Ebû Eyüb'ü Ensari'den rivayet edildiğine göre Resûlullah (Sal-lallâhû Aleyhi ve Sellem) :
«Müminin ruhu kabz edilince, Allah kullarından ehl-i rahmet, onu karşılarlar. Dünyadakiler, müjdeciyi karşıladıkları gibi...
Ve o ehl-i rahmet birbirine; arkadaşınıza balon, istirahat ediyor. Dünyada şiddetli bir bela içerisinde idi> derler.
Sonra dünyadakilerle ilgili soru soruyorlar. Filan adam, filan kadın ne yapıyor, evlendi mi (evlenmedi mi?)
Ölen birisinden sorduklarında «o benden önce öldü» cevâbını verince, onlar:
O sığınağı, anası olan cehenneme götürüldü derler. O ne kötü ana ve ne kötü mürebbiyedir,» derler.
Sora Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem şöyle devam etti t «Sizin amelleriniz ölen akrabalarınıza bildirilir. îyî ise sevinirler ve yâ Râbb bu senin nimetin ve fazlındır. Nimetini ona tamamla. O nimet üzre onu Öldür,» derler.
Kötülerin amelleri de onlara arz olunca, onlar Yâ Rabb ona sâlih amel ilham et ki, Onunla ondan razı olasın ve onu rahmetine yaklaştırasın.
îbn-i Ebî Dünya, Ebu Lebibe (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiğine göre şöyle dedi:
Bişr bin Berrâ bin Ma'rur ölünce annesi çok kederlendi ve Pey-gamber'e:
— Yâ Resûlullah beni S el eme'd en boyuna adam ölür. Ölüler birbirlerini tanırlar mı? ki ben Bişre selam göndereyim.
Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
— Evet, vallahi kuşlar, ağaç dalları üzerinde nasıl birbirlerini tanıyorlarsa, ölüler de birbirlerini öyle tanırlar.
Bunun üzerine Bişr'in annesi Beni S eleme'd en sekerata düşen her adamın yanına gelirdi. Oğlum Bişr'e selam söyle derdi. Onlar da «Aleyki Esselam» diyorlardı.
Ibn-i Mace, Muhammed bin Münkedirden rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Câbir bin Abdullah sekeratta iken yanma vardım. «Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)'e benden selâm söyle» dedim.
Buhari «Tarihlinde Halide binti Abdullah bin Üneys'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Ümmü'İ-Benin binti Ebi Katade babasının vefatından 15 gün sonra Abdullah bin Üneyse geldi. O da o zaman hasta idi. Ona: — Ey amca (ölürsen) babama selam söyle, dedi.
Ibn-i Ebi Şeybe, Abdullah bin Âmir'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Cennet, güneş şualarına sarılı olarak asılmıştır. Senede bir defa açılır. Müminlerin ruhları bir kısım kuşların kanundadırlar. Birbirlerini tanırlar. Cennet meyvelerinden nzıklanirlar.
Ahmed, Hakim ve Tirmizi-Nevâdir'ül-Usuî'da, Abdullah bin Ömer | (Radıyallahû anhüma)'dan rivayet ettiklerine göre:
Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) : «Bir günlük mesafede müminlerin ruhları birbirini ziyaret ederler. Halbuki o zamana kadar biri diğerini görmüş değildir, buyurdu.
Bezzar sahih bir senedle Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh)'dan şöyle rivayet etmiştir:
Mümine ölüm gelince, göreceğini görür ve Allah'a varmayı sever. Allah da onun gelmesini ister.
Müminin ruhu semaya yükselir. Diğer ruhlar onu karşılarlar. Akrabaları hakkında malumat edinmek üzere soru sorarken cevaben «filan hâlâ dünyadadır (yaşıyor)» deyince taaccub ediyorlar. «Filan da benden önce Öldü» deyince de «o bize gelmedi» diyorlar.
Adem bin Ebî Eyas kendi Tefsir'inde, Mübarek bin Fudale'nin Hz. Hasan'dan rivayetini nakl ettiğine göre;
Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu
«Kul ölünce ruhlar onun ruhunu karşılarlar. Filan ne yapıyor, filan ne yapıyor derler. O, «sorduğunuz benden önce öldü» deyince «Demek o sığmağı ve anası olan cehenneme gitti. O ne kötü ana ve ne kötü mürebbiyedir,» derler.
İbn-i Ebî Dünya, Saîd bin Cübeyr'den rivayet ettiğine görele demiştir.
«Kişi öldüğü zaman evvelce ölen çocukları onu karşılarlar, ki sizin gurbetten döneni karşıladığınız gibi.»
Sabit el-Bennâni'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Bize denildi ki:
Kişi öldüğü zaman, daha önce ölen akrabaları etrafını sararlar. Tıpkı gurbetten geleni karşıladığınız gibi. O onlarla sevinir, onlar da onunla sevinirler.
îbn-i Ebî Şeybe «Musannef» de İbn-i Ebî Dünya Ubeyd bin Umeyr'-den şöyle rivayet edip demiş:
Kabristan ehli ölüyü beklerler. Gurbetten gelen kervanın önüne gidip beklediğiniz gibi. Ondan önce ölenleri ondan sorduklarında i «o benden önce öldü, size gelmedi mi?» der. Onlar, «inna lillah ve inna ileyhi raciun». Demek o başka bir yola, sığmağı olan Cehenneme götürüldü, derler.
