Yalnızlığı dantel gibi ince ince işler gece kalanın yüreğine...
Sessizlik damla damla artırır ayrılığın acısını...
Gitmek zordur da kalmak çok daha zor gelir seven yüreğe...
Hatıralar zindan olur, hapseder içine, yutar bütün gülüşlerini...
Serseri bir rüzgar gibi eser ayrılık. Ümitlerini, hayallerini yitirdiğin anda, patlar fırtına...
Ama ne gürültüsü daha çoktur acından ne de yağmuru gözyaşlarından...
Seli alıp götürsün diye avuçlayıp yalnızlığını bırakırsın yağmura...
Nefesin kesilir, ayrılık acısı tıkar boğazını, en çok konuşmaya, bağırmaya ihtiyacın olduğu zamanlarda...
Kör bir mermi ateşlenir gidenin dilinden kalanın yüreğine parçalarcasına, hiç kanamadığı kadar şiddetli kanar bu kez, elin ayağın tutmaz olur, yıkılırsın şiddetli bir depreme dayanamayan bir bina misali...
Sahipsiz bir enkaz olursun gecenin karası yutarken seni...
Ayrılığın ilk sabahında martılar selamlar güneşi, yalnız hayatına uyanırsın ilk defa...
Hırçın dalgalar vurur ıslak gözlerine...
Durur zaman, akmaz olur...
Yavaş yavaş su alan bir tekne gibi batarsın ayrılığın içine...
Sevda dışlar yalnız yüreğini. Gülmeler, mutluluklar yasaklanmıştır artık...
Paldır küldür girdiği hayatından sessiz sedasız çıkıp gitmiştir sevmek...
Ayrılıklara adanmış şarkılar saçılmıştır terkedilmiş şehirlerin caddelerine...
Yersiz, yurtsuz, gölgesiz kalmıştır artık bütün sevgiler...
Hasretlere mahkum olur en masum sevdalılar...
Ansızın yağan yağmur alır götürür kaldırıma sinen anıları, hırçın bir rüzgar savurur cam kenarlarına dizilmiş en güzel sözcükleri...
Ayrılıktır bu... Temmuz’da yağan kar gibi dondurur bedenini, iliklerine işler soğuğu, acıtır yüreğini ve yakar güneşiyle, kavurur seni, için için üşürken yalnızlıktan, hasretiyle yanarsın alev alev...
Rutubetli duvarların kokusu siner bütün hatıraların üzerine...
GİDEN olmak zordur da
ya KALAN olmak.