Gönderen Konu: BEYNİNİZİ ONARMAK İÇİN: UYUYUN!  (Okunma sayısı 989 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı merve35

  • _Nöbetçi Mod_7/24
  • Süper Mod
  • *
  • İleti: 3552
  • Rep Gücü : 498
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
BEYNİNİZİ ONARMAK İÇİN: UYUYUN!
« : Nisan 17, 2009, 09:53:49 ÖS »

Yıllardır insanları çıldırtan, bir türlü nasıl yapabildiğimi anlayamadıkları; benim ise bir refleks gibi istemsiz olarak yaptığım ve ilaç gibi gelen bir huyum var: Çaresini bulamadığım sorunlar karşısında sinirlenmek yerine yatar uyurum.


Bu özelliğim, ergenlik döneminde tartıştığım ailemden tutun, küsüp de dikkate alınmadığını düşünen arkadaşlarıma kadar birçok kişiyi çileden çıkartmıştır.


Tartışmanın üzerine gidip uyumama anlam veremeyen yakınlarım, uyanınca hiçbirşey olmamış gibi davranmama hiç anlam verememişlerdir. ‘‘Neden böyle yaptığını anlamıyorum!’’ diye çıkışan karşı taraf, ona uykulu ve anlamsız gözlerle baktığımı görünce, her zaman daha da çok sinirlenmiştir. Benim içinse artık ortada bir sorun yoktur.


Zaman zaman sorumsuzlukla suçlanmış, zaman zaman da uyuyarak sorunlardan kaçtığım söylenmiştir. Aslında uyuyunca kafamdaki tüm sorunlar çözülmektedir, ama bunu onlar bilmezler. Nasıl bazen kullandığınız bilgisayar ekranı donup kalır, ne yaparsanız yapın bir türlü canlanmaz, tek çare ‘yeniden başlat’maktadır... Benim de çözüm bulamadığım kritik anlardaki uykum ‘yeniden başlat’ tuşum gibidir.


Örneğin; geçen Pazar sabahın 1’inde telesekreterime bırakılmış ve ofisimin bulunduğu binanın yandığını söyleyen bir mesaj üzerine kafayı vurup yattım. Benim gözümde o anda uyumaktan başka yapılabilecek hiçbir şey yoktu. Londra itfaiyesinin benden önce orada olacağı kesindi ve de artık olan olmuş yanan yanmıştı...


Çoğu insan nasıl bu kadar ‘gamsız’ olabildiğimi merak ederken, ben hep nasıl bu kadar çok uyuyabildiğimi merak etmişimdir. Konuya aydınlık getirmek için çeşitli bilimsel kaynaklara bakınca çok daha ilginç sorularla karşılaştım ve sizlerle paylaşmak istedim.


İlk soru: Neden uyuyoruz?


Gerçekten neden uyuyoruz? Olaya evrimsel açıdan baktığımızda hiçbir faydası olmadığı kesin. Atalarımız mağaralarda yaşarken uyuyarak hiçbir avantaj kazanmamışlar! Uyurken ne beslenebiliyoruz ne üreyebiliriyoruz ne kendimizi savunabiliyoruz ne de çocuklarımıza bakabiliyoruz. O zaman neden uyuyup kendimizi doğada savunmasız bırakıyoruz? Bilimadamaları bu soruya cevaben çeşitli teoriler geliştirmişler.


Bunlardan biri geceleri uyurken, vahşi doğada yaşayan atalarımızın, sessiz ve hareketsiz kalarak avcı hayvanların dikkatini çekmediğidir. Bu teorideki mantığı görebilmeme rağmen, vahşi bir hayvan karşısında uyumaktansa kaçmayı tercih edeceğimden, bu teze çok da sıcak bakmıyorum.


Doğada insan, gece görüşü bir yana, normal görüşü en keskin yaratık bile değildir. En iyi koku alan, en iyi duyma kabiliyeti olan da biz değiliz. Bir de onun üstüne her gece savunmasız bir şekilde saatlerce mışıl mışıl uyuyoruz! Peki, neden?


Hatta niçin tüm sürüngenler, kuşlar, memeliler uyuyor? Niye uyumadan yaşayamayacağımız söyleniyor ve neden uyumasına izin verilmeyen kobay fareleri iki hafta içinde ölüyor? (*)


Bilimadamlarının bu konuda tek bir cevabı var: ‘‘İnsan restore etmek, düzenlemek ve öğrenmek için uyur.’’ İnsan uykusunun en derin noktalarında büyüme hormonu salgılar. Bu hormonun yan görevlerinden biri de beyindeki yıpranmış dokuları tazelemeyi başlatmaktır. (*) Yani uyku, günlük olaylardan etkilenmiş, yorulmuş, hatta yıpranmış beynimizi onarma sürecidir.


