Gönderen Konu: Böbrek ve İdrar Yolu Taşları  (Okunma sayısı 4034 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Gamzeli

  • _Gamzeli_
  • Admin
  • *
  • İleti: 18871
  • Rep Gücü : 2045
  • Cinsiyet: Bayan
  • Bana Sen Lazımsınn...
    • Profili Görüntüle
    • Ahmet Maranki
Böbrek ve İdrar Yolu Taşları
« : Şubat 03, 2008, 02:00:01 ÖS »

Böbrek ve İdrar Yolu Taşları

Genel Bilgiler



İdrar yollarında oluşan taşlar çoğunlukla böbrekte oluşuyor. Ancak idrar yollarında veya idrar kesesinde de taş görülebiliyor. Taşın yol açtığı en önemli sorun idrar kanallarının tıkanması. Böbreklerde ve idrar kanallarında tıkanıklık yaratan taşlar böbreklerin şişmesine ve görevlerini yeterince yerine getirememesine yol açıyor. Bunun yanı sıra, şiddetli ağrı, idrarda kanama ve iltihaba sebep olabiliyor.

İdrar yolu taşları genellikle böbrekte görülse de idrar kanallarında ve idrar kesesinde de olabiliyor. İdrar kanallarına giren taşlar ya böbrekten ya da idrar kesesinden kaynaklanıyor. Kanala düşen taşın idrar yolu tıkanıklığı yapma riski çok yüksek olduğu için en kısa sürede müdahale edilmesi gerekiyor.

Böbrek taşları çok değişik şekillerde olabiliyor. Bazıları nohuta benzerken bazıları da yıldız şeklinde olabiliyor. Büyük ve geyik boynuzuna benzeyen taşlara “staghorn taş “ deniliyor ve tedavisi en zor olan taşlar arasında sayılıyor.
Taşların çoğu kalsiyum, oksalat, fosfat ve amonyak içeriyor. Taşın oluşum nedeni tam olarak bilinmiyor. Genetik etkenler ve diyetin önemli rolü olduğu düşünülüyor.

Taş hastalığının kesin teşhisi ultrasonografi ve ilaçlı böbrek filmi (IVP) ile yapılıyor. Ultrasonografide taş görülürse, böbreğin işlevini ve taşın tam olarak yerini belirlemek için IVP tetkiki yapılıyor. Bu tetkik, taşın kesin tanısı açısından önemli. IVP sırasında X-ışınları verildiği için gebelere IVP tetkikinin yapılması sakıncalı

Şok Dalgaları ile Taşların Tedavisi – ESWL



Taşların tedavisi, taşın büyüklüğü ve yerine göre planlanıyor. Ağrı anında ilk uygulanacak tedavi kuvvetli ağrı kesiciler vermek. Ağrının giderilmesi ve vücudun kaybettiği suyun telafi edilmesinden sonra kesin tedavi planlanıyor. Küçük veya orta büyüklükteki taşlar, vücut dışarısından uygulanan ultrasonik şok dalgalarıyla kırılabiliyor. Bu yönteme ESWL (extra corporeal shock wave lithotripsy) deniliyor. Vücut dışarısından uygulanan ses dalgaları, taşın üzerine odaklanarak burada yüksek bir enerji elde ediliyor. Taşlar, bulunduğu yere göre %85-95 arasında değişen başarı oranlarıyla kırılabiliyor. Taşın 2cm’den büyük ve çok sayıda olması başarıyı olumsuz etkiliyor. Böbreklerde şekil bozukluğu, aşırı kilo ve çok küçük yaş da başarıyı düşüren etkenler arasında. Kalp pili olanların, hamilelerin, karnındaki aorta damarında balonlaşma olanlar ve kanamaya eğilimli olan (hemofili hastalığı gibi) kişilerde bu yöntemin uygulanması sakıncalı.

Açık Taş Cerrahisi



Büyük taşlar veya ESWL ile kırılamayan taşların tedavisi ise kapalı veya açık cerrahi müdahale ile yapılıyor. Açık ameliyatta, taşın yerine göre kesi yapılarak vücuda giriliyor ve taş küçük bir kesikten çıkartılıyor. Böbrekten girilerek taşın çıkartılmasına “nefrolitotomi”, idrar kanalından girilerek çıkartılmasına ise “üreterolitotomi” deniliyor.

