Gönderen Konu: Hayat "gerçekten" zor mu  (Okunma sayısı 2871 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı merve35

  • _Nöbetçi Mod_7/24
  • Süper Mod
  • *
  • İleti: 3552
  • Rep Gücü : 498
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
Hayat "gerçekten" zor mu
« : Nisan 18, 2009, 02:03:51 ÖS »

Domates mi kırmızı?..

Hayat zor, diyenlere şaşmak gerek... Çünkü "hayat zor"; eşittir deniz ıslak, 

taş sert, domates kırmızı, kar soğuk!..

 Kar soğuk olmasa "kar" olmaz!..

Kar olmasa ne kartopu, ne kardan adam yapılmaz...

Kar olmasa eğer kar; baharı bekleyen çiçekler, ekinler ölür susuzluktan!..

Bugün kar yoksa eğer, yarın karınlar doymaz!..

Hayat mı zor?..

 


Bedavadan önüne konmuş domatesin "zaten kırmızı"

olduğunu kabul ettikten sonra, nerde ki problem?..

İki yol var sadece, iki yol; her zamanki gibi...

Birincisi; "Bu domates neden kırmızı" yolu...

İkincisi; "Bu domatesten ne yapabilirim" yolu!..

Dikkatli bakmak gerek; hâlâ zor mu hayat?.. Yoksa deniz, hep ıslak mı hep...

Yoksa, bu yüzden mi içinde balıklar var?..

Dünya’nın en basit, ama en gerekli düşünme biçimi önümüzdeyken; nasıl oluyor

da bazen, ıslak bir yün çorap gibi tersine çevirebiliyoruz kendimizi?..

Düşünüyorum, ve her birimizin de bildiğini biliyorum ki, yarın hiç birimize;

"Niye bin dörtyüzlü yıllarda değil de, bin dokuz yüzlü yıllarda doğdun" diye

sormayacaklar!..

Öyle değil mi?..

Yarin hiç birimiz; niye Sibirya´da, niye Ekvator’da, veya niye Okyanusya

adalarında doğmadığımızın hesabını vermeyeceğiz...

Hiç birimiz, Dünya’ya geldiğimiz ülkenin temellerinden, veya kendi

milletimizin köklerinden de sorulmayacağız...

Amerikan vatandaşı olmamızla Amazon yerlisi olmamız arasında bir fark mı

var, bizi yutacağı günü bekleyen sabırsız toprağın gözünde; veya, kendimizin

bir emeği mi var, tavşan yavrusu olmayıp da insan evladı oluşumuzda?..

Ben...

Hangi zamanda... Hangi kıtada... Hangi coğrafyada...

Hangi ülkede... Hangi yönetimde... Ve hangi yaşımda olursam olayım,

biliyorum ki yapmam gereken şey; "BİR İYİLİK DAHA"dır!..

Beni menzile götürecek olan; "BİR ADIM DAHA"dır!..

Belki benden beklenen; "BİR TEBESSÜM, BİR YARDIM DAHA"dır...

Ve belki de beni kurtaracak olan; alacağım "BİR HAYIR DUA DAHA"dır!..

21´inci yüzyılda, bilgisayarıma gelen elektronik postaya cevap yazmaktan bir

farkı mı olurdu, 12´nci yüzyılda suya düşmüş bir karıncayı kurtarmanın...

Yahut yolcuya su vermenin coğrafyası mı olur?..

Veya ülkesi mi olur insana tebessüm etmenin?..

Dünyalar ötesi sevmenin, yaşı mı olur?..

İşte bunları, benim, "kendim için" yapmam gerek asıl...

Ulaşamadığı derinlikteki kuyunun basında, susuzluktan ölecekse o yavru

köpek; suyla doldurup önüne koymadığım pabuç ne işe yarar?..

Ha taş sert, ha kar soğuk...

Ha deniz ıslak, ha domates kırmızı...

Hayat mı zor?..

Hayatın zorluğu; bir adım daha atmayı, bir iyilik daha yapmayı, bir tebessüm

daha etmeyi, bir sadaka daha vermeyi, bir dua daha almayı bilmemektir!..

Her birimiz, her zaman, bir şeyler yapabiliriz güzelliklere doğru...

