İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - OĞUZHAN

Sayfa: 1 ... 6 7 [8] 9 10 ... 37
106
Genel Kültür / Heykelcilik
« : Temmuz 30, 2009, 12:15:58 ÖS »

Canlilari veya eiyayi, maden, tahta gibi çeiitli malzemeyle temsil etme sanatidir. Heykelcilik, üç boyutlu (yükseklik, geniilik, derinlik) biçim yaratma sanatidir. Bu ii, kesim, biçimleme, kaliplama gibi özel tekniklerle hazirlanan çeiitli malzemeyle yapilir. Elde edilen biçimler de deiiiik tiplerde olur.

Kabartmalar, düz bir yüzey üzerinde engebeler meydana getirir: bunlar az veya çok çikinti yapmalarina göre, alçak kabartma veya yüksek kabartma diye adlandirilir. Bir de. tam oyma, yani bir kaidenin üstünde duran heykeller vardir.

ilk heykeller Milattan önce 35,000 ve 8,000 yillari arasinda ortaya çikmii, kadinlar ve hayvanlar, yüzeyden ayrilmii biçimde veya ayrilmadan, taia, fildiiine, kemiie oyulmui veya kille biçimlendirilmiiti.

Heykel sanatinin en eski örnekleri Akdeniz kiyisindaki ülkelerde bulunmuitur. Eski Misir'da heykeller genellikle dinsel bir nitelik taiiyordu: insanlarin ka'sini (insanin dayanaii olan hayatî güç) ölümden sonra da barindirsin diye, firavunlarla hizmetkârlarinin (yazicilar, zanaatçilar) heykelleri yapiliyordu, bunlara insanin «kopya»si anlaminda, «suret» denirdi. Asurlular alçak kabartmalarda savai sahnelerini'' tasvir etmii; hayvan sanatini da geliitirerek bize hayalî bir hayvanlar âlemi (insan baili boialar, kartal baili aslanlar, kanatli atlar) miras birakmiitir. Persler ise, emaye tuiladan alçak kabartmalar yapmiitir.

Eski Yunan heykelciliii, kutsallik anlayiiinin izlerini taiir: delikanlilarla genç kizlari, ayin duruilarinda tasvir eder. Klasik dönem heykeltirailari insan vücudunu en güzel biçimleriyle ve hareket halinde tasvir ettiler. M.Ö. IV. yy.da, Skopas, Praksiteles ve Lysippos, insanin tutkularini, acilarini ifadeye çaliitilar. Bu gerçekçilik eiilimi, Helenistik dönemde daha da önem kazandi.

italya'da Etrüskler, büyük bir gerçekçilik ifade eden heykellerini, çok renkli piimii topraktan veya bronzdan yaptilar. Romalilara gelince, iie Yunan sanatini kopya etmekle bailamiilardi, sonra da portrede (pek gerçekçi büstler biraktilar) ve binalarini kapladiklari, tarihsel veya dinsel kabartmalarda kendilerim gösterdiler.

Roman ve Gotik

Batida kismen büyük istilâlardan ileri gelen bir gerileme döneminden sonra, heykelcilik Karolenjler zamaninda yeniden canlandi. Fildiii ve madenler, en çok kullanilan malzemeydi: doianin ve insan vücudunun biçimlerini yansitmaia çaliiiliyordu. XI. ve XII. yy.da, yani roman sanati döneminde heykelcilik, aslinda dinsel olmakla birlikte, mimarliia bailanmii alin tablalariyla, atki tailariyla, sütun bailiklariyla birleiip kaynaiti.

Buna kariilik gotik sanat (XIII. yy.) mimarliktan kendini kurtardi. O zaman yüzeyden ayrilmii kabartmalar önem kazandi: kilise kapilarini sütun-heykeller süsledi. Bu heykeller giderek doiala yaklaiiyor ve insani ele aliyordu. italya'da, Pisano ailesi, sonra da Arnolfo di Cambio, bu araitirmanin Pisa'da, Floransa'da ve Perugia'da öncüleri oldular.

Hareket ve ifade

Rönesans italya'da yeni bir anlayiitan doidu: insan, dünyanin merkezi haline geldi. Artik din diiina çikan heykelcilik, insan vücudunun güzelliiini gözler önüne serdi. Ghiberti, Donatello, Della Robbia, Verrocchio, Michelangelo, bu sanat dalinin en ünlü temsilcileridir. Fransa'da heykel sanati, Michel Colombe, Jean Goujon, Germain Pilon ile temsil edilmekteydi. Bu akim, bütün Avrupa sanatini etkileyecekti. italyanlar, özellikle Bernini ve Algardi, XVII. yy.da, barok sanatin öncüleri oldular ve bu tarz, ertesi yüzyil rokoko tarzinin aiiriliklarina götürdü.

Bir yandan klasikçilik, öte yandan barok akim, XVIII. yy.da Adam, Slodtz ve Lemoyne gibi klasiklerle Bouchardon, Pigalle, Falconet ve Houdon gibi baroklarin öncülüiünde çatiiti. Öteki Avrupa ülkeleriyle italya ve Fransa'nin etkisinde kaldi. XVIII. yy. sonu ve XIX. yy. bailangici, neoklasikçiliiin bütün Avrupa'ya yayilmasina sahne oldu. En ünlü temsilcileri italyan Canova ile Danimarkali Thorvaldsen'di.

Hayal Gücünün Bütün Kaynaklari

Romantikler de, natüralistler de, neoklasikçiliiin soiukluiuna karii bir tür hayata dönüi ile tepki gösterdiler; artik duygularin açiia vurulmasindan korkulmuyordu. Rude, Barye, Daumier, Carpeaux, sonra da Rodin ve Maillol, bu yeni akimin öncüleridir.

XX. yy. yetenekler yönünden pek zengindir ve çok yönlü araitirmalara sahne olmuitur. Archipenko, Duchamp-Villon, Lipchitz, Zadkine, natüralizmi reddederek eiyayi çözümlediler ve hacimler halinde yeniden kurdular (kübizm). Fütüristler (Boccioni), dinamizmi dile getirdiler.

Figüratif heykelcilik (Brancusi, Richier, Giacometti) soyut sanatla (Pevsner, Gabo, Arp) birlikte yaiarken, kimi zaman belirli sinirlarin diiina çikti (Moore). Artik hacimi tasvir etmek yetmiyor. Eserler, hava hareketleri (Calder) veya motorlar (Gabo, Schöffer) sayesinde, hareket kazaniyor. Iiik saçiyor, ses çikartiyor.

Modern sanayinin kaynaklarindan yararlanan teknikler de (Cesar'in Sikiitirmalari; elektronik akimlar), malzeme de giderek çeiitlilik kazaniyor: sanatçilar (Picasso, Oldenburg), günümüzde, geleneksel veya modern malzeme kadar, sanayi artiklari veya günlük eiyayi da kullanmiilardir.

Biçimleme ve Kaliplama

Biçimleme, heykelciliiin alfabesidir: balmumu veya islak toprakla elde bir biçim yapilip küçük malalar veya taslak kalemleriyle düzeltilir. Kalip, bir eseri çoialtmaya olanak verir: bir cismin izini veya negatifini almaktan ibarettir, sonradan kalip ödevi görecek ve içine alçi veya eritilmii maden dökülecektir.

Bütün Dünyanin Mali Olan Sanat

Afrika sanati, özellikle Benin yöresinde, ilgi çekici bronz heykeller vermiitir; Okyanusya, tahtadan, piimii topraktan veya bitki liflerinden maskeler yaratmiitir. Amerika Kitasi'nda Aztekler ve Mayalar taitan ve piimii topraktan dev heykeller yapmiilardir; Mohikanlar ve inkalar özellikle çömlekçilik ve kuyumculuk sanatinda ileriydiler.

Çin'de Çang Hanedani zamaninda, bronzdan ve piimii topraktan heykeller yapildi. Han Hanedani'nda ise, kilden yapilmii günlük kullanma eiyasi, seramik veya bronz vazolarin yani sira, kilden, günlük kullanima yarayan eiyalar yapildi. Guptalar döneminde (IV.-VI. yy.) doruiuna eriien Hint sanati, Khmer ülkesini, Angkor'u, hattâ Cava 'yi etkiledi.

