Gönderen Konu: Mete Han (Mete Han Kimdir? - Mete Han Hayatı Biyoğrafisi  (Okunma sayısı 1199 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı mCEmRaH

  • Katılımcı Üye
  • *
  • İleti: 226
  • Rep Gücü : 226
  • Cinsiyet: Bay
    • Profili Görüntüle

Mete Han (Mete Han Kimdir? - Mete Han Hayatı Biyoğrafisi



Mete_Han2.JPG
Mete'nin kurgusal olarak yapılmış sembolik büstü

Hüküm süresi: M.Ö. 209 – M.Ö. 174
Tahta geçmesi: M.Ö. 209
Unvanları: Tanhu, Şanyu
Doğumu: M.Ö. 234
Ölümü: M.Ö. 174
Önce gelen: Teoman
Varisi: Oğlu, Lao-Şang
Sonra gelen: Oğlu, Lao-Şang
Babası: Teoman

Mete veya Mao-tun (d. M.Ö. 234 - ö. M.Ö. 174), M.Ö. 209 - M.Ö. 174 arasındaki Hun (Hiung-nu) hükümdarıdır.

Hayatı

Tahta Çıkış
Babası Teoman, kendisi yerine üvey annesi Yenşi'nin oğlunu tahta çıkarmak istedi ve Mete'yi komşu kavim olan Yüeçilere(Yuezhi) rehin olarak gönderdi. Babası, ardından Yüezhi'lere savaş ilan ederek Mete'yi öldürttürmek istedi. Mete, babası Teoman Yüeçilerin topraklarına girmeden Yüeçilerin elinden kaçtı. Babası bu kadar zorlukları atlatmasının ardından hakkını vermek için emrine bir birlik verdi .Sonunda da Mete babasını,üvey annesi ve kardeşini öldürüp kağan oldu. (M.Ö. 209).

Ok Hikayesi
Çin kaynaklarına göre eğer okunu bir yöne yöneltirse emrindeki askerlerin hepsi o hedefe ok atarak hemen yokederdi. Bunu sıkça yapardı. Bir gün okunu en sevdiği atına çevirdi. Askerlerinden bazıları tereddüt etti. Bunun üzerine okunu sırayla tereddüt edenlerin üzerine çevirdi. Atına ok atmakta tereddüt eden askerlerinin hepsi atılan oklarla öldürüldü. Böylece küçüklükten beri oynadığı okunu hedefe çevirme oyunu emirlerinin tartışılmazlığını da perçinledi. Bir gün emrinde demir disiplini ile yetiştirdiği 10 bin askeri varken okunu babasının üzerine çevirdiğinde askerlerinden hiçbiri tereddüt etmemişti.

Hun'un (Hiung-nu) Yükselişi


Hiung_nu.jpg
Mete'nin hükümdarlığında ulaştığı sınırlar (M.Ö. 176)


Mete Önce Hunlardan toprak talebinde bulunan doğu komşuları Donghu üzerine yürüdü ve onları ağır bir yenilgiye uğrattı. Yapılan anşlaşmada Donghular yıllık sığır, at ve deveden oluşan bir vergi ödemeyi kabul ettiler ve M.Ö. 208 yılında onları hakimiyetine aldı.
Donghu'yu yendikten sonra (Sien Pi ile Wuhuan'ın Donghu kökenli olduğuna dair tez mevcuttur) Kuzey Moğolistan'da yaşayan Tunguz gibi halkları da içine kattı. M.Ö. 177-165 yılları arasında Hunların güney batısında, Tanrı Dağları ile Gansu arasında yaşayan Yüeçilein üzerine seferler düzenledi. M.Ö. 203'de Yueçi'yi mağlup ederek kendi toprağna kattı.
Ordos'da hakim olmaya çalışan Tahin Türklerini yendi. Çin üzerine sürekli seferler düzenleyerek Sarı Irmak'ın güneyindeki kaleleri egemenliğine aldı. Bu zaferlerle, sonradan Hunlara büyük gelirler getirecek önemli ticari yollarının kontrolüne sahip oldu.
Bölgede yaşayan Altay (Moğol, Tunguz ve Türk vb.) kavimlerini egemenliği altına alarak askeri ve stratejik olarak daha güçlü bir hale geldi.
M.Ö. 200'de Han Hanedanı imparatoru Gaozu'nun (Gao-Di) 320.000 kişilik ordusunu ile Kuzey seferine çıktığında Han piyade birliklerinin ulaşmadan önce 400.000 seçkin süvarisiyle Gaozu ve mahiyetindeki birlikleri Baideng (bugünkü Datong, Şanşi)'de Peteng Kalesinde kuşatmıştır. Gaozu (Gao-Di) Mete'nin eşine hediye göndermesi ve Mete'nin kuzey eyaletlerini Hunlara bırakma ve yıllık vergi ödeme gibi bütün şartlarını kabul etmesi sonucu kuşatmadan kurtuldu. Gaozu paytahtı Çang'an(bugünkü Şian)'a dönebilirdiyse de Mete arada bir Han'ın kuzey sınırını tehdit etmiş ve nihayet M.Ö. 198'de Ganzu barış istemiş ve Han'ın prensesini Tanhu'nun eşi olması ve yıllık haraç ödemesi şartlarıyla antlaşması imzalanmıştır.
Çin savaşından sonra, Mete,Yüzehi ve Wusun'u Hun'un köleleri olmaya zorladı.
Saltanatı boyunca çoğu halklar Hun idaresi altına girdi. Onların tümünü, steplerin bütün göçebe atlı okçularını bir imparatorluk altında birleştirdi. Göçebe tebaalarından başka Mete ayrıca Tarım Havzası'nda kendisine bağlılık yemini eden vaha şehir devletleri kurdu. Onun hem askeri hem de idari yapılanması sonradan birçok merkezi Asya halklarında ve devletlerinde uygulandı.
İdaresinde, Asya'da ve hatta Çin imparatorluğunda muazzam korku saldı. Büyük bir savaşçı ve bir savaş taktiği ustasıydı ve Çinliler dahil pekçok imparatorluklara karşı mağlup edilemediği muharebeler kazandı. Ordusu savaş zamanında toplanan sivillerden oluşmuyordu. Onun yerine sürekli eğitimli ve savaşa hazır halde bulunan profesyonel askerlerden oluşmaktaydı. Hakim olduğu bölgelerdeki geniş tahıl ve yiyecek kaynakları ile ordusunu ayakta tutabiliyordu.
Mete, M.Ö.174 yılında öldüğünde, birçok kavimleri çatısı altında birleştiren büyük bir imparatorluk geriye bıraktı. Bu imparatorluk yaklaşık 18 milyon km2 büyüklüğe sahipti. İmparatorluğunun sınırları doğudan batıya Japon Denizi'nden İtil (Volga) nehrine ve kuzeyden güneye Sibirya'dan Tibet ve Keşmir'e uzanıyordu. Hunların karşılarında bulunan tek düzenli ve güçlü kuvvet olan Çin ordusunun, iç karışıklıklar nedeniyle idari zaafiyet içinde olması Mete'nin devletini kolayca büyütmesine sebep gösterilir.