İçim acıyor...Ne tarif edilmez bir duygu bu...Yerini belli edemiyorum..."Sol yanım" diyemiyorum mesela...İçim işte...Her zerrem, her nefesim...İçim acıyor, dayanamıyorum..Nasıl tarif edilir bilmem ki... Hem tarif etmeye gerek var mı ki.. "İçi acıyan" anlar ancak bendeki bu hali...
Gökyüzüne bakıyorum...Hilal çıkmış bu akşam...Ama her zaman karşısındaki yıldızı kollarıyla sarar gibi duran hilal, bugün sırtını dönmüş yıldıza...Hilal küskün, yıldız üzgün...Sanki onlar bile beni anlatıyor,onlar bile halime tercuman...Bu ıssızlık, bu yalnızlık ne yaman!...Ne çöle benzer halim, ne okyanusa...Hani okyanus çöle yağsa belki çiçek açar da, bir ot bile yeşermez gönlümün umut dağında...
Bitişleri içiyorum yudum yudum...Elimden gelse, becerebilsem, bir gün boyu uyurdum...Uyur ve unuturdum...Lakin olmuyor, uykular firari...Geceler,bitmek bilmez karanlık, bir ânı asır misâli...Sabah olsun diye yalvarıp duruyorum...Hayallerimi gecenin bağrına dolduruyorum ve şafak sökmeden hepsini vuruyorum...Güneş doğuyor ,lakin gönlüme değil...
Kalemi elime almışım farkında olmadan...Bakıyorum ki yazmaya başlamışım...İstemiyorum...Hele sana yazmayı hiç istemiyorum...
Kendi ırmaklarım, kendi içime çağlasın artık
Kendi bendlerimi yıkayım
Hasretlerim yaralarımı dağlasın
Kendi gözlerime bakayım
Ve gözlerim halime ağlasın
Kendi şehirlerim viran olsun
Kendi kendime öleyim
Kalemim kendimce sussun...
Ve sen bilme....
Sen bilme depremlerimi
Görme içimde çöken viraneleri
Harap bahçelerimde baykuşlar öter şimdi
Cemreler düşmez yüreğime
Kışın hükmü sürer ebedi
Sen bilme iç acılarımı...
Bilme gönül sancılarımı...
Ve sen görme gözyaşlarımı...
Sen üzülme../
alıntı