KABİR BAŞINDA ÖLÜYE KUR'AN OKUNMASI
Kabir başında ölüye Kur'an okuma ve sevabını bağışlama hakkında pek çok görüşler vardır. İhtilaflı olan bir mesele hakkında bugün sonuca vardırmak mümkün görünmemektedir.
İlim adamları " kabir başında Kur’an okumanın hükmü" hususunda üç farklı görüş ortaya koymuşlardır:
" Mekruhtur ; sakıncası yoktur ; defin esnasında sakıncası yoktur , definden sonra mekruhtur "
İmam-ı Azam Ebu Hanife, Malik ve bir görüşe göre Ahmed gibi mekruh olduğunu söyleyenler şöyle derler:
"Çünkü bu muhdes’tir (sonradan çıkmış bir bid’attir.) Bu hususta da sünnet varid olmuş değildir. Kıraat de namaza benzer. Kabirlerin yanında namaz ise yasaklanmıştır, kıraat de böyledir."
Muhammed b. el-Hasen ve bir rivayete göre de Ahmed gibi, sakıncası yoktur, diyenler de İbn Ömer -RadıyAllahu anh-dan nakledilen şu rivayeti delil göstermişlerdir:
İbn Ömer -RadıyAllahu anh- defnedileceği vakit kabrinin başında Bakara suresinin ilk âyetleri ile son âyetlerinin okunmasını tavsiye etmişti. Muhacir’lerden birisinden de Bakara suresinin okunmasını vasiyet ettiği de nakledilmiştir.
Sadece defin zamanında mahzur yoktur (ki bu Ahmed’den gelen bir rivayettir ) diyenler de bu konuda İbn Ömer ve muhacirlerden birisinden nakledilen rivayeti delil alırlar.
Bundan sonra kabirlerin başlarında nöbetleşe Kur’an okumaya gelince; bu mekruh’tur. Çünkü bu konuda sünnet varid olmuş değildir, selef’ten herhangi bir kimseden de asla böyle bir şey nakledilmemiştir. Bu görüş konu ile ilgili her iki delili de bir arada değerlendirdiğinden ötürü, diğerlerinden belki de daha güçlüdür.
Konuyla ilgili zikredilen meşhur sözler , zayıf ve sahih hadisler ile alimlerin görüşlerini aktarmaya çalışacağız.
Hüsnü Aktaş'ın (Yusuf Kerimoğlu) bir gazetede "Kabir başında Kuran okumaya" delil olarak verdiği bir cevapta ;
" Resul-i Ekrem (sav)'in: "-Her kim kabristana girer de Yasin Suresi'ni okursa, o gün Allahu Teala (cc) kabirdekilerin azablarını hafifletir. Okuyana da oradakilerin sayısınca sevap verilir."
(İbn-i Abidin- Reddü'l Muhtar Ale'd Dürri'l Muhtar- İst: 1983 C: 3 Sh: 503. ) hadis-i şerifi, bunun delilidir."
Hadis diye zikredilen sözün kaynağı olarak bir hadis alimin kitabı değil , Hanefi mezhebinin Osmanlı devletinin son zamanlarında fıkıh kitabı olan İbn Abidin olması hayli düşündürücüdür. Zira hiç bir sahih hadis kitabında iddia edilen bu söz muhaddislerce sahihlenerek senediyle beraber kitaplarına alınmamıştır.
Bu söze sarılarak delilim var diye ortaya düşenler evvela bu sözün senedinin sahihliğini ispatlamaları , ravi ve sıhat derecelerini bahsi geçen hadis aliminin adıyla birlikte kitabının adını bildirmeleri üzerlerine borçtur.
