Gönderen Konu: Rasim Köroğlu ( Taşlama-Hiciv Şiirleri)  (Okunma sayısı 1735 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı bzkrtlr

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 4
  • Rep Gücü : 2
  • Cinsiyet: Bayan
    • Profili Görüntüle
Rasim Köroğlu ( Taşlama-Hiciv Şiirleri)
« : Aralık 05, 2010, 11:57:48 ÖS »

AŞÇI
Neler neler geçti bu garip baştan,
Dul kalınca yüzüm gülmedi gitti,
Kesildim ekmekten, kesildim aştan,
Karnım tıka basa dolmadı gitti.

Kap kacak aradım durdum mutfakta,
Menemen pişirdim çinko tabakta,
Yumurta yapıştı, biber ayakta,
Domates suyunu salmadı gitti.

Kompir aldım şöyle koca tas gibi,
İnce ince kıydım onu süs gibi,
Patates yağının sanki küs gibi,
İkisi yan yana gelmedi gitti.

Vurunca tokmağı kırdım havanı,
Fırladı sarımsak deldi tavanı,
Cücüklettim iki çuval soğanı,
Evde sebze meyve kalmadı gitti.

Sever idim canlı balık işini,
Tava elde bekler iken leşini,
Oynattı kuyruğu dikti başını,
İnat etti hınzır ölmedi gitti.

Aşure pişirmek aklıma esti,
İki kaşık yiyen bir hafta kustu,
Verdiğim komşular selamı kesti,
Kimseler kapımı çalmadı gitti.

Yiyince hormonu değişti huyu,
Bir çilek doyurdu koskoca köyü,
Dolapta uzadı hıyarın boyu,
Bu işleri aklım almadı gitti.

Ateşte durdukça imambayıldı,
Patlıcan toplandı kıyma yayıldı,
Rasimim dünyada namım duyuldu,
Üzerime aşçı gelmedi gitti.
Rasim KÖROĞLU


BİTTİ BİTECEK
Evde çıktı iki meydan savaşı,
Biri bitti, biri bitti bitecek.
Gelinle kaynana tuttu güreşi,
Biri yattı, biri yattı yatacak.
 
Ben de duyamadım sözün başını,
Gıcırdattı anam sıktı dişini,
Yerden kalkmayan o eğri kaşını,
Biri çattı, biri çattı çatacak.
 
Havayı sarınca savaş kokusu,
Başladı hanımın kuru sıkısı.
Denizli horozu gibi ikisi,
Biri öttü, biri öttü ötecek
 
Aracının dayak yemek kaderi,
Ara yere saldık yine pederi,
Garibi ortada ileri, geri,
Biri itti, biri itti itecek.
 
Çekilmiyor bunların gayri kahiri,
Terk eylesem derim köyü, şehiri,
Gizlice yemeğe fare zehiri,
Biri kattı, biri kattı katacak.
 
Ben giderim odun ile kömüre,
İkisi de bakmaz aşa, hamura,
İtişe kakışa varıp çamura,
Biri battı, biri battı batacak.
 
Kim demiş hanımın gözleri şaşı,
Üç yerden yarıldı anamın başı,
Gördünüz attığı son iki taşı,
Biri tuttu, biri tuttu tutacak.
 
Adım Rasim, ben de attım havamı,
Zor aldım elinden bakır tavamı,
Karakolda biter maçın devamı,
Biri gitti, biri gitti gidecek.
Rasim KÖROĞLU


DÜRZÜ
Ağlattığın için yetimi, dulu,
Senin de yüzün hiçgülmesin dürzü,
Görmesin ceplerin parayı pulu,
Delinsin dipleri dolmasın dürzü.
 
Malını, mülkünü kumarda satsın,
Briçte kazansın pokerde batsın,
Kafelerde gezsin, otelde yatsın,
Avradın evine gelmesin dürzü.

Her gün sabah banyo yapıp süt'ünen,
Dolaşsın çarşıyı elde it'inen,
Koca arasın hep internet'inen,
Kızını kimseler almasın dürzü.
 
Sokmasın işini felek ayara,
Söz geçmesin oğlun denen hıyara,
Virüs girsin evde bilgisayara,
İçinde program kalmasın dürzü.
 
Telefonda sapık biri arasın,
Kapatır kapatmaz geri arasın,
Hiç ara vermesin seri arasın,
Gözlerin uykuya dalmasın dürzü.

Etrafını sarsın bütün arsızlar,
Kredi kartını çalsın hırsızlar,
Senin gibisine yürek mi sızlar,
Dostların derdini bölmesin dürzü.
 
Sen dururken niye garibi tutsun,
Dilerim Hindistan Gribi tutsun,
Tedavi edecek tabibi tutsun,
Derdinin dermanı olmasın dürzü.

Defterini tutan deyyus saf çıksın,
Vergi kaçakçısı diye laf çıksın,
Ne taksit yapsınlar ne de af çıksın,
Maliye borcunu silmesin dürzü.

Hastalık imamı yatağa tıksın,
Müezzin senelik izine çıksın,
Musalla taşını ürüzgar yıksın,
Kimse namazını kılmasın dürzü.

Rasim sana derin bir mezar açsın,
Onun da altından fay hattı geçsin,
Her sene sallansın, her sene göçsün,
Arayan kabrini bulmasın dürzü.
Rasim KÖROĞLU


ORGAN NAKLİ
Akıl ermez oldu tıptaki hıza,
Buluşlar peş peşe geldi de geldi,
Söz geçmiyor artık oğlana, kıza,
Hepsi bir acayip oldu da geldi.
 
Gelmesin kimsenin bir şey aklına,
Ben de taraftarım organ nakline,
Nice vücut girip robot şekline,
Kefeni ucundan deldi de geldi.
 
Boşuna mı Hacı Bey'in tasası,
Delinmiş cepleri, bomboş kasası,
On milyarı geçmiş safra kesesi,
Sekize Arap'tan buldu da geldi.
 
Kandırmışlar bizim komşu salağı,
Ciğer almış, üste verip dalağı,
Ninemin sattığı sağır kulağı,
Ucuz buldum diye aldı da geldi.
 
Bağırsağın çıkmış türlü türlüsü,
Gavurdan mı geldi dedim kirlisi,
Yemin etti, billâh dedi yerlisi,
Bir parça numune böldü de geldi.
 
Hırsız Ali böbrek almış, eşi yok,
İçinde bir tane bile taşı yok,
Faturası kayıp dedi, fişi yok,
Herhalde tezgâhtan çaldı da geldi.
 
İcradan kurtarmak için kaynını,
Satmış derler Öküz Ahmet beynini,
Ben bitpazarında gördüm aynını,
Görünce yanıma bildi de geldi.
 
Çekik olur diye gözün Japon'u,
Gazeteden aldı kesip kuponu,
Kırık kola dökmek için betonu,
Gidip Almanya'da kaldı da geldi.
 
Olunmaz ecelle dava içinde,
Geldi, geçti ömrüm hava içinde,
Bulunan binlerce deva içine,
Şaşırdı şu Rasim öldü de geldi.
Rasim KÖROĞLU



ZARİFE
Cımbıldak zarife köye gelince
Bütün köylü âşık oldu yürüdü
Gerdan kırıp fettan fettan gülünce
Herkes arkasına doldu yürüdü

Kasap Hasan türlü dilek diledi
Kurban kesmek için bıçak biledi
Ayyaş oldu köyün bütün veledi
Sarhoşlar kafayı buldu yürüdü

Ölmüş idi Çil Ahmet’in karısı
Çocuklara yeter dedi gerisi
Zarife’nin olsun diye yarısı
Evini ikiye böldü yürüdü

Çoluk çocuk yardım etti göçüne
Bayram geldi sanki köyün içine
Muhtar Emmi jöle sürdü saçına
Kotun dizlerini deldi yürüdü

