Meşhur alimlerden birisi bir beldeye uğramıştı. Yanında birçok talebe ve halk olduğu halde bir ihtiyar ninenin yanından geçtiler. İhtiyar nine kalabalığı görünce, oradaki birisine: "Bu kimdir, bu kalabalık nedir?" diye sordu. Alimin talabelerinden birisi bunu duydu ve :
"Onu tanımıyor... musun? O, Allahu Teala'nın varlığı hakkında binbir tane delil ortaya koymuş bir alimdir." diye cevap verdi. Nine gülerek: "Eğer onun Allah'ın varlığı hakkında binbir tane şüphesi olmasaydı, binbir tane delile ihtiyacı olmazdı. Ben Yüce Allah'a delilsiz iman ediyorum"
Meşhur alimlerden birisi bir beldeye uğramıştı. Yanında birçok talebe ve halk olduğu halde bir ihtiyar ninenin yanından geçtiler. İhtiyar nine kalabalığı görünce, oradaki birisine: "Bu kimdir, bu kalabalık nedir?" diye sordu. Alimin talabelerinden birisi bunu duydu ve :
"Onu tanımıyor... musun? O, Allahu Teala'nın varlığı hakkında binbir tane delil ortaya koymuş bir alimdir." diye cevap verdi. Nine gülerek: "Eğer onun Allah'ın varlığı hakkında binbir tane şüphesi olmasaydı, binbir tane delile ihtiyacı olmazdı. Ben Yüce Allah'a delilsiz iman ediyorum" dedi. Bu söz alime ulaştı, çok hoşuna gitti, ellerini açtı: "Allahım! Senden şu ihtiyar kadının imanı gibi bir iman ve kalb safiyeti istiyorum." diye dua etti. Etrafındakilere de: "Benim gibi araştırın, ama bu nine gibi iman edin" tavsiyesinde bulundu.(