Malzeme

Heykelcinin elinde çeiitli malzeme vardir. Tai (kireçtaii, mermer), tahta, fildiii, kemik, yontulmaia elveriilidir. Kil, balmumu, alçi, yalanci mermer (mermertozu katilmii alçi), alçiyla telden oluian staff, çimento, kaba mukavva (kartonpat), biçimlenmeie veya kaliplanmaia elveriilidir. Madenler eritilir, dökülür, dövülür, kaynatilir, üzerlerine bir kazi kalemiyle motifler kazilir veya kaplanir.

 

107
Genel Kültür / Hattatlik
« : Temmuz 30, 2009, 12:13:44 ÖS »
Hattatlik Arap harflerinin deiiiik ve süslü biçimde yazilip düzenlenmesine dayanan bir elsanatidir. islâm dininde resim yapmak yasak sayildiii için islâm ülkelerinde yazilari süslemek bir bakima resmin yerini tutuyordu. Bu nedenle hat sanati ile bugünkü nonfigüratif resim sanati arasinda büyük benzerlik vardir.

islâmliiin doiuiu sirasinda Araplar «kufi» denen bir yazi biçimi kullaniyorlardi. Hattat denen yazi ustalari daha sonra deiiiik biçimde yazilar icat ettiler; «nesih» ve «sülüs» denen yazilar ortaya çikti. Arap hat ustalarindan Yâkuti Mustasimî hat sanatinda kullanilan alti çeiit yazinin (nesih, sülüs, celî, talik, rik'a, divanî) kurallarini tespit etti. Ondan sonra süsleme sanatlari arasinda yer alan yazi sanati bir meslek haline geldi, büyük bir geliime gösterdi. Türk sanatçilari Arap yazisini güzel sanat haline getirdiler.

Büyük Hattatlar

ilk büyük Türk hattati ieyh Hamdullah'tir (1436-1520). ieyh Hamdullah'in alti çeiit yazida yarattiii üslûp XVI. yy.dan günümüze kadar hemen hiç deiiimemii, ondan sonra gelen hattatlarin hepsi onun gibi yazmaia özen göstermiilerdir. Süleymaniye Camii'ndeki yazilari Ahmet Karahisarî, Ayasofya'nin içindeki büyük yazilari Kazasker Mustafa izzet Efendi yazmiitir. Hafiz Osman ise yazdiii Kur'an'larla bütün islâm ülkelerinde hakli bir iöhret kazandi.

Hat Sanatinin Sonu

Eskiden din kurumlarindan kitaplara, evlerin duvarlarina kadar her yerde kullanilan bu elsanati 1928 yilinda yeni Türk harflerinin kabulüyle eski önemini yitirdi. iimdi bu sanat ancak eski camilerin onariminda, bazi merakli kimselerin evlerine asmak için yaptirdiklari levhalarda, bir de mezar taii yazilarinda kullanilmaktadir.

108
Genel Kültür / Cemal Tollu
« : Temmuz 30, 2009, 12:13:09 ÖS »
Türk ressamidir (1899-1968). istanbul'da dünyaya gelen Cemal Tollu, Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki öireniminden sonra Avrupa'ya gitti; Andre Lhote, Hans Hoffmann, Fernand Leger ve Gromaire gibi ünlü hocalarin atölyelerinde çaliiti (1929-1932). Dönüiünde Güzel Sanatlar Akademisi'nde Leopold Levy'ye yardimci ve Resim Bölümü iefi oldu.

Bailangiçta Avrupali ünlü hocalarin etkisiyle konstrüktivist ve kübist eserler yapan Cemal Tollu, sonra Hitit sanatindan esinlenmeie yöneldi.

Cemal Tollu ayni zamanda bir heykel sanatçisiydi. Ama bu bakimdan verimi birkaç büstten öteye geçmedi. Ne var ki heykel sanatina duyduiu ilgi resimlerini etkilemii, kendine özgü resim üslûbunun oluimasinda rol oynamiiti. Bu nedenle onun resimleri, üç boyut üstüne kurulu bir düzende deiil, taia yontulmui alçak kabartmalar gibi yüzeysel bir görünüm veren bir resim-heykel bireiimidir.

Cemal Tollu ayni zamanda baiarili bir sanat yazariydi. Yunan Mitolojisi ve ieker Ahmet Paia gibi kitaplarindan baika, gazetelerde yillarca haftalik eleitiri, inceleme ve denemeler yayimladi.

Bazi Eserleri

Köylüler, Portakal Bahçeleri, Kurban, Mevleviler, Köye Mektup, Balerin, Zeytin Aiaci.

109
Genel Kültür / Diego Velazquez de Silva
« : Temmuz 30, 2009, 12:10:58 ÖS »
Diego Velazquez de Silva, ispanyol ressamidir (1599-1660). Sevilla'da doian Velazquez, ondaki büyük yeteneii keifeden ve kendisini kral Felipe IV'ün gözde bakanlarindan Olivares düküne tavsiye eden ressam Pacheco'nun öirencisi oldu. Çok keskin iiik-gölge oyunlariyla iilediii ilk yapitlari natürmortlar ve günlük yaiantidan alinmii gerçekçi görüntülerdir.

Felipe IV'ün portresini yaparak bir anda baiariya ulaian ve 1623'te «kralin ressamliii»na atanan Velazquez, o tarihten itibaren, önemli resmî görevler yükleneceii Madrit Sarayi'nda parlak bir sanat hayatina bailadi. Uzun yillar krallik ailesinin, soylularin, saray erkâninin ve saray cüceleriyle soytarilarinin portrelerini, ayrica dinî tablolar yapti. Rubens'in öiütlerine uyarak, sanatini derinleitirmek için italya'ya gitti.

Velazquez, eserlerinde tamamiyla kiiisel bir hava yaratmayi baiarmiitir: içindeki gözlemcilik ruhu ve renkleri kullanmadaki büyük ustaliii sayesinde, mekân ve iiik oyunlarini en basit yollarla ve en gerçek iekliyle verebilir (Las Meninas). Bu nedenle bazi sanat tarihçileri tarafindan modern sanatin öncülerinden biri olarak kabul edilir.

Eserlerinden Birkaçi

Çobanlarin Tapinmasi, içki içenler, isa Çarmihta, Mizraklar, Aynali Venüs, Yün Eiiten Kizlar.

110
Genel Kültür / Johannes Vermeer
« : Temmuz 30, 2009, 12:10:15 ÖS »
Johannes Vermeer, «Delft'li Vermeer» denir, Hollandali ressamdir (1632-1675). Vermeer, yeni kurulan Protestan Hollanda Cumhuriyeti'nin burjuva sinifindan bir ailenin çocuiu olarak Delft kentinde doidu. Bütün çaidailari gibi, daha çok sarayin ya da kiliselerin sipariii üzerine, doiduiu iehirden ve çevresinden manzaralar yapti.

Elimizde Vermeer'in sanat hayati üstüne pek fazla bilgi yok: yaiadiii çaida ün yapan, sonra unutulan sanatçinin deieri XIX. yy.da yeniden anlaiildi. Eserlerinden pek azinda imza ve tarih vardir ve ancak birkaç tablosunun kesinlikle Vermeer'e ait olduiu söylenebilir.

Bir Ani Yakalamak

Vermeer, çoiunlukla ev içi sahneleri yapti. Bu sahnelerde hiç bir olayi anlatmaia çaliimaz: çiplak duvarli veya duvarlari bir haritayla, bir tabloyla süslü bir odada bir-iki kiiinin bulunmasi onca yeterlidir. Sanatçinin üstün yeteneii, günlük yaiantidan alinmii bu basit sahneleri zamanin diiina çikarak ölümsüzleimii birer kompozisyon haline getirir.

Ustaca daiitilmii bir iiik içinde yüzen kiiiler, kendilerini önlerindeki iie verdikleri bir hareketsizlik aninda öylece donup kalmii gibidirler: inci Tartan Kadin, terazisinin dengede olup olmadiiina bakar, Sütçü Kadin, bir ölçek sütü büyük bir dikkatle boialtir, atelyesindeki Ressam elindeki firçayla tuvale boya sürmeie hazirlanir. Bu etkileyici anlardan alabildiiine canlilik ve hayat taiar.

