BEŞİNCİ MEKTUP
Ayrilik diye bir sey yok.
Bu bizim yalanimiz.
Sevmek var aslinda, özlemek var, beklemek var.
Simdi neredesin? Ne yapiyorsun?
Günes çoktan dogdu.
Uyanmis olmalisin.
Saçlarini tararken beni hatirladin, degil mi?
Öyleyse ayrilmadik.
Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.
Zamani hatirlatan her seyden nefret ediyorum.
Önce beklemekten.
Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
Ikisi de kötü, ikisi de hazin tarafi yasantimizin.
Bir çocugun önce dogmasini bekliyorlar,
Sonra yürümesini, konusmasini, büyümesini...
Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasini,
Kanunlara saygi göstermesini,
Insanlari sevmesini, aldanmasini, aldatmasini bekliyorlar.
Ve sonra ölümü bekleniyor insanoglunun.
Ya o? Ya o?
Insanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
Çocuklarindan saygi ve bir parça huzur bekliyor,
Saadet bekliyor yasamaktan.
Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artik.
Aradiklarinin çogunu bulamamis,
Beklediklerinin çogu gelmemis bir insan olarak
Göçüp gidiyor bu dünyadan.
Iste yasamak maceramiz bu.
Yasarken beklemek, beklerken yasamak
Ve yasayip beklerken ölmek!
Özleme bir diyecegim yok.
O kömür kirintilari arasinda parlayan bir cam parçasi.
O nefes alisi sevgimizin, kavusmalarimizin anlami.
O tek güzel yönü bekleyislerimizin.
Insanligimiz özleyislerimizle alimli,
Yasantimiz özlemlerle güzel.
Özlemin buruk bir tadi var, hele seni özlemenin.
Bir kokusu var bütün çiçeklere degismem.
Bir isigi var, bir rengi var seni özlemenin, anlatilmaz.
Verdigin bütün acilara dayaniyorsam;
Seni özledigim içindir.
Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
Seni özledigim içindir.
Yasiyorsam; içimde umut varsa,
Yine seni özledigim içindir.
Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!...
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN...