Gönderen Konu: CENNET VE CEHENNEM  (Okunma sayısı 2163 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı velasr

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 8
  • Rep Gücü : 9
  • Cinsiyet: Bay
    • Profili Görüntüle
CENNET VE CEHENNEM
« : Mayıs 10, 2009, 11:38:20 ÖÖ »

CENNET VE CEHENNEM


Allahû Tealâ’ya hamdeder sükrederiz ki bizleri bir defa daha Allah’in zikir sohbetini yapmak üzere Yüce Rabbimiz biraraya getirdi. Bugünkü konumuz “cennet ve cehennem.”
Biz insanlar bu dünyada belli bir süre yasariz. Bu sürenin beklenenden çok daha ötede oldugunu düsünün. Yüz sene olsun, yüzelli sene olsun. Bu dünyada yasadiginiz bu hayat, sizin geleceginizi tayin eden bütün esaslari muhtevidir. Bu dünyada kazandiginiz dereceler, kaybettiginiz derecelerden fazla olursa kiyâmet günü yapilacak olan hesaplasmada “sevaplariniz günahlarinizdan fazla olacak” demektir. O taktirde Allahû Tealâ sizi cennetine alacak ve sonsuza kadar mükâfatlandiracaktir. Yani su dünyada yasayacaginiz süre içinde kazançlariniz ve kayiplariniz asildir. Bunlar sizi ya sonsuz mutluluga götürecektir, ya da sonsuz mutsuzluga götürecektir.
Demek ki, insanlar için söz konusu olan sey, su dünya hayatini yasarken cennete gitmenin standartlarina kavusmaktir. Bu da kazandiginiz derecelerin, (iktisap ettiginiz derecelerin) kaybettiginiz derecelerden daha fazla olmasiyla gerçeklesen bir olgudur.
Cennet nedir?
Cennet, bu dünya hayatinda sevaplariniz fazla olursa, kiyâmetten sonra ulasacaginiz âlemin adidir.
Cehennem nedir?
Cehennem, bu dünya hayatinda günahlariniz fazla olursa, kiyâmetten sonra ulasacaginiz âlemin adidir.
Birisi sonsuz bir mutlulugu hedef alir, birisi de sonsuz bir huzursuzlugu, mutsuzlugu ve sikintiyi hedef alir. Su dünyada nasil bir yasanti takip ederseniz, dünya mükâfatini veya mücazatini, kiyâmetten sonraki devrede mutlaka görürsünüz. Eger mükâfat söz konusuysa Allah’in cenneti sizin olacaktir. Eger mücazat (cezalandirma), söz konusu olacaksa o zaman da cehennem sizi alacak muhtevasi içine.
Öyleyse insanlar bu dünyada yasarlar. Yasarken de dereceler kazanirlar veya kaybederler. Ne demek istiyoruz? Bir insan, su dünyadaki hayatinin her saniyesinde, ama her saniyesinde devamli derecat kaybetmektedir veya derecat kazanmaktadir. Derecat kazanmadigi veya kaybetmedigi hiçbir saniyesi geçmez insanoglunun.
“Ben su anda evet ibadet etmiyorum, ama bir günah da islemiyorum. Öyleyse ne derecat kazaniyorum ne de kaybediyorum” diye düsünüyorsaniz, aldanirsiniz. Derecat kaybedersiniz; eger zikir yapmiyorsaniz. Çünkü Allahû Tealâ Nisa Suresinin 103. âyet-i kerimesiyle daimî zikri farz kilmistir:
“Fezkürullahe kiyâmen ve ku’ûden ve alâ cünûbiküm.”
Otururken de ayaktayken de, yanüsütü yatarken de hep Allah’i zikredin.
Mademki bir insan ancak üç halde bulunabilir; ayakta olmak, oturmak ve yatmak hali, bunlarin üçünde de Allahû Tealâ zikri emrettigine göre demek ki sonsuz zikir emrolunmustur. Iste bu sebeple kalbinizin her çift atisinda “Allah” kelimesini söylemek üzere Allahû Tealâ emrini vermistir. Su anda hiçbir sey yapmiyorsaniz, tabiatiyla zikir de yapmiyorsaniz, o zaman her saniye derecat kaybediyorsunuz demektir. Öyleyse zikirsiz geçen her saniyeniz derecat kaybetmenizi ifade eden bir özellik tasir. Zikir yaptiginiz zaman, namaz kildiginiz zaman, oruç tuttugunuz zaman, zekât verdiginiz zaman, Allah’in emirlerini yerine getirdiginiz zaman hep derecat kazanirsiniz. Allah’in emrettiklerini yaptiginiz sürece her yaptiginiz amel size derecat kazandirir. Allah’in yasak ettiklerini yaptiginizda (bunlar günah istikametindeki olaylardir) o günahin büyüklügüne göre devamli derecat kaybettirir.
Öyleyse hayatlari devamli derecat kazanmakla veya devamli derecat kaybetmekle geçen insanlarsiniz. Ya derecat kazanirsiniz her saniye veya derecat kaybedersiniz. Önemli mi? Son derece önemli. Çünkü Allahû Tealâ Mü’minun Suresinin 102. âyet-i kerimesinde buyuruyor ki,
“Femen sekulet mevâziynühü feülâike hümülmüflihûn.”
O zaman (kiyâmet günü kimin mizani (sevaplari) agir gelirse iste onlar felâha erenlerdir (cennete gidenlerdir).
Kiyâmet günü kimin günah tartilari hafif gelirse onu cennetimize aliriz.
