Akciğer vücudumuzun oksijen gereksinimini sağlayan organımızdır. Her organ gibi akciğerimiz de birçok hücreden oluşur. Bu hücreler akciğerin normal olarak görevini yapabilmesi için ihtiyaç doğrultusunda bölünerek çoğalırlar. Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Burada oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür, daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak oranlara yayılarak (karaciğer, kemik,beyin vb. gibi) hasara yol açarlar. Bu yayılmaya metastaz adı verilir. Akciğer kanserleri mikroskop altında izlenen hücrelerin görüntüsüne göre iki ana guruba ayrılır. 1. Küçük hücreli (yulaf hücreli) akciğer kanseri 2. Küçük hücreli-dışı akciğer kanseri. Bunlar mikroskop altında izlenen kanserli hücrenin görüntüsüne göre ayrılır.
KÜÇÜK HÜCRELİ-DIŞI AKCİĞER KANSERİ:
Tüm akciğer kanserlerinin %75’ini oluşturur. Yassı epitel hücreli, büyük hücreli ve adeno kanser olarak üç gruptan oluşur.
KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİ:
Daha nadir görülen bu tür, oldukça hızlı seyirlidir ve tanı konduğu zaman çoğunlukla vücudun başka bölümlerine yayılmış olarak karşımıza çıkar
Risk Faktörleri Nelerdir?
- Sigara, puro, pipo (tütün) içimi: Akciğer kanserinin bugün ispatlanmış olan en önemli risk faktörüdür. Sosyoekonomik düzeyi gelişmiş ülkelerde sigara içiminin başarılı olarak önlenmesi sayesinde, bu ülkelerde akciğer kanseri sıklığı oldukça azalmıştır. Sigarayı bıraktıktan 5 yıl sonra risk azalmakta, ancak tamamen bitmemektedir. Sigarayı içmeyen ancak çevresinde içilen kişiler de aynı şekilde bu riski taşırlar.Bu nedenle akciğer kanserini önlemenin en iyi yolu sigaraya hiç başlamamaktır!
- Asbest: Madenlerde, gemi yapımında, yalıtım malzemesi yapımında kullanılır. Solunum yollarında uzun süreli tahriş oluşturur.
- Radon: Evlerde, toprakta doğal olarak bulunan,kokusuz radyoaktif bir gazdır.
- Verem hastalığı (tüberküloz): Bu hastalığın yerleştiği akciğer alanında sonradan akciğer kanseri gelişebilir.
- Daha önceden akciğer kanseri geçirmiş olmak: Bir kere akciğer kanseri nedeniyle ameliyat olmuş, veya ışın tedavisi uygulanmış olanlarda ikinci bir kanser gelişme riski vardır. Sigara içmek bu riski ayrıca arttırır.
Erken Tanı Mümkün müdür?
Akciğer kanserinin ileri evrelere gelmeden erken teşhis edilmesi için şimdiye kadar düz akciğer filmleri (röntgenogram), balgamda tümör hücrelerinin aranması (sitoloji) ve yüksek riskli insanlarda bronkoskopi denilen ucu ışıklı bir boruyla solunum yollarının incelenmesi gibi yöntemlerin kullanıldığı birçok çalışma yapılmıştır. Bunların hiçbiriyle akciğer kanserine bağlı ölümlerin azaltılamadığı görülmüştür.
Belirtileri Nelerdir?
Belirtileri Nelerdir?
Hastalık oldukça ileri aşamalara gelene kadar önemli şikayete yol açmayabilir. Bu sinsi karakter, akciğer kanserini bu kadar tehlikeli yapan en önemli faktördür. Eğer sigara kullanan ve buna bağlı kronik bronşiti olan biriyseniz, mevsimsel öksürük ve balgam şikayetlerinin süreklilik kazanması, balgamda kan görülmesi, giderek artan nefes darlığı, özellikle sırtta kürek kemiklerinin arasına veya omuzlara yayılan batıcı nitelikte göğüs ağrısı kanser için şüphe uyandırması gereken şikayetlerdir. Ancak hastalığın ilk aşamalarında ,çoğunlukla bunların hiçbiri olmadan, iştahsızlık, halsizlik, kilo kaybı ve terleme gibi şikayetler görülmektedir.Hiçbir bulgu vermeyen hasta grubu da az değildir.
Tanı Nasıl Konur?
Düz akciğer röntgenleri ile akciğerde kitle görülen hastalara,öncelikle bilgisayarlı tomografi çekilir.Elde edilen üç boyutlu görüntü ile kitleye nasıl ulaşılabileceğine karar verilir.Hastadan ya tomografi rehberliğinde ya da bronkoskopi dediğimiz ince bükülebilir bir tüple akciğerine ulaşılarak iğneyle parça alınır.Bu işleme biyopsi adı verilir. Kanser tanısı bu biyopsi örneğinin patoloji kliniğinde incelenmesi sonucunda kesinleşir. Doktorunuz şikayetlerinize göre ayrıca karın veya beyine yönelik bilgisayarlı tomografi veya magnetik rezonans görünüleme ve kemik taraması (tüm vücut kemik sintigrafisi) gibi tetkikler isteyebilir.
Hastalık Aşamaları Nelerdir (Evreleme)?
Hastalık Aşamaları Nelerdir (Evreleme)?
Kanser tanısı konduktan sonra hekiminiz öncelikle hastalığın yaygınlığını veya bir başka deyişle hangi aşamada olduğunu (evre) saptayacaktır. Hastalık;
- sadece akciğerin küçük bir bölümündeyse evre I,
- en yakın lenf bezelerine atlamışsa evre II,
- akciğer içinde akciğeri saran zara veya iki akciğer arasındaki mediasten denen boşluğa veya buradaki bezelere yayılmışsa evre III,
- karaciğer, kemik, böbrek üstü bezi gibi uzak organlara yayılmışsa evre IV,
olarak adlandırılır.Doğru evreyi saptamak için hekiminizin akciğer röntgeni, toraks ve batın bilgisayarlı tomografi veya magnetik rezonans görüntülemesi, kemik taraması veya beyin bilgisayarlı tomografisi istemesi gerekebilr.Hastalığın amaliyat için uygun evrede olup olamdığını anlamak için mediastinoskopi denilen, boyundan yapılan bir kesiyle mediasten boşluğuna ışıklı boruyla bakılması ve bu işlem sırasında lenf bezelerinden örnek alınmasını içeren bir tetkik ayrıca yapılabilir.Eğer akciğer zarının iki yaprağının arasında sıvı birikmişse, hekiminiz kaburgaların arasından bir iğneyle girerek bu sudan patolojik inceleme için örnek alacaktır .Bu işleme ise torasentez adı verilir.
Nasıl Tedavi Edilir?
Nasıl Tedavi Edilir?
Küçük hücreli dışı akciğer kanseri tedavisi:
Hastalığın erken evrelerinde (evre I ve II, bazı evre III hastalar) ameliyatla tümörlü doku, etraftan bir miktar sağlam doku çıkarılarak, bazen tüm bir akciğer lobu alınarak temizlenebilir. Genel olarak ameliyatla tamamen çıkarıldığı ve çevrede hiç hastalık kalmadığı durumlarda başka tedaviye gerek yoktur. Ameliyat sonrası hekiminiz sizi düzenli aralıklarla kontrole çağıracaktır. Nadiren ameliyat sonrasında bazı hastalara ışın tedavisi (radyoterapi) tavsiye edilebilir.
Ameliyatla çıkarılması mümkün olmayan evre III akciğer kanserinin esas tedavisi ışın tedavisi (radyoterapi) ve ilaç tedavisi (kemoterapi) ve radyoterapidir.Bu hastalarda iki yöntem sırayla uygulanır.
