bu dialoglar güldürür
Bir Taksinin içerisinde geçen bir konuşma !
- Küpe mi takıyosun sen ? (dikiz aynasından zorlukla görüyor.)
- Ha evet.
- Baban kızmıyor mu ?
- yok kızmıyor.
- Benim oğlan yapıcak bi tarafına sokarım o kupeyi..
- Hmm ben sağda iniyim.
----------------------
Yetmiş sekiz yaşında, tonton bir babaanne. Ne kadar modern olsa da gelişmiş teknolojiye ayak uydurmakta epey zorlanıyor. Buna en güzel örnek evini aradığında telesekretere bıraktığı not.
- "Babaannesi aradı dersiniz."
----------------------
Ecevit 1997 yılı seçim kampanyasında konuşuyor:
-"Bu düzen değisecektir"
Bir vatandaş bağırmış:
-"Düzen hayatından memnun; düzülen ne zaman değişecek?"
-----------------------
Abimiz deri, yarım bot ve koyu kahverengi ayakkabıyı alıp kasaya yanaşıyor... Kasadaki bayan botları poşete koyarken, sayın Abimiz de soruyor;
- 43 lira değil mi?...
- Kız, "Ne münasebet" der gibi bakıyor ve "Bunlar orijinal deri...İndirimli fiyatı 180 lira..." Abi'mizin bitiş cümleleri, kızcağızın kopuş anına denk geliyor;
-Olur mu hanımefendi, altında 'Size 43' yazıyor...
----------------------
Ünlü güftekâr ve tamburî Osman Nihat Beyefendi çapkınlığı ile pek meşhurmuş. Ankara'da bulunduğu sıralarda güzel bir günde Kızılay'a doğru yürümekte iken hemen önü sıra da çok güzel endâmlı, alımlı, çalımlı bir bayan yürüyormuş. Osman Nihat Bey kadına biraz yaklaşarak başlamış dil dökmeye:
- Aman Ya Rabbi! Ne güzel endamınız var! Şu belin inceliğine bakın. Ya saçların omuzlara dökülüşü. Kadın omuzunun üzerinden arkasına söyle bir bakıp, kafasını çevirmiş ve de sinirli sinirli yoluna devam etmiş. Fakat Osman Nihat Bey kadının peşini bırakmamış ve dil dökmeye devam etmiş:
- Bacaklarınızın güzelliği, keklik gibi sekisiniz ne de hoş... Sizinle birlikte olmak her halde hayata bedeldir..." Ve daha neler ne dil dökmeler. .. Tam bu sırada Kızılay Meydanı' na yaklaşmışlar. Dört yol ağzına ve polisin olduğu yere geldiklerinde kadın bütün sinirli haliyle Osman Nihat Bey'e dönerek:
-Şimdi polise veririm! Deyince: Osman Nihat, masumane bir tavır takınıp, ses tonunu yumuşatarak
- Aman hanımefendi, ben bir saattir yalvarıyorum. Niye polise?
Konuyla ilgili açıklama yapan davacının avukatı İdris Karadeniz "Müvekkilim marketten aldığı 2 Lt.lik kampanyalı cocacola ürününün kapağını açtığında hediye çıkmadığını ve tekrar deneyiniz yazısını görmüş. Bunun üzerine kapağı kapatıp tekrar açmış ancak yine aynı şey. Bunun üzerine aynı şişe kapağında tam 4246 defa deneme yapmasına rağmen hediye çıkmamıştır. CocaCola şirketinin tüketiciyi dolandırdığını düşünen müvekkilim şirkete dava açmaya karar vermiştir. Bizde bugün gelerek dava dilekçemizi adliyeye teslim ettik. 10 bin YTL. Maddi tazminat talep etmekteyiz" dedi. Davadan haberdar olan CocaCola yönetimi adına açıklama yapan bir sirket yetkilisi olayın çok komik olduğunu ve artık Karadeniz bölgesine gönderilen ürünlerin kapağına " Başka şişede inşallah " yazmayı düşündüklerini söyledi.
Erzurum'a bilgisayarın daha yeni yeni gelmeye başladığı zamanlara ait bir anıyı Erzurum Kültür Kurumu İlköğretim Okulu'ndan Mansır Bey anlatıyor... Bir işyerine bilgisayar ve stok programı satılır. Teknik servis elemanı bilgisayarı işyerine kurduktan sonra stok programının kullanımı ile ilgili bilgi verir ve ayrılır. Aradan bir iki saat geçer, işyerinden telefon:
- "Kardeşim sizin anlattıgınız kimi yapirem fegat program düzgün çalışmiir." Teknik servis elemanı sorar:
- "Nasıl yapıyorsunuz?"
- "Senin anlattıgın kimi."
- "Hata ne?"
- "Yazdıgım bilgiler kaydetmeme ragmen saklanmiir."
- "İşlem basamaklarını tek tek anlatır mısınız?."
- "Tamam" diyor ve başlıyor, anlatmaya.
- "Programı açirem. Malın adı bölümüne adını, adedi bölümüne adedini, birim fiyatını vb. yazirem. Hepsini yazdıhtan sonra senin anlattıgın kimi kayıt bölümüne basirem. Ekrana bir yazı geliir: Kaydetmek ister misiniz? E / H yazısı çıkir. Ben de diyirem Hee..."