. SANATA SAYGILIDIR: Türkler helada kuburu ortalayamazlar. Hacetlerini bırakmak için ister alaturka, ister alafranga tuvalete girsinler, hedefe isabet konusunda NATO uçaklarını aratmazlar.Yanlışlıkla bir ortalayacak olurlarsa, bu güzel eseri sonsuza dek yaşatma düşüncesiyle, asla sifonu çekmezler. Bir başkası tarafından takdir edilmek isterler. Alafranga tuvaletlerin klozetlerindeki bütün yüzey gerilim katsayısı avantajına rağmen, o meyilli alanda en çok ürik asit toplamayı başaranlar da Türkler'dir.
2. İYİ BİR İZLEYİCİDİR: Türkler'in en sevdiği seyirlik etkinlik trafik kazasıdır. Kaza hafifse, arabadan inip iki tarafa da "anlaşın" derler. Onlar anlaşana kadar da oradan ayrılmazlar. Kaza ağırsa, belki kesik ya da yanık ceset görürüm diye hız kesip duraklarlar. Hatta bazıları otoyolda dururlar. Bu çoğunlukla son duruşları olur. Türkler arkalarından gelenlere yeni bir seyir şansı yaratmaktan hiç kaçınmazlar.
3. DOST CANLISIDIR: Türkler yalnızlığı sevmez. Bu yüzden tüm dünya tanrının kendine bile tatil verdiği pazar gününde sakinlik ve huzur peşinde koşarken, Türkler birbirlerine, yani kalabalığa koşarlar. Mesire yerlerine çıkan asfalt yollarda uzun konvoylar oluştururlar, iki saatlik bir etkinlik için dört saatlerini yolda feda etmekten çekinmezler. Kadri bilinmemiş Maradonalar olarak dar alanlarda top peşinde koşar, komşularını nişanladıklarında gülmekten çekinmezler. Temiz hava almak için gittikleri yerlerden üst baş is kokmuş bir halde dönmeyi becerebilen bir Apaçi'ler vardır bir de biz Türkler.
4. SEZGİSİNE GÜVENİR: Deforme olmuş vücutlarına rağmen baktıkları her kadının kendileri ile yatmak istediğini düşünürler. Ve plajdaki her kadına sanki bikinisini giymeyi unutmuş gibi bakarlar. Yabancı kadınların da kendilerine bakarken, "niye mayonu biraz daha sıyırmıyorsun" der gibi baktığını zannederler. Libidolarını bu kesişmelerle şarj ederler.
5. SAĞDUYULUDUR: Türkler, arabadayken çiklet çiğner gibi küfür ederler. Yapılan araştırmalar, bir Türk sürücüsünün, trafikte günde ortalama 27 kez küfür ettiğini ortaya koymuştur. Ancak bu küfürlerin yüzde 77'sinde asla karşı taraftan gelen sürücüyü rencide edici bir sözcük kullanmazlar. Genellikle hedef sürücünün validesidir. Araştırmalar, her Türk sürücüsünün günde ortalama 9 kez bir başka sürücüyü öldürmeyi aklından geçirdiğini, ancak karşı tarafa yönelik tehdidini -yüzde 99,5 oranında- camı açmadan gerçekleştiğini ortaya koyuyor. Böyle de bir sağduyu var işte. Hatta seslerini diğer sürücüye değil de kendi yanındakilere duyurmakla da yetinirler. Ama eğer bir gün, bir Türk bu işi arabadan inerek yapmaya karar verirse orada kan akar, hem de çok kan akar.
