Gönderen Konu: Göğüs Cerrahisi  (Okunma sayısı 6257 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Gamzeli

  • _Gamzeli_
  • Admin
  • *
  • İleti: 18871
  • Rep Gücü : 2045
  • Cinsiyet: Bayan
  • Bana Sen Lazımsınn...
    • Profili Görüntüle
    • Ahmet Maranki
Göğüs Cerrahisi
« : Şubat 03, 2008, 01:30:18 ÖS »

Sigaranın neden olduğu başlıca hastalıklar
 
Sigara tüm Akciğer Hastalıklarında, hastalar için şikayetlerini artırıcı etkiye sahiptir. Üstelik Doğuştan Gelen Hastalıklar ve Kist hariç tüm diğer Akciğer Hastalıklarının oluşmasında rol oynar. Bu konuda daha geniş bilgiyi Sigara ve Akciğer Kanseri yazımızda bulabilirsiniz.

Akciğer Tümörleri
 
Akciğer'in iyi huylu ve kötü huylu tümörleri bulunabilir. Ne yazikki, sigara içimine de bağlı olarak, en sık olarak, kötü huylu tümörlerine rastlanır ki bu tümörlerin bir diğer adı da "Akciğer Kanseri" dir. Akciğer kanserinde özellikle erken evrelerde cerrahi tedavi yüz güldürücüdür. Erken evrede yakalanarak uygun bir şekilde tamamen çıkarılmış bir tümörü olan hastanın, kanserden "TAMAMEN" kurtulması mümkündür. Yakalanan evre ne kadar küçükse bu olasılık o kadar artar. 1 cm'lik tümörlerde bu oran %90 civarındadır. Bu nedenle, akciğer kanserini erken yakalamak için, 35 yaşından sonra özellikle sigara içen HERKESİN YILDA BİR KEZ röntgen çektirmesi, hatta mümkünse 40 yaşından sonra yılda bir kez göğüs tomografisi çektirmesi uygundur (Tomografi uygulaması, A.B.D.'de ve birçok batılı ülkede uygulanmamakta, ancak, Japonya'da uygulanmaktadır. Japonya'da yakalanan akciğer kanserlerinin yarıdan fazlası ilk evrede yakalanmaktadır. Bu oran A.B.D.'de %15 civarındadır. Ülkemizde ise çok daha düşük olduğu düşünülmektedir) Akciğer kanserinin ilk belirtileri, hiç geçmeyen uzun süre (1 ay ya da daha fazla) devam eden öksürük, göğüs ağrısı, neden olmaksızın (diyet vb) aşırı kilo verme, çok sık akciğer infeksiyonu geçirme, bir süredir tedaviye rağmen bol balgam çıkarma gibi belirtiler olabilir. Böyle durumlarda, en kısa zamanda bir göğüs hastalıkları uzmanına başvurmak gerekir. Bu konuda daha geniş bilgiyi Sigara ve Akciğer Kanseri yazımızda bulabilirsiniz.

Pnömoni
 
Pnömoni, bir alt solunum yolu infeksiyonu, daha özgün şekli ile bir akciğer dokusunun (parenkimi) infeksiyonudur. Yani, akciğer dokusunun bir bakteri ya da virus ile infekte olmasıdır. Halk arasındaki adı 'Zatüre' dir. 'Bronşit' te bir akciğer infeksiyonu olmak ile birlikte, bronşit, akciğerlerdeki 'hava yollarının' (bronşlar) infeksiyonudur ve pnömoniden bu nedenle ayrıdır.

Pnömoni, en sık olarak 'pnömokok' ve 'streptokok' adı verilen bakteriler tarafından oluşturulur. Tüberküloz mikrobu da pnömoni yapar, ancak, tüberkülozun yaptığı pnömoninin akciğerlere yerleşimi, infeksiyonun tedaviye oldukça dirençli olması ve özel ilaçların (anti-tüberküloz ilaçlar) oldukça uzun süreler kulanılmasının gerekliliği ile pnömoniler içinde ayrıca incelenir ve hem hasta hem de tedavi eden hekim için özelliği büyüktür.

Pnömoni, genellikle bağışıklık sistemi tamamen normal olan ve başka bir vücud direncini kıran hastalığı olmayan kişilerde, pnömoniye neden olan bakteriyi kişi akciğerlerine -hava yolu ile- alsa dahi oluşmaz. Bu nedenle, pnömoni en çok, bebekler ve küçük çocuklarda, yaşlılarda, AIDS gibi hastalığı bulunan kişilerde, ciddi kalp hastalığı olan kişilerde, organ nakli yapılan ve bu nedenle bağışıklığı baskılayan ilaçlar alan hastalarda ve ameliyat geçiren hastalarda ortaya çıkar. Burada belirtilen riski bulunan kişilerde (örneğin yaşlılarda) viral bir infeksiyon sonrası (örneğin ağır bir grip) da ortaya çıkar. Sigara içen kişilerde görülme sıklığı içmeyenlere oranla çok daha yüksektir.