îbn-i Ebi Dünya, Salih'ül Merî'den şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Ruhların ölüm anında karşılaştıkları şeylere dâir bize haber verildi ki, daha önce ölmüşlerin ruhları yeni ölenin ruhundan şunları sorarlar:
«Arkada neyi bıraktın? İyi cesedde mi idin, habis cesedde mi idin?» diye dünyadaki ahvalini öğrenirler.
Übeyd bin Ümeyr'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Meyyit öldüğü zaman, ruhlar onu karşılarlar. Kervancı dönünce ondan sordukları gibi, o ruhtan kimin ne yaptığını ne bıraktığını öğrenirler. .
Salebi, Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh) m hadisinden, geçen hadisin bir benzerini rivayet edip sonunda şunu da ilâve etmiştir: «Hattâ onlar evlerindeki kediyi bile sorarlar.>
Kurtubi de:
Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'in;
«Ruhlar, muntazam bir ordudurlar, anlaşanlar birbirine yanaşır. Anlaşamayanlar birbirinden ayrılırlar.» hadisindeki anlaşma bu karşılaşmadır. Bir kavle göre de bu anlaşma ve karşılaşma ölülerin ruhlariyle, uykudaki insanların ruhlarının münasebetleridir» denilmiştir.
îmam Ahmed Zühd'de ve ibn-i Ebi Dünya Übeyd bin Ümeyr'deü şöyle dediğini rivayet etmişler.
Eğer ailemden ölenlerin ruhlariyle kavuşacağımdan ümidim silseydi, kederden öleceğimi görecektiniz.
îbn-i Asâkir, Ebû Cafer yoluyla, Ahmed bin Said ed-Dâremi'd fen rivayet ettiğine göre :
Sindi'den o da, Abdurrahman bin Mehdi'den işittim. Şöyle öı-yordu:
«Süfyan'ın hastalığı ağırlaşınca şiddetli bağırışlarla sabırsızlandı.
Merhum bin Abdulaziz onun yanma vardı. Ona «Ey Eba Abdullah nedir bu sabırsızlığın. Altmış sene kendisine ibâdet ettiğin Rab-bine kavuşacaksın, onun için oruç tuttun, namaz kıldın. Hacca gittin! Acaba birisinin yanında bir emanetin otsa ona varıp karşılığını almak istemez misin?»
Ravi Ahmed bin Said dedi ki: O zaman biraz neşesi yerine geldi.
Ebû Cafer dedi ki: Biz Ebû Nuaym'le beraber iken Sindi bu na-disi bize söyledi. Bunun üzerine Ebu Nuaym de dedi ki:
Hasan bin Ali bin Ebi Talib'in ağrısı şiddetlenince sabırsızlık gösterdi. Bir adam içeri girdi. Hz. Hasan'a «Ey Ebû Muhammedi Nedir bu sabırsızlığın ruhun cesedden ayrılıp, baban Hz. Ali, annen Hz. Fatime ve deden Hz. Muhammed (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) 'e kavuşacaksın. Ninen Hatice, amcaların Hz. Hamza, Cafer-i Tayyar, dayıların Tayib, Kasım, İbrahim ve teyzelerin Rukiye, Ümmügül-sum ve Zeyneb'e varacaksın» deyince sevindi.
iniştir
Ebû Nuayra, Leys bin Sa'd'dân rivayet ettiğine göre şöyle rivayet edilir.
Şam ehlinden biri şehid oldu, her Cuma gecesi babasıni| rüyasına geliyordu. Onunla konuşur, Ünsiyet ederdi, Bir Cuma gecesi gelmedi. Başka bir Cuma gecesi rüyasına gelince babası;
— Oğlum! Geçen Cuma gelmedin, beni üzdün, deyince o:
— Baba, şehidlerin ruhlarına Ömer bin Abdülaziz'in ruhunu karşılama emri verildi. Biz hepimiz onu karşılamaya gittik. (Onun için geçen Cuma gelmedim) dedi.
Ömer bin Abdülaziz o zaman vefat etmişti.
Beyhaki Şuâb-ı İman» da Ali bin Ebû Talib (Kerremallâhü Vec-hehü) 'dan şunu rivayet etmiştir:
Müminlerden biri vefat etti ve Cennetle müjdelenince dünyadaki dostunu hatırladı. Onun için Allah'a dua etti.
«Yâ Rab! Filan dostum sana ve Resulüne itaat etmem için bana emir veriyordu. Hayırda bulunmam, serden sakınmamı söylüyordu. Huzur-i Kibriyanıza varacağımı hatırlatırdı. Benden sonra onu delalete götürme. Bana gösterdiğin keremini ona da göster. Benden razı olduğun gibi ondan da razı ol» dedi. Sonra öbür dostu da ölünce Allah ruhlarını bir araya getirip birbirinizi övün» dedi. Onlar da her biri arkadaşı için «ne iyi kardeş ne iyi arkadaş ve ne İyi dostsun» dediler.
Kâfir dostlardan biri ölünce ateşle müjdelendi, dünyadaki kâfir dostunu hatırlayıp şöyle dedi:
«Ya Rab: Filan dostum sana ve senin Resulüne isyan etmemi emrederdi. Kötülüğe teşvik, iyilikten beni menederdil Ve bu güne inanmamamı söylerdi. Yâ Rab, onu benden sonra hidâyete erdirme. Bana gösterdiğin ikabı ona da göster. Benden darıldığın gibi ondan da d ani.»
Sonra öbürü de ölünce, Allah ikisinin ruhlarını bîr araya getirdi. Onlara «Haydi şimdi birbirinizi övün» dedi. Onlar da birbirlerine «Ne kötü kardeş! Ne kötü arkadaşsın» dediler. [1]
[1] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 165-170.