İNSAN OLMAK
Tayininin çıktığını öğreneli bir hafta olmuştu. Valilik görevini ilk defa yaptığı şehirden ayrılma düşün-cesi ona hüzün veriyordu.
Eşyaları yüklenirken, birden dört yıl öncesini ha-tırladı. Kendinden önceki Vali de bu konakta oturmuştu ve onunla bu konaktan ayrılırken tanışmışlardı. El sıkış-maları bile ne kadar zor olmuştu. Evin içinde bir sürü insan onu uğurlamaya gelmişti, hatta ağlayanlar bile vardı. Oysa şimdi kendisi taşınıyordu ve eşi ve çocuk-larından başka kimse yoktu. O bu düşünceler içinde iken kendinden önceki valinin de çok hürmet gösterdiği yaşlı istiklal savaşı gazisinin sesiyle irkildi. “Evlat” dedi, “nedir bu halin?” “buradan ayrılmak biraz hüzün verdi” dedi Vali. Hüznünün gerçek sebebini söylemediğini yaşlı gazi de anlamıştı. “Söyle evlat söyle, senin bir şeye canın sıkılmış” dedi yaşlı gazi. Vali artık dayanamadı ve “dört yıldır buradayım, bir sürü insanla tanıştım, daha düne kadar etrafımda olan insanlardan şimdi hiç biri yok. Oysa benden önceki vali taşınırken kalabalıktan evin içine dahi girememiştim” dedi. Yaşlı gazi ibretli bir gü-lümseme ile;
-“Bak evlat okumuşsun, güzel mevkiler edin-mişsin. Ama insanlara hep yukarıdan bakarsan, yanına gelene gülümsemezsen, büyüğünü küçüğünü tanımazsan böyle olur. Vali de olsan, padişah da olsan önce insan olmayı öğrenmelisin dedi.
Vali oldukça sarsılmıştı. Yaşlı gazi açık konuş-muştu. Yerinden kalktı, yaşlı gazinin elinden öptü ve ikazından dolayı teşekkür etti. Sonra zorlada olsa gülüm-seyerek “vali olmanın her şey olmadığını anladım. Bun-dan sonra insanların yanında hareketlerime daha çok dikkat edeceğim” dedi. Yaşlı Gazi de “iyi bir insan olur-san insanlar arasında sevilirsin” dedi ve aheste adımlarla oradan ayrıldı.