Evre IV akciğer kanserinde kemoterapi yaşam sürenizi 3-6 ay kadar uzatacak ve hastalığa ait şikayetlerin azalmasını sağlayacaktır. Ancak, bu evrede kesin tedavi kararı siz ve aileniz ile görüşüldükten sonra verilmelidir. Yaşamı çok uzatması beklenmeyen bir tedavi seçeneğinin yan etkileri nedeniyle hayat kalitenizi bozma olasılığı varsa hekiminizle bu konuyu tartışmanız uygun olacaktır. Evre IV hastalıkta, ışın tedavisi kansere bağlı ağrı, kanama veya kemiğe ,beyine yayılma söz konusu ise uygulanır.
Küçük hücreli akciğer kanseri tedavisi:
Bu kanser türünün tedavisine hastalığın sınırlı veya yaygın oluşuna göre karar verilir. Sınırlı hastalıkta kemoterapi ve radyoterapi ardışık veya eşzamanlı olarak uygulanır. Hastalığın beyine yayılma olasılığı yüksek olduğundan ayrıca beyine koruyucu amaçlı radyoterapi yapılır. Nadiren çok küçük çaplı tümörlerde cerrahi uygulanabilir.
Yaygın hastalığın tedavisi ise kemoterapidir. Kemoterapiye çok duyarlı bir tümör olmasına rağmen tekrarlama riski çok yüksektir. Kemoterapi sonrası tekrarlamalarda hastanın şikayetlerine veya hastalığın yayılım bölgelerine göre radyoterapi uygulanabilir.
Lazerle Tedavi
Bronkoskopi Nedir?
Hastalığın türünün belirlene bilmesi yani tanı maksatlı olarak doktorunuzun bronkoskop denen bir aletle bronşlarınızın içine bakılmasına bronkoskopi denir. Daha sonra doktorunuz bronş duvarlarından hücreler veya küçük parçalar alabilecek ve mikroskop altında kanser hücreleri olup olmadığının araştırılmasını sağlayacaktır. Bu işleme biyopsi denmektedir.
Girişimsel Bronkoskopi nedir?
Trakea ve bronşlarda tıkanmaya neden olan tümör ve darlıkların bronkoskop yardımıyla aşağıda belirtilen teknikler ile tedavi edilmesidir.
· Lazer rezeksiyonu
· Argon Plazma Koagülasyonu
· Diyatermik terapi, elektrokoter
· Kriyoterapi
· Brakiterapi
· Fotodinamik terapi
· Stent yerleştirilmesi
Yukarıda belirtilen tedavi yöntemlerinden lazer cerrahisi ve silikon stent implantasyonu dünyada en yaygını ve hastalara yaşam kalitesi ve yaşam süresi bakımından en faydalı olanıdır. Akciğer kanseri hastalarında trakea ve bronş içi tümör veya dıştan kitle basısı nedeniyle darlık gelişimi sonucu hastaların;
· Efor kapasitesini kısıtlayan solunum sıkıntısı ile yaşam kalitesini olumsuz etkiler.
· Tıkanmanın gerisinde sekresyon birikimi ile tekrarlayan akciğer enfeksiyonlarına yol açar ki, bu da hastaların genel durumunun bozulmasına neden olur.
· Hastalar her iki nedenle radyoterapi ve kemoterapi tedavilerinin yan etkilerine sıklıkla maruz kalır.
· Trakea ve bronşlardaki tümörlerde gelişebilecek ani kanamalar ile ölümcül tablolar izlenebilir.
· Tümörlerin hava yolu ve yemek borusu duvarında fistüllere (delik) neden olması durumunda yemek borusu ve mide içeriğinin akciğere kaçması solunum sıkıntısı, tekrarlayan akciğer enfeksiyonları ile genel durumda hızla bozulmaya ve ölümcül tablolara yol açar.
· Tümörlerin kendi etkileri veya radyoterapi ve kemoterapi tedavilerinin yan etkileri sonucu gelişen trakeo-bronşiyal fistüller (hava yolu fistülleri) yine ölümcül solunum sıkıntısı ve enfeksiyonlara neden olur.
Girişimsel bronkoskopi ile yukarıda sayılan tüm komplikasyonlar tedavi edilebilir. Bu komplikasyonlar akciğer kanseri hastalarının üçte birinde hastalığın ilerleyen dönemlerinde görülmektedir. Bu komplikasyonların görüldüğü hastalarda girişimsel bronkoskopi hayat kurtaran bir tedavidir.
