Ben ağlardım gün batımlarında. Bir sen bilirsin birde ağaç dalları.
Yapraklar hüznüme koşardı, rüzgar feryadıma, sen acı
bir tütsü olur dolardın yüreğime.
Seni ilkin böyle tanıdım. Saçlarının rengini hatırlamıyorum;
ama gözlerin grup vakti kızıllığını andırıyordu.
Uykudan yeni uyanmış gibi mahmur.
Şiirler okurdum sana ağaç dallarından tutunarak.
Gözlerine bağışlardım bakışlarımı. Sen çok uzaklarda değil,
yanı başımda ağlardın ve ben ilhamımı narin göz yaşlarından
alıyordum senin. Sen benim her gün yeniden dirilişim, sevincim,
sevgim oluyordun.
Tıpkı dün gibi uzaksın şimdi. O zaman varlığının sarhoşluğuyla,
şimdi de yokluğunun acısıyla ağlıyorum gün batımlarında.
Her gün batımı acı bir tütsü,
vaftizlenen rüyalarımı kırbaçlayan deli bir hoyrat.
Martılar olurdu mısralarımda, denizi yararak ilerleyen vapurlar,
çocuk sesleri, genç sevgililerin taze bakışları,
toprak kokusu, çimen rengi, albatros ve de aşk celladının
kemendine takılan kaytanlı, fosforlu sözler…
Sen şiir gibiydin, mısraya benzerdi bakışların. Gülünce çiçekler açardı yanaklarında, bahar olurdu, yaz olurdu. Sen sevdiğim, yitip gitmesini istemediğim mevsimdin.
Karlı kış geceleri sımsıcak şöminem, umudum, ekmeğim,
aşım, kimseyle paylaşmadığım arım, züllü yarınımdın.
Sen benim masmavi göğümdün.
Gün olur kitaptın avuçlarımda okunan, gün olur şemsiyeydin
yağmurlardan koruyan ve gün olur “bendin”,
”sen” olmayı dilediğim zaman.
Bakışlarını en çok sen olmayı düşlediğimde seyrettim.
Tebessümün okyanuslar kadar derin, baharlar kadar narin.
Seviyordum seni tepeden tırnağa.
En çokta bakışlarına hayrandım bakarken gözlerimin rengine.
Ve bir şeyler akardı o an coşkun bir sel gibi yüreğime.
Seninle dolardı tüm azalarım. Yeni uyanmışçasına bir tüy gibi
hafiflerdim esrik bakışlarında.
Kanat çırpardım, mutluluk denen o kutsanmış sevdayla
sarmaş dolaş olurdum, bulutlarda gezinirdim, göğe,
maviliklere değerdi başım.
Sen mevsimdin bağrımda; taze çiçekleri olan, serin bir
meltem gibi umutlarıma, ruhuma, güzel yarınlarıma dolan.
Sen bir mevsimdin bağrımda. Yüreğime akan bir ırmak,
bir pınar. Aşktın, parıltıydın gökler kadar yüce, denizler
kadar berrak.
Ya şimdi nerdesin ? Hangi iklimde, kimin mevsimisin?
Gözlerin hala grup vakti kızıllığına mı çalmakta, hala
okyanuslar kadar derin mi tebessümlerin.
Beni unuttun mu, ağaç dallarından tutunarak sana
şiirler okuduğun gün batımlarını
bizi dinlemeye gelen kuşları, rüzgarı, martıları…
Seni bilmem, ama ben hala aynı yerdeyim. Kıpkızıl akşam
manzaralarını andırmakta yüreğim. Döneceğin demleri avlıyorum.
Bir ben bir de ağaç dalları biliyor şimdi yüreğimdeki yangını.
Bir de...
Geleceksen gel artık...