Aynı kitabın aynı sayfasındaki şu ifadeleri hadis diye savunduğu sözün altına not olarak düşememesi de niyetini ortaya koymuştur :
"Yalnız İmam Malik ile Şafii , sırf bedeni olan namaz ve Kur'an okumak gibi ibadetleri istisna etmişlerdir. Onlara göre bunların sevabı meyyite ulaşmaz ." (İbn-i Abidin- Reddü'l Muhtar Ale'd Dürri'l Muhtar- İst: 1983 C: 3 Sh: 503. )
Yukarıdaki mezkur hadis hakkında Prof. Dr . vehbe Zuhayli'nin dört Mezhebe göre yazılmış bulunan İslam Fıkhı Ansiklopedisi isimli eserinin 3. cilt sayfa 89- 90 ve 91'de Kabirleri Ziyaret Etmek başlıklı yazısının altında şunlar bildirilmiştir :
Hanefiler :
Esah olan görüşe göre, erkek ve kadınlar için kabir ziyareti menduptur. Çünkü İbni Ebu Şeybe'dcn rivayet edildiğine göre: "Hz. Peygamber (a.s.) her yılın başında Uhud'daki şehitlerin kabirlerine gelir ve şöyle derdi:
"Sabrettiğiniz şeylere mukabil sizlere selâm ve selâmet! Dünyanın en güzel neticesi budur!"
Yine Hz. Peygamber (a.s.) ölüleri ziyaret etmek için Baki mezarlığına çıkar ve şöyle derdi:
"Ey müminler yurdunun sakinleri! Selâm size. Bizler de inşâAllah sizlere kavuşacağız. Allah tealâ'dan bizim ve sizin için afiyet, ahiretle ilgili korku ve sıkıntılardan selâmet ve sıyanet dilerim."
Yine Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Ben size kabir ziyaretini yasaklamıştım. Şimdi ise ziyaret edin. Çünkü kabir ziyareti size ölümü hatırlatır." ( Müslim Ebu Hureyre'den rivayet etmiştir. Tirmizî dışındaki dört Sünen sahibi yine bunu sahih isnatlarla rivayet etmişlerdir. Müslim Sahih'inde Ebu Hureyre'den şu rivayeti nakletmiştir. "Rasulullah (a.s.) anasının kabrini ziyaret etti kendisi ağladı çevresindekileri de ağlattı. Sonra söyle buyurdu: Rabbimden anam için İstiğfar etmeyi istedim, izin vermedi. Kabrini ziyarete izin istedim, verdi. Kabirleri ziyaret edin, zira bu size ölümü hatırlatır." )
Bir rivayete göre "Âhireti hatırlatır."
"Enes'ten rivayet edildiğine göre, Rasulullah (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Her kim kabristana girer de Yâsin'i okur ve sevabını ölülere bağışlarsa, o gün Allah tealâ onların azabını hafifletir. Kendisinin de bu kabristandaki Ölüler sayısınca sevabı olur". (Bahr-i Raik'de bu hadisi zikredilmiştir. Zeylaî'nin rivayeti şöyledir: "Okuyan kimse için orada bulunan ölülerin sayısınca sevap va'dır." Doğrusu bu hadis zayıftır.)
Cumhurun Görüşü :
İbret almak, Allah'ı hatırlamak için erkeklerin kabir ziyareti mcnduptur. Kadınların kabir ziyaretine gitmeleri ise mekruhtur. Kadınların kabirleri ziyaret etmeleri önce yasaklanmıştı , sonra bu yasak neshedildi. Çünkü Hz, Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu: "Size kabir ziyaretini yasaklamıştım. Bundan sonra ziyaret edin." Bir rivayette de: "Çirkin söz söylemeyin." buyrulmuştur.
Kadınlar ziyaret ederken erkeklerin içine karışmamalıdir. Kâfirlerin kabirlerini ziyaret etmek mubahtır.
Ziyaret vakti konusunda İmam Malik şöyle demiştir : "Bana ulaşan haberlere göre, ruhlar kabirlerin civarındadır." Kabir ziyareti için belirli bir gün tahsis edilmiş değildir. Cuma gününün ziyaret için tahsis edilmesinin sebebi, bu günün faziletli ve ziyaretler için müsait olmasıdır.