Günah tartilarinin hafif gelmesi demek, sevap tartilarinin agir gelmesi demektir. Mü’minun Suresinin l03. âyet-i kerimesinde ise söyle buyuruyor;
“Ve men haffet mevâziynühü feulâikelleziyne hasirû enfüsehüm fiy cehenneme hâlidûne men haffet mevâziynühü feulâikelleziyne hasirû enfüsehüm fiy cehenneme hâlidûn.”
Kimin mizani (sevap tartilari) (kiyâmet gününde) hafif gelirse onlar nefsleri hüsranda olanlardir, onlar cehennemde ebediyyen kalacaklardir.
Öyleyse kiyâmet günü bir hesaplasma olayi var. Nasil bir olay bu? Kisaca kiyâmet günkü olgulara beraberce bakalim:
Kiyâmet günü hayatta olan insanlar (o devirde yasayacak olanlar) Israfil Aleyhisselâm’in sur’a birinci defa üfürmesiyle birlikte ölürler. Bu onlarin ilk ölümleridir. Daha evvel yasayan insanlarin da hepsi ölmüslerdir. Bu dünyada yasamislar ve ölmüslerdir.Kiyâmet günü sur’a birinci üfürülme, kiyâmetin baslamasini ifade eden bir faktördür.
Kiyâmetin baslamasi ne demek? Zamanin tersine çalismasi demek. Allahû Tealâ Enbiya Suresinin 30. âyet-i kerimesinde;
“Evvelce yerlerle gökler bir idi, Biz onlari fetkettik, (mekânlarindan kopardik) ve kâinati yarattik.” diyor.
Bir tek noktadan baslayan ve bütün kâinati vücuda getirmek üzere harekete geçen bir sistem bu. Demek ki bir hareket var. Bulunulan noktadan, bir tek noktadan, bütün kâinati olusturmak üzere, sonsuz kilometrelerce uzayan bir hareket. Iste bu büyüme hâlâ devam etmektedir. Devam ettigi için de zaman geçmisten gelecege dogru uzanir. Kiyâmet günü zamanin uzamasi için, maddenin (bu zahirî âlemin) genislemesi için ona verilen enerji sona erecektir. Enerjinin sona ermesiyle bir duraklama noktasi, sonra da geriye dönüs... Yani kâinatin büyümek yerine küçülmesi. Iste bu küçülme boyunca da zamanin tersine çalismasi...
Böylece sur’a birinci defa üfürüldügünde ölen herkes, kendi yasadiklari zaman devresine geri döndügünde (zamanin geri dönmesinde), bu kisiler tekrar canlanacaktir. Böylece zaman baslangiç noktasina ulastiginda, Âdem A.S’dan baslayarak bütün insanlar tekrar hayatta olacaklardir. Iste bu hayata gelis, herkesin öldügü sekliyle hayata gelistir. Bu hayata gelisin sonunda, Israfil Aleyhisselam, ikinci defa sur’a üfürecektir. Ve ikinci defa sur’a üfürmesiyle birlikte herkes yeniden ölecektir. Bu, ikinci ölümümüzdür. Ve Allahû Tealâ, Israfil Aleyhisselâm’a bir üçüncü defa sur’a üfürtecektir. Ve bu sefer herkes, o ölüm halleriyle degil, cennet veya cehennem hayatini yasayacaklari sekilde yeniden canlandirilacaklardir. Biliniz ki bu canlandirmada hanimlar da, erkekler de ayni yasta olacaklardir. (Bu yas için 19 deniyor veya 33 deniyor. Iki tane rakam söyleniyor. Fakat Kur’ân-i Kerim’imiz bir rakam vermemis. Bu itibarla “genç yasta” demek meseleyi çözer.) Herkes genç yasinda tekrar canlanacaktir. Herkes ayni yasta. 5 yasinda ölen çocuk da yasasaydi o genç yasinda hangi durumda olacaksa o haliyle canlandirilacaktir. 100 yasinda ölen adam da, o yasta oldugu zamanki hali neyse o haliyle canlandirilacaktir. Ve böylece bütün insanlar iç organlari tamamen degismis bir sekilde cennet veya cehennem hayatini yasamaya hazir olacaklardir.
Cennet veya cehennemdeki hayat buradaki gibi midir? Hayir degildir. Biz burada kan dolasimi yapan bir kalbin sahibiyiz. Akcigerlerimiz var, aldigimiz havayi temizliyor. Aldigimiz hava alyuvarlarimizi temizliyor ve temiz kan dolasiyor. Tekrar kirleniyor, tekrar temizleniyor. Yani biz insanlar oksijen alan, karbondioksit veren bir özelligin sahibiyiz. Ayrica vücudumuzda baska organlar da var.Kalbimiz, böbreklerimiz, midemiz vs.
Öyleyse bütün bu organlara ihtiyacimiz var mi cennete veya cehennemde? Hayir yok. Bu organlarin hiçbirisine ihtiyacimiz yok. Çünkü orada ne nefes alacagiz, ne nefes verecegiz. Böyle bir sistem orada geçerli degil. Iç organlarimiz tamamen degismis, cennet veya cehennem hayatini yasayacak sekilde dizayn edilmis insanlar olarak Allahû Tealâ hepimizi yeniden yaratacak.
Sonra ne olacak? Bu yeniden yaratilisla beraber ölüm aninda berzah âlemine giden nefsler, oradan tekrar geri dönecekler. Geri dönen nefsler fizik vücutlarin tekrar içine girecek. Su anda hepinizin nefsi, fizik vücutlarinizin içinde. O zaman da böyle olacak. Öldügünüz an, nefsiniz vücudunuzdan ayrilir. Ve 40 gün fizik vücudunuzla beraber kalir. Kiyâmetten evvel ölmüsseniz olay aynen böyle cereyan edecektir. Ve bir hesaba çekilmeniz söz konusudur. Neticede de manevî bir azap yasarsiniz, günahlariniz sebebiyle. Bunun adi kabir azabidir. Cennetlik de olsa insanlar, eger günahlari varsa kabir azabini mutlaka manevî olarak yasarlar. Yasamayanlar sadece salâha ulasanlardir.