En acizimiz bile bir kağıt ve bir kalem bulup, işte böyle bir yazı

yazabilir; ve kim bilir belki de, okuyanlardan hayır dua bile alır!..

Bir kutu dolusu yaşam gönderiyorum sana.

Sade bir kurdeleyle süslenmiş,

Çöz kurdeleyi ve kaldır yavaşça kutunun kapağını...

Kocaman bir fırça ve bin renk koydum kutuya.

Bir cennet resmi yapıp içine gir diye...

Düşler serpiştirdim gizlice, Düş kurmayı unutma diye

Bir tanede elma şekeri yerlestirdim.

İçinde ki çocuğu tadabilesin diye...

Güneşin batışını, Billur suyun sesini, Kırmızı

gelinciklerin saflığını,

Taze ekmeğin kokusunu ve bir gülümsemenin de sıcaklığını sığdırdım.

Ruhlarımız aç kalmasın diye...

Kutuya biraz da sevecenlik koydum Güçlü ol diye..

Beyaz bir güvercin uçup kendi kondu bu kutuya,

Barış ve özgürlüğü sunmak için...

Bir buket sevgi, bir yudum Aşk ve yarım bir elma daha

Ben koymadan edemedim. Paylaşmayı hatırlayalım diye...

Sevdiklerimize onları sevdiğimizi söylemek için

yarını

beklemeyelim,

Hemen şimdi yapalım bunu diye...

İçtenliği, umudu, nesneyi, bağışlayıcılığı, özgüveni

Açık yürekliliği unutmadım,

BEN´İN dışına çıkıp BİZ´E ulaşabilelim diye...

Son olarak da bir kart iliştirdim kutuya.

Bak bu kartta neler yazıyor:

´BU KUTUNUN HER KAPAĞINI KALDIRIŞINDA,

YAŞAMLA İLGİLİ YEPYENİ ŞEYLER KEŞFEDECEKSİN.

YAŞAMAK İÇİN YARINI BEKLEME, AL YAŞAMI

KOLLARININ ARASINA

VE SIMSIKI SARIL...

YAŞAMDAN YALNIZCA ALMAK YERİNE ONA BİR ŞEYLER

VER

KISACASI BUTÜNÜYLE İNSAN OL.

UNUTMA, YAŞAM DOKUMASI HENÜZ TAMAMLANMAMIŞ,

OLAĞANÜSTÜ GÜZELLİKTE BİR DUVAR HALISIDIR.

VE SANA AİT OLAN KÜÇÜCÜK BOŞLUĞU YALNIZCA SEN

DOLDURABİLİRSİN...´


Kahrolacaksın!
Ve bir gün gelip, beni anlayacaksın.
Oysa; vakit çoktan geçmiş olacak
Ama sen yine de sözlerime aldırma.
...Gözlerin zamansız ıslanmasın.
Çünkü, artık çocuk değilsin
Güneşin nereden doğduğunu bilirsin
Başka bir İstanbul olmadığını bilirsin
Ve seni nasıl sevdiğimi bilirsin
Ama gitmek istiyorsan, yine de sen bilirsin

Çevrimdışı Fatih

  • Yönetici
  • *
  • İleti: 2651
  • Rep Gücü : 216
  • Cinsiyet: Bay
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayat "gerçekten" zor mu
« Yanıtla #1 : Nisan 18, 2009, 06:45:15 ÖS »
Yazıyı tam okuyamadım ama bence hayat sınavlarla dolu bi üniversite.Hayat gerçekten zor değil ama hayatta iz bırakacak bişeyler yapmak istiyosan küçük şeylerden mutlu olmayı öğrenmen gerekir, hayatın sana getirdiği küçük mucizeleri iyi değerlendirmelisin.İster evde otur ister dışarıda gez ama kendini mutsuz etme, gülümse..

Çevrimdışı Rapisso

  • Katılımcı Üye
  • *
  • İleti: 128
  • Rep Gücü : 17
  • Cinsiyet: Bay
    • Profili Görüntüle
Ynt: Hayat "gerçekten" zor mu
« Yanıtla #2 : Haziran 01, 2009, 02:23:48 ÖÖ »
emeğine sağlık