Kabir ziyaretinin kadınlar hakkında mekruh olmasının sebebi, kalpleri yufka ve musibetlere tahammülleri az olduğundan ağlayıp feryadu figan ederken seslerini yükseltme ihtimâli bulunmasıdır. Ama haram değildir. Müslim, Ümmü Atiyye'den şöyle naklediyor: "Kabir ziyareti bize yasaklandı, fakat kesin olarak haram kılınmadı."
Kadınların ziyaretlerinin mekruh oluşunun dayandığı delil: "Allah tealâ kabirleri ziyaret eden kadınlara lanet etsin." ( Tirmizi demiştir ki: Bu hadis sahihtir. Nesei dışında beş imam da bunu rivayet etmişlerdir. ) hadisidir.
Fakat Malikîler şöyle demişlerdir : Bu hüküm genç kadınlar içindir. Yaşlı ve erkeklerin kendilerine rağbet etmeyeceği kadınlar ise hüküm bakımından erkekler gibidir. Kabirde yemek, içmek, gülmek, çok konuşmak, yine yüksek sesle Kur'ân okumak ve bunları âdet edinmek de mekruhtur.
Müslümanların kabirlerini ziyaret edenler için önce selâm vermek, sonra Kur'an okumak ve dua etmek müstehapur.
Ölünün yüzü cihetine dönerek selam verilir. Bunun için Hz. Peygamber (a.s.)'in kabirlere çıktıkları zaman ashabına öğrettiği selâmı söyler.
"Ey müminler ve müslümanlar diyarının ahalisi, sizlere selâm olsun. İnşaAllah, biz de sizlere katılacağız. Allah'tan bize ve size âfiyet dilerim" (Müslim, Cenâiz, 104; İbn Mâce, Cenâiz, 36).
Tirmizi'nin İbn Abbâs'tan rivayetinde Rasulullah bir defasında Medine mezarlığına uğradı ve onlardan tarafa dönerek şöyle dedi:
"Ey kabirler ahâlisi, size selâm olsun! Allah bizi ve sizi mağfiret eylesin. Sizler, bizden önce gittiniz, biz de sizin ardınızdan (geleceğiz)" (Tirmizi, Cenâiz, 58, 59).
Kabir ziyareti sırasında mezarda namaz kılınmaz. Kabirler asla mescid edinilmez. Kabre karşı da namaz kılmak mekruhtur. Kabirlere mum dikmek ve yakmak caiz değildir (Müslim, Cenâiz, 98; Ebû Dâvud, Salât, 24; Tirmizî, Salât, 236).
Boş yere para harcandığı için, ya da kabirlere tazim için buralarda mum yakılmasını Hz. Peygamber yasaklamıştır. Kabrin üzerine oturmak ve mezarları çiğnemek mekruhtur (Müslim, Cenâiz, 33; Tirmizi, Cenâiz, 56).
Konuyla ilgili olarak hadis denilerek iddia edilen benzer bir sözde şöyledir :
( من زار قبر والديه كل جمعة ، فقرأ عندهما أو عنده [ يسن ] ؛ غفر له بعدد كل آية أو حرف )
"Her kim baba ve annesinin kabrini her cuma ziyaret eder, o ikisinin veya babasının yanında Yâsin (suresini) okur ise, her âyet ve harfin sayısınca günahları affolunur"
[İbn Adiy (1/286), Ebu Nuaym, Ahbâr el-Asbahân (2/344-345)]
Bu rivâyet, kabirlerde Kur’ân okumanın mustahab olduğuna delil olarak getirilir. Ancak sahih sünnette bunu destekleyen hiç bir delil yoktur. Sahih sünnete göre, kabir ziyaretlerinde meşru olan, onlara selâm vermek ve ahireti hatırlamaktır.
Rasulullah'a (((S.A.V)).) atfedilen bu (söz) Hadis uydurmadır.
Ravilerinden olan Amr b. Ziyad’ın hadis uydurduğunu Hadis alimi ed-Darekutni ve İbn Adiy zikreder.
