Erguvan Işıltıları
Endazesi kaçmış aşkların tan yeri izlerinde
Entarisi ala benzemiş yarin...
Cam kafeste
Kendi etrafında dönüşlerinde balerin
Yelkovanın akrepe kavuşma arzusuyla
Saat sevda gibi işlemekte
Tık tıklar rodrigo nağmeleriyle eşleşmiş
Yatağında usulca akan ırmak misali ruhlar dingin...
Hiç konuşmadan saatlerce
Belki de günlerce süren ard yürüyüşleri
Bir an döner de
Bir an gözleri buluşur gönlünde diye
Adım adım öyküleri yayılır sokağın taşlarına
Sırım gibi delikanlım
Yaka cebinde mendili erguvan ışıltısında
Belki bir çay bahçesinde
Belki bir düğün katılımında
Öylesi uzak bakışların iç kaynamalarında
Sevda tutmak yare...
Sözsüz sevda köşeleri oluşmuş akşam postalarında
Yazıyoooooo çığırtkanlarına düşmemişken aşk
Yürekte bir deli ateş...
Sabaha adanan şarkılara fal tuttumlardan
“Bir bahar akşamı rastladım size” ye sayrılar
Kokulu mavi pembe kağıtlara aksedilen
Dolmakalemli sevda uzanışları
Siz benim hayalim diye atılan başlıklara ulanan
Canım cananımla nihayetlenmiş duygu sağanakları
Vücût ikliminin sultanıyla
Rüyalarda buluşuruz düşlerine uzanışlar...
Dest-i izdivacına talip rüya artığı gecelerin
Begonya dokusu kilimlerine işlenir sevda da
Sürülür közüne mangalların aşk söylemleri
Buhar olur sarar asumanı seslenişler
Açar salkım saçak portre boyu şarkılar
Gönül şarkılarından bir demettir ki bunlar
Öyle si çığırır nazendeler fasl-ı şahanelerden
“Entarisi ala benziyor
Benim yarim bana benziyor......”