Portrelerinde (Türbanli Genç Kiz), derin ve durgun bakiili çehre, tablonun koyu renk fonundan ayrilarak bir iiik oyununun merkezi olur. Delft'ten iki manzara resminde de Vermeer'in bu çabasini görebiliriz: ressam, kapali bir dünyada tailaimii gibi hareketsiz duran kiiileriyle sakin bir iehir çizer, bu ölü iehre canlilik veren tek iey iiiktir.

Bazi Tablolari

Delft'ten Manzara, Ara Sokak, Mektup Okuyan Mavili Kadin, Aik Mektubu, Astronom, Araci Kadin, isa, Marta'nin Evinde, Kirmizi iapkali Kadin.





(Solda) «Dantelaci Kadin». Ressam bizde, sanki resimdeki tahtaya ve kumailara, elimizi uzatsak dokunacak, becerikli parmaklarin iileyiiini görecekmiiiz duygusunu uyandiriyor. Konuya vuran sakin iiik, üzerinde gezindiii renk ve biçimlere ayri bir sicaklik kazandiriyor. Günlük hayattan seçilmii bu sade görüntüyü, o sihirli firça, ölümsüz bir süre dönüitürmüitür.

(Saida) «Atelye». Vermeer bu son tablosunda, resim sanati üstüne düiünür gibidir. Jüpiter'in habercisi tanriça Rumor burada, baiinda defne yapraklarindan taci, elinde zaferleri müjdeleyecek borusu, ama hayli solgun bir yüzle tasvir edilmiitir.

111
Genel Kültür / Vitray
« : Temmuz 30, 2009, 12:09:17 ÖS »
Renkli cam parçalarindan yapilan yari saydam pencere süslemesi. Renkli camin mimarîye giriii ve kendine özgü bir sanat oluituruiuna dair elimizdeki en eski buluntular XII. yy.a aittir. Oysa, renkli camin varliii ve çeiitli kullanim biçimleri çok eskilere gider.

Türklerin Orta Asya'da yerleitikleri bölgelerde yapilan kazilarda ele geçen cam parçalan, onlarin bu sanat hakkindaki ileri bilgilerini ve ince kullanim biçimlerini kanitlayici niteliktedir. iran üzerinden Anadolu'ya gelirken Türkler bu sanati getirdiler ve geliitirdiler. Selçuklu mimarlari, Artukoiullarinda da görülen ve «iemsiye» denilen cam süslemeleri kullandilar. Fakat Selçuklularin son derece incelmii ve geliimii vitray örnekleri, Beyiehir Gölü kiyisindaki Kubadâbâd Sarayi kazilarinda ele geçen cam parçalari ve alçi süslemeler vardi.

Osmanli mimarlari ise önce Selçuklu etkisinde çaliitilar, ama sonra kendilerine özgü vitray üslûbunu buldular. Evlerde, cami, medrese, iifahane, saray gibi anitsal binalarda vitraylar normal pencere dizisinin üstünde oluyordu. «Kafa penceresi» denen bu nakiili camlar, bitkisel ve geometrik iekillerle nefis bir bezeme biçimi oluituruyordu. Bu camlardan süzülen iiiklar yapi içinde deiiiik yansimalar yapiyordu. Osmanli vitrayinin en güzel örnekleri Süleymaniye, Rüstempaia, Yeni Cami gibi büyük mabetlerde, Topkapi Sarayi, Hünkâr Kasri v.b. saray, kasir ve yalilardadir.

Hiristiyan sanatinda da elde bulunan ilk vitraylar XII. yüzyildan kalmadir. O zamanlar Roma resim sanatiyla rekabet eden vitray, çok parlak ve gözalici renklerde camlarla, perspektifsiz ve kabartisiz olarak basit kompozisyonlar halinde yapiliyordu.

Chartres, Vitray Ülkesi

XIII. yüzyilin bailarinda Fransa'da Chartres iehri vitray sanatinin en büyük merkezi oldu. Chartres Katedrali'nde XII. yüzyildan kalma renkli birçok pencere cami varsa da bunlarin çoiu 1200-1240 yillari arasinda yapilmiitir. Yapilara elden geldiiince bol iiik sokmak isteyen gotik çai mimarlari pencereleri gittikçe daha büyük yapiyorlardi. Bu yüzden kilise süslemeleri, Roma kiliselerinin iç duvarlarini kaplayan fresklerden deiil vitraydan oluiabilirdi.

O devirde renkli cam ustalari, renk düikünü çaidailarinin zevkini okiamak için renkleri elden geldiiince çeiitlendirmeie çaliiiyorlardi; bu yüzden Aziz Bernard, perhiz ve çile amaciyla kendi tarikatina giren keiiilerin bundan uzak durmalarini ve renksiz camlari yei tutmalarini istemiiti. Hiristiyan cam ustalarinin bu renk araitirma düikünlüiü biraz da incil hikâyelerinden gelir. Chartresli ustalarin ustaliii sayesinde Beauce, zamanla bir vitray odaii haline geldi ve vitraycihk buradan bütün Fransa'ya (Bourges, Paris, Tours, Le Mans, Rouen) ve komiu ülkelere, özellikle ingiltere (Canterbury) ve Almanya'ya yayildi.

Iiik Resmi

XIV. ve XV. yüzyilda vitray deiiiikliie uiradi. Renkli pencereler dana büyüdü, camlar daha aydinlik oldu. Gümüi sarisinin ve külrenginin baskin olduiu beyaz camlar üstünlük kazandi. Resim gibi vitray da gerçeie uygunluiu göz önünde bulundurmaia yöneldi. XVI. yüzyilda çoiu oymali çift kat camlar pek çok deiiiik tona olanak sailadi. Ama vitray tek cam üstünde renkli bir resim olmaia yöneldi.

XVII. yüzyildan itibaren bu sanat desenden çok etkilendi. Basit kompozisyonlardan ve az sayida canli renklerden oluian vitray yapma zevki XIX. yüzyilda doidu. Büyük ressamlar (ingres, Delacroix) modeller yarattilar. Geleneie dayanan ya da yeni tekniklerden yararlanan vitray böylece anitsal sanat içindeki yerini aldi.

Camdan Bir Mozaik

Vitray, doirudan doiruya renkli yapilmii veya sonradan boyanmii yari saydam camlarin, kuriun çubuklar, alçi ya da çimento yardimiyla birleitirilmesiyle meydana gelir.

Bu iite kullanilan camlar silis (kum), potas (odun külü) ya da soda (deniz tuzu) yardimiyla elde edilir. Silis erirken maden oksitleri kariitirilarak renklendirilir. Sonra üflenir, soiutulur, sonra yapilacak desene göre kesilir. Henüz sicak olan cam çift kat yapilabilir: ayri renkte iki cam levha üst üste yapiitirilir, ortaya çikan cam gravür izlenimi verir.

Daha önce piimii olan cam, camlaiabilen renklerle boyanabilir ve bu takdirde yeniden firinlanir. Daha sonra cam parçalari birbirine kaynak yapilmii kuriun çubuklarla birleitirilir, ondan sonra hepsi birarada madenî çerçevelere yerleitirilir. Küçük cam parçalarindan oluian bu birleiik bütün, esnek olduiundan vitray hem kimildatilabilir, hem de çok dayanikli olur.







(Solda) Saint-Denis Katedrali'nde XII. yy. vitrayi. Fresk ve mozaikler gibi vitraylar da resimli kitaplara benzer: bunlarda sik sik kutsal tarihten evrelere yer verilir.

(Ortada) Bir vitrayda anlatilan iarlman'in hayat öyküsü. Chartres Katedrali'nin 160 penceresi XIII. yy.da, 2,600 metrekare renkli camla süslenmiitir. Bu bütün, vitray sanatinin en baiarili örneklerinden biri sayilir.

(Saida) Paris'te, Notre-Dame Katedralinin güney yüzündeki gülbezeklere bir örnek.

Modern Vitraylar

1920'lerden bu yana daha yalin bir vitray anlayiii ortaya çikti. Notre-Dame du Raincy Kilisesi'nde Auguste Perret «oyuk duvarlar» yaratti, Maurice Denis buralara Ortaçai'inkiler kadar göz kamaitirici vitraylar yerleitirdi. Chagall, Leger ve Bazaine gibi ressamlar da buna benzer vitraylar yaptilar, ister figüratif, ister soyut olsun vitraylar modern mimarîye uydurulmakta ve doirudan doiruya betonarme içine yerleitirilmektedir.

Boyalarin Sirri

Cam hamuruyla oksidin kariiimi, istenilen renge göre çeiitlendirilir. Bakir dioksitle yeiil, mangan dioksitle erguvan, çok ince bakir tozlariyla kirmizi, bakir karbonatla mavi, kobalt oksitle lâcivert cam elde edilir. Ortaçai'da kirmizi fonlar, mihraba göre güneie bakan güney tarafa yerleitirilirdi; kuzey tarafa konan mavi fonlar da en geçirgen yari saydam camlarin geçirebildiii kadar aydinlik sailardi. Bununla birlikte hiç kimse rahip Suger'in yaptirdiii Saint-Denis'deki mavi camlarda Chartres'daki mavi camlarin sirrini çözememiitir.

112
Genel Kültür / Richard Wagner
« : Temmuz 30, 2009, 12:07:48 ÖS »
Richard Wagner, Alman bestecisidir (1813-1883). Leipzig'de doian Wagner, daha çocukluk yillarinda kendini tiyatronun büyüsüne kaptirdi. Felsefe. ve müzik öirenimini birlikte sürdürdükten sonra baiarisiz birer deneme olan ilk operalarini yazdi. Almanya'da orkestra yöneticiliii yapan, ardindan Fransa ve ingiltere'yi dolaian Wagner, meslek yönünden çok güç yillar yaiiyordu.

ilk baiarisini Dresden'de, Rienzi operasiyla kazandi. 1849'da devrimci harekete katildiii için Almanya'dan kaçmak zorunda kalan besteci önce Zürich'te, sonra Venedik'te yaiadi. Alacaklilarinin elinden kurtulmak için Münih'e gidip Bavyera kralinin yanina siiindi. Fakat bu sefer de kendisini çekemeyenler yüzünden rahati kaçmiiti, yeniden isviçre'ye döndü, orada Lîszt'in kizi Cosima ile birlikte alti yil büyük bir mutluluk içinde yaiadi. Bayreuth'da eserlerinin olaianüstü bir baiari kazandiiini gördükten sonra Venedik'te ansizin öldü.

Lirik Dram

Wagner'in savunuculuiunu yaptiii yeni lirik sanat anlayiii, operayi basit bir eilence olmaktan kurtarip seyircinin ruhsal durumunu etkileyen müzikli bir dram haline getirmeyi amaçlar. Bu yeni sanat, Kelt ya da Germen halk masallarindan (Nibelungen destani, Graal efsanesi) alinma konular çerçevesinde iilenen simgesel temalardan (özgürlük, aik yoluyla ruhun yücelmesi, günahlarindan arinmasi) esinlenir.

Wagner'in operalarinda, recitativolar araciliiiyla birbirine bailanan arya, düo, koro gibi geleneksel formüller bir yana birakilmii, bunlarin yerini recitativolar ile iarkilari ayni hareket içinde baidaitiran «kesintisiz müzik» almiitir. Yunan trajedilerindeki koronun görevine benzer bir rol oynayan orkestra, iarkinin gidiiini büsbütün kendi haline birakarak dramin açiklamasini yapar. Bütün bunlardan baika leitmotif ilkesi, yani bir düiünceyi, bir duyguyu ya da eserin kahramanlarindan birini simgeleyen ana tema bütün eser boyunca bilinçli ve düzenli bir biçimde sik sik kullanilir.

Böylece tiyatro, iiirden müzik ve dansa, dekor ve giysilerden eserin sahneye koyulusuna ve iiik oyunlarina kadar bütün sanatlarin kaynaiip bütünleitiii sihirli bir pota olur. Bütün bu gereçsel ve teknik koiullar, Wagner'in pek çok kitabinda (Geleceiin Sanat Eseri) açikladiii felsefî düiünceleri için birer dayanaktir.

Bazi Eserleri

Uçan Hollandali, Tannhauser, Nürnbergli Usta iarkicilar, Nibelungen Yüzüiü (Ren Altini, D/e Walküre, Siegfried ve Tanrilarin Çöküiü bu operanin bölümleridir), Tristan ve isolde.

Bayreuth Tiyatrosu

Wagner, Bavyera krali Ludwig ll'nin yardimiyla en büyük düiünü gerçekleitirebildi: eserlerini temsil etmek için özel olarak yapilmii bir tiyatro binasi kurdu. 1876'da açiliii yapilan Bayreuth Tiyatrosu bugün bile yalniz Wagner'in operalarina ayrilmii ünlü bir festivale sahne olur.

113
Genel Kültür / Antonie Watteau
« : Temmuz 30, 2009, 12:07:01 ÖS »
Antoine Watteau, Fransiz ressamidir (1684-1721).

Valenciennes'de doian Watteau 1702'de Paris'e gitti. Orada, kendisine italyan komedisinin kiiilerini tanitan ressam Gillot'nun, daha sonra Luxembourg Sarayi'nin dekoratörlüiünü yapan Audran'in öirencisi oldu; Audran'in sayesinde Rubens'in tablolarim görüp tanidi; devrin zengin, soylu kiiileriyle dostluk kurdu.

ilk yapitlari, küçük esnafin ya da askerlerin günlük yaiantisindan sahneleri iileyen gerçekçi tablolardir (Müfrezenin Molasi, Uçan Ordugâh). Sonralari, tiyatronun etkisi, Venedikli ressamlarin ve Rubens'in zengin paleti, hastalikli yapisinin iyice kamçiladiii hayal gücü Watteau'yu kir eilencelerinin ve ienliklerin ressami yapti.

iiir dolu manzaralarin içine, birbirleriyle tatli tatli sohbet eden, bir köiede oturup düi kuran, müzik çalan zarif tavirli insanlar yerleitirir; kiiilerin en içten duygularini yansitmakta son derece ustadir. Bütün bu görüntülerin üstüne düien melankoli havasi ise mutluluiun geçiciliiini göstermek ister gibidir.

Versailles'in klasik üslûbundaki sertliie ve katiliia tamamiyla aykiri düien Watteau'nun zarif ve yumuiak üslûbu sonradan bütün XVIII. yy. sanatini etkileyecektir.

Birkaç Tablosu

Mevsimler, Gilles, Arlequin ve Colombine, Kayitsiz, Gersaint'in Alâmeti, Jüpiter ve Antiope.





Kythera Adasi'na Kalkan Vapura Binii» (1717). Yapraklarin gölgesinde, gönül çelen fisildanmalara elverir koruluklarda, ortaliii buiulu bir sis gibi saran gün iiiiinda, tasasiz gençler seviimekten gayri bir iey düiünmüyorlar.

114
Genel Kültür / Ortaçağda Mimarlik
« : Temmuz 30, 2009, 12:06:05 ÖS »


Tezhip, (yaldiz ya da renkli boyalarla süsleme sanati.) çini mürekkebi, çömlekçilik... Bunlar, özellikle 1000 yillarindan bailayarak Avrupa topraklarinda yükselen büyük dinsel eserlerin yaninda küçük kalan sanatlardir.

"Katedral"in ortaçaiin tipik bir aniti olmasi, Kilise'nin güçlülüiünden ve halklari -içtenlikle olsun olmasin- 'iman'a zorlanmasindan ileri geliyordu. Bunun sonucu olarak da herkes katedrallerin yapimina katilmaktaydi: Kimi para yardimi yapiyor, kimi tai çikarma ya da taiima gibi angaryalar yükleniyor, kimi sanatiyla katkida bulunuyor, zanaatçilari evinde barindiriyor ya da vitraylar armaian ediyordu. O dönemdeki tekniiin ilkelliii sonucu her çeiit ii insan gücüyle baiarilacaiindan, bir Nötre Dame, bir Chartres, bir Reims katedralinin ne kadar zamanda bitebileceii düiünülebilir. Gerçekten de yapimi yüz yil sürenlerin sayisi az deiildir.