İbn Adiy mezkur rivayet hakkında; "batıldır , bu isnad ile bir aslı yoktur" der. İbnu’l-Cevzi [el-Mevduat (3/239)] kitabında bu rivâyeti zikreder.
Müslim ve diğerlerinin rivayet ettikleri hadiste Aişe (r.a), Allah Rasuluna (s.a.s) kabir ziyareti esnasında ne söyleyeceğini sorar, O da şöyle söyle der:
"Bu diyarın mümin ve müslüman olan ehline selam olsun, Allah bizden öncekileri ve sonrakileri affetsin. Allah’ın izniyle bizler de sizlere ulaşacağız."
Evet Aişe validemiz kabir ziyareti esnasında ne söyleyeceğini sorar, Allah Rasulu (s.a.s)’da ona duayı öğretir.
Fatiha, Yasin surelerini veya üç tane İhlas suresi okuyacağını öğretmemiştir. Bu surelerin okunması meşru olsaydı Allah Rasulu (s.a.s) bunu gizlemezdi. Eğer Allâh Rasulu (s.a.s) bunlardan bir şey öğretmiş olsaydı münakaşalar , ihtilaflar olmaz net olarak bizlere ulaşırdı.
Başka bir SAHİH hadiste şöyle geçer :
"Evlerinizi kabirlere çevirmeyin, çünkü şeytan Bakara suresinin okunduğu evden kaçar." [Müslim (2/188), Tirmizi (4/42) ]
Diğer bir hadiste:
" Evlerinizde namaz kılın, kabirlere çevirmeyin." [Müslim (2/187)]
Allah Rasulu (s.a.s), mezarlıkların , kabirlerin namaz kılıp kuran okunacak yerler olmadığını bildirmiş, onun için de evlerde Kur’an okunmasını ve nafile namaz kılınmasını teşvik etmiştir. Evlerin, Kur’anın okunmadığı kabirlere çevrilmesini de yasaklamıştır.
Sunen’in sahibi Ebu Davut şöyle der:
"Ahmed’e kabirde Kur’an okunması hakkında soruldu, o da ‘okunmaz’ dedi " [Mesâil (s.158)].
Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye şöyle der:
" Şafii’den bu konu hakkında bir söz sabit değildir, bu da onun kabristanda Kur’an okunmasını bid’at saydığı içindir " [Sıratul- Mustakim (s.182)].
İmam Malik şöyle der :
" Bunu yapan birisini bilmiyorum, dolayısıyla sahâbe ve tabii’nin bunu yapmadığı ortaya çıkar ".
Diğer taraftan Hallal’ın rivayetinde, Abdullah İbn Ömer’in definden sonra kabri başında Bakara suresinin başı ve sonunun okunmasını vasiyet ettiğine dair gelen eser sabit değildir. Sahih saysak bile, ona has bir fiildir.
Peygamberimizden (s.a.s) konu hakkında böyle bir şey bize ulaşmamıştır. Bundan dolayı bu delil olamaz.
Yine İbn Ebi Şeybe’nin zikrettiği başka bir eserde, Şa’bi şöyle der:
" Ensar ölünün yanında Bakara suresini okurlardı "
Senedindeki Mucalid b. Saad yüzünden rivâyet zayıftır. Ayrıca İbn Ebi Şeybe rivayete şu başlığı koymuştur ; " Ölüm döşeğinde iken hastanın yanında ne söyleneceği babı ".
Diğer taraftan Hallal ve Deylemi’nin rivâyet ettikleri uydurma bir rivayette :
" Her kim kabristana uğrar ve Kul HuvAllahu Ahad’ı on bir kere okur, ecrinide ölülere bağışlar ise, ölülerin sayısı kadar ona sevab verilir."
ez-Zehebi, İbn Hacer, es-Suyuti ve İbn Arrak rivayetin uydurma olduğunu söylemelerine rağmen, Tahtavi, Meraki’l-Felâh’ın üzerine yazdığı haşiyede bu uydurma rivayeti kabristanda Kur’an okunacağına dair delil getirmesi oldukça garipsenmiştir.
