(gidersen hani sığınaklarım?
eksilir, zarar kalırım
kalırım!
yeni günün tenine dağılır yaralarım
sana yağmur diyorum…)
uzun boylu umuttun
tadında unutuldun
nerde büyük uçurumların
kış suların, yaz uykuların?
sana yağmur diyorum ıslaklığım bundan
yağ da ıslanalım, ama uslanmayalım
uslanmayalım!
gün, vursun yükünü gecenin hırkasına
yol, vursun sesini uzaklığın pasına
sesime kibrit çaksan tutuşacağım
sargısızım,
çoğalırım;
çoğaldıkça arsızım
sana yağmur diyorum…
en haklı aşk,
alkışsız sürebilendir
ve en haklı kavganın öznesi
ölmemek için dövüşürken de ölebilendir…
o an
işte o an
ey bizi ayrı takvimlere düşüren zaman
yere bir bahar dalı düşmüş gibi mi olur
sıradağlar mı tutuşur bağrının orta yerinde?
yeter
kan sıçratmayın sabahın seherine
boğulursunuz
boğulursunuz!