Sokaktan geçince Zilli Zarife
Derman geldi hasta yatan Arif’e
Tutamadı onu kızı Şerife
Bastonu eline aldı yürüdü

Çoban Durmuş gitar aldı eline
Zarife’yi türkü yaptı diline
Herkes baksın dedi kendi malına
Davarı meraya saldı yürüdü

Eblek Ahmet delilerin beteri
Tırlattı kafayı giydi foteri
Gaz tenekesini yapıp bateri
İki değnek aldı çaldı yürüdü

Zarife’ye almak için fistanı
Kambur Musa toptan sattı bostanı
Rasim’in yazdığı garip destanı
İşiten ahali güldü yürüdü
Rasim KÖROĞLU


YÜZÜME TÜKÜR
Marifetse ben de herkese çanak,
Tutamazsam eğer yüzüme tükür.
Puroyu yakıp da üst üste bacak,
Çatamazsam eğer yüzüme tükür.

Bilmez mi sanırsın sen beni hile,
Saflığımdan hep bu çektiğim çile,
İstesem deveyi hamutu ile
Yutamazsam eğer yüzüme tükür.

Olmasa içimde Allah korkusu,
Sonradan çıkarsa çıksın kokusu,
Sekiz kilo süte, dokuz kilo su,
Katamazsam eğer yüzüme tükür.

Bütün köylü şahit olsun çabama,
Kırk gün düğün, dernek kurup obama,
Anamı boyayıp kendi babama,
Satamazsam eğer yüzüme tükür.

Şimdiki sevdalar hafif tonajda,
Leyla yüz vermezse, yılışır Ajda,
Uzanıp yanına yazın plajda,
Yatamazsam eğer yüzüme tükür.

Korkmuyorum yaşın seksen beşinden,
Güzelleri sarmak için döşünden,
Baston ile seke seke peşinden,
Yetemezsem eğer yüzüme tükür.

Gündüz âlim olsam, gece hovarda,
Böyle yapmıyor mu kalanlar darda,
Kandırıp safları her gün kumarda,
Ütemezsem eğer yüzüme tükür.

Solistler bağırır, hoplar ahali,
Böyledir müziğin şimdiki hali,
Ben de star olup karga misali,
Ötemezsem eğer yüzüme tükür.

Yediğim içtiğim anlımın teri,
Rasim der kalsam da kemikle deri,
Haramı elimin tersiyle geri,
İtemezsem eğer yüzüme tükür.
Rasim KÖROĞLU


SOSYETE SOFRASI
Kurulmuş masalar sosyete işi,
Her gelen oturdu bin bir poz ile
Olsaydı ortada anamın aşı,
Doyardı şu karnım belki haz ile.
 
Bir sohbet başladı şubattan, marttan,
Konçerto dinledik Bach'dan, Mozart'tan,
Hiç haberim yoktu böyle bir şarttan,
Yenirmiş yemekler meğer caz ile.
 
Bıçaklar sağ ele, çatallar sola,
İcat edenlerin gözü kör ola,
Her lokmadan sonra bir saat mola,
Kimsenin işi yok burda hız ile.
 
Çatalın ucuyla aldı tabaktan,
Silmedi boyayı pembe dudaktan,
Değmeden geçirdi dilden, damaktan,
Hap yutuyor sanki hanım doz ile.
 
Boğazım yandı da dilim küçüldü,
Sinirler gerildi, damar açıldı,
Gözlerimden sanki ateş saçıldı,
Yutunca viskiyi birden buz ile.
 
Keser iken kucak kucak odunu,
Kesemedim burda tavuk budunu,
Dalga geçti erkek ile kadını,
Dürtüp birbirine şöyle diz ile.

