Gönderen Konu: İnancın Sağlıklı Yaşam Üzerindeki Olumlu Etkileri  (Okunma sayısı 1034 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı P.u.S.u

  • Katılımcı Üye
  • *
  • İleti: 226
  • Rep Gücü : 106
  • Cinsiyet: Bay
  • Hayırlı Cumalar Dilerim
    • Profili Görüntüle
İnancın Sağlıklı Yaşam Üzerindeki Olumlu Etkileri
« : Haziran 02, 2009, 01:04:00 ÖS »

Yüce Rabbimiz, Kuran’da insanlara nasıl yaşamaları gerektiğini bildirmiş ve yanlış tavırların ne olduğunu açıklayarak bunlardan kaçınmaları yönünde onları uyarmıştır. İnsanın dünyaya gönderiliş amacı, Allah’a iman etmek ve O'na kulluk etmektir. Yüce Rabbimiz, insan fıtratını iman etmeye uygun bir yapıda yaratmıştır.

Allah Kuran’da, insanların iman fıtratı üzerine yaratıldıklarını ve buna uygun olarak yüzlerini imana çevirmeleri gerektiğini şöyle bildirmektedir: “Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler.” (Rum Suresi, 30)

Burada hatırlatılması gereken çok önemli bir sır vardır. Eğer kişi yaratılışına uygun olarak iman eder ve Kuran ahlakını yaşarsa, yalnızca ahirette kazançlı çıkmakla kalmaz, aynı zamanda dünya hayatı için de en uygun yaşamı seçmiş olur.

Son yıllarda yapılan birçok araştırma, inancın insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini ortaya koymaktadır. Bu araştırmalara göre Allah inancına sahip olan insanlar diğerlerine göre Allah'ın izniyle hem daha uzun yaşamakta hem de yaşam kaliteleri diğerlerine göre çok daha yüksek olmaktadır. 1995 yılında Georgetown Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan araştırmaların sonuçları, inancın sağlık üzerindeki olumlu etkilerini açıkça ortaya koymuştur. Bu araştırmalardan en ünlüsü ise Amerikan Ulusal Yaşlanma Enstitüsü’nün Kaliforniya, Alameda beldesinde yaşayan 5.286 yetişkin üzerinde 28 yıl boyunca sürdürdüğü çalışmadır. Buna göre inançlı kişilerin ölüm oranlarının yaşa, cinsiyete, eğitim durumuna ya da etnik kökene bağlı olmadan diğerlerine göre düşük olduğu ortaya çıkmıştır.

International Journal of Psychiatry in Medicine’nın Şubat 2002’de yayınladığı bir araştırmaya göre ise; kendilerini inançsız olarak tanımlayanların;

   1. Kanser-dışı sindirim hastalıklarına yakalanma ihtimalleri iki kat daha fazla,
   2. Damar rahatsızlıklarından (kalp krizi ve felç dahil) ölme oranları %21,
   3. Solunum hastalıklarından ölme oranlarının ise %66 daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır.


Bu alanda yapılan diğer araştırmalarda da ölüm vakalarının azalmasının ve yaşam süresinin uzamasının inançla bağlantılı olduğu görülmüştür.

Ayrıca tedavi esnasında verilen dini telkinlerin hastalar üzerinde çok yüksek tedavi edici etki gösterdiği de ortaya konmuştur. 30 ayrı bilimsel çalışma üzerinde araştırmalar yapan ABD’li Dr. Matthews ile Amerikan Ulusal Sağlık Koruma Enstitüsü’nden Dr. David Larson inancın, solunum hastalıkları nedeniyle ölüm, kanser, kalp hastalıkları ve intihar girişimlerine karşı etkili olduğunu açıklamışlardır.

Bu konuda araştırma yapan Dartmouth Tıp Fakültesi’nden Dr. Thomas Oxman ise, kalp ameliyatları geçiren hastaların arasında dini inanca sahip kişilerin, ameliyatı izleyen altı ay içindeki ölme oranlarının diğer kişilere oranla üç kez daha düşük olduğunu saptamıştır.

İnancın insan üzerindeki en olumlu etkilerinden birisi, elbette strese karşı sağladığı korumadır. Allah inancı olan insanların olaylara daha sabırlı ve olumlu baktıkları, zorluklar veya yaşam içinde karşılaşılacak olumsuzluklara daha dirençli oldukları açıktır. Özellikle inancın bu etkisinden dolayı ABD’deki 125 tıp fakültesinden 80’inde din ve sağlık üzerine seminerler verilmektedir.

Stresin eklem ağrılarından psikolojik bozukluklara, kansere kadar birçok hastalığın ya ana nedeni ya da tetikleyicisi olduğu düşünüldüğünde, inançları sayesinde strese karşı başarıyla mücadele edebilenler, tüm bu hastalıklara karşı da kendilerini korumaktadırlar.