Ortaçaiin bailangicinda kiliseler antik bazilika'lari (ticaret ve sosyal olaylar için toplanma yeri olarak yapilmii, çatisi dikdörtgen biçiminde sütunlu salonlardan meydana gelmii Roma yapisi.) örnek tutan dikdörtgen bir nef'ten (kiliselerde kubbe alti bölümü, iahin.) yapilmiiti. Buna, zamanla 'transept' (bir kilisenin esas yapisina dik inia edilmii, yapiya haç iekli veren yan bölümler.), yan netler, bitiiik küçük kiliseler, çan kuleleri de eklenmiiti. Bu büyüme ortaya çetin bir sorun çikariyordu: Damin örtülmesi... Kilise yalniz bir nef'ten oluimuiken, kiriilere dayanan bir dam inia etmekle ii çözümleniyordu, ama yapinin geliimesiyle bu yöntem yetersiz kaldi; çünkü putreller belli bir ölçüden uzun yapilinca sailamliiindan kaybediyordu. Ayrica, bütün bu tahta parçalar, her an yangin tehlikesiyle karii kariiyaydi.

Bu yüzden, XI. yüzyilin baiindan beri adi damin yerine tai tonozlar kullanilmaya bailandi. Bu tonozun iç eimeci, eksene göre kesilmii silindir ieklindeydi ve iki yani da nef'in iki duvarina dayaniyordu. Yapinin tonoz anahtari üzerine dayanarak kendiliiinden durabilmesi için, tailari belli biçimlerde kesmek gerekiyordu. Böyle olunca da, duvarlara aiiri aiirlik yüklenmekteydi. Gerçekten de, bu aiirlik duvarlarin birbirlerini itme tehlikesi yaratiyordu; yani, duvarlar bu itiie karii gelebilecek kadar aiir, alçak ve tek parçali olmaliydi. Bu yapim iekli, yeterli büyüklükte pencereler açilmasina elveriili olmayan hantal ve karanlik "Roman" stili kiliseleri meydana getirdi.

Ama ayni dönemde (1100 yillarinda) birbirlerinden çok uzak yerlerde (sözgeliii, Durham-ingiltere, Moissac-Fransa) yepyeni bir yapi sanati yayilmaya bailadi. Dörtgen ieklinde yerleitirilmii dört sütuna, bu dörtgenin köiegenlerine doiru uzanan ve tonoz anahtarinda kirilan dört kemer inia edilerek meydana getirilen çati iskeletine, her büyüklükte dami oturtmak imkâni vardi. Burada da çati, duvarlara büyük bir aiirlik yüklemekte ve bunlarin birbirini itmesine yol açan bir güç yaratmaktaydi Fakat bu sakinca iki gücün dikey biçimde iniiini sailayacak biçimde yerleitirilmii payanda (eiik olarak vurulan destek.) kemerlerinin aiirliklariyla rahatça dengelenebilmekteydi. Artik 1100-1500 yillari arasinda mimarliia hâkim olacak "Gotik" sanat doimuitu.

Fransa'da, ortaçai mimarliiinin en eski Roman stilinden en gösteriiti Gotik'e kadar geçirdiii aiamalari izleyebileceiimiz bir örnek yapi bulunmaktadir: Saint Michel daiindaki manastir (X. yüzyil)... Bir yeralti mezarliii olarak yapilan bu binanin üstüne, 1017-1144 yillari arasinda Roman stili bir kilise inia edilmiiti. Bu kilisenin 1421'de yikilan koro yeri, 1450-1521 yillari arasinda Gotik biçiminde inia edilmiiti. En dikkatsiz bir ziyaretçi bite, hemen göze çarpan bu uyuimazliiin önünde biraz duraksamadan edemez: O hantal, karanlik nef ve bu zarif aydinlik koro botumu...

Bu göz kamaitirici yapiyi ya da 48 metrelik koro bölümüyle Beauvais katedralini hatta ünlü Ulm katedralini görmek, mimarlarin cüreti ve teknik bilgileri üzerine yeterli bir kani verir. Bu ustalarin eline yeterli insan gücü ve malzeme vermekle ii bitmiyordu; her ieyden önce yapi tekniiinin sorunlarini çözümlemek gerekiyordu. Bu sorunlarin inanilmaz karmaiikliiini bir an gözümüzün önüne getirelim: Duvarlara verilecek kalinliiin belirlenmesi, pencerelerin 'azami' büyüklüiü, payanda kemerlerinin yeri, tonozlarin yönü, tailarin biçimi ve ayrica bir yiiin geometri, statik ve stereotomi (tailarin kesilmesini ve yontulmasini konu alan bilim dali.) sorunlari, malzemelerin sailamliii ve direnci... inia ettikleri yapilardaki sütunlarin inceliii, bu sorunlari Romalilar gibi kaba bir 'yaklaiik hesap'la deiil, bilimsel bir biçimde çözümlemii olduklarini göstermektedir.

Öyle ki mimarlarin yeterli ve kesin matematik, fizik bilgileri bulunduiunu ileri sürmesek bile, etkili deneysel yöntemler uyguladiklari kesindir.

115
Fenerbahçe / Kombine kartlar genel satışta
« : Temmuz 29, 2009, 11:49:35 ÖÖ »




Eski hak sahiplerinin yerlerini alması için ayrılan sürenin dolmasının ardından, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nda 2009-2010 sezonu için geçerli olacak kombine kartların genel satışına başlandı.
Taraftarlarımızın yoğun ilgi gösterdiği kombine kartların satışında kredi kartlarına 7, faturalı Fenercell hattı bulunan Denizbank, Vakıfbank, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası müşterilerine ise +4 taksit imkanı sunulmaktadır. Ayrıca, kombine alan taraftarlarımıza, kart teslimi sırasında 1 adet Neon veya Kuruluş forması hediye edilecektir.
Kombine kartların satışında, Kulüp üyesi veya Fenerbahçe Kart sahibi olma şartı aranmaktadır. Kulüp üyelik kartıyla 5, Fenerbahçe Kart çeşitlerinden Platinium ile 5, Gold ile 3, Klasik ile 1 adet kombine kart almak mümkündür.

NOT: Kombine kart almak için gelen taraftarlarımızın nüfus cüzdanı fotokopisiyle başvuru yapmaları gerekmektedir.

Stadımızı sanal olarak gezmek için tıklayınız.

İrtibat Telefonları:
• Maraton Alt, Fenerium Alt, Türk Telekom tribünleri için;0216 542 17 81, 0216 345 16 27
• Maraton Üst ve Fenerium Üst için;  0216 542 17 82

Not: Hediye formalar stoklarla sınırlıdır.



116
Fenerbahçe / Fenerbahçemiz Avrupa'daki 153. maçına çıkıyor
« : Temmuz 29, 2009, 11:48:18 ÖÖ »




UEFA Avrupa Ligi 3. ön eleme turu ilk maçında yarın(30 Temmuz Perşembe) Macaristan'ın Honved takımıyla karşılaşacak olan Fenerbahçemiz, Avrupa kupalarındaki 153. maçına çıkacak.
Profesyonel Futbol Takımımız, kupalarda bugüne dek yaptığı 152 maçın 50'sini kazanırken, 25 beraberlik, 77 de yenilgi aldı. Rakip filelere toplam 185 gol atan Fenerbahçe, kalesinde ise 255 gol gördü.

SAHAMIZDAKİ 76. MAÇ

Fenerbahçe, Avrupa kupaları mücadelesinde yarınki maçla birlikte sahasında 76. maçına çıkacak. Bugüne dek evinde yaptığı 75 karşılaşmada 37 galibiyet elde eden Fenerbahçe, 26 karşılaşmada yenildi, 12 kez de berabere kaldı. Bu maçlarda toplam 110 gol atan Fenerbahçemiz, kalesinde 89 gol gördü.  Fenerbahçe Kadıköy'de yaptığı son 17 Avrupa kupası maçının sadece son ikisinde yenildi. Fenerbahçe'nin, Kadıköy'de son 3 sezonda yaptığı Avrupa Kupası maçları ve sonuçları şöyle:


2006-2007 Sezonu:

Fenerbahçe-B36 Torshavn.......: 4 - 0

Fenerbahçe-Dinamo Kiev........: 2 - 2

Fenerbahçe-Randers............: 2 - 1

Fenerbahçe-Palermo............: 3 - 0

Fenerbahçe-Eintracht Frankfurt: 2 - 2

Fenerbahçe-AZ Alkmaar.........: 3 - 3


2007-2008 Sezonu:

Fenerbahçe-Anderlecht.........: 1 - 0

Fenerbahçe-Inter..............: 1 - 0

Fenerbahçe-PSV Eindhoven......: 2 - 0

Fenerbahçe-CSKA Moskova.......: 3 - 1

Fenerbahçe-Sevilla............: 3 - 2

Fenerbahçe-Chelsea............: 2 - 1


2008-2009 Sezonu:

Fenerbahçe-MTK Budapeşte......: 2 - 0

Fenerbahçe-Partizan...........: 2 - 1

Fenerbahçe-Dinamo Kiev........: 0 - 0

Fenerbahçe-Arsenal............: 2 - 5

Fenerbahçe-Porto..............: 1 – 2


MACARLARA KARŞI FENERBAHÇE

Macar ekipleriyle Avrupa kupalarında 6 kez eşleşen Fenerbahçe, bu eşleşmelerde 4 kez turu rakiplerine bırakırken, 2 kez de tur atladı. Fenerbahçe Avrupa kupalarında 3 kez MTK Budapeşte ile 1'er kez de Cspel, Ferencvaros ve Videoton ile eşleşti. Bir Avrupa kupası maçında Honved'le ilk kez karşılaşacak olan Fenerbahçe, Macar rakiplerle yaptığı 13 Avrupa kupası mücadelesinde 5'er galibiyet ve mağlubiyet alırken 3 kez da sahadan beraberlikle ayrıldı. Fenerbahçe'nin Macar takımlarıyla oynadığı Avrupa maçları ve aldığı sonuçlar şöyle:


1959-1960 Ş. Kulüpler Cspel 1-1, 3-2 (eledi)

1963-1964 K. Galipleri MTK Budapeşte 0-2, 3-1, 0-1 (elendi)

1971-1972 UEFA Ferencvaros 1-1, 1-3 (elendi)

1976-1977 UEFA Videoton 2-1, 0-4 (elendi)

1999-2000 UEFA MTK Budapeşte 0-0, 0-2 (elendi)

2008-2009 Ş.L Ön Elm. MTK Budapeşte 2-0, 5-0 (eledi)


(Not: Sonuçler Fenerbahçe'ye görü düzenlendi)


117
Fenerbahçe / Süper Kupa maçını izleyecek seyircilerimizin dikkatine
« : Temmuz 29, 2009, 11:46:27 ÖÖ »



Beşiktaş ile Fenerbahçemiz arasında 2 Ağustos 2009 Pazar günü Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanacak TFF Süper Kupa maçını izleyecek seyircilerimizin stada gidiş-dönüş güzergahları  belirlendi. Güzergahlar ve dikkat edilmesi gereken hususlar TFF tarafından açıklandı.

Buna göre, Fenerbahçe seyircilerini taşıyacak İETT Otobüsleri, Halkalı Toplu Konutlar tarafından Stadyuma gelen yol güzergahından stadyuma kabul edilecek.
Fenerbahçe seyircisini taşıyacak otobüsler eski salı pazarından ve Yenibosna İETT aktarma terminalinden kalkacak.
Otobüsler, 16:30-20:00 saatleri arası devamlı olarak stadyuma ulaşımı sağlayacak. Her otobüste takımlarına ait sarı ve siyah renkli otopark kartı bulunacak.
Otopark kartı olmayan araçlar stadyum çevresi kontrol noktalarından içeri alınmayacak.
Bilet kontrolleri ve otopark kartı kontrolü bağlantı yollarında özel güvenlik tarafından yapılacak. Otopark kartı almak isteyen biletli seyirciler, otopark kartlarını Biletix'ten temin edebileğcek.
Aracıyla stadyuma gelmek isteyen biletli Fenerbahçe seyircilerinin özellikle E-5 yolunu kullanarak ve Halkalı-İkitelli Toplu Konutlar rotasından (Bkz. Güzergah) Batı Tribün arkasındaki İski Yolu'nu kullanarak stadyuma ulaşması sağlanacak.
Atatürk Olimpiyat Stadyumu kuzey tarafındaki metro inşaatından dolayı araç ve seyirci ulaşımına kapalıdır.
Seyirciler Süper Kupa'ya özel olarak hazırlanmış yönlendirmeleri takip ederek stadyuma ulaşabilecek.


118
ByKuS Muhabbet / Konu sayısı
« : Haziran 25, 2009, 09:17:17 ÖS »
Ya arkadaşlar site yine geriyemi gitti nerdeyse 40-50 konum eksilmiş : >:(

119
Komik Fıkralar / Başçavuş Albayı Tutuklayacakmış
« : Haziran 14, 2009, 10:22:28 ÖÖ »
 Başçavuş Albayı tutuklayacakmış

Albay, binbaşıya: -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün. Binbaşı, yüzbaşıya: -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır. Yüzbaşı, teğmene: -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Teğmen, başçavuşa: -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir. Basçavuş, askere: -Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında: -Yarın sabah bizim başçavus Albayı tutuklayacakmış.

120
Kitap ve Roman Özetleri / TAM 982 ADET KİTAP ÖZETİ
« : Haziran 14, 2009, 09:12:49 ÖÖ »








Aradığınız Kitabın Özetini CTRL + F Yaprak Bulmanız Mümkün.