Allahû Tealâ’nin kiyâmet günü yaptiklarina bakarsak, demek ki herkes ölür kiyâmet aninda. Zaman geriye çalistigi için tekrar canlanilir. Sur’a ikinci üfürülüsünde tekrar ölünür ve üçüncü üfürülüsünde tekrar canlanilir. Ama cennet veya cehennem hayatini yasayacak sekilde. Ve herkese hayat filmleri saglarindan veya sollarindan teslim olunur. Konumuzla hayat filmleri son derece alâkali.
Sahip olunan bütün dereceler nasil kazanilir? Hayatimiz devamli olarak filme çekilir. Sag tarafimizda kiramen kâtibin melekleri var. Sol tarafimizda gene kiramen kâtibin melekleri var. Bunlardan sagdakiler yalniz sevaplari, derecat kazandiran olaylari, hayirlari klase ederler, biraraya getirirler sira dahilinde. Sol taraftaki kiramen kâtibin melekleri ise, günahlar biraraya getirirler, klase ederler.
Böylece kümülâtif olan rakamlar (birbirinin arkasindan toplanarak gelen rakamlar) her an son durumumuzu gösterir. Günahimiz; o güne kadar ne kadar günah toplamisiz? Sevabimiz; o güne kadar ne kadar sevap toplamisiz. Ikisi de aninda bellidir. Iste kiyâmet günü kiramen kâtibin melekleri, bu son rakamlara bakarlar. Hayatimizin filmindeki sevap ve günahlarin toplam rakamlarina bakarlar ve hangisi çoksa kitabin bütünü, yani hayat filmimizin bütünü o tarafta toplanacaktir.
Öyleyse sevaplari çok olan bir insanin hayat filmi sag tarafindaki kiramen kâtibin melekleri tarafindan teslim alinir ve günahlar saga geçtigi için, (sevaplar tarafina geçtigi için) film bütünlenmistir. Her zaman parçasi ait oldugu yerde olmak üzere, kronolojik bir sira takip eder. Yani zaman, o kisinin dogumundan ölümüne kadar o filmde tamamlanir. Halbuki ondan evvel sag tarafta günahlar yoktu, film eksikti. Sol tarafta da sevaplar yoktu, film gene eksikti.
Baska bir insan düsünün. Bu baska insanin da günahlari fazla olsun. O zaman kirâmen kâtibin meleklerinden soldakiler filmin sahibi olacaklardir. Dolayisiyla sagdaki kiramen kâtibin melekleri, ellerindeki hayat filminin sevaplarla alâkali olan bölümlerinden olusan bütün filmi sol tarafa vermek mecburiyetindedirler. Ve sol tarafta zaten günahlar mevcuttu, sevaplar da oraya gelince, günahlar ve sevaplar veya hayirlar ve serrler veya kaybedilen derecelerle, kazanilan dereceler biraraya gelir, kisinin hayatinin bütününü olusturur. Iste eger bu film sagda toplaniyorsa, (sagdaki kiramen kâtibin melekleri toplamissa) filmin teslimi de onlar tarafindan yapilir. Yani hayat filminiz sagdan verilir. Burasi sag omzunuzun hizasindan saga yapilan bir dikmeden tam 90 derece önünüze kadar gelen bir alani kaplar. Yani sagdan kitaplari verilen hiç kimsenin filmi arkadan verilmez, sagdan ve önden verilir. Soldan verilen film, vücudunuza paralel olarak sol kolunuzu ileri uzatiginizda 90 derece geriye dogru bir çizgi çizeceginiz alani kapsar. Soldan ve arkadan verilir.
Iste hayat filmleri sagdan verilenler, sagdan itibaren daha üst cennetlere gideceklerdir. En önden verilenler en üst cennete gideceklerdir. Soldan verilenlerinse hayat filmleri soldan itibaren baslar, arkaya kadar gider. Soldan verilenler, en üst kattaki cehenneme giderler. En arkadakiler en alt kattaki cehenneme giderler. (7 tane cennet ve 7 tane cehennem söz konusudur.)
Böylece sunu görüyoruz. Allahû Tealâ’nin Kur’ân-i Kerim’inde hersey kristalize olmus, sekillenmis durumdadir. Allahû Tealâ Kur’ân-i Kerim’le bize herseyi bildirmistir. Kiyâmet günü ne olacaktir? Iste bunlar olacaktir. Ve sonra hayat filminiz yaklasik 50 cm. önünüzde oynamaya baslar. Bu hayat filminiz üç boyutludur. Derinligi vardir, genisligi vardir ve yüksekligi vardir. Nasil siz su anda üç boyutluysaniz, hayat filminizde de üç boyutlusunuz. Yani bir resimdeki gibi iki boyutlu degilsiniz. Derinligi olan bir heykel gibi, hareket eden bir heykel gibi boslukta, dogusunuzdan itibaren bütün olaylarinizi Allahû Tealâ size tekrar gösterecektir. Ve bu gösteris tabiî çok kisa bir zaman devresi içinde olacaktir. Çünkü buradaki bin yil, oradaki bir güne esittir. Öyleyse hayati 100 sene yasayan bir insan, bin yilin onda birini yasadigi için, buradaki saatlere göre 2,4 saat içerisinde o kisinin bütün hayati tamamlanacaktir. Çünkü 2,4 saat, 24 saatin onda biridir, 100 sene de bin senenin onda biridir. Bu sebeple 100 sene yasayan bir insanin hayat filmi orada 2,4 saatte oynayacaktir. Allahû Tealâ bu konuda diyor ki,
“Hiç kimsenin yaptiklari baskalarindan gizli kalamaz.