Beyin uyku süresince, gün boyunca yaşananları tekrar ele alır ve bunları uygun gördüğü şekilde hafızaya yerleştirir. Bu nedenle, uykudan hemen önce öğrenilen bilgiler daha kalıcı olmaktadır, çünkü hafızaya çok çabuk işlenirler. Bu, ‘öğrenme’ işlevine daha çok ihtiyaç duyan çocukların ve bebeklerin, neden daha fazla uyuduklarını da açıklar.


Hatta bazı bilimadamları, uyurken hafızamızdaki bilgileri tek tek ele alıp gereksizleri sildiğimizi bile iddi etmektedir. DNA yapısıyla ilgili buluşularından dolayı Nobel ödülü alan Francis Crick, ‘biz unutmak için uyuruz’ demiştir.


Kısacası uykunun yenileme, düzenleme işlevi olduğu ve de öğrenme de pozitif bir etkisinin bulunduğu bugün bilimsel deneylerle kesin olarak kanıtlanmaktır. Bu hem gece uykusu hem de gün ortası uykusu için geçerlidir.(*)


Sağlıklı bir erişkinin gününün yaklaşık üçte birini uykuda geçirmesi gerektiğini söyleyen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Doç. Dr. Başaran Demir, yalnızca kişinin fiziksel olarak kendini dinlenmiş hissedebilmesi için değil, aynı zamanda pek çok fizyolojik işlevin sağlıklı yürüyebilmesi için de uykunun gerekli olduğunu vurgulamakta ve deliksiz bir uyku için şu önerilerde bulunmaktadır:


- Uyku saatlerinizi düzenleyin

- Gün içerisinde yataktan uzak durun

- Düzenli egzersiz yapın

- Sağlıklı beslenin

- Alkol ve kafeini sınırlı tutun

- Uyuduğunuz ortamın fiziksel koşullarına önem verin (ses, aydınlatma, temiz hava vs.)

- Yatağa girmeden önce sakin uğraşılarla vakit geçirin

- Yarım saat içerisinde uyku gelmezse, yeniden uykulu hissedene kadar yataktan kalkıp sakin işlerle meşgul olun


Dalailama’nın da dediği gibi: Uyku en iyi meditasyondur!




Kahrolacaksın!
Ve bir gün gelip, beni anlayacaksın.
Oysa; vakit çoktan geçmiş olacak
Ama sen yine de sözlerime aldırma.
...Gözlerin zamansız ıslanmasın.
Çünkü, artık çocuk değilsin
Güneşin nereden doğduğunu bilirsin
Başka bir İstanbul olmadığını bilirsin
Ve seni nasıl sevdiğimi bilirsin
Ama gitmek istiyorsan, yine de sen bilirsin

Çevrimdışı lazkızı61

  • ByKuS
  • *
  • İleti: 1542
  • Rep Gücü : 101
  • Cinsiyet: Bayan
  • BORDO MAVİ renksiz yaşamak anlamsız
    • Profili Görüntüle
Ynt: BEYNİNİZİ ONARMAK İÇİN: UYUYUN!
« Yanıtla #1 : Nisan 18, 2009, 01:10:19 ÖÖ »
ben boşuna o kadar uyumuyorum bişe biliyoz yani :P :kat :kat
geri vermez hayat,geri vermez zaman,dönüverse dünüm...

Çevrimdışı merve35

  • _Nöbetçi Mod_7/24
  • Süper Mod
  • *
  • İleti: 3552
  • Rep Gücü : 498
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
Ynt: BEYNİNİZİ ONARMAK İÇİN: UYUYUN!
« Yanıtla #2 : Nisan 18, 2009, 01:14:48 ÖÖ »
hade len
Kahrolacaksın!
Ve bir gün gelip, beni anlayacaksın.
Oysa; vakit çoktan geçmiş olacak
Ama sen yine de sözlerime aldırma.
...Gözlerin zamansız ıslanmasın.
Çünkü, artık çocuk değilsin
Güneşin nereden doğduğunu bilirsin
Başka bir İstanbul olmadığını bilirsin
Ve seni nasıl sevdiğimi bilirsin
Ama gitmek istiyorsan, yine de sen bilirsin