Bülbül her sbah erkenden kalkıp gülün başına gidiyor ve saatlerce ötüyordu.bu onun yaşam tarzıydı.Öyle kaptırmıştı ki kendini;iki kanadı olsa bile görevini hiç aksatmıyor ve her sabah sanki son kez ötüyormuş gibi biçare,sanki son kez ötüyormuş gibi hüzünlü,sanki son kez ötüyormuş gibi coşkulu,sanki son kez ötüyormuş gibi ötüyordu.Yağmur çamur dinlemeden her sabah;ama istisnasız her sabah nefes bile almadan ötüyordu.
Bülbülün bu akla zarar aşkı dilden dile yayıldı.Gül ,sevginin ve zerafetin temsilcisi oldu.Sevgisini göstermeye ya da anlatmaya çalışan herkes,birbirine gül vererek duygusunu ifade ediyordu artık.Bülbülün bu tavrı ,gülü herhangibir bitki olmaktan çıkarıp,sevgi sembolu haline getirmeyi başarmıştır.Yoksa ucubda bir tutam kırmızılık olan o yeşil sap neden bu kadar ünlenecekti ki?
Gel gör ki gül bu durumu hiçbir zman kabul etmemiş;hatta bülbülün feryadını her nedense ısrarla duymasdan gelmiştir.
Gel zman git zaman,bülbülbütün cesaretini topladı bir gün ve ötmeyi keserek güle yaklaşıp sordu:
-Ey gül sana olan aşkımıbiliyorsun;ama asla karşılık vermiyorsun nedir derdin?
Gül cevap verdi;
-Sen benim için mi ötüyorsun ,inan hiç farkında değilim!
Bu cevap karşısında bülbül bozuntuya vermedi;ama fena halde bozuldu.Yine de vazgeömedi ötmekten.
Sürekliöttü,her sabah öttü...Gül asla duymadı bülbülü.Bülbül ötedururken diğer yandan kartal,aseletin temsilcisi oldu.Karga;aklını tüm dünyaya duyurdu.Güvercin;temizliğin ve barışın temsilcisi oldu.Şahin;yırtıcılığıyla tanındı.Horoz bile rüştünü ispat etti,bir işe yaradı ve dakikliğini tüm dünyaya gösterdi.Bülbül hayatı boyunca sünepe sünepe öttü sadece.İnat etti ve hep öttü.Ne duyan oldu bülbülü ne de alkışlayan...