Gönderen Konu: Gel, ömrümün sebebi..  (Okunma sayısı 1465 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Loqum_mum

  • ByKuS
  • *
  • İleti: 1338
  • Rep Gücü : 93
  • Cinsiyet: Bayan
  • ' kâFâmı dinLiorum .. 2'Lé ..\ 。◕ ;)
    • Profili Görüntüle
Gel, ömrümün sebebi..
« : Mart 24, 2009, 09:23:27 ÖS »

Sensizlik bir şarkı olup çıktığında ve sen düştüğünde aklıma, kelimelerim sana koştu sevgili..


Gözlerimdeki hayalin gitgide silinirken yar, yok ediyorum kendi ellerimde senin yüreğimdeki yerini gecelerin birinde..

Bakma şimdi böyle söylediğime, kıyamıyorum önceleri sana..
Anılarımı silemiyorum hafızamdan hızlıca..usul usul hatırlıyorum önce..
Hatırladıkça ince bir sızı doluyor içime de ona inat;
ben, uzun uzun bakıyorum sana son kez baktığımı bilerek ve hıçkırıkları boğazımda hapsederek karanlığın en acımasız olduğu vakitlerde, zamansızlığın hüküm sürdüğü anlarda..

Gecelerini birinde, aslında bu gece..

Bir volkan patlıyor, tam da seni katletmek istediğim anlardan birinde..

Saat gecenin dördü ve ben,
bu sefer senin aradığın vakitler olduğunu fark edip ‘özledim seni’leri gönderiyorum yıldızların korumalığında düşlerine..

Yüreğimdeki volkanın lavları eritiyor gitgide bendeki seni..
Sendeki beni hatırlıyorum derken ve derken lal oluyor dilim....

Sus [öl]uyorum..

Yavaş yavaş erirken sen, benliğime hakim olan yangınların içinde; bir damla yaş olup akıyorsun gözlerimden..
Tek bir damla olup süzülüyorsun dudaklarımın kurumuş yanlarına..
Çölde kalmış bir gezginin gördüğü serap sonucu sevinçle koşması gibi,
dudaklarım kana kana içiyor seni tekrar tekrar ve gördüğü serabın hayal kırıklığıyla yığılıyor yastığına başım..

Kaç gece böyle geçti bir bilsen ve bir bilsem kaç gece daha böyle geçecek sevdiğim..

Yağmurlar yağıyor yar;
sen farkında olmadan düştüğün vakitlerde düşlerime, sensizliğin şehrini zaptediyor zorla bulutların hüznü..

Sensizliğin şehri dedim ya sanma ki İstanbul’un sokakları yıkanıyor gecenin bir vakti..

Hüküm sürdüğün yüreğimin en gizli köşeleri esir düşüyor çünkü yağmurlara, çünkü sensizliğin şehri yüreğimde saklı da, kimsecikler bilmiyor onun varlığını benden başka..
Yüreğimin en gizli köşesinde...
Evet yar,yüreğimin en gizli köşesinde hüküm sürdüğün krallık bir anda bulutlarla kaplanıyor;
tıpkı gelişinde açan güneş gibi, gidişinle sonbahar hüküm sürüyor benliğime......

Ve ben yine; her zamanki gibi, sadece susuyorum bu zoraki hükmedişe......

Yağmurlarım fırtınaya dönüşüyor sevdiğim; hiç durmuyor ya, bir de üstüne sert rüzgarlar esiyor..

Üşüyorum!
Ah bilemezsin ki ne çok üşüyorum..
Ben yar, ben sensiz çok üşüyorum..

Sorular geliyor aklıma, dilimin ucunda tıkanıyor ve darma duman ediyor sen düştüğün vakitlerde düşlerimi..
Sorularla birlikte sen kayboluyor, yüreğimdeki esintilerin içinde..
Ve ben, kaybolduğunu anladığım anda seni aramaya koyuluyorum yeniden;
sert rüzgarlara inat hiç söndürmeden elimdeki bitmek üzere olan mu[du]mu..
Oysa çok değil, daha biraz önce yok etmeye karar vermiştim seni....
Çok değil az önce,anılarıma son kez bakayım demeden önce vazgeçmiştim senli gelecekten ve idamına karar vermiştim senli geçmişimin..

Seni arıyorum sevgili,yine o gecelerden birinde düş[üş]lerimin orta yerinde;
birkaç eskimiş anının dostluğunda seni arıyorum, kalbimin karanlık koridorlarında..
Ayak seslerini izliyorum sen farkında olmadan..
Adım attığın yerleri tekrar tekrar dolaşıyorum belki görürüm seni diye..
Ve belki duyumsarım diye kokunu, belki hani sesin gelir diye kulağıma dikkat kesiliyorum gecenin bir vakti......

