Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım!..
- Boğamazsın ki!
- Hiç olmazsa yanımdan koğarım.
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;
Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?
Mehmet Akif Ersoy
DAYAN KALBİM
Seni dağladılar, değil mi kalbim,
Her yanın, içi su dolu kabarcık.
Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.
Sensin gökten gelen oklara hedef;
Oyası ateşle işlenen gergef.
Çekme üç beş günlük dünyaya esef!
Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!
NECİP FAZIL KISAKÜREK
SEVGİ SOFRASI
LÜTFEN DİKKATLİ OKUYUN!
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine:
- Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?
- Bakın göstereyim, demiş, ermiş.
Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra
hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak
çorbalar gelmiş ve arkasından da 'derviş kaşıkları' denilen bir metre
boyunda kaşıklar.
Ermiş sofradakilere, "Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz." diye
bir de şart koymuş. "Peki!" deyip içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne?
Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar
ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar
sofradan.
Bunun üzerine, "Şimdi.." demiş ermiş:
- Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.
Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş
oturmuş sofraya bu defa. "Buyrun." denilince, her biri uzun boylu kaşığını
çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece
her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.
"İşte!" demiş ermiş ve eklemiş:
- Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç
kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa, o da kardeşi tarafından
doyurulacaktır. Şüphesiz ve şunu da unutmayın, hayat pazarında alan
değil,veren kazançtadır daima.
DÜŞÜNÜN! SİZ BU SOFRADAN DOYARAK MI KALKARDINIZ YOKSA AÇ MI?
GÖNLÜNÜZDEN VE YÜZÜNÜZDEN SEVGİ EKSİK OLMASIN!
KALBİM Kİ KÖRDÜR istediğinden gayrısına…!!!
İstediğinin hayır mı yoksa şer mi olduğuna…
Beni kalbimin ellerine bırakma Ya Rabbi..
Kalbimin elinden çektim çekeceğimi yıllarca…
Şimdi dönüp içimde bir karanlık görüyorsam
Ve bu karanlığın korkusuyla
AYDINLIK SANDIGIM,
HER KÜÇÜK YILDIZ BÖCEĞİNE KOŞUYORSAM
Bunu acizliğimin duası say Ya Rabbim...
Cahilliğimi bağışla
Ve ihtiyacı neyse onunla nimetlendir kalbimi…
Gözümün pınarında her daim yaş hazır bekliyor.
Yürek sanki bir açık yara, ne değse sızım sızım sızlıyor.
Canı yanınca feryad ediyor insan
Canı yanınca yanında kim varsa ona uzanıyor
Şifa senin elindedir Ya Rabbi.
Yanlış adreslerden çevir adımlarımı
DENENMİŞ YALNIŞLARLA,
YENİDEN YALNIŞA DÜŞÜRME BENİ..
Ben külhanbeyi cümlelerini çok kurdum
Külhanbeyliğine soyunup
kul olduğumu hatırladığım yollarda çokça yoruldum
Şimdi birkaç hayat yaşamışçasına yorgun
Birkaç hayat yaşamışçasına bitiksem
Suçlu aramaya ne hacet
Suçlusu benim
Ben hem kendi hayatımın
HEM YİTİRDİĞİM ZAMANIN KATİLİYİM.
Şimdi ben adına herşeyimi tüketmiş kapında duruyorum
Bir aralasan rahmet perdeni diye dua dua bekliyorum
Ne hakkım var istemeye ne yüzüm biliyorum…
Lakin senin keremine sınır konmaz.
Senin rahmetin öyle bir deryadır ki
benim günahlarım ona bent olmaz.
Affet Ya Rabbi
Affınla yeniden yeşert kalbimi…
Affet Ya Rabbi
İSRAF ETMEME İZİN VERME KENDİMİ...
AMİN..AMİN..AMİN...