Öldürecektim seni bende ;kendimde o gücü bulabilseydim eğer...
Sindiremeyecektim senden kalanları benden uzak mezarlara koymaya!!Diyar diyar dolaşıp yine içime gömecektim seni en sonunda...
”Ben demiştim” diyenlere, üzüntümü belli etmemek için kuşandığım, mekanik tebessümlerimin ardındaki yaşlarla sulayacaktım taze mezar toprağına ektiğim çiçekleri...
Ama ben seni içimde öldürmeye kıyamadım....
Başarabilseydim incitecektim seni,incinmişliğimin verdiği cahil cesaretle..
Ne var ne yok sayıp dökecektim karşına geçip..
Kendimi hayrete düşürürcesine birer tokat gibi vuracaktım hiç kullanmadığım o ağır lafları..
Kıracaktım seni bin bir parçaya ayırana kadar..
Duvardan duvara fırlatacaktım sevgi diye önüme sunduğun hastalıklı duygularını.....
Ama ben seni incitmeye de kıyamadım....
Elimden gelseydi unutacaktım seni..
Gözlerimden silecektim hayalini ve dilimden adını.
Duman duman atacaktım seni bu şehirdeki tüm bacalardan;ama soluduğum havaya karışıp yine dolacaktın ciğerlerime.
Onlarca damla döküp göz pınarlarımdan akıtacaktım seni sevgimin atığı diye;ama ıslaklığın kalacaktı elmacık kemiklerimde..
Bu kez de tenimin tuzuna karışacaktın..“Sözümü tutacağım ,adını anmayacağım”nağmelerini dinleyip neyi unutacağımı unutacaktım seni unutayım derken..
Zaten ben seni unutmaya da kıyamadım......
Ne kadar çabuk geldi ayrılık...Oysa daha yeni başlamıştık birbirimize ayak uydurmaya,daha doğrusu ayak uyduramamaya..Nedensizliklerin iç çekişlerini dinlerken vedalar bozdu suskunluğumuzu..Bana mıydı kızgınlığın yoksa kendine mi anlamadım...Kaçar gibi veda ettin...
Oysa ben seni sevmelere doyamadım!!!
Öldürecektim seni..
incitecektim seni...
unutacaktım seni... ama lanet olsun!!! kı-ya-ma-dım.