Yangından mal kaçırır, derdi kendi nefesi
Bu ses yabancı değil, başında kimin fesi?
Zor günde belli olur, dostun düşmanın hası
Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan?
Fikriyata bakarım, ben anlamam kavuktan
İsterim kara günler, güneşte kurutulsun
Yaslı yaşlı gönüller, sevinsin de kurtulsun
Şaşmaz terazi ile, her icraat tartılsın
Bu ne biçim gidişat, içim dondu soğuktan
Fikriyata bakarım, ben anlamam kavuktan
Sele verdik harmanı, kağnı kaldı bayırda
Yaz boz tahtası mıdır, öküz öldü çayırda
hiç bir şeyde gözüm yok, sen neslimi kayır da
Bin bir umut beklerken, ayı çıktı kovuktan
Fikriyata bakarım, ben anlamam kavuktan
Doğum yaptıran ebe, çocuğu aldı kaçtı
Bu işe sabıkalı hırsızlar bile şaştı
Hak, hukuk, görev, sınır, birbirine karıştı
Biz ayranı beklerken, çamur çıktı yayıktan
Fikriyata bakarım, ben anlamam kavuktan
İstemem gül bahçede, faydasız ayrık otu
Kendini taşıyamaz, neyleyim koşmaz atı
Gündelik sefahatı, terk eyledik rahatı
Dün doğruyu haykırıp, bu gün dönen cayıktan
Fikriyata bakarım, ben anlamam kavuktan