Herkes güzelleri aldı bitirdi,
Kimisi kaldırdı dansa götürdü,
Benim şansım yine kötü getirdi,
Oturdum altmışlık taze kız ile
 
Rasim der ki, beni kimler getirdi,
Ben yemedim, yemek beni bitirdi,
Bütün kazancımı aldı götürdü,
Ödenmezmiş hesap burda az ile.
Rasim KÖROĞLU


HASTAHANE
Rüyada gördüğüm hastahaneye,
Girenler canından bıkar dediler.
Ya oynatır gider tımarhaneye,
Ya toprağa gözü diker dediler.

Sünnete götürdük küçük Enis’i,
Kökünden kesmişler tutup penisi,
Yerinde çıkmazsa eğer yenisi,
Kalıversin bu da bekâr dediler.

Depreşti Osman’ın kabızlık huyu,
Yedi metre vardı hortumun boyu,
Sıktılar karnına sabunlu suyu,
Şimdi dere gibi akar dediler.

Biri kana biri idrara baktı,
Herkes suçu başka birine yıktı,
Fatma’nın kocası hamile çıktı,
Doğurur çocuğa bakar dediler.

Çıkınca doktorun acele işi,
Yarı açık kaldı hastanın döşü,
İğne iplik alıp evinde eşi,
Oturur güzelce diker dediler.
 
İçinde unutmuş doktor makası,
Hemşirenin düşmüş naylon tokası,
Sağlamsa hastanın siniri, kası,
Hela'ya gidince çıkar dediler.
 
Acıyorum Rasim senin haline,
Düşürdün bunları halkın diline,
Geçersen birinin eğer eline,
Vallahi canını yakar dediler.
Rasim KÖROĞLU

BOŞADI
Çürük Ahmet otuz iki avradı,
Kandırıp üst üste aldı boşadı,
Daha ilk celsede işi kavradı,
Hepsine bir sebep buldu boşadı.
 
Kırk kapıya dünür gitti nenesi,
Otuzunda avrat gördü sinesi,
Düşük çıktı Döne Kız’ın çenesi,
Dırdırdan usandı, yıldı boşadı.
 
Neriman kör idi, Ayşe sağırdı,
Necmiye' nin eli biraz ağırdı,
Kezban geldiği gün ikiz doğurdu,
Bak şu işe dedi, güldü boşadı.
 
Televizyon, radyo kendine kaldı,
Yatağı, yorganı Fadime aldı,
Sıra yerde duran halıya geldi,
Onu da ikiye böldü boşadı.
 
Saymakla biter mi kâfir'in suçu,
İmam nikahlıydı avradın üçü,
Sarılıp giderken Ayten'in göçü,
Ardından teneke çaldı boşadı.
 
Hacıdan getirdi güzel Serap'ı
Veresiye aldı gidip şarabı,
Canından bezdirmek için arabı,
İçip içip eve geldi boşadı.
 
Türlü derdi çeker iken Nezahat,
Üzerine kuma geldi Sebahat,
Üzülmedi öldü diye Nebahat,
İki rekat namaz kıldı boşadı.
 
Bir şarkıcı kadın almıştı bardan,
Bütün köylü bıktı cazdan, gitardan,
Şikayet gelince Koca Muhtar'dan,
Babasına haber saldı boşadı.
 
Avrupa'da geçti sekiz, on ayı,
Bir Alman kocadan aldı Helga'yı,
Ondan da kaçırdı Süleyman Dayı,
Elleri böğründe kaldı boşadı.
 
Böyle evlat olmaz ben gibi erden,
Diyerek fırladı olduğu yerden,
Kopyalamış dedi komşu Ömer'den,
Hacer'in suçunu bildi boşadı.
 
Nikah memurunun canına yetti,
İlçede evlenme cüzdanı bitti,
Beşini nikahsız idare etti,
Hepsini gönlünden sildi boşadı.
 