Yukarıda bir bölümünü aktardığımız çalışmaların dışında, onlarca bilimsel çalışmanın da işaret ettiği gibi inanç, sadece ahiret yaşamında gerçek kurtuluşu değil, aynı zamanda dünyada zihnen ve bedenen sağlıklı, kaliteli ve uzun bir yaşamı da insanlara sunmaktadır. Allah’a gönülden iman eden bir insan dünyevi sıkıntılardan uzaklaşacaktır; bu da daha sağlıklı bir yaşam sürülmesine ve ömrünün uzamasına Allah'ın izniyle vesile olacaktır. Şafi (Şifa Veren) sıfatına sahip olan Rabbimiz Kuran’da şöyle buyurmaktadır: “Ya da sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, Kendisi'ne dua ettiği zaman icabet eden, kötülüğü açıp gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? Ne az öğüt-alıp düşünüyorsunuz.” (Neml Suresi, 62)

Ayette belirtildiği gibi, Kuran ahlakının gereği olarak her anı Allah ile birlikte olan, her davranışında Allah’a yönelip dönen insana, duasının karşılığında icabet edilmesi, hem dünyada hem de ahirette, büyük bir nimettir. Kuran’da bu gerçek şöyle bildirilmektedir:

“Ey insanlar, Rabbiniz'den size bir öğüt, sinelerde olana bir şifa ve mü'minler için bir hidayet ve rahmet geldi.” (Yunus Suresi, 57)

Affetmek ve Sağlığa Faydaları

Kuran'da "Kim sabreder ve bağışlarsa, şüphesiz bu, azme değer işlerdendir." (Şura Suresi, 43) ayetiyle de affetmenin üstün bir ahlak özelliği olduğu haber verilmektedir. Dolayısıyla müminler affedici, merhametli, hoşgörülü davrananlar ve Kuran'da bildirildiği gibi onlar, "öfkelerini yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir." (Al-i İmran Suresi, 134)

Healing Currents Magazine dergisinin Eylül-Ekim 1996 sayısında yayınlanan "Affetme" adlı makalede, bir kişiye ya da olaya karşı duyulan öfkenin kişilerde olumsuz duygulara yol açtığı, ruhsal dengelerini hatta fiziksel sağlıklarını bozduğu belirtilmektedir. Aynı makalede kişilerin öfkeden dolayı yaşadıkları olumsuzlukları zaman içerisinde fark ettikleri ve bozulan ilişkilerini düzeltmek, problemleri halletmek için affetmeye karar verdiklerinden de bahsedilmektedir. Yaşadıklarından sonra, değerli zamanlarını ve hayatlarını öfkeyle geçirmek istemedikleri, bu nedenle kendilerini ve başkalarını affetmeyi seçtikleri de belirtilmektedir. Öte yandan 1500 kişiyi kapsayan bir araştırmada, dinine bağlı kişilerde depresyon, stres ve akıl hastalıklarının daha az olduğu görülmüştür. Araştırmayı yürüten Dr. Herbert Benson, bu durumu dinlerin "affetme" duygusunu teşvik etmesine bağlamaktadır:

Dinler, insanlara diğer kişileri affetmeyi öğütler. Bu yüzden dini inancı olanlar, sorunlarını içlerinde biriktirmez ve hayatla daha kolay başa çıkar. Bu da depresyon ve stres gibi rahatsızlıklarla daha az karşılaşmalarını sağlar. (Hastalar için en iyi ilaç din mi?", Vatan Gazetesi, 4 Kasım 2003; Dr. Herbert Benson, "God&Health", Newsweek)

Harvard Gazetesi'nde yayınlanan "Öfke Kalbinizin Düşmanıdır" adlı makalede yer alan bilgilere göre öfke, kalp sağlığı açısından son derece zararlıdır. Tıp alanında asistan profesör olan Ichiro Kawachi ve meslektaşları, bu gerçeği çeşitli test ve ölçümlerle bilimsel olarak kanıtlamışlardır. Yaptıkları çalışmalar sonucunda aksi huylu yaşlıların, daha sakin yaşıtlarından üç kat daha fazla kalp hastalıkları riskine sahip olduklarını tespit etmişlerdir. Kawachi'ye göre, "Yüksek seviyede kızgınlık ve nesneleri kırma ya da bir kişiye kavga sırasında zarar verme isteği bu riskleri artırmaktadır." Çünkü öfke sırasında stres hormonları artarak, kalp kaslarındaki hücrelerin daha fazla oksijen ihtiyacı duymasına ve kandaki trombositlerin yapışkanlığının artarak pıhtılaşmaya yol açmasına sebep olmaktadır. Bu da kalp sağlığını olumsuz etkilemektedir. Ayrıca öfkelenme sırasında kalp atışları normalin üstünde bir seviyeye çıkar ve damarlarda kan basıncının yükselmesine, dolayısıyla kalp krizi riskinin artmasına sebep olur.

Araştırmacılara göre öfke ve düşmanlık, kanda enfeksiyonla bağlantılı proteinlerin üretimini de tetikleyebilmektedir. Psychosomatic Medicine (Psikosomatik Tıp) isimli dergide, aşırı öfkenin enfeksiyona yol açan proteinlerin üretimini artırdığı, bunun da atardamarların sertleşmesine, dolayısıyla damar tıkanıklığına ve kalp krizine neden olduğu belirtilmiştir. Yapılan tüm araştırmalar göstermektedir ki öfkelenmek insanın en başta sağlığını ciddi şekilde bozan bir ruh halidir. Affetmek ise kişiye zor gelse de öfkenin getirdiği tüm olumsuzlukları ortadan kaldıran, kişinin hem fiziken hem ruhen sağlıklı bir yaşam sürmesine yardımcı olan güzel bir davranış şekli, üstün bir ahlak özelliğidir. Elbette ki affetmek, sağlıklı kalmaya vesile olan davranışlardan biridir ve herkesin yaşaması gereken olumlu bir özelliktir. Ancak affetmede asıl amaç -herşeyde olduğu gibi- Allah'ın rızasına uygun bir ahlakı yaşamak olmalıdır. Faydaları bilimsel olarak günümüzde tespit edilen bu ahlak özelliğinin Kuran'da pek çok ayetle bildirilmesi, Kuran'daki hikmetlerden bir tanesidir.


Forum Kurallarına uyalım uymayanları uyaralım : )