Ben seni arıyorum........
Bilmiyorsun sevgili,
hiç bilmedin ve hiç bilmeyeceksin..
İçimdeki sızıyı bile umursamadan;yağmurlara esir düşerken gözlerim, senli rüyalara nasıl da uzanıyorum usulca..
Sen farkında olmadan, belki beni hiç umursamadan yaşarken hayatına, ben evet ben;
nasıl da yüreğimi avuçlarıma alıyorum ve içindeki seni öpüyorum defalarca mesela..
Mesela defalarca beni düşünmeni diliyorum o anlarda da; nasıl gözlerim nemli dalıyorum uykuya..
Dedim ya bilmiyorsun......
Geçmişte de bilmedin aslında ve gelecekte asla bilmeyeceksin oysa......

Hatırlıyorum da ne güzel gelmiştin yanıma yar!
Ne umutlar ekmiştin yüreğime, gözlerinin ışıltısıyla nasıl da ısıtmıştın benliğimi..
Geçmiş zaman,çok uzak değil aslında ama bir asır geçmiş kadar da tüketici insan ömrünü..
Ne olursa olsun geçmiş zaman!
Geçmesini hiç istemediğim zaman......


Unuttun mu yoksa sen o vakitleri......

Hatırlıyorum da, hani bakarken bana nasıl da erirdi yüreğim huzurla...

Sana söylerken titreyen sözlerim vardı hatırladın mı?
Sözlerimi geç, bir zamanlar baktığın gözlerim silindi mi yoksa o zeytin karası gözlerinden?
Söylesene bir anlıkta olsa düşmüyor muyum düşlerine?

Bilsen yar,
bilsen ne çok soru var böyle zihnimde dolaşan ve cevapsızlık içinde kıvrandıran benliğimi..
Bilsen seni gördüğünde susan dilim, yalnızlığım dikildiğinde karşıma nasılda sorularla öldürüyor kendini..

Zamana yenik düşmeyecekti hani sevdamız diye haykırırken buluyorum mesela kendimi, hani...
Hani, zamansızlıkta bile bulacaktık da birbirimizi yolar engellemeyecekti unutmamıza birbirimizi..
Ne olursa olsun yanımdaydın yada......
Hatırlıyor musun; gözlerimin içine bakarken; her ne olursa olsun arayacağın kişi olmalıyım, sen çok değerlisin diyişini?

Hatırlamıyorsun......
Hatırlasaydın yazar mıydım bunları?
Hatırlasaydın gecenin bir yarısı infazına karar verip sonra da kaybolduğunu görünce aramaya koyulur muydum elimde kalan son umut parçacıklarıyla seni..

Söylesene sevgili, duysana sesimi!
Hadi susmayıp versene cevap varsa birazcık yüreğin......
Ve geçmiş zamanda da olsa vardıysa yüreğinde yüreğim......

Hani sözler yetersiz kalacaktı da sevdamıza, sadece sessizlik anlatacaktı bizi dört bir yana......
Söylesene nerdesin o halde şimdi?
şimdi nerede o söz ettiğin sevgi?
Söylesene sen,
sen neredesin sevgili?

Kaç ömür tükettim gidişinin ardından bilemezsin ya, sen kaç kez sorularla yatıp cevapsız kaldığımı düşünemezsin ya hani..
Ne söylemeli dilim yada nasıl yok etmeliyim yüreğimde bıraktığın o ince ama mahvedici sızıyı?
Susmalı mıyım yoksa hiç durmadan tüm içimdekileri kusmalı mı fırtınaların ortasında...
Söylesene!

Sahi, unuttun mu beni?
Yar, unuttun mu söylediğin o içimi okşayan sözlerini......
Hatırlamıyor musun sahi?
Hatırlamıyorsun......
Biliyorum söylediğim hiçbir şey canlanmıyor zihninde sevgili..
Ve hiç canlanmayacak ne kadar konuşursa konuşsun dilim......
Olsun ben yine karanlıkların içine biraz da benim siyahımdan karıştırıyorum......
Dedim ya gözlerimdeki hayalin gitgide siliniyor ve ben gecelerin birinde,aslında bu gece, karar veriyorum seni silmeye...
Kararsızlık içinde çırpınırken çiseleyen yağmur damlalarına sığınıp, biten mu[du]mu bırakıp herhangi bir yerde uzaklaşıyorum şimdi senden..
Tam da bu gece, bitiriyorum seni, bitiremeyeceğimi bile bile söz veriyorum kendime......

İnfazını onaylayan elim kırıyor kalemini..