Onlarin agizlarini mühürleriz.
Uzuvlari yaptiklarini gösterir.
Biz hepinize yaptiginiz herseyi kiyâmet günü yeniden gösterecegiz.”
Ve böylece görüyoruz ki, Allah’in bütün yaptiklarinizi ortaya koydugu bir hayat filminiz su anda üzerinizde sekillenmis durumda. Yasadiginiz sürece bu hep devam edecek. Ve kiyâmet günü herseyi yeniden yasayacaksiniz.
Ondan sonra ne olacak? Ondan sonra ister cehenneme, ister cennete gidecek olsun, bütün insanlar Meryem Suresinin 70 ve 71. âyet-i kerimelerine göre, evvela cehenneme gidecekler.
“Ve in minküm illâ vâridühâ, kâne alâ rabbike hatmen makdiyyâ.”
Içinizden hiçbiri hariç olmamak üzere hepiniz cehenneme varacaktir. Bu Rabbinizden kesinlesmis bir hükümdür.
Sözüme dikkat edin: “Cehenneme gidecek olanlar cehenneme girer.” demiyorum. Hem cennete gidecek olanlar, hem cehenneme gidecek olan, herkes, hepimiz, bütün insanlar (peygamberler dahil), evvela cehenneme gidecekler. Niye cehenneme gidecekler? Cehenneme gidecek olanlar, orada kalacaklari için; cennete gidecek olanlar da “hallerine sükretsinler” diye. Ve Allahû Tealâ, herkesin cehenneme gitmesinden, herkesin cehennemin bütün katlarini görmesinden sonra, sunu söylüyor: “Cehenneme gidecek olanlari yüzleri üstü, burunlari üstü, sürüyerek cehenneme sokariz. Cennete gidecek olanlari da oradan aliriz ve cennete ulastiririz.”
Demek ki kiyâmet günü bütün insanlarin cehenneme gitmesi asildir. Cennete gidecek olan insanlar niçin cehenneme gidiyorlar? Cehennemde olanlari görsünler, insanlarin ne kadar büyük isdiraplar içine düstüklerini görsünler, Allah’in emirlerini dinleyip, hem dünya saadetine ulastiklari, hem de cennet saadetine ulasacaklari için sevinsinler, Allahû Tealâ’ya hamd ve sükretsinler diye. Demek ki herkesin cehenneme gittigi bir ortam. Cehennemde kalacak olanlar, burunlari sürtünmek suretiyle, yüzüstü sürüne sürüne cehenneme sokuluyor. Ondan sonra cennete gidenler oradan ayriliyorlar ve cennete ulasiyorlar. Herbiri, ait olduklari cennetlere gidecekler.
Simdi de Allahû Tealâ’nin her cennetin çift olusundan ve her cehennemin çift olusundan niye bahsettigine bakalim.
7 kattaki 7 tane cehennem, 7 kattaki 7 tane cennet çifttir. Neden? Bir cennet insanlar için, bir cennet cinler için. Bir cehennem insanlar için, bir cehennem cinler için.
Insanlar gibi serbest iradeli bir baska mahlûk grubu da cinlerdir. Onlarin da serbest iradeleri, onlarin da nefsleri var. Bizden eksiklikleri ruhlarinin olmamasi. Iste bu cinlerin de cennetleri var, cinlerin de cehennemleri var. Bu sebeple Allahû Tealâ,
Allah iki dogunun da iki batinin da sahibidir, buyuruyor ve her katta iki tane cehennem, her katta iki tane cennet oldugundan bahsediyor.
Demek ki insanlar ve cinlerin, yaratilislari farkli boyutlardadir. Insanlar zahirî âlemin varliklaridir. Cinlerse gayp âleminin varliklari. Iste zahirî âlemin varliklari olan insanlarin cehennemleri ve cennetleri bu fizik vücutlarina göre ayarlanmistir, iç organlara göre degil.
Cinlerin de cennetleri ve cehennemleri onlarin fizik vücutlarina göre yapilmis ki, insanin fizik vücudu topraktan yapildigi halde, cinlerin fizik vücutlari dumansiz atesten yani enerjiden yaratilmistir. Bu sebeple insanlar ölürler ve topraga dönüsürler. Cinlerse yanarlar ve enerjiye dönüsürler. Öyleyse hersey aslina rücû eder. Allahû Tealâ diyor ki, “Bütün insanlar, hersey fani olacaktir. (Küllî men aleyha fan.) Zülcelâli vel ikram olan Rabbinin Zat’i bakî kalacaktir.” Öyleyse hersey, neticede yok olacak, sadece Allah’in Zat’i baki kalacaktir.
Baslangiçta yalniz Allahû Tealâ vardi. Allah’tan baska hiçbir sey yoktu. Allah yaratmayi diledi ve enerjiyi yaratti. Bu enerjiyi bir tek noktadan dagitti, kâinati yaratti. Sonra dünya sekillendi, insanlarin yasamasina müsait bir ortam aldi. Bunun için trilyonlarca sene geçti. Denizlerde baliklar ve her çesit hayvan, karalarda hayvanlar, bitkiler olustu. Sonra insan var edildi Allahû Tealâ tarafindan. Âdem Aleyhisselam topraktan yaratildi. Ama cinler dumansiz atesten yani enerjiden yaratildilar.