Sahih bir hadis-i şerifte Rasulullah ((S.A.V)). kabirde azab görmekte olan bir ölü için şöyle yapmıştır :
Abdullah ibn Abbas'ın (r.a.) aktardığı bir hadisi şerifte :
Rasulullah (sav) (bir gün) iki kabre uğradı ve: "(Bunlarda yatanlar) azab çekiyorlar. Azabları da büyük bir günahtan değil" buyurdular. Sonra sözlerine şöyle devam ettiler: "Evet! Biri, nemimede (laf getirip getürmede) bulunurda. Diğeri de idrar sıçrantısına karşı korunmazdı." Aleyhissalatu vesselam sonra yaş bir hurma dalı istedi, ikiye böldü. Birini birinin üzerine dikti, birini de öbürünün üzerine dikti. Sonra da: "Belki bunlar yaş kaldıkça azapları hafifler" buyurdular.
( Buhari, Vudu 55, 56, Cenaiz 82, 89, Edeb 46, 49; Muslim, Taharet 111, (292); Tirmizi, Taharet 53, (70); Ebu Davud, Taharet 11, (20, 21); Nesai, Taharet 27, (1, 28-30). )
Konuyla ilgili olarak Prof. Dr. Vehbe Zuhayli'nin 4 mezhebe göre "İslam Fıkıh Ansiklopedisi" kitabından 3.cilt sayfa 16-17 den " Ölen Kişinin Yanında Kur'an Okumak " Başlığı altındaki alimlerin görüşlerini aynen aktaracağım.
" Malikîlere göre : Sünnet diye ölüm anında Kur'ân okumak mekruhtur. Bunun gibi, öldükten sonra ve kabir üzerine Kur'ân okumak da mekruhtur. Çünkü bu selefin amellerinden değildir. Fakat sonradan gelen alimler, Kur'ân okuyup, zikir yapıp da bunların sevabının ölüye verilmesinde bir beis bulunmadığı, inşaAllah bunun sevabının ölüye verileceği kanaat ve görüşündedirler.
Cumhura göre: "Yâsîn" okumak menduptur. Çünkü hadiste: "Ölülerinize (Yasin) okuyun." buyurulmuştur.
Hanefiler ve Şafıîlerin sonradan gelen bazı âlimleri Ra'd suresinin de okunmasını güzel görmüşlerdir. Çünkü Cabir (r.a.) demiştir ki: "Rad suresini okumak, kişinin ruhunun kolayca ayrılmasına yardımcı olur."
Yasin okumanın hikmeti, bu surede kıyamet ahvâli ve Öldükten sonra dirilme konularının zikredilmesidir. Ölmek üzere bulunan kişiye bu sureler okunursa, yeniden bu durumları hatırlama imkânı doğar."
Mezheb imamlarının ve alimlerin görüşlerinin "ölülerinize okuyun (yasin) " hadisi şerifini " ölmek üzere olanlara" diye anladıklarını görmüş olmaktayız.
Mezar Yanında Yapılan Şeyler Üç Türlüdür
1 - Kabirlerin Yanında Yapılması Meşru Ve Helal Olan Şeyler:
Belli bir mezar tayin etmemek ve özellikle bir mezar için yolculuğa çıkmamak şartıyla herhangi bir kabrin yanında ölümü düşünmek ve ibret almak maksadıyla Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in sünnetine uygun olarak kabirleri ziyaret etmek helal ve sevaptır.
2 - Haram Olan Ve Şirke Sebep Olabilecek Olan Şeyler:
Mezarlara el sürmek, kabirde yatanların yüzü suyu hürmetine Allah'tan bir şey istemek, kabrin yanında namaz kılmak, onların üzerine bina inşa etmek, kabirleri aydınlatmak büyük şirke sebep olabileceği için haramdır.