Akciğer kanseri hastalarının üçte birinde ise doktora başvuru anında hava yolu tıkanıklığına bağlı postobstruktif ve/veya tekrarlayan akciğer enfeksiyonları, atelektazi veya kanama mevcuttur. Cerrahi tedavi şansını kaybetmiş bu olgularda öncelikle bronkoskopik laser ve silikon stent tedavileri ile hava yolu açıklığının sağlanması hem hastalığın genel durumu bozan komplikasyonlarını düzeltir, hem de hastaların radyoterapi ve kemoterapinin yan etkilerinden daha az etkilenmesini sağlar. Sonuçta üçte ikisinde hava yolu tıkanıklığı ve buna bağlı komplikasyonların görüldüğü akciğer kanseri hastalarında girişimsel bronkoskopi ile yaşam kaliteleri artar ve yaşam uzar. Bu nedenle akciğer kanseri hastaları sadece tanı aşamasında değil tedavi izlemleri sırasında da bronkoskopik olarak kontrol edilmelidir.
Lazer rezeksiyonu ve Silikon Stent İmplantı
· Trakea ve bronşların içinde veya duvarında bronş kanserinin neden olduğu bir tıkanma veya daralma durumunda tümör dokusu lazer ile önce küçültülür.
· Küçülmüş tümör dokusu mekanik olarak parçalanıp kanama kontrolü sağlanır.
· Kalan tümör dokusu trakea ve bronş duvarını delmemek suretiyle tamamen lazer ile temizlenir ve yok edilir.
· Tümörün aynı bölgede kısa sürede tekrar büyüme ihtimali varsa silikon stent implante edilerek havayolunun uzun süre açık kalması sağlanır.
· Stentler; darlık ve fistüllerin tedavisinde yerleştirildiği organın anatomik bütünlüğünü sağlamak amacıyla kullanılan metal, hibrid ve silikon gibi maddelerden yapılmış, içi boş araçlardır. Akciğer hastalıklarında en uygun stentler “silikon stentler”dir.
· Trakea ve bronşları daraltan tümörlerde kemoterapi ve radyoterapinin etkisi ortalama % 25 iken lazer rezeksiyonu sayesinde trakea ve bronşlar % 100′e yakın açılır.
· Kemoterapi ve radyoterapi ağır yan etkileri nedeniyle genel durumu olumsuz etkileyen tedavilerdir. Tümöre bağlı solunum sıkıntısı olan hastalarda hava yolu açılmadan verilen kemoterapi ve radyoterapi yan etkileri ile genel durumu daha da kötüleştirir.
· Girişimsel bronkoskopi ile solunum kapasitesi normale ulaştırılan hastanın genel durumu kemoterapi ve radyoterapinin komplikasyonlarından büyük ölçüde etkilenmez.
Terapötik Bronkoskopi ile kötü huylu tümör tedavisi
· Trakea ve bronşların kendi veya diğer organların yayılımı sonucu gelişen tümörleri
· Trakea ve bronşlarda sadece dıştan tümör veya lenf nodu kitlelerinin basısı
· Trakea ve bronşların tümörle çepeçevre sarılması
· Ösefagus (yemek borusu) ile trakea ve bronşlar arasında fistül (delik, yırtık) olması
· Masif hemoptiziye (Şiddetli kanama) bağlı ölümcül komplikasyonlar
Terapötik Bronkoskopi ile iyi huylu hastalıkların tedavisi
· Akciğer kanserlerinde yaşam süresini maksimum uzatması yanında yaşam kalitesini de arttıran girişimsel bronkoskopi iyi huylu hastalıkların tedavisinde tam şifa sağlar. Hastaları ağır cerrahi girişimden kurtarması yanında daha sonra gelişebilecek herhangi bir rahatsızlık nedeniyle cerrahi girişim gerektiğinde bu haklarını saklı tutar.
· Girişimsel bronkoskopinin uygulandığı iyi huylu akciğer hastalıkları;
· Trakea ve bronşlarda kıkırdak deformitesine bağlı kapanma (malazi)
· Enfeksiyon ve radyoterapi sonrası gelişen trakeal-bronşiyal darlıklar
· Akciğer transplantasyonu sonrası anastamoz (bağlantı) alanında darlık
· Wegener granulomatozisi, tüberküloz gibi enflamatuvar ve enfeksiyon hastalıkları sonrası gelişen darlıklar
· Postentubasyon trakeal darlıklar; ameliyat sonrası veya herhangi bir nedenle yoğun bakımda solunum cihazına bağlana hastalarda gelişebilen trakeal darlıklar
· Akciğerin iyi huylu tümörleri
· Cerrahi ile tedavi edilmiş trakealarda tekrarlayan darlıklar
· Yabancı cisim aspirasyonları (bronş içine taş, diş gibi yabancı cisimlerin kaçması) sonucu gelişen darlıklar; girişimsel bronkoskopinin en eski endikasyonlarıdır.
Neden Girişimsel Bronkoskopi standart tedavi olmalı ?
· Dünyanın gelişmiş ülkelerinde girişimsel bronkoskopi özellikle lazer rezeksiyonu ve silikon stent implantasyonu standart bir tedavi yöntemidir.
· Akciğer kanseri nedeniyle takip edilen hastaların % 35 i teşhis aşamasında, % 35 ide herhangi bir dönemde lazer rezeksiyonu ve silikon stent implantasyonu yani girişimsel bronkoskopi ile tedaviye ihtiyaç duyarlar.
· İyi huylu akciğer tümörleri ve trakea darlıklarında lazer rezeksiyonu ile tamamen kür sağlandığında hastalar gereksiz bir operasyondan kurtulmuş olacaklardır.
· Trakea darlıklarında bronkoskopik lazer tedavisi sayesinde saatler süren riskli bir trakea cerrahisinden kurtulup doku kaybı engellenmiş olacaktır.
· Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı; girişimsel bronkoskopik tedavi yöntemleri, gelişmiş ülkelerde standart tedaviler arasındaki yerini almıştır. Her yeniliğe olduğu gibi, bu tedaviye dirençler kırıldığındada, lazer-bronkoskopi Türk tıbbında standart tedaviler arasındaki yerini alacaktır.
Girişimsel Bronkoskopi Donanımı
· Ameliyathane koşullarında, genel anestezi altında rigid bronkoskopi ve flexible bronkoskopinin aynı ustalıkla kullanımı gereklidir. Lazer rezeksiyonu uygulaması ancak, Nd YAG ve Nd YAP lazerleri konusunda deneyimli ve yetenekli bronkoskopistler tarafından yapılabilir. Terapotik bronkoskopi anestezisi de diğer cerrahi uygulamalarına göre farklılık gösterir.
· Stent implantasyonu için, tüm stent çeşitleri, stentlerin özellikleri, trakea ve bronşlardaki davranış biçimlerinin bilinmesi ve bu bilgiler ışığında hasta açısından en uygununun seçilmesi de deneyim ve yetenek gerektirmektedir.
Kaynak: akcigerkanserilazer.com
Akciğer Kanseri Tanısı Nasıl Konmaktadır? (Yukarıda verilen bilgilere ek olarak sunuyorum)
Hastanın sorgulanması ve fizik muayenesi: Hastanın sorgulanması; hekimin, hastanın sağlığı ile ilişkili sorular sorarak risk faktörlerinin ve hastalık belirtilerinin var olup olmadığını ortaya çıkarmasıdır. Fizik muayenede ise hekim hastayı muayene ederek akciğer kanserlerinin somut belirtileri ve diğer sağlık problemleri ile ilişkili bilgi edinmeye çalışır.
Görüntüleme testleri: Görüntüleme testleri ile; x-ışınları, manyetik alan, ses dalgaları yada radyoaktif maddeler kullanılarak vücudumuzun içinin farklı özellikler taşıyan resimleri oluşturulur. Bazı görüntüleme yöntemleri akciğer kanserlerinin araştırılmasında ve kanser varlığında kanserin yayılmış olup olmadığının gösterilmesinde kullanılır. Akciğer grafileri akciğerde bir kitlenin yada lekelenmenin olup olmadığını ortaya koymak için çekilir. Bu testleri şöyle sıralayabiliriz:
1- Bilgisayarlı Tomografi (BT) Bir tümörün boyutları, şekli ve bulunduğu yeri hakkında daha sağlıklı bilgiler vermektedir. Ayrıca, akciğer kanserinin yayılması nedeniyle büyümüş olan lenf düğümlerinin gösterir. Erken evre akciğer kanserlerinin tanısında bilgisayarlı tomografi incelemesi, x-ışını ile çekilen rutin göğüs grafilerine kıyasla çok daha duyarlıdır. Bu inceleme ile aynı zamanda karaciğer, böbrek üstü bezleri, beyin ve akciğer kanserinin yayılabileceği diğer iç organlardaki kitlelerde taranabilir. Bilgisayarlı tomografi, vücudun çevresinde dönerek x-ışınları ile çeşitli açılardan resimler alabilen bir makinedir. İşlemi takiben alınan resimler bir bilgisayar aracılığı ile birleştirilir ve ayrıntılı kesitsel görüntüler elde edilir.
2- Manyetik Rezonans görüntüleme (MRI) incelemesinde, güçlü manyetik ve radyo dalgaları ile birlikte bir bilgisayar kullanılarak ayrıntılı kesitsel görüntüler elde edilir. Bu görüntüler bilgisayarlı tomografi ile elde edilen görüntülere benzer. Ancak bu yöntem akciğer kanserinin özellikle beyin ve omuriliğe yayılımının gösterilmesinde kullanılır. Bilgisayarlı tomografinin aksine, manyetik rezonans incelemesinde x-ışınları kullanılmaz. Bu nedenle radyasyon tehlikesi yoktur. Fakat yaratılan güçlü manyetik alan nedeni ile çekim esnasında hastanın üzerinde metal eşya olmamasına dikkat edilmelidir.
3- Pozitron Emisyon Tomografi (PET) incelemesinde kanserli dokularda toplanan, şeker molekülüne bağlanmış düşük doz radyoaktif bir madde kullanılır. Bu yöntem, akciğer kanserlerinin evrelenmesinde Amerikan gıda ve ilaç idaresi (FDA) tarafından onaylanmıştır. Kanser tanısından ziyade, saptanan kanserin evrelendirmesinde kullanılmaktadır.
4- Kemik sintigrafisi: Bu incelemede damar yoluyla verilen bir radyoaktif madde kullanılır. Bu madde kemiklerde kanserin yayılmış olduğu anormal bölgelerde toplanır. Ancak kanser dışında diğer bazı hastalıklarda da (kırık, kireçlenme bölgeleri vs…) bu yöntem ile anormal sonuçlar elde edilebilir. Kemik taramaları özellikle küçük hücreli akciğer kanserlerinde rutin olarak yapılır. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinde, diğer tetkikler ile kemik yayılımı olduğuna dair şüpheli bir durum olduğu takdirde kemik taramaları yapılır.
Balgam sitolojisi: Bu yöntem ile mikroskop altında balgam örneği incelenerek balgamda kanser hücrelerinin var olup olmadığı araştırılır. Duyarlı bir yöntem değildir.
İğne biyopsisi: Bu işlem bronkoskopi ile tanısı konamayan, bronkoskopinin ulaşamayacağı bölgelerde yerleşmiş akciğer kanserlerinin tanısında kullanılmaktadır. Fluoroskopi adı verilen ve x-ışınları ile bir ekranda görüntü elde eden bir yöntemin yardımı ile veya bilgisayarlı tomografi kullanılarak akciğerdeki kitleye bir iğne ile girilir. Fluoroskopinin aksine bilgisayarlı tomografide sürekli bir görüntü elde edilemediğinden iğne kitle yönünde ilerletildikten sonra bir görüntü alınır ve bu görüntüye dayanarak iğne ilerletilir. Bu yöntemde, iğne kitlenin içine girene kadar görüntüleme birkaç kez tekrar edilir. Kitleye girildikten sonra kitleden parça alınarak mikroskop altında kanser hücrelerinin varlığı araştırılır. Sık olarak kullanılan daha duyarlı bir yöntemdir.