6. HALAY'A ZAAFI VARDIR: Türklerin yüzde 99.5'i halay çekmeyi bilmez. Fakat bu ne yaman çelişkidir ki, Türklerin yüzde 99.5'i halay çeker. Kutlama ve eğlenme Türklerin eski çağlardan bu yana sıkça yaptıkları bir edimdir. Ancak, tarihteki ilk sivil nitelikli toplu Türk kutlaması 80'li yılların sonunda Galatasaray'ın Neuchatel'i Ali Sami Yen'de yendiği akşam tüm yurtta, KKTC'de ve dış temsilciliklerimize yakın yörelerde yaşanmıştır. Yıllarca toplu gösteri yasağı altında yaşamış olan Türkler, ceberut devlet geleneğine özgü "resmi kutlama anlayışının etkisinden bir anda çıkamadıkları için sabaha kadar bu tutukluğu üzerlerinden atmaya çalışıp, ayaklarını bir ileri bir geri sallayıp durmuşlardır. Gelgelelim, görgü tanıklarının ifadelerine göre, bunda bir türlü muvaffak olamamışlardır. Bu tutukluk nedense günümüzde de devam etmektedir. Hatta kimi yerlerde bu kültür yerini artık kollarını birbirlerinin omuzlarına koyarak olduğu yerde birlikte yukarı doğru zıplayıp oley, oley oley oley şeklinde ortak ses çıkarma eylemine bırakmıştır. Yine de halay, sünnetten düğüne, kutlamadan gösteriye, direnişten bar muhabbetine her yerde ortak bir aradalık formatımız (.cgf common gathering format) olmuştur. Lakin, bu onu iyi icra ettiğimiz anlamına bugün de gelememektedir, bir türlü. Galiba Türkler, devletin bu konuda da bir şeyler yapmasını beklemektedir.
7. TELİF HAKLARINA SAYGILIDIR: İşledikleri hiçbir cinayette bir yaratıcılık, zeka pırıltısı yoktur. Her 100 cinayetten 99.5'i önceden planlanmamış cinayettir. Buradan hareketle, Türklerin spontane öldürmeyi tercih ettiği, dolayısıyla Türklerin bir anlamda spontane yaşadığı sonucuna varabiliriz. Bugün çoluk çocuk sahibi Türkler, Komiser Colombo, Baretta, San Francisco Sokakları gibi çok sayıda polisiye dizi filmi tek bölüm bile atlamadan seyretmiş olsalar da, eser sahiplerine ve telif haklarına saygı gereği oradaki yaratıcılığı mahalli cinayetlerine yansıtmayı akıllarından bile geçirmemişlerdir. Tarihte bilinen en planlı Türk cinayeti, geçtiğimiz yıl işlenmiştir. Burada bir adam karısını çok sayıda parçaya ayırıp her bir parçayı ayrı bir bölgede ortadan kaldırma yoluna gitmiş, sonra da karım kayıp, akrabasına gitti, dönmedi izlenimi vermek istemiştir. Ancak, bunu yaparken, kendisi de ortadan kaybolmaya kalkışınca, polisin sonuca gitmesi, takdir edeceğiniz gibi hiç zor olmamış ve bu cinayet, tarihimize gururla anılacak bir kilometre taşı olarak girme şansını hepten yitirmiştir.
8. GÖREV BİLİNÇLERİ TAMDIR: Türkler, trafik ışıklarında durduklarında yeşil ışığı önce arkadaki araba görür. Bunun neden böyle olduğu artık bilimsel bir kesinlik kazanmıştır. Bilim adamları, trafik ışığına kadar yarışı ilk sırada tamamlayan her Türk'ün, tam bu noktada kendi görevinin tamamlandığını düşündüğünü ve yanacak yeşil ışığın arkadaki sürücü tarafından hatırlatılması gerektiğine yönelik sarsılmaz bir inanca kapıldığını kesin bir biçimde ispatlamışlardır. Arkadaki sürücüler de bu argümanı doğrulamışlardır.
9. MİNNET EDER: Türkler insanların cehaletleriyle ödüllendirildikleri topraklarda yaşamayı severler. Buna çok ihtiyacı vardır. Bunun için çok teşekkür ederler, Allah sizden razı olsun derler. (Bkz. Çarkı Felek, Turnike)
10. HETEROSEKSÜELDİR: Türkleri dövebilirsiniz, sömürebilirsiniz, vergilerini artırabilirsiniz, paralarını konvertıbıl yapabilir, borsasını tepe taklak edebilirsiniz, ama onlara asla ibne diyemezsiniz. Sırf bu nedenle bu ülkede Merkez Hakem Komitesine başkan seçmek, yemin ederim ki, başbakan seçmekten her zaman için çok daha zor olmuştur.