Pnömoni, hemen teşhis konulması gereken ve ciddi tedavi gerektiren bir hastalıktır. Uygun ve erken başlayan bir tedavi ile ortadan kalkar, ancak, tedavisiz kalırsa ölümcül de olabilir. Amerika Birleşik Devletleri'nde, en çok ölüme sebep olan hastalıklarda 6. sırada yer almaktadır.

En sık görülen belirti, uzun süren ve balgam çıkarmaya neden olan öksürük, ateş, nefes darlığı ve kilo kaybıdır. Bazen göğüs ağrısı, çocuklarda daha çok olmakla birikte karın ağrısı ve mide bulantısı da görülebilir. Yukarıda sayılan risk gruplarında, 1 haftadan uzun süren ve göğüs ağrısının, balgamın ve nefes darlığının bulunduğu kişilerde, özellikle bir gribin ardından ortaya çıktı ise süphelenilerek hemen bir hekime başvurulmalıdır.

Teşhis, muayene ve göğüs röntgeni ile konulur. Neden olan bakteri ya da virus(çok nadir olarak) 'kültür' yapılarak saptanır. Uygun antibiyotiklerin en az 15-20 gün kullanılması ve bu sırada mutlak ilgili uzman hekimin takibi gerekir. Uzun süren, tekrarlayan ya da tedavi olmayan pnömoniler, akciğerde bazı başka hastalıkların da bulunabileceği anlamına gelebilir. Bu nedenle, gelişigüzel yetersiz ya da fazladan antibiyotik kullanımı yapılmamalı, ülkemizde çok sık olarak yapıldığı gibi 'öksürüğe, öksürüğü azaltan şurup verilir' şeklinde bir düşünce ile sürekli öksürüğü azaltan ilaçlar alınmamalıdır. Çünkü öksürük, vücudun bir savunma refleksidir ve amacı, akciğerde birikmiş olan ve içinde doku parçaları ve bakterileri bulunduran mukusu (balgam) dışarı atarak, hastalığın geçmesine yardımcı olmaktır. Bu nedenle hastalıkta verilen şuruplar öksürüğü kesen değil, tam tersine, öksürüğü kolaylaştıran ve balgamı yumuşatarak daha kolay çıkmasını sağlayan 'ekspektoran' şuruplardır.

Tam ve yeterince tedavi olmayan pnömoniler, tekrarlayabilir ya da 'bronşiektazi', 'akciğer apsesi' ya da 'ampiyem' gibi tedavisi çok daha zor ve hastada sekellere neden olabilen komplike hastalıklara neden olabilir.

Gerekli ve yeterli süre yapılan bir tedavi ile pnömoni, hiç bir iz bırakmadan 1 ay içinde tamamen kaybolur. Akciğer röntgeni ise, 2 ay kadar sonra tamamen sağlıklı bir akciğeri gösterir. Çünkü, akciğer, hasta tamamen kendini iyi hissetse bile 1 ay kadar süre daha içerideki mikropların öldüğü sıvıları temizler ve kendini onarır.

Tüberküloz (Verem) ve Akciğer'in Diğer İltihaplı Hastalıkları
 
Akciğerin iltihaplı hastalıkları (Bronşit, zatüre vb), çoğunlukla, uygun tıbbi tedaviler ile tamamen ortadan kalkabilen hastalıklardır. Ancak, kişinin, bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda, ya da doğuştan akciğerde veya solunum sisteminde süregelen bazı hastalıklarda (kistik fibrosis, astma vb) bu infeksiyon hastalıkları, çok uzun sürebilir ya da çok sık tekrarlayarak, akciğerin düzelemeyecek bir şekilde bozulmasına yol açabilir. Bu gibi durumlarda ameliyat gerekir. Bu tip hastalıklara verilebilecek, en sık rastlanan örnek "Bronşiektazi" dir. Tüberküloz (verem) hastalığı ise, vücudun her yerinde gözükebilen bir iltihabi hastalıktır. Hastalığa "Mycobacterium tuberculosis" adında bir bakteri neden olur. Vücudda en sık akciğerlerde olur. Genelde vücud direnci düşmüş kişilerde, en sık olarak kötü ve dengesiz beslenen kişilerde görülür. Uygun tedavi ile tamamen iyileşebilir. Üstelik, tüm ülkemizde, köylerde dahil, verem ilaçları herkese ücretsiz verilir. Ancak, verilen tedavi düzenli uygulanmazsa (ki genellikle 6 ay ya da 1 yıl düzenli tedavi gereklidir) tüberküloz mikrobu akciğeri telafisi olmayacak bir şekilde "bozar". Bu durumda cerrahi tedavi kaçınılmaz olur. Tüberküloz için yapılacak en iyi davranış, uygun aşılamaları yaptırtmaktır. Hastalığın saptanması durumunda ise, verilen tedaviyi aksatmadan uygulamak çok önemlidir.