3 - Büyük Şirke Düşüren Şeyler:
Kabirde yatanlardan yardım istemek, onlardan medet ummak, dünya ve ahiretle ilgili şeyler istemek insanı İslam dininden çıkaran büyük şirklerdendir.
Böyle yapan kişi ister ölünün kendisi yapabildiğini inansın ister ölünün Allah katında bir vasıta olduğunu inansın fark etmez, kafir olur.
Allah-u teala Kur'an-ı Kerim'de müşriklerin taptıkları putlar hakkında şöyle dediklerini bizlere bildiriyor:
"Bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye onlara ibadet ediyoruz." (Zümer: 3)
"Bunlar Allah katında şefaatçilerimizdir." (Yunus: 18)
EVLİYA BİLİNEN KİŞİLERİN KABİRLERİNE AŞIRI DAVRANIŞLAR ONLARI PUTLAŞTIRMAKTADIR !
KADINLARIN MEZAR ZİYARETLERİ CAİZ MİDİR ?
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Allah'ım! Benim kabrimin tapılan bir put haline gelmesine müsaade etme. Allah'ın gazabı rasullerinin kabrini mescid edinenlere şiddetli olur." (Malik, Ahmed)
İbn-i Abbas radiyAllahu anh şöyle demiştir:
"Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem kabir ziyaret eden kadınlara, kabirleri mescid yapanlara, ibadet edilen yer haline getirenlere, orada mum yakanlara lanet etti." (Ebu Davud, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mace, Tirmizi bu hadis için hasen dedi)
Bu hadis, kabirleri mescid edinmenin, oraları ibadet edilen yer haline getirmenin, oralarda mum yakmanın büyük günah olduğunu gösterir. Çünkü Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem böyle yapanlara lanet etmiştir. Lanet ancak büyük günah işleyenler içindir.
Ayrıca hadis, kadınların mezar ziyareti yapmalarını yasaklıyor.
Kadınların kabir ziyareti yapmalarının cevazı konusunda alimler ihtilaf etmişlerdir. Şöyle ki;
1 - Bazı alimler yukarıdaki hadisi delil alarak kadınların mezarları ziyaret etmelerinin haram hatta büyük günah olduğunu söylemişlerdir.
2 - Bazı alimler kadınların mezarları ziyaret etmelerinin büyük günah değil, mekruh olduğunu söylediler.
Bu, Ahmed b. Hanbel ve arkadaşlarının görüşüdür.
Delilleri ise Ummü Atiyye radiyAllahu anha'nin hadisidir.
Ummü Atiyye radiyAllahu anha şöyle söylemiştir:
"Biz, cenaze ile yürümekten nehyedildik. Fakat bundan şiddetli bir şekilde sakındırılmadık." (Buhari, Müslim)
3 - Kadınların kabirleri ziyaret etmeleri bazı alimlere göre caizdir.
Delilleri ise şu hadistir:
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem mezarın yanında ağlayan bir kadın gördü ve ona şöyle dedi:
"Allahtan kork ve sabret."
Bunun üzerine kadın Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'e:
"Çekil başımdan, senin başına benim başıma gelen musibet gibi bir musibet gelmemiştir."
Rasulullah allAllahu aleyhi ve sellem onun bu halini görünce ondan uzaklaştı. Müslümanlar, o kadına kendisiyle konuşan kişinin Allah'ın rasülü olduğunu haber verdiler.
Kadın bunu öğrenince Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in yanına geldi ve ona:
"Seni tanımadım" dedi. Bunun üzerine Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi:
"Sabır ancak musibetin ilk geldiği andadır."
(Buhari, Müslim)
Bu alimler şöyle dediler:
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem kadını mezarın yanında gördüğü halde, ona mezar ziyareti yapmasını yasaklamadı. Sadece ona Allah'tan korkmasını ve sabretmesini emretti. Bu ise; kadınların, mezarları ziyaret etmelerinin yasak değil, caiz olduğunu göstermektedir.