Dokuz avrat daha aldı sırayı,
Rasim der ki, O da buldu belayı,
Boşayamaz denen Cadı Nuray'ı,
İnat için kendi öldü boşadı.
Rasim KÖROĞLU


ARABA
Biz de bir araba almadan önce,
Özenir herkese bakar giderdik.
Kim derdi ki hemen alıverince,
Garip başımızı yakar giderdik.
 
Çocuklar itirir, hanım çekerdi,
Konu komşu çıkar, seyre bakardı,
Benzini bitince yağı yakardı,
Dumanı havaya diker giderdik.
 
Arada sırada basarsa marşı,
Sesinden ayağa kalkardı çarşı,
Kurulup içine ellere karşı,
Kasıla kasıla çeker giderdik.
 
Arıza yapınca verirdik tehir,
Uçmadık ne dere kaldı ne nehir,
Zindana dönerdi koskoca şehir,
Vurunca direği yıkar giderdik.
 
Yollara düşerdik sabah ezanı,
Pikniğe varırdık yatsı zamanı,
Lastiklerin yoktu dini,imanı,
Günde üç beş kere söker giderdik.
 
Rampayı inerken benzerdi kuşa,
Dolardık içine eğlene, coşa,
Hanımı çekmezdi vursak yokuşa,
Gahi evli gahi bekar giderdik.
 
Vurdukça, çarptıkça boyardık onu,
Üzerinde vardı her rengin tonu,
Dönmezdi arada direksiyonu,
Yoldan şarampole çıkar giderdik.
 
Delik deşik idi altının sacı,
Yerlere değerdi ayağın ucu,
Kaç kere düşmüştü içinden bacı,
Yolcuyu yollara döker giderdik.
 
Eskiydi koltuğun çulu çaputu,
Rüzgarda uçardı hep ön kaputu,
Sanırsın mübarek müzikli kutu,
Sesinden kulağı tıkar giderdik.
 
Evden sanayiye zar zor varırdı ,
Nerde usta görse, orda dururdu,
Çırak kızar, kalfa çekiç vururdu,
Sağlam kalan yeri büker giderdik.
 
Sermayeyi sardık ala kediye,
Almazdı kimseler, etsek hediye,
Rasim der ki nazar değmesin diye,
Her yanına boncuk takar giderdik.
Rasim Köroğlu


FUTBOL
Her kime sorarsam hali, hatırı,
Sohbeti futboldan açıp gidiyor.
Konuşmuyom diye toptan ötürü,
Usulca yanımda kaçıp gidiyor.
 
Dedem de kapıldı topun şerrine,
Bizim kaptan diyor, hafız birine,
Giydi kramponu mesin yerine,
Namazda secdeye uçup gidiyor.
 
Fenerli çıkınca dünürcü başı,
Suya düştü bizim dünürlük işi,
Tutuyormuş meğer kız Beşiktaş'ı,
Kocayı kulüpten seçip gidiyor.
 
Günlerce önceden alındı bilet,
Deplasman maçına gidecek velet,
Karneyi sorarsan tam bir rezalet,
Sınıfını zar zor geçip gidiyor.
 
Cimbomlu bant takıp beyaz saçına,
Götürdük ninemi kupa maçına,
Futbolun sevdası düştü içine,
Her hafta stada kaçıp gidiyor.
 
Gel de, serserinin kızma haline,
Bilemiş satırı sokmuş beline,
Su dökemez değme kasap eline,
Irakip takımı biçip gidiyor.
 
Doğunca nur topu gibi bir uşak,
Koydular adını Benjamin Toşak,
Futbolcu vesselam şu bizim kuşak,
Şampiyonluk andı içip gidiyor.
 
Maçtan sonra çıkmam, ben, balkonuma,
Kaçırdım korkudan geçen donuma,
Kastı var galiba tatlı canıma,
Etrafa kurşunu saçıp gidiyor.
 
Hele bakın dostlar şunun tipine,
Göbek dönmüş, büyük aygaz tüpüne,
Değmeden ayağı futbol topuna,
Rasim, bu dünyadan göçüp gidiyor.
Rasim KÖROĞLU