Kokunu gömüyorum sevgili ,toprak kokusuyla birlikte karışıyorsun geçmişin silik anılarına..
Düşününce hatırlıyorum ya, zamanla silinecek biliyorum o da......
Biliyorum ki sadece toprak kokusu kalacak bana ve belki yağmur yağdığında, ince ince süzüleceksin dışarıya......

Ama çok geç olacak o anda......
Zaman çok geçmiş olacak bizim için ve yaşlı bir yürekte küçük bir tebessüm olup unutulacaksın çok geçmeden üzerinden..

şimdi elerimi yıkıyorum bak!
Hiç yıkamadığım kadar çok yıkıyorum onları bu gece, elerime dokunan elerini çıkarmak istiyorum umarsızca..
Tenime değen teninin izlerini atıyorum kor ateşlere bu gece;
bıçakla sıyırıp attığım son kırıntılarını da göz yaşları içinde yakıyorum işte şimdi,tam da bu gece......

Gecelerden birinde söz verdim ya hani kendime ,öldürmek için seni!
şimdi canım yansa da yok ediyorum yüreğini ve senli geçmişimi......

Bakma böyle söylediğime, zor oldu benim için......
İnan çok zor oldu bu gece gerçekleştirdiğim infazına karar vermeye..

Kaç gece geçti bilmiyorum inan,
kaç gece kıyamadım yüreğimdeki sana ve kaç gece aklımda belirdin, karanlık çöktüğü anlarda dünyama..

O yüzden bakma şimdi böyle savurduğuma kelimelerimi rüzgarlarla sonsuzluğa,
bunu yaparken, senden önce kendimi öldürüyorum bil sevgili......

Bil ki, senin infazına karar veren yüreğim ve kalemimi kıran elerim; kendi intiharını gerçekleştiriyor şimdi......
Gecelerin birinde önce seni katlediyor ve sensizliğin orta yerinde intihar ediyor yüreğim......
Evet gecelerin birinde ,aslında tam da bu gece......

Bu gece, sensizliğin şehrinde soğuk rüzgarlar esiyor yar......
Yer gök kırmızı!
şarap kızıllığında akıyor kan damarlarımdan......
Ve elerim önce senli geçmişi katlediyor, ardından sensiz günlere gebe bir geceye yenik düşüp kapatıyor gözlerini......
Ve bir düş[üş]ün içinde intihar ediyor ağır ağır......

Tüm bunları yaparken ise......
Lal oluyor dilim......
Yüreğim susuyor......
Sadece susuyor......
Ve geleceğe emanet bir sessizlik kalıyor benden......
Sessizliğin nedeni sen oluyor,
bizden kalan ise şarap kızıllığında yenik bir sevda geride......

Gecelerin birinde,
aslında,şimdi......
Yani bu gece........
Gözlerimdeki hayalin gitgide silinirken , yok ediyorum kendi elerimde senin yüreğimdeki yerini......
Ve intiharım gerçekleşiyor bu gece......

Yar......
Yar, bu gece her şeyi bitiyorum yüreğimde......
Ve ben......
Ben artık gidiyorum....
Tam da bu gece!



Mevsimlerden neydi okşadığında yüreğimi..
Ne zaman ekmiştin sevda tohumlarını yüreğime?!
Ve hangi vakit erozyona uğrattın bir anda benliğimi..
Kaç zaman oldu sevdiğim..
Söylesene..


Veda edemez oldu yüreğim.. Ama bu kez, elveda..


Gel bana ey yüce aşkı öğreten..
Gel kavuşalım göz göze yeniden..
Benim sevdam, başkasına haram..
Gel, ömrümün sebebi..


vazGeçtiğiM ama unuTamadıĞım

Çevrimdışı Gamzeli

  • _Gamzeli_
  • Admin
  • *
  • İleti: 18871
  • Rep Gücü : 2045
  • Cinsiyet: Bayan
  • Bana Sen Lazımsınn...
    • Profili Görüntüle
    • Ahmet Maranki
Ynt: Gel, ömrümün sebebi..
« Yanıtla #1 : Mart 24, 2009, 10:49:30 ÖS »
Gel bana ey yüce aşkı öğreten..
Gel kavuşalım göz göze yeniden..
Benim sevdam, başkasına haram..
Gel, ömrümün sebebi..


teşekkürler... :)
Seni sevdim gönülden, kalbimin sahibi oldun bilmeden, bu yürekte varolacaksın ebediyen, bunu bil çok seviyorum gerçekten.
Seninle doğdu bu yürek, sensin gönlüme eş, dudaklarım dudaklarındayken sanki can verdi bu yürek, senin kollarında ölmek dünyada en güzel şey olsa gerek..