Ayrıca Müslim'de geçen ve Aişe radiyAllahu anha'nin rivayet ettiği hadisi delil aldılar.
Bu hadiste şöyle geçmektedir:
Cibril aleyhisselam geceleyin rasule gelerek dışarıya çıkmasını emretti. Rasululullah sallAllahu aleyhi ve sellem Aişe'ye haber vermeden gizlice onun yanından ayrıldı ve Baki' mezarlığını ziyaret etti. Onlara mağfiret diledi ve onlar için Allah'a dua etti, sonra da eve döndü. Aişe'ye nereye gittiğini haber verdi.
Aişe radiyAllahu anha Rasulullah'a:
"Ey Allah'ın rasülü! Mezarları ziyaret ettiğim zaman ne diyeyim?" diye sordu.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi:
"Mezarları ziyaret ettiğin zaman şöyle de: "Bu diyarın sahibi olan mü'min ve müslümanlar! Size selam olsun....."
Bu alimler şöyle dediler:
Bu hadise göre Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem, Aişe radiyAllahu anha mezarı ziyaret ettiği zaman ona ne demesi gerektiğini öğretti. Bu gösteriyor ki kadınların mezarları ziyaret etmesi caizdir.
4 - Bazı alimlere göre; kadınların, erkekler gibi ölümü hatırlamak için mezarları ziyaret etmeleri sünnettir.
Çünkü Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Daha önce kabiri ziyaret etmeyi yasaklamıştım. Şimdi ziyaret edebilirsiniz. Çünkü o, size ahireti hatırlatır."
(Ahmed, Müslim)
Bu alimler şöyle dediler:
Bu izin genel olan bir izindir. Hem erkekler hem kadınlar içindir.
Ayrıca Aişe radiyAllahu anha kardeşinin mezarını ziyaret edince Abdullah b. Ebi Müleyke ona:
"Rasulullah kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamadı mı?" diye sordu.
Aişe radiyAllahu anha ona şöyle cevap verdi:
"Evet yasakladı fakat sonra ziyaret etmeyi emretti."
(Taberani, Tirmizi rivayet etti, Heysemi; bu hadisin senedi sahihtir, dedi)
Bu gösteriyor ki; kabirleri ziyaret etmeyi yasaklayan hadis mensuhtur.
Ebu Hureyre'den Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Evlerinizi kabir yapmayınız. Benim kabrimi de merasim yeri haline getirmeyiniz. Siz, bana salat ve selam gönderiniz. Nerede olursanız olunuz sizin salatınız bana erişir."
(Ahmed, Ebu Davud, Nevevi bu hadis için senedi sahih dedi)
Hadisteki; "evlerinizi kabir yapmayınız." sözü; evinizde namaz kılmayı terk ederek, evlerinizi kabirler gibi yapmayın, manasındadır.
Bu hadis müslümanların evlerinde de namaz kılmaları ve evlerini hiç namazsız bırakmamaları gerektiğini gösterir.
Hadisteki " عِيداً " kelimesi; "merasim yeri" manasındadır.
Arapçada " عيد " "bayram" kelimesi; adet üzere devamlı yapılan şey ya da devamlı oraya gidilen yeri ifade eder.
Örneğin; bir insan her sene belli bir günde yemek yapıp fakirleri çağırır ve bunu adet üzere her sene devamlı yaparsa bu adete onun için " عيد " "bayram" denir.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem bu hadiste şöyle demek istiyor:
"Belli günleri adet edinip o günlerde mezarıma gelmeyin."
Bu hadise göre; Rasulullah'ın mezarı sadece belli bir sebebe binaen ziyaret edilir. Bu sebep ise şudur:
Ya Medine-i Münevvere ziyaret edildiği için sırf kendisine selam vermek maksadıyla Rasulullah'ın mezarını ziyaret etmek veya ahireti hatırlamak için herhangi bir mezarın ziyaret edildiği gibi Rasulullah'ın mezarını ziyaret etmek.
