Kurbanın hikmeti, kurbiyyet ifade ediyor, Allah’a yakınlaşmak anlamına geliyor.
Hz. İsmail’in kurban edilişini, bıçağın kesmeyişini ama bir kayayı ikiye bölüşünü, Allah tarafından kurbanlık bir koç gönderilişini ve İsmail’in kurban olmaktan kurtuluşunu ilk nerede, ne zaman dinledik, duyduk diye geriye doğru zihnî bir yolculuk yaparsak, bu yolculuk bizi çocukluğumuzda gittiğimiz bir bayram namazına götürecektir.
“Canım kurban olsun senin yoluna
Adı güzel kendi güzel Muhammed” diyerek Yunus Emre’mizi yâdettik.
“Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl” diyerek Akif’imizi minnetle andık.
Kurban bayramına, et bayramı, kavurma bayramı diyenlerin bütün bu söylenenleri anlamayacaklar, idrak edemeyecekler ..
Kurban olmak... Asırlarca kendini Tanrı’nın, vatanın, milletin, insanlığın, aşkın velhasıl uğruna ölünecek her mukaddes kavramın yolunda çekinmeksizin fedâ eden milletimizin ruh halini gösteren güzel deyimlerden biridir. Ona çok yakışır. Fakat gönül ister ki artık bunlardan başka şeylere ve boş yere kurban olmasın...”
Erzurumlu halk ozanı Mevlüt İhsani Kurban ile ilgli şiirinde bu manaları ne güzel ifade eder:
Varınca Mina’ya İbrahim Halil
Böyle emretmiştir Cabbar u Celil
Yavrum buraya kurban geldin dedi bil
Böyle dedi ela gözden yaş geldi
İsmail’in kollarını bağladı
Halil durdu bıçağını zağladı
Dağlar duman tuttu, canlar ağladı
Melekler saf durdu nice kuş geldi
Hakk’ın emri budur atam ağlama
Ciğerini adlar ile dağlama
Ben asî değilim kolum bağlama
Bu sözleri atasına hoş geldi
Oğuldur babanın bahçesi bağı
Altıdan yediye girmiştir çağı
Hiç kulu keser mi kulun bıçağı
Halil attı bıçağına taş geldi
Mevlam emreyledi uçtu Cebrail
Benim için kurban geldi İsmail
Onu kesilmeye olmazsam kail
Cennetten bir kuzu kurban koç geldi
Bilemez şu hali bu Mevlüt İhsan
Emretti o zaman Cenab–ı Sübhan
Arafat dağında kesildi kurban
İbrahim Halil’in gönlü hoş geldi.
Mevlüt İhsan