Olayi bütünlediginiz zaman neyi görüyorsunuz? Insanlarin vücutlari topraktan gelmistir, öldükleri zaman mutlaka topraga geri dönecektir. Cinlerse, enerjiden (dumansiz atesten) meydana gelmislerdir, tekrar enerjiye dönüseceklerdir (yanacaklardir).
Cinlerin vücutlari insan vücudundan farkli oldugu için Allahû Tealâ onlara insanlarinkinden farkli bir cennet ve farkli bir cehennem koymustur her kata. Insanlar için de cinler için de her katta cennet vardir. Cennetin ait oldugu 7 kat yukaridaki âlemde. Cehennemin ait oldugu 7 kat asagidaki âlemde ise, gene 7 kat cehennemin herbirinde insanlar için bir cehennem, cinler için baska bir cehennem söz konusudur.
Öyleyse ne gördük? Demek ki cennet var, demek ki cehennem var. Su anda cennette kimse var mi? Iki kisi var insanlardan. Birisi Hz. Isa, birisi Hz. Idris. Biliyorsunuz Hz. Idris cenneti görmeyi diliyor Allahû Tealâ’dan. Allahû Tealâ diyor ki, “Göstereyim.” Onu fizik vücut olarak götürüyor cennete. Hz. Idris de diyor ki, “Çikmam.” Allahû Tealâ kabul ediyor çikmama talebini. O hâlâ orada. Bir de kim var? Hz. Isa var. Onun disinda ölenlerden hiçbir insan henüz cennete gitmedi. Cennete gidis, kiyâmetten sonraki bir hadisedir. Ölen herkesin ruhu Allah’tadir. Nefsi, berzah alemindedir. Fizik vücudu ise topragin altindadir. Ama Idris Aleyhisselâm’la Isa Aleyhisselâm, hayatlarindayken oraya alindiklari için, cennettedirler. Kiyâmetten evvel Hz. Idris dünyaya inmeyecektir. Ama Hz. Isa mutlaka inecektir.
Hz. Isa’ya onun için dikkat edin ki, su anda dünyada annesi veya babasi olan herhangibir kisi Hz. Isa olamaz. Hz. Isa’nin ne bu âlemde nüfus kâgidi vardir, ne su anda yasamakta olan bir annesi veya bir babasi vardir. Çünkü onun annesi ikibin sene evvel yasadi. Arkadan kim bilir ne kadar nesil geçti.
Öyleyse yaSadI¼ImIz devre dIkkatle bakIn kI, dünyanIn sonlarIna do¼ru yaklaSIyoruz. KIyâmet artIk çok uzaklarda de¼Il.
21. asir mutlaka bir Islâm asri (Allah’a teslim olanlarin asri) olacaktir. Islâm’in kendisine sahip çiktigi, dünya üzerindeki en büyük gücü olusturdugu ve bir üçüncü cihan savasini kazandigi, ama çok sehit verdigi bir olaylar silsilesi yasanacaktir. Ve neticede mutlaka ikinci bir asr-i saadet. Ve neticede mutlaka sabikûn-el ahîriyn. Biliyorsunuz ki Allahû Tealâ, “sabikûn-el evvelîyn” diye sahâbeden bahsediyor. O sahâbe sabikûn-el evveliyndi. Evvelki sabikûnlar. Hayirlarda yapilan müsabakalarda birinci gelenler, ikinci gelenler ve üçüncü gelenler, daimî zikrin sahipleri. Kimler? Salihler, en üst makam. Sonra muhlisler, ikinci makam. Sonra ulûl’elbab, üçüncü makam. Bunlar sabikûndur. Ortak özellikleri daimî zikrin sahibi oluslaridir. Ortak özellikleri kalp gözlerinin açik olusudur. Ortak özellikleri kalp kulaklarinin açik olusudur. Irsada ulasmis olmalaridir ve iste bu insanlarin Kur’ân-i Kerim’deki adlari hikmet sahipleridir. Kur’ân-i Kerim’deki adlari salihlerdir, muhlislerdir ve ulûl’elbabtir. Üç grubun hepsi ulûl’elbabtir. Çünkü hepsi lübblerin (Allah’in sirlarinin) sahibi olmuslardir, kalp gözleriyle ve kalp kulaklariyla...
Iste sonraki devirde (gelecek yillarda) 2000’li yillarin hemen ötesinde olaylar var. Bu olaylar, bir büyük cihan harbinin sonunda Islâm’i (Allah’a teslim olmayi) yasayan insanlarin bir dünya saadetine, muhtesem bir bolluga mutlaka ulasmalaridir. Iste onlar “sabikûn-el ahiriyn” diye aniliyor Kur’ân-i Kerim’imizde.
Öyleyse kiyâmetle birlikte vücuda gelecek olaylarda sunu da gördünüz ki, ancak kiyâmetten sonra insanlarin fizik vücutlarina nefsleri tekrar geri dönecektir. Allahû Tealâ, herkesi cehenneme götürdükten sonra kim cennete gidecekse onlari cennetine götürecektir. Öyleyse cennet su anda bütün insanlardan arinmis durumdadir, sadece iki kisi var.
Öyleyse Hz. Isa 2000 sene sonra indigi zaman kaç yasinda olacaktir? Hz. Isa 30 yasinda öldü diyelim. 30 yasindan iki gün almis olacaktir sadece. Çünkü dünyadaki 1000 yil oradaki bir güne esittir sadece.
Öyleyse Allahû Tealâ’nin söylediklerine dikkatle bakalim, hani bazi insanlar çikiyorlar “Ben Isa’yim.” diyorlar. (Hatta Mehmet Ali Agca bile “Ben Isa’yim” demisti.) Aslinda Hz. Isa’nin bu dünyada su anda mevcut bir anne ve babadan dogmasi mümkün degil. Öyleyse palavralari bos versinler. Hz. Isa henüz inmedi.