Hadiste geçen; "bana salat gönderiniz" sözü; "Allahümme salli ala Muhammed, deyin" manasındadır.
Bazı alimlerin dediği gibi, Allah'ın, rasulü Muhammed'e salavat getirmesini Allah'ın, Rasulullah'a rahmet etmesi manasında anlamamak gerekir. Zira Allah'ın bir kimseye salat etmesi, onu melekler arasında övmesi anlamına gelir. Bu açıklama Ebu'l Aliye'ye aittir ve onun bu açıklamasını destekleyen alimler vardır.
Allah'ın, Rasulullah'a salavat getirmesinin rasulüne rahmet etmesi demek olmadığını Allah-u teala'nın şu ayeti ispat etmektedir:
"Onlar üzerine rableri tarafından salat ve rahmet vardır." (Bakara 157)
Bu ayette rahmet salavata atfedilmiştir.
Aslolan şudur ki; eğer bir şey başka bir şeye atfedilmişse bunlar ayrı ayrı şeylerdir. Ayrıca rahmet herkes için olabilir. Onun için alimler; "Allah filana rahmet etsin" denmesinin caiz olduğunda icma etmiştir.
Hadisteki:
"Nerede olursanız olunuz sizin salatınız bana erişir" sözü; bana salavat ve selam getirin, nerede olursanız olun bana salatınız ve selamınız ulaşır, manasındadır.
Bu salavat Rasulullah'a nasıl erişiyor diye sorulursa cevap şudur:
"Melekler vasıtasıyla ulaşır."
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Allah'ın öyle melekleri vardır ki yeryüzünde dolaşırlar ve nebisine, ümmetinin ona getirdiği salat ve selamı ulaştırırlar." (Nesei, İbni'l Kayyım bu hadis için senedi sahih dedi)
Ali b. Hüseyin radiyAllahu anh bir adamın Rasulullah'ın mezarının yanında bulunan bir çukurun içine girip dua ettiğini görünce onu bu amelden menetti ve şöyle dedi:
"Sana babamdan o da babasından onun da Rasulullah'tan haber verdiği bir hadisi bildireyim mi?
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Benim kabrimi merasim yeri haline getirmeyin, evinizi de mezar yeri haline çevirmeyin. Bana salavat getirin, nerede olursanız olunuz sizin salat ve selamınız bana erişir."
(Buhari-Et Tarihi'l Kebir, Ebu Ya'la-Mecmaiz-Zevaid, Ziya-El-Muhtar) (Heysemi "bu hadisin senedi sahihtir" dedi).
Hadis'ten Alınacak Dersler :
1 - Kabirler üzerine bina yapmak ve yanlarında namaz kılmak, onlar için mum yakmak büyük haramdır.
2 - Belli bir mezar tayin etmeksizin ve özellikle de bir mezarı ziyaret için yola çıkmamak şartıyla, ölümü düşünmek ve ibret almak gayesiyle erkeklerin kabir ziyareti yapmaları sünnettir. Fakat kadınların kabir ziyareti yapmalarının cevazı konusunda alimler ihtilaf etmişlerdir.
3 - Özellikle Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in mezarını ziyaret etmek için yolculuk yapmak alimlerin çoğu tarafından caiz görülmemiştir. Fakat Mescid-i Nebevi'ye namaz kılmak için gidip oradan da kendisine selam vermek gayesiyle Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in mezarını ziyaret etmeyi -orada beklememek şartıyla- bazı alimler caiz görmüşler, bazıları böyle yapılsa da cevaz vermemişlerdir.
4 - Mezarlara karşı durarak Allah'a dua etmek -ki Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in mezarı dahi olsa- kesinlikle haramdır.
5 - Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'e selam iletmek ve salavat getirmek için onun kabrinin yanına kadar gidilmesi şart değildir. Zira nerede olunursa olunsun, ona yapılan selam ve salavat Allah tarafından Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'e duyurulur