Açık ameliyat için kişi ilk önce narkoz verilerek uyutuluyor. Uygun ameliyat pozisyonu verildikten sonra kesi (insizyon) yapılıyor. Kas tabakaları geçilerek böbreğe veya idrar kanalına ulaşılıyor. Taşa ulaşıldıktan sonra üzerine küçük bir kesi yapılarak taş çıkartılıyor. Bu ameliyatlardaki en önemli hedef böbreğe ve idrar kanallarına hasar vermeden tüm taşları çıkartmak.
 

Ameliyat sonrası uzun dönemde taş tekrar oluşabiliyor. Taşın oluşumunu engellemek için ilk olarak taşın cinsinin belirlenmesi, daha sonra altta yatan metabolik hastalıkların varlığının tespit edilmesi önemli. Bu nedenle ameliyatla çıkartılan taşların mutlaka analiz edilmesi gerekiyor. Sonuçlara göre gerekli tıbbi tedavi başlanıyor. Tedaviye ek olarak uygun diyet önerileri ile kişi takibe alınıyor.


Kapalı Taş Cerrahisi



Tüm gelişmiş radyolojik tanı yöntemlerine karşın organın içerisini gözle görmek bir çok hastalığın kesin teşhisinin konulmasına yardımcı oluyor. Organları göstermek için kullanılan bu aletler, fiber optik görüntüleme sistemine dayanıyor. İçerisinde ince bir teleskop bulunan bu alet ışık kaynağına bağlandığında vücudun içerisini dışarıdaki bir ekrana yansıtıyor. Örneğin, nefes borusundan girerek akciğerlerdeki hava yollarını, veya yemek borusunda girip mide ve bağırsakların içini bu alet yardımıyla görmek kanser gibi önemli hastalıkların teşhisinde oldukça yararlı. Nefes borusuna kaçan yabancı maddelerin çıkartılmasında, idrar kesesindeki veya kalın bağırsaktaki tümörlerin tedavisinde de “endoskop” denilen bu aletler kullanılabiliyor.
Dış idrar kanalından yerleştirilen endoskopik cihazlar uzun yıllardır idrar kesesi, yani mesanenin içine bakmak veya kapalı prostat ameliyatları yapmak için kullanılıyor. Bu aletlerin çapı son yıllarda oldukça inceltildi. Kullanılan teknolojinin ilerlemesi, görüşü sağlayan optiklerin küçülmesi sayesinde artık dış idrar kanalından çok daha ince olan iç idrar kanallarını görmek mümkün. Böbreklerden mesaneye idrar taşıyan ve üreter denilen iç idrar kanallarının çapı 2-3mm kadar. Son yıllarda bu ince kanalların dahi içerisine girebilecek cihazlar geliştirildi. Bu cihazlar sayesinde iç idrar kanallarının, yani üreterlerin içerisine girilerek böbreğe kadar gidilebiliyor. Böylece hem kanalları hem de böbreğin içerisini görmek mümkün. Bu yöntem bazı tümörlerin teşhisinde ve tedavisinde kullanılıyor. “Üreterorenoskop” denilen bu cihazların içerisinden geçirilen ince kablolar sayesinde lazer ışınları kullanılarak tümörler yok edilebiliyor. İdrar kanalında takılmış olan taşların tedavisinde de üreterorenoskop kullanılıyor. Kendiliğinden düşmeyen veya taş kırma cihazı ile vücut dışarısından verilen şok dalgaları ile kırılamayan taşların tedavisinde oldukça etkili bir yöntem. Dış idrar kanalı yoluyla ilk önce idrar kesesine giriliyor. Burada üreterlerin giriş delikleri görülüyor ve alet buradan içeri yerleştiriliyor. Kanal içerisindeki taş görüldükten sonra cihazın içerisinden geçirilen bir katater sayesinde taş kırılarak çıkartılıyor. Hiç bir kesiye gerek olmadan yapılan bu kansız işlem sonrasında hastalar genellikle aynı gün hastaneden çıkabiliyorlar.





Seni sevdim gönülden, kalbimin sahibi oldun bilmeden, bu yürekte varolacaksın ebediyen, bunu bil çok seviyorum gerçekten.
Seninle doğdu bu yürek, sensin gönlüme eş, dudaklarım dudaklarındayken sanki can verdi bu yürek, senin kollarında ölmek dünyada en güzel şey olsa gerek..