Cennetler 7 tane kati içerir. Ve her kat, yukariya dogru çiktikça bir alttakinden çok daha güzel sartlarin sahibidir. Bütün cennettekiler çok iyi sartlarin içinde yasayacaklardir. Istedikleri hersey emirlerindedir. Mutlaka cennette onlara verilen evler vardir. Iki grup ev oluyor. Altin evler veya seffaf evler. Mutlaka onlara hizmet edenler olacaktir. Hizmetçilerin bir kismi “huri” adini aliyor. Bir kismi “gilman” adini aliyor. Kisinin makami yükseldikçe, ona hizmet edenlerin sayisi artiyor. Orada öyle büyük sofralar kuruluyor ki, yüzlerce kisiyi misafir edebilecek olan özellikte. Ve beyaz tül elbiseler içinde hizmet edenler var. Bu hizmet edenlerin sayisi bazi kisiler için yüzlerceyi buluyor. Öyleyse Allahû Tealâ’nin cennet dedigi yere dikkatle bakin. Bu yerler her katta birbirinden biraz farklidir ama yaklasik ayni seyleri göreceksiniz. Çaglayanlar göreceksiniz. Her çesit agaç göreceksiniz, yesillik göreceksiniz, bahçeler göreceksiniz, orada kuslar göreceksiniz ve isigin kaynagini kesfedemezsiniz. Tipki cehennemde karanligin kaynagini kesfedemeyeceginiz gibi. Ve her çesit yiyecekten almaniz için elinizi uzatmaniz yeterlidir. Hersey size yakin gelecektir. Peki ama diyeceksiniz, ya hazim sistemimiz. Hazim sisteminiz yok, ona ihtiyaciniz yok. Aldiginiz seyleri tekrar iade ediyorsunuz. Bunlar terleme suretiyle çikiyor vücudunuzdan. Buradaki insanlari rahatsiz eden faktörlerden hiçbirisi, orada mevcut degil.
Öyleyse cennet dedigimiz zaman bir muhtesem hayat düsünün ki, hiçbir probleminiz yok. Bir kere bütün bir kâinati, eger var olsaydi, aninda dolasmak gibi bir imkâniniz var. Cennetin 7 katina üst kattakiler gidebilir ama orada kalamaz. Daha baska bir ifadeyle, üst kattakiler alt katlara gidebilir, ama alt kattakiler üst katlara gidemez. Ne var ki onun disinda bütün sistem açiktir. Sonsuz hizla hareket eden bütün fizik vücutlar için bir uçus her zaman mümkündür, her zaman her yerde bulunmak mümkündür. Yani tayyi mekân, bütün cennet ehline Allah’in ihsan ettigi bir hediyedir. Öyleyse cennet dedigimiz zaman bir muhtesem hayat düsünün ki hiçbir probleminiz yok.
Nefsinizin afetleri olmadigi için, yani nefsinizin negatif tesirleri olmadigi için, asla bir huzursuzlugun içine girmezsiniz. Nefsiniz olmadigi için demiyorum çünkü bir kisim insanlar oraya nefslerinde afetlerle beraber gidecekler. Ama o afetlerin orada hükmü yok. Yalniz konunun zevke mütedair hükümleri var.
Iste cennet dedigimiz yer öyle bir yerdir ki, herkesin cenneti bu açidan degisiktir. Nefslerine tâbî oldukça insanlar, nefslerini tatmin zemini hazirlayan cennetlerde kalacaklardir. Nefsleri yok oldukça, daha üst âlemlerde onlara ihtiyaç olmayan yeni bir üst statü cereyan eder. Ve insanlar hep muhtesem bir saadet içinde hiçbir problemleri olmaksizin yasantilarini devam ettirirler. Bu yasanti sonsuzdur. Bizim ölçülerimize göre, insan ölçülerine göre rakamsal olarak ulasilmasi mümkün olmayan seneler boyunca sürer. Diyelim trilyonlarca, trilyonlarca ya da bunlarin çarpiminca seneler. Bu sonsuz senelerin hiç sonu yok mudur? Vardir. Çünkü Allahû Tealâ, cennetin de, cehennemin de sonunun gelecegini söylüyor.
Iste öyle bir gün gelecek ki, cennet de cehennem de son bulacak. Bu son bulus, onlarin enerjiye tekrar dönüsmesi sekliyle vücut bulacak. Iste cennet ve cehennemin tekrar enerjiye dönüsmesiyle, orada yasayan insanlarin da tekrar enerjiye dönüsmesi söz konusu. Öyleyse kiyâmetteki son dirilmemizden (ikinci dirilmemizden) sonra bir daha ölüm yok.
Allahû Tealâ cehennemi Kur’ân-i Kerim’de tarif ediyor ve evliyasina da gösteriyor. Orasi igreneceginiz, tiksinti duyacaginiz, midenizin kabaracagi, çok büyük huzursuzluklarla dolu bir yer. Insanlarin hep huzursuz oldugunu ve günahlari agirlastikça onlara iskence de edildigini göreceksiniz. Ve bu sizi tabiatiyla üzecek. Ilk defa cehennemi gördügünüz zaman çok korkacaksiniz. Hatta belki soracaksiniz. “Ya Rabbi, yoksa buraya mi gidecegiz?” diye. Ama O diyecek ki, “Hayir, size buralarini da göstermemiz lâzim.” Yani Allahû Tealâ’nin kalp gözü açilan, sabikûn olan bütün evliyasi hem cenneti görmüslerdir, hem cehennemi görmüslerdir. Içleri ürpererek görmüslerdir cehennemi, nefret ederek, tiksinerek görmüslerdir. Ve Allah’a onu gördükten sonra çok hamd ve sükretmislerdir.
