Nerede dursam vuruluyorum düşlere,
Nereye koşsam içimdeki sarhoşluğuna kapılıyorum,
Taşlarla örülü her sokağın köşe başında,
Işıklara sorgulanıyorum,
Kelimeler var cebimde,
Yüreğimde cümleler güzelliğine,
İstermisin,
Pencereleri kuzeye bakan odamın duvarlarında,
Tuvallerden çaldığım yalnızlığı arıyorum,
Cilası yeni atılmış parkelere bırakıyorum gözlerimi,
Ve umuda yüklenişi suallerin utangaçlığında,
Yüzümü kimlerden kaçırıp,kimselerden saklıyorum,
Bilirmisin,
Yüreğimin kıyametlerinde suskunluklar dolaşıyor,
Ve çocukların elma şekeri haylazlığı,
Hani ekmek arası balık revaçta şimdi,
En çok gazetelerde ölüm haberleri okunuyor,
Kim ne oluyor da hayatında,kime ne anlatıyor,
Ne dursan duruyor zaman,
Ne koşsan koşuluyor,
Bilirmisin,
Sadece ayakkabı değil, yüreğim parçalanıyor,
Karşı kıyıdayım,
Numaralar var elimdeki kağıtta,
Ben yokluğuna bu kadar mı yaralıyım,
Hasretine bu kadar mı ayaktayım,
Bilmiyorum,
Gözlerime tüneyen akşamın renginde,
Kuşların ürkek bakışlarına saplanıyorum,
Hatırlıyorum da,
Neler söyletecekti bu dilsizlik,
Neler anlatacaktı belki de bir heveslik,
Ver elini Kıyıköy, Harbiye, Anadolu Kavağı,
Sarıyer, Ortaköy,
Ver elini bir kere de,
Ruhumu azad etsin bu belirsizlik,
Oysa ben barbunların renginde susuz bir rakı,
Ağlara takılan yosun rengi,
Kıyılarının karşısındayım,
Denizlerinin yalnızlığında,
Dalgaların tenimi okşayan,
Sabahlarımın puslu viran havasında,
Yanındayım,
Yokluğunda,
Sandığı açıyorum kilitlerin pasında,
Kalkıp eskimiş bir fotoğrafın yırtılan köşesinden,
Hesap tutuyorum,
Kafa tutuyorum zamana,
Soyut çırpıntısında yüreğimden sana,
Kelimeler yolluyorum,
Cümleler bırakıyorum uykularına,
Med cezire vururken kendini gece,
Yakamoz oluyorum,
Dokunamıyorum sana,
Dilimi mühürlerken kaybettiğim her hece,
Nereye dursam kayboluyorum aynalarda,
Nereye koşsam sensizlik,
Oysa tuttuğum notlar kayıp hayata,
Yaşlı bir martıyı öpüyor dudakların,
Ve Kent düşüyor kendi sahnesinde,
İpini ben çekiyorum,
Ben kesiyorum halatlarını gemilerin,
Sevdasına lacivert,
Sevdasına öpülen bütün gölgelerin,
Bir avuç çiviyle,
Mevsimin tahta merdivenlerine dayanıyorum,
Yasaklarımda suskunluğun,
Belkisi olmayan yokluğun,
Kırık ruhların çamurlaşan toprağında,
Robenson'un Cuması,
Huysuzluğun,Yağmur'a münhasır,
Uykusuzluğun var cümlelerime zıpkın kesilen,
Bir avuç çiviyle,
Yalnızlığımı duvarlara terkeden,
Ya da,Belkilerle çoğalan sonsuzluğun,
Bilirim,El ayak çekilir zamanla,
Kentime eyvahlar karantinası,Eski bir fotoğraf,
Ve bir köşesinde çaresizliğin sancısı,
Kırılmıştır artık uzaklığına yokluğunun aynası,
Bilirmisin,
Ben hala karşısındayım kıyılarının,Sırtımda yaşamak ağrısı,
Bu cümleler,Bu isimsiz nice kelimeler,
Dilsizliğime bıçaklanan geceler,Ardından bana kalan,
Masumluğunun sessizlik takıntısı...