1 Küçük Ağa
2 Robin Cook
3 BİR TEREDDÜTÜN ROMANI
4 SİMYACI
5 BİZ İNSANLAR
6 Çatıdaki Rüzgar
7 ERMENİ İDDİALARI VE GERÇEKLER
8 HUZUR
10 ÇÖLDE BİR İSTANBUL KIZI
11 VERONİKA ÖLMEK İSTİYOR
12 KÜÇÜK AĞA
13 ATEŞTEN GÖMLEK
14 AŞK-I MEMNU
15 AKŞAM GÜNEŞİ
16 ÇATIDAKİ NEFES
17 EKSİK PARÇALAR
18 KAŞAĞI
19 THE SUCCESSFUL LIEUTENANT
20 SEMERKANT
21 BİR KADIN DÜŞMANI
22 BUGÜNÜN SARAYLISI
23 ANKARA
24 TOPRAK UYANIRSA
25 ACIMAK
26 MAİ ve SİYAH
27 VAHŞİ BİR KIZ SEVDİM
28 Yaprak Dökümü
29 ADI AYLİN
30 TOPRAK UYANIRSA
32 YILANLARIN ÖCÜ
33 VERONİKA ÖLMEK İSTİYOR
34 ÜMİT DÜNYASI
35 BOMBA
36 ÇALIKUŞU
37 KİRALIK KONAK
38 YALNIZIZ
39 YABAN
41 KAN VE ONUR
42 ŞİŞHANEYE YAĞMUR YAĞIYORDU
43 FARELER VE İNSANLAR
44 CEZMİ
45 BİR ÖLÜNÜN DEFTERİ
46 OLIVER TWIST
47 Taif’te Ölüm
48 Ankara
49 KURTULUŞ SAVAŞÇILARI
50 YÜKSEK ÖKÇELER
51 GAZİ VE FİKRİYE
52 Gerileme Hipotezlerini Onaylama Testleri
53 CEZMİ
54 EYLÜL
56 SİLAHLARA VEDA
57 SODOM VE GOMORE
58 İKİ GÜZEL GÜNAHKAR
60 HEPSİNDEN ACI
62 ANAHTAR
63 KAYIP ARANIYOR
64 BEYAZ KALE
65 ALDATACAĞIM
67 DOKUZUNCU HARİCİYE KOĞUŞU
68 Korkunç Yıllar
69 İHTİYAR DOST
72 AŞK-I MEMNU
73 MUTLU ÖLÜM
74 Simyacı
75 İnce Memed
76 BİZ İNSANLAR
77 Anamın Kitabı
78 HUZUR
79 Benövşeler Üstte Göz Yaşları
81Yezidin Kızı
82 ANAHTAR
83 DAĞLARI BEKLEYEN KIZ
85 ÖLÜM DİYETİ
86 Ankara Ekspresi
88 DAĞA ÇIKAN KURT
89 SODOM VE GOMORE
90 MARTI
92 DAMGA
94 ADI AYLİN
95 KİRALIK KONAK
96 BEYAZ GEMİ
99 KORKUNÇ YILLAR
100 FATİH-HARBİYE
101 Mikinler Tekkesi
102 GÜNEŞ ÜLKESİ
103 YÜZÜKLERİN EFENDİSİ
104 KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA BİR İZDİVAÇ
107 İDEOLOJİK DEVLET FAALİYETİNİN ÖNEM KAZANMASI
108 DAĞLARI BEKLEYEN KIZ
111 Zulüm Dağları Aşar- Çanakkale İçinde
112 LÜZUMSUZ ADAM
113 Sessiz Ev
114 YABAN
115 Ankara’da Savaş Rüzgarları
116 DAMGA
118 Güneydoğu’dan Öyküler III Geride Kalanlar
119 DUDAKTAN KALBE
120 Yaprak Dökümü
127 Mikinler Tekkesi
128 Gulyabani
138 SAVAŞÇI
139 AGO PAŞA’NIN HATIRATI
140 NEMİDE
141 GÖDELİ MEHMET
142 Ateş Geçitleri
143 KIRIK HAYATLAR
147 BALTACI MEHMET PAŞA VE KATERİNA
149 The Cyprus Peace Operation:
150 GÖLGELİ BAHÇE
152 SERGÜZEŞT
153 TÜRKÜN ATEŞLE İMTİHANI
154 DOĞUNUN LİMANLARI
155 Cemal Paşa’nın karargahı(4. Karargah)
156 ESKİ HASTALIK
157 The Balkan Wars (1911- 1913)
159 HANDAN
160 ÇANAKKALE ASKERİNE RÜTBE GEREKMEZ
163 cengiz aymatov Bütün Eserleri-2
164 Korkunç Yıllar
165 NEHİR TANRISI
166 The Battle of Arnhem (Operation Market Garden)
167 KENTE GİDEN YOL
168 İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN
170 Ramses, Kadeş Savaşı
171 U.S. WOMAN IN VIETNAM
173 ATEŞ GEÇİTLERİ
175 PEARL HARBOR(On 7 December 1941)
176 KUSURSUZ KADINLAR
177 YÜREĞİMİ SANA BIRAKTIM
181 HAYVAN ÇİFTLİĞİ
185 ZAMBAKLAR AÇARKEN
187 NESL-İ AHİR
191 FATİH-HARBİYE
193 KORKUNÇ YILLAR
194 NEVA
197 Lider ve Demagog
198 ATAÇAĞ
199 YALNIZIZ
201 Üç İstanbul
202 Sarıkamış Dramı
203 Çanlar Kimin İçin Çalıyor
204 YAPRAK DÖKÜMÜ
205 İçimizdeki Çocuk
207 İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ
208 SEVDALİNKA
210 DİRİLİŞ
212 ONLAR DA İNSANDI
213 KÖPRÜ
216 SUÇLU
219 Değişen Stratejilerin Odağında Türkiye
221 MAVİ TÜY
224 KEŞANLI ALİ DESTANI
225 SİLAHLARA VEDA
226 Tek Adam
227 ANADOLU NOTLARI
229 OYUN
230 ZELİŞ
235 BİR ÇİFT YÜREK
238 Değişen Stratejilerin Odağında Türkiye
239 NAKARAT
241 Kurt İzi
247 ATEŞTEN GÖMLEK
251 KAN DAVASI
252 YÜREĞİNİN GÖTÜRDÜĞÜ YERE GİT
253 FÜREYA
254 KENDİ AYAKLARI ÜSTÜNDE
255 İBNİ SİNA’NIN TALEBESİ HEKİM
256 CEMİLE
257 EYLÜL
258 DOĞUNUN LİMANLARI
259 ANA
260 BİR ÖLÜNÜN DEFTERİ
262 AYLAK ADAM
263 ÇALIKUŞU
265 Sınıf Arkadaşım ATATÜRK
267 İNTİBAH
268 MATEMATİĞİN AYDINLIK DÜNYASI
269 NAMUS (ANDY JESSUP)
270 Ankara Ekspresi
273 RAMSES ,KADEŞ SAVAŞI
276 MİLİİ SAVAŞ HİKAYELERİ
277 EYLÜLÜN GOLGESiNDE BiR YAZDI
279 ÖLÜDEN MEKTUP VAR
280 İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ
281 KUMARBAZ
283 ÇATIDAKİ NEFES
284 MAHŞER
286 GÜN OLUR ASRA BEDEL
287 TOPRAK ANA
288 İZMİR HİKAYELERİ
292 MEMLEKET HİKAYELERİ
295 SARAY VE ÖTESİ
297 ARMAĞAN
298 GURBET HİKAYELERİ
300 Handan
301 Davud
302 Zambaklar Açarken
304 Çölde Bir İstanbul Kızı
306 Bir Kadın Kayboldu
307 Ölü Ozanlar Derneği
308 GELİBOLU
310 MARTI
315 Ümit Dünyası
316 YÜKSEK ÖKÇELER
318 Yemin
320 GÖDELİ MEHMET
321 Gençliğim Eyvah
323 İNTiBAH
326 HAYVAN ÇİFTLİĞİ
327 ERİKLER ÇİCEK AÇTI
329 Saray Ve Ötesi
330 Hıçkırık
331 KARLI DAĞDAKİ ATEŞ
332 TREN
333 BİR DEVRİN ROMANI
334 Zeytindağı
335 Doğu Ekspresinde Cinayet
336 Tek Çarık Yüzbaşı
338 Solan Umut
339 YAPRAK DÖKÜMÜ
345 İBN BATUTA SEYAHATNAMESİ’NDEN SEÇMELER
346 HAREM
347 PANORAMA
348 GÖNÜLÇELEN
349 SİNEKLİ BAKKAL
350 Benim Adım Kırmızı
351 SON SIĞINAK
352 Yağmur Beklerken
353 YALNIZ EFE
355 Eski Hastalık
357 FİLLER DE HATIRLAR
358 SÜRGÜN
360 KİRALIK KONAK
364 GECE UÇUŞU
367 ERİKLER ÇİÇEK AÇTI
368 Ayaşlı İle Kiracıları
369 AŞK BEKLİYOR
371 Bir Devrin Romanı
373 Solan Umut
374 Fırtınaya Karşı
375 Bir Kadın Düşmanı
377 Son Tren
378 İÇİMİZDEKİ BİZ
381 CANAN
387 GELİBOLU, YENİLGİNİN DESTANI
389 ÖLÜ CANLAR
391 İSTANBUL’UN BİR YÜZÜ
392 DAĞA ÇIKAN KURT
394 CADI
396 DOSTLUĞUN GÜCÜ
399 ATEŞTEN GÖMLEK
400 FERDİ VE ŞÜREKÂSI
403 KIRIK HAYATLAR
404 KÖPRÜ
407 KURTLAR SOFRASI
409 Suç ve Ceza
413 SARI ZEYBEK
417 BEYAZ GECELER
418 Güneydoğu’dan Öyküler 1
422 ATEŞ GECESİ
428 KIZILCIK DALLARI
429 YÜZBAŞI SELAHATTİN’İN ROMANI
432 Subay Ve Centilmen
434 AY BATTI
435 DAVA
442 SİNEKLERİN TANRISI
444 Toprak Kurşun Geçirmez
446 Robinson CRUSOE
447 SON YENİÇERİ
448 Zulüm Dağları Aşar ÇANAKKALE İÇİNDE
452 CANBAZ
456 Hayvan Mezarlığı
457 Korkunç Yıllar
462 KUMARBAZ
474 DOĞUNUN LİMANLARI
481 Ölü Canlar
482 MİLLİ SAVAŞ VE HİKAYELERİ
484 Uzun-Beyaz-Bulut GELİBOLU
486 Veronika Ölmek İstiyor
489 Yağmur Beklerken
491 AŞK-I MEMNU
492 Cahit KÜLEBİ Bütün Şiirleri
494 BUDALA
495 Çarpışma
496 MİSKİNLER TEKKESİ
497 KIZIL ELMA
500 İhtiyar DOST
501 Yüzleri Arayan Adam
502 BİR KADIN DÜŞMANI
504 BİR AKŞAMDI
505 GÜNEŞE DÖN YÜZÜNÜ
507 FİGAN
509 YAPRAK DÖKÜMÜ
510 HABABAM SINIFI
511 ALEMDAĞ ’ DA VAR BİR YILAN
512 YEŞİL GECE
513 ŞIPSEVDİ
514 HÜKÜM GECESİ
515 DAVA
516 Safiye Sultan
518 TANRININ KIRBACI ATTİLA
519 NİMETŞİNAS
520 Cezmi
521 Sergüzeşt
522 KİRALIK KONAK
523 ALDATACAĞIM
524 MEZARINDAN KALKAN ŞEHİT
525 RAMSES, KADEŞ SAVAŞI
526 MAVİ-II,GÖRSEL SANATLAR ÜZERİNE DENEMELER VE ELEŞTİRİLER
530 Hayatınızın Amacı
531 BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK
532 BEYAZ LALE
533 YEŞİL GECE
534 Vurun Kahpeye
535 SULARI ÜRPERTEN GECE
537 Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini
538 GENÇLİĞİM EYVAH
541 Biz İnsanlar
542 MİLLİ SAVAŞ HİKAYELERİ
545 YÜZÜNCÜ AD
546 PASİFİK DRAMI
548 Dağ yolu
549 Sarıkamış Dramı
552 GELİBOLU – UZUN BEYAZ BULUT
553 GÜNEBAKAN
554 Ak Topraklar
555 Gülen Ada
556 Eğil Dağlar
558 BOŞLUKTA SALANAN ADAM
559 Mustafa Kemal ve Latife
560 Ateş Gecesi
561 DOĞUNUN LİMANLARI
562 SAVAŞ PİLOTU
563 BİR SÜRGÜN
564 KADIN PENÇESİ
565 YEZİD’İN KIZI
566 KALP AĞRISI
568 PANORAMA
569 ATEŞ GECESİ
571 Nehrin Dönemeci
572 ESKİCİ VE OĞULLARI
574 “KAR”
575 “FERDİ VE ŞÜREKASI”
576 SOFİ’NİN DÜNYASI
577 RUHSAR HANIM
580 Kırık Hayatlar
582 Yüzüncü Ad
584 KAMİL VE MERYEM’E DAİR
586 ZAMBAKLAR AÇARKEN
588 Tek Adam 1
589 KOKU
592 MEYYALE
593 BİR YAZIN TARİHİ
596 GÜLNİHAL
597 CANAN
599 Dağa Çıkan Kurt
600 FÜREYA
601 BİR KUCAK ÇİÇEK
604 Geçmişin Geleceği
606 BİR İÇİM SU
607 KANUNSUZLAR
608 YEŞİL GECE
609 BOGAZİÇİ ŞINGIR MINGIR
610 Fazladan Bir Adam
611 KORKUNÇ YILLAR
613 Bir Kadın Düşmanı
615 FARELER VE INSANLAR
616 MEDYUM
617 TARİHİN TANIKLIĞINDA ERMENİLER VE RUMLAR
618 Kosova Balkanları Anlamak İçin
620 BİR DÜĞÜN GECESİ
625 DÖNÜŞÜM
626 KERTENKELENİN UYKUSU
627 BİR TEREDDÜTÜN ROMANI
629 BOMBA
631 Miskinler Tekkesi
635 Zulüm Dağları Aşar- Çanakkale İçinde
637 TANRI DAĞI ZİYARETİ
639 Nehir Tanrısı
640 YÜZBAŞI SELAHATTİN’İN ROMANI
641 HÜKÜM GECESİ
642 FERDİ VE ŞÜREKASI
644 HEPSİNDEN ACI
645 BİR YAZIN TARİHİ
646 YANLIŞ ADRES
647 ESKİ HASTALIK
650 İrtica ve Bölücülüğe Karşı Militan Demokrasi
651 BEYAZ KALE
652 Benövşeler Üstte Göz Yaşları
654 İNCİ
657 SARAY VE ÖTESİ
659 ATEŞ GECESİ
661 MAHŞER
662 SİNEKLİ BAKKAL
663 KADIN PENÇESİ
664 Yavuz Sultan Selim Ağlıyor
666 DUDAKTAN KALBE
667 KALP AĞRISI
669 Panorama
670 SON TREN
673 BİR TEREDDÜTÜN ROMANI
676 BEYAZ GECELER
681 EUGENİE GRANDET
683 İHTİYAR BALIKÇI
685 YAĞMUR BEKLERKEN
687 STAR
688 KURTLAR SOFRASI
691 Hıçkırık
692 FEDAİLERİN KALESİ ALAMUT
694 GÜNEŞ ÜLKESİ
695 SÜRGÜN
696 VAHŞİ BİR KIZ SEVDİM
698 Ölü Canlar
702 ERİKLER ÇİÇEK AÇTI
703 KAN DAVASI
705 ÇETE
706 Yeşil yol
709 EYLÜL
713 Zeytindağı
717 Acı Kahve
720 Ak Zambaklar Ülkesi Finlandiya’da
721 Ada
726 BOĞAZİÇİ ŞINGIR MINGIR
728 Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
731 AERITH'Lİ MORGAN
733 AGO PAŞA’NIN HATIRALARI
737 Ağaç Kurdu
738 AH BEYOĞLU VAH BEYOĞLU YANDI GİTTİ KÜL OLDU
740 TANRININ KIRBACI ATTİLA
742 Şeytan Dönemeci
745 AJAN
746 AK DAĞLAR
754 HITLER'S PROBABLE BEHAVIOR IN THE FUTURE
756 CEMİLE – SULTAN MURAT
757 Al Midilli
759 Altın Postu Ararken
767 Anamın Kitabı
769 ANIT AĞAÇLAR
772 ARABA SEVDASI
779 Aşk-ı Memnu
781 Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği
782 Atatürk’ün Fikir Sofrası
783 ATATÜRK’ün İzinde Bir Arpa Boyu
784 ATATÜRK'ÜN ÜSTÜN KİŞİLİĞİ
785 Atatürk Olmasaydı
786 Atatürk'ün Avrasya Devleti
792 Ayaşlı ve kiracıları
794 GENİŞ ZAMANLAR
795 HUZUR
797 Yaralı Aşklar
798 BABALAR VE OĞULLAR
799 ONLAR DA İNSANDI
804 Satranç
808 BENİM ADIM KIRMIZI
814 BEYAZ DİŞ
817 BEYAZ KALE
821 Uzun Beyaz Bulut Belibolu
824 BİR AVUÇ SAÇMA
825 Bir Bardak Süt
830 BİR DEVRİN ROMANI
832 Bir Dinazorun Anıları
833 BİR DÜĞÜN GECESİ
836 BİR İÇİM SU
837 Bir Kadın Düşmanı
839 BİR KADIN KAYBOLDU
841 Bir Mahzun Büyücü
849 BİR TEREDDÜTÜN ROMANI
851 BİR TÜRK AİLESİNİN ÖYKÜSÜ
854 Akşam Güneşi
855 Harem
858 PRIMO TÜRK ÇOCUĞU NASIL OLDU
863 EKMEK ELDEN SU GÖLDEN
864 Bugünün Saraylısı
867 BİR SÜRGÜN
870 BUYUK ÜMİTLER
872 BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK
882 Çatıdaki Rüzgar
891 Yağmur Beklerken
892 Cinayet Nedeni
897 BİR KADIN DÜŞMANI
899 DUDAKTAN KALBE
900 KUMARBAZ
901 ÖLÜDEN MEKTUP VAR
902 BİR TEREDDÜTÜN ROMANI
903 İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ
904 KAN VE ONUR
905 CUMBA’DAN RUMBA’YA
906 Cüceler
907 Cüzzamlı
908 DAMGA
914 ÇANKAYA
918 ÇÖLDE BİR İSTANBUL KIZI
922 Dağların Gözyaşları II. Cilt
923 Dağların Gözyaşları 1
926 Dağ yolu
933 KırkYıl
934 DİRİLİŞ
939 Doğunun Limanları
946 Dördüncü Protokol
948 DUDAKTAN KALBE
951 ATEŞ GECESİ
955 RAMSES BATI AKASYASININ ALTINDA
956 Mefküreci Zabit
957 ÜÇ İSTANBUL
959 Eğil Dağlar
967 YALNIZIZ
969 BİR KUCAK ÇİÇEK
971 DELİKANLI ADAMIN EL KİTABI
977 AŞİNA YÜZLER
979 AY BATTI
985 Nehir Tanrısı
986 OLIVER TWIST
987 Yağmur Beklerken
990 ŞEKER PORTAKALI
991 BUGÜNÜN SARAYLISI
993 Osmanlıların stratejik sorunları
998 Eski Hastalık

Sayfa: 1 ... 6 7 [8] 9 10 ... 37