Öyleyse cehennem dediginiz zaman, her katinda giderek karanligin arttigi bir sistem düsünün. Asagiya dogru inen katlar boyunca 7 katta 14 tane cehennem. Birinci katta insanlarin cehennemi ve cinlerin cehennemi. Size ayri ayri gösterilir. Sonra asagi inersiniz. Ikinci kat, üçüncü kat, yedi tane kat. Giderek daha karanliklasacaktir. Yedinci katta ise, esfel-i sâfilin, orada hiçbir isik göremezsiniz. Hersey zifiri karanligin içindedir. Bir sonsuz karanliga hersey gömülmüstür ve insanlar sonsuz bir azap içindedir. Buradaki insanlar için çok özel seyler söylüyor Allahû Tealâ: “Onlarin derileri ve vücutlarindaki bütün etler yanarak yok olur. Onlar ölmek isterler ama ölemezler. Tekrar etle doldururuz onlari. Sonra tekrar yanarlar. Ayni istirabi tekrar tekrar yasamaktir cezalari. Cehennem yok olana kadar (sonsuza kadar) onlarin cezasi budur.”
Insanlar cennet ve cehennem konusunda ne yazik ki büyük hatalarin sahipleridir. Meselâ bir tanesi söyle bir düsünce: “Müminler cehenneme girerler ama mutlaka Allah onlari mü’min olduklari için cezasini çektikten sonra cennetine alacaktir.”
Bu dogru mudur? Dogrudur. Eger kisi mü’minse, gerçekten cehenneme gidip oradan çikacak midir? Hayir. Cehenneme hiç gitmeden dogrudan cennete gidecektir. Öyleyse “aynen dogrudur” demekle neyi kastediyoruz? Bir insan mü’min olmussa kiyâmet günü cehenneme ugradiktan sonra Allah onlari alip cennetine götürecektir. Öyleyse hangi açidan bu insanlar cehenneme gitseler bile mutlaka cennete gideceklerini zannediyorlar? Çünkü Mü’min Suresinin (40 numarali sure) 40. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki;
“Men amile seyyieten felâ yüczâ illâ mislehâ, ve men amile sâlihan min zekerin ev ünsâ ve hüve mü’minün feülâike yedhulûnelcennete yürzekuûne fiyhâ bigayri hisâb.”
Onlar ki nefs tezkiyesine baslamislardir, iste onlar mü’mindirler. Kadin olsun, erkek olsun bütün mü’minleri Allah cennetine alacak ve hesapsiz riziklandiracaktir.
Iste mü’min kavramini Allahû Tealâ burada veriyor. Amilüssalihat adiyla, islâh edici ameller yapanlar, onlar, cennetime gidecek olan mü’minlerdir, diyor. Bir insanin mü’min olusunu üç tane ana sart ortaya koyar: Birisi kalbine Allah’in îmân yazmasi; mürsidine ulastigi gün gerçeklesir. Ikincisi ruhunun vücudundan ayrilarak Sirat-i Müstakiym’e ulasmasi; mürsidine ulastigi gün gerçeklesir. Üçüncüsü nefs tezkiyesine baslamasi; mürsidine ulastigi gün gerçeklesir.
Hangi mürside? Hacet namazi kilip sorarak, Allah’in gösterdigi o mürside ulasmasi halinde kalbine îmân yazilacak Mücadele 22’ye göre, mü’min olacak. Kisi nefs tezkiyesine baslayacak, Mü’min Suresinin 40. âyet-i kerimesine göre mü’min olacak. Ruhu vücudundan ayrilip Sirat-i Müstakiym’e ulasacak. En’am Suresinin 152 ve 153. âyet-i kerimesine göre ve Sebe Suresinin 20. âyet-i kerimesine göre kisi gene mü’min olacak. Mü’min olduguna göre zaten cennete gidecek. Çünkü Allahû Tealâ diyor ki, “Onlar ki nefs tezkiyesine baslamislardir (amilüssalihata), iste onlar mü’minlerdir. Allah bütün mü’minleri kadin olsun erkek olsun cennetine koyacak ve hesapsiz riziklandiracaktir.”
Öyleyse degisen ne? Degisen mü’min kavrami. Insanlar mü’min olmayi tek bir sarta baglamislar zamanimizda. Diyorlar ki, “Kim Allah’a inaniyorsa o mü’mindir.” Oysa ki söyledik ki mü’min olmanin 3 ana sarti vardir. (Aslinda 7 tane kalp sarti, 7 tane inanç sarti ve 3 tane vasif sarti vardir.) O 3 sartin sahibi olmayan hiç kimse mü’min olamaz. Kalbine Allah îmâni yazmadikça, nefs tezkiyesine baslamadikça, ruhu vücudundan ayrilip Sirat-i Müstakiym’e ulasmadikça hiç kimse mü’min olamaz. Mü’min olamazsa cennete gitmesi mümkün degildir. Eger kisi mü’minse, bu sartlarin sahibiyse, kiyâmet günü yapilan tartilarda mutlaka onun sevaplari günahlarindan fazladir. O kisi mutlaka Allah’in cennetine girecektir, Mü’minun Suresi 102. âyet-i kerimesi geregince.