Bronkoskopi: Akciğer kanseri tanısının konması için en sık kullanılan yöntemdir. Rahatsız edici bir işlem olması nedeni ile işlem öncesinde hastaya sakinleştirici ilaçlar verilir. Sonra, fiberoptik yapıda kıvrılabilen ışıklı bir tüp ağız yoluyla akciğerlerin bronş adı verilen büyük havayollarına ilerletilir. Bu yöntemle merkezi yerleşimli tümörler çıplak gözle görülebilir. Aynı zamanda akciğerlerden biyopsi (parça) yada sıvı örneği alınıp mikroskop altında incelenmesi de mümkündür.
Mediastinoskopi: Bu işlemde genel anestezi altında hasta uyutularak boyundan küçük bir kesi yoluyla göğüs kemiğinin arkasına ışıklı dar bir tüp ile girilir. Bu tüpün içinden geçirilen çeşitli aletler ile mediasten adı verilen akciğerlerin arasındaki orta boşlukta yer alan mediastinal lenf düğümlerinden doku örneği alınır. Bu doku örneklerinin mikroskop altında incelenmesi ile kanser varlığı gösterilebilir. Mediastinoskopi özel durumlarda kullanılan bir işlemdir. Her hastaya yapılmamaktadır.
Kemik iliği biyopsisi: Daha çok küçük hücreli akciğer kanserinin evrelendirilmesinde kullanılmaktadır. Bir iğne yardımı ile kemik iliğinden yaklaşık 2 mm genişliğinde ve 2 cm uzunluğunda silindirik parça alınır. Parça genellikle kalça kemiğinin arkasından alınır ve mikroskop altında kanser hücresi içerip içermediği araştırılır.
Kan testleri: Akciğer kanserinin karaciğere yada kemiklere yayılıp yayılmadığını veya bazı paraneoplastik sendromların varlığının göstergesi olabilecek bulguları ortaya koyabilmek amacıyla kan testleri yapılabilir.
Akciğer Kanseri’nin Belirtileri ve Bulguları (Yukarıda verilen bilgilere ek olarak sunuyorum)
Akciğer kanserlerinin çoğunluğu, genellikle hastalık ilerlemeden önce belirti vermemelerine rağmen, bazı hastalarda erken dönemde belirti veya bulgulara rastlanabilir. Bu belirtilere önem verilmesi ile bazı hastalarda erken dönemde teşhis ve tedavi mümkün olabilmektedir.
Aşağıdaki belirtiler mutlaka önem verilmesi gereken belirtilerdir :
İyileşmeyen öksürük
Derin nefes almakla ortaya çıkan göğüs ağrısı
Ses kısıklığı
Yeni başlayan nefes hırıltısı Yeni başlayan nefes hırıltısı
Kilo kaybı, iştah azalması
Kanlı yada paslı balgam
Nefes darlığı
Kitle (kanserin deri yada lenf düğümlerine yayılması nedeniyle oluşan boyun veya köprücük kemiği civarında elle hissedilen kitle )
Nedeni ortaya konamayan ateş
Bronşit veya zatürre gibi tekrarlayan enfeksiyonlar (akciğerin iltihabi hastalıkları)
Akciğer kanseri uzak organlara yayıldığında aşağıdaki belirtilere sebep olabilir :
Kemik ağrısı
Nörolojik belirtiler (bir bacak veya kolun uyuşması, baş dönmesi, göz kararması)
Sarılık (deri ve gözlerin sararması )
Bu belirtilerin herhangi birisi sizde mevcutsa bir hekime başvurun. Bu belirtiler akciğer kanserinin ilk işaretleri olabilir. Bu belirtilerin bazıları kanser ile ilişkili olmayan diğer bazı hastalıkların da belirtisi olabilir. Ancak bunların akciğer kanseri ile ilişkili olup olmadığını ortaya koymanın tek yolu bir hekime başvurmaktır.