Akciğer'in İleri Amfizem Hastalığı
 
Özellikle, uzun süreli sigara içimine bağlı akciğerin kronik (süreğen, uzun süreli) tıkayıcı hastalığı (tıp dilinde; KOAH) tıp dilinde "Amfizem" denen en çok nefes darlığına neden olan durumdur. Bu hastalığın tedavisinde ilaçla tedavi esastır. Ancak, ileri dönemlerinde ilaç tedavisi pek yarar sağlamamaya başlar. Bu dönemde, nefes darlığı da hızla artar ve hayati tehlike oluşturmaya başlar. Tüm dünyada bazı merkezlerde 1993 yılından beri yapılan ve araştırma safhasını henüz bitirmemiş olan bir ameliyat ile, hastaların %80-90'ında solunum sıkıntısı azaltılabilmektedir. Bu ameliyatın adı:" Akciğer'in Hacim Azaltıcı Ameliyatı" dır. Ancak, her amfizem hastasına yapılamamaktadır. Bu ameliyat için hastada bir grup şartın gerçekleşmesi gereklidir. Merkezimizde bu ameliyatlar başlamış ve yapılan hastaların şu ana kadar tümünde nefes darlığında azalma gözlenmiştir.

Akciğer'in Kist Hastalıkları
 
Ülkemizde oldukça sık rastlanmaktadır. Tedavisi cerrahi müdahale ile mümkün olan bir hastalıktır. Kötü huylu değildir. Çoğunlukla, aşısız ve köy ortamında yetişen kedi ve köpeklerin tüyünde bulunan parazit yumurtalarından oluşur. Şehirde yetişen, çiğ et yemeyen veya aşılı evcil hayvanlarda bulunmaz. Çekilen akciğer röntgenlerinde çoğunlukla görülür.

Akciğer'in Bül'lü Hastalıkları
 
Bül, akciğerde oluşan kenarı ince balona benzer yapıdır. Diğer açılardan tamamen normal olan akciğerlerde de bulunabilir. En sık olarak, sigara bağlı kronik (Sürağin, uzun süreli) tıkayıcı akciğer hastalıkları (tıp dilinde; KOAH) na sahip kişilerde uzun sürede oluşur. KOAH'lı hastalarda 1-2 yıl içinde giderek artan nefes darlığı bulunduğunda bu hastalıktan şüphelenilebilir. Cerrahi tedavi ile, nefes darlığı azalabilir ya da tamamen ortadan kalkabilir.

Akciğer"in Doğuştan Gelen Hastalıkları
 
Tüm organlarda olduğu gibi, akciğerde de, doğuştan gelen bazı nedenlerle bir grup hastalık oluşmaktadır. Bu hastalıkların, genellikle nedeni, doğum öncesi 'anne - karnındaki dönem' de bebek gelişimi esnasında olan bazı yanlış oluşumlardır. Bu tip durumlar, genellikle hayati tehlike yaratmazlar.Ancak, bazen bebeklik, bazen de erişkinlik döneminde rahatsızlıklar meydana getirebilir. Bu durumlarda da cerrahi tedavi gerekebilir.Bu tip hastalıkların özel bir belirtisi yoktur. Ancak, genel olarak bir akciğer rahatsızlığının araştırılması sırasında konunun uzmanları tarafından yapılan ileri tetkikler ile ortaya çıkarılabilir.

Göğüs Kafesinin Doğuştan Gelen Hastalıkları
 
Göğüs kafesi, doğuştan gelen bazı sebepler ile özellikle ön-orta kısımda bazı anormallikler gösterebilir. Bunların başlıcaları: Göğüs kafesinin ortasının çökme göstermesi (tıp dilinde ; Pectus excavatum), göğüs kafesinin çıkıntı yapması (tıp dilinde; Pectus carinatum)dır. Her iki durumda da cerrahi yöntem ile düzeltme yapılabilmektedir. Bu ameliyat için 6 yaşından sonra her yaş olursa da, en uygun yaşlar 6-7 yaşlardır.


Seni sevdim gönülden, kalbimin sahibi oldun bilmeden, bu yürekte varolacaksın ebediyen, bunu bil çok seviyorum gerçekten.
Seninle doğdu bu yürek, sensin gönlüme eş, dudaklarım dudaklarındayken sanki can verdi bu yürek, senin kollarında ölmek dünyada en güzel şey olsa gerek..