Elimde yetinmeyi bilmediğim mutluluk artıkları,açlıktan nefesi kokmuş martılar iz sürüyor peşimde. Araladığım kapılar yüzüme çarparken ,sitem bana yakışıyor.Gizli özneler tamamlıyor cümlemi. Ben en çok saklanırken yaşayabiliyorum.Kaçak bir siluetle hayata meydan okuyorum.
Dalgınım…Uzun yollar yürüyorum nicedir sonu nereye varır bilmediğim. Martı leşlerinden geçiyorum, attığım simitleri yiyemeden ölmüşler görüyorum.
Geç kalmışım…Sokak lambaları kırık, çöp kutuları sevdayı yutmak için açmış ağızlarını. Bu şehir erken yaşlanmış benim yaşımda. Oysa el değmemiş bir yanı vardı. Hala vardı dokunulmamış sokakları. Gezmediğim yerleri kimseler bilmez sanıyordum. Yine en son ben görüyorum. Bu şehir ardına bakmıyor/muş. Beni unuttuğunda anlıyorum..
Yorgunum…Erken uyanıyorum geç daldığım düşlerden güne. Sırtımda onulmaz ağrılarla başlıyor gün, ağırlaştıkça taşıyamaz olduğum sancılarla bitiyor. Bir ağrı kesicisi yok mu hayatın? Yaşam gerçeküstü görünüyor gözüme. Anlayamıyorum ben dururken herkesin neden koştuğunu. Sonra ipi kopuyor, yavaş yavaş göz hizamdan kayıyor hayat. Yakalayamıyorum…
Bitkin, sıradan, anlamsızım…Şükür dilimden çok uzaklarda, sanki her anım isyana gebe. Ne yöne gittiğini bilmeyen rotasız, yolsuz, batık bir gemi. Satırlarım ah almış gibi birinden. Beli doğrulmasın denmiş sanki ardımdan. Omzuna başımı yaslayacağım bir annem yok. Ben her gece kendi annemi doğuruyorum. Yastığımın altında soylu duruşlar yaslayıp yüzüne, bedenime anne sıcaklığında derman arıyorum. yok!
Hangi cisme bürünsem bir yanı yarım yalnızlığımın. Caddelerce sönük ışıkları şehrin. Kendi gölgemde ışık arıyorum. Olan bakarken hayretle bitene, doğru cümleyi kuramıyorum. Yalan bu yaşananlar! Yoksa neden çocukların kanadı kırılıyor? Kırmız başlıklı kız modaya uymuş. Masal tekliflerine soğuk bakıyor.
Yol bulunmaz böyle! Hangi dağın ardında kaldı dudağımdaki tebessüm. Gökyüzüne astığım umut her seher tavanımdan çalıyor gülüşümü. Yıldızlar ölüyor biliyorum. Can çekişerek veda ediyorlar geceye. Bu yüzden başı eğik hep karanlığın…
Renkleri silin! Sevdam kör bakıyor. Değneği de düştü işte, kendi adımına çelme takıyor…