçınılması gerekiyor.   

      ‘Merhaba’ denildikten sonra, konuşulan kişinin adı öğrenilip bir yere not edilmelidir. Konuşmalarda asla kaba, sabırsız ve ısrarcı olunmaması gerekir. Neden aradığımız ve kiminle görüşmek istediğimiz belirtilmelidir”
       Randevu almanın püf noktaları
       Telefonda randevu almanın da bazı püf noktaları;
       “Önemli olan, telefonda konuşma stratejisini öğrendikten sonra iyi kullanabilmektir. Telefonda iş başvurusu yapmak için öncelikle işe almaya yetkili kişiye ulaşılmalıdır. Konuşma yapılacak kişinin adı bilinmiyorsa öğrenilmeye çalışılmalıdır. Bir görüşme için 3 kez istekte bulunulmalıdır. İlgili kişi görüşme yapmayı kabul ederse uygun gün ve saat belirlenmelidir.”
       Başka şeylerle ilgilenilmemesi gerekir
       Telefonda açık konuşulması gerekir. “Telefon görüşmeleri tıpkı bir bütçe hazırlamak gibi dikkatli ve etkili kullanmaya bağlıdır. Birisiyle görüşürken ismiyle hitap edilmesi gerekir. (bey veya hanımefendi). Karşıdaki kişide güven uyandırılmalıdır. Telefonda görüşürken başka şeylerle ilgilenilmemesi gerekir”.
       “Ses, hoş ve cana yakın, zorlanmadan duyulabilecek normal tonda olmalıdır. Ne çok ağır ne de çok aceleci konuşulmalıdır. Çok kısa, yetersiz ve kaba yanıtlar verilmemelidir. Telefon uzun süre çalmamalıdır. Mikrofona 2 santimetre mesafeden, anlaşılır biçimde konuşulmalıdır. Şekerim, güzelim, canım gibi yapmacık kelimelerden kaçınılmalıdır. Karşı taraf kapatmadan telefon kapatılmamalıdır.”
         
   
                                                                                                                                                                           Alıntıdır.

Sayfa: [1] 2