Eger kisinin günahlari sevaplarindan fazlaysa, yani mü’min olmak sartlarina sahip degilse, söyledigimiz o 3 sartin sahibi degilse, Allah’a inanmis olmasi onu kurtaramaz. Unutmayin putperestler de Allah’a inaniyorlar, hristiyanlar da Allah’a inaniyorlar. “Allah vardir ama üç tanedir.” diyorlar. Baba Allah diye, Allah’i kastediyorlar. Putperestler de Allah’a inaniyorlar. Ve “Biz bu putlari bizi Allah’a yaklastirsin diye yaptik.” diyorlar.
Insanlarin mü’min olmalari için mutlaka Allah’tan mürsidlerini sormalari, o mürside ulasmalari, o mürsidin önünde diz çöküp tövbe etmeleri gerekiyor. Bu yapilmazsa kisi 3 ana sartin sahibi olamaz.
Hangi 3 ana sart? Kalbine iman yazilmaz, nefs tezkiyesine baslayamaz, ruhu vücudundan ayrilip Sirat-i Müstakiym’e ulasamaz. Öyleyse insanlar asla mü’min olamazlar.
Iste mü’min olanlar mi? Mutlaka cennete gidecekler. Ama cehennemde bir süre kaldiktan sonra degil. Kiyâmet günü yapilan hesaplasmada, onlar mutlaka cennetlik olduklari için, kiyâmet günü cennete ulasacaklar ve ebediyyen cennette kalacaklar. Dikkat edin Allahû Tealâ kiyâmet günü yapilan bu hesaplasmada kisinin ya cennete gidecegini ebediyyen orada kalacagini söylüyor (Mü’minun 102). Veya cehenneme gidecegini, bu sefer de ebediyyen cehennemde kalacagini söylüyor (Mü’minun 103).
Hepsi bu kadar mi? Hayir. Allahû Tealâ, Bakara Suresinin 80, 81 ve 82. âyet-i kerimelerinde söyle söylüyor:
“Ve kalu lentemessenennaru illâ eyyamen ma'dudeh. Kul ettehaztüm indallahi ahden fe lenyuhlifallahü ahdehü em tekulüne alallahi ma lâ ta'lemun.” Bakara-80
Ve (o emaniye'ye tâbî olanlar); "Ates bize ancak sayili birkaç gün dokunacak... (Günahlarimiz kadar yanip sonrada cennete girecegiz.)" dediler. De ki; "Allah katindan bir ahd mi edindiniz?" (Eger böyle bir ahd, kesin bir söz almissaniz) Allah kendi ahdinden asla dönmez! (Allah'in ahdinde hilâf olmaz) Yoksa, Allah'a karsi bilmediginiz bir sey mi söylüyorsunuz?...
“Belâ men kesebe seyyieten ve ehatat bihî hatietühü fe ülaike eshabünnari, hüm fiha halidun.” Bakara-81
Hayir. (Durum hiç de onlarin anladigi ve iddia ettigi gibi degil.) Kim, günah kazanmis da, hatalari kendisini kusatmissa; iste onlar, ates halkidir ve içinde de devamli kalacaklardir.
“Sizler için de durum budur. Cehenneme giren sizler, ebediyyen orada kalacaksiniz. Asla cehennemden çikmaniz söz konusu degildir.” diyor Allahû Tealâ. Gerek Mü’minun Suresinin 102 ve 103. âyet-i kerimeleri, gerekse Bakara Suresinin 80, 81 ve 82. âyet-i kerimesi, bize kesin bir olguyu haber veriyor: Bir insan bir defa cehenneme atilmaya görsün, oradan çikip cennete ulasmasi hiçbir sekilde söz konusu degildir.
Insanoglunun cenneti öyle bir yerdir ki, insanoglu kiyâmette oraya ulastiktan sonra oradan çikmasi asla mümkün degildir. Ya cehennem? Cehenneme ulasan bir kisinin de cehennemden ayrilip cennete alinmasi hiçbir zaman söz konusu degildir.
Meryem Suresinin 70 ve 71. âyet-i kerimesinde geçen olaya dikkat edin. Orada bütün insanlar cehenneme konuluyor. Niçin konuluyor? Cennete gidecek olanlar cehennemi görsünler diye. Ve hemen cehennemden çikarilip cennete ulastiriliyorlar. Orada bir iskenceye tâbî tutulmadiklari gibi, ibret almalari ve sükretmeleri için oraya götürülüyorlar. Iste buradaki, cehenneme gidip de oradan çikmayi insanlar kendilerine göre degerlendirmisler. Demisler ki, “Bütün insanlar cehenneme gider ve bir süre orada kalir. Cezasini çektikten sonra oradan alinip cennete ulastirilir.” Oysa ki Allahû Tealâ, cehennemine aldigi kisilerin de oradan çikmadigini, cennetine aldigi kisilerin de oradan çikmadigini söylüyor. (Tam 31 âyette)
Öyleyse cennete girecek olan insanlar, girecekleri yer cennet olduguna göre niçin cehenneme konsunlar? Cehenneme gidecek olan insanlar da, gidecekleri yer cehennem olduguna göre hiçbir zaman cennete gitmeleri söz konusu degil.
Öyleyse herkesin aklini basina toplamasi lâzim. Kur’ân-i Kerim’in Allah’in koydugu hükümleri 14 asirda insanlar tarafindan degistirilmis. Ve insanlar hurafelere inanir olmuslar. Iste bu hurafelerden bir tanesi de bu: “Biz Allah’a inaniyoruz öyleyse mü’miniz.” Hayir degilsiniz.
Allah’a inanan kisi mü’min olamaz. Mü’min olmanin birinci basamagindadir daha. Neye inanacak baska?
2-Allah’in kitaplarina
3-Allah’in resûllerine
4-Allah’in meleklerine
5-Basü badel mevte (kiyamet günü yeniden dirilecegimize)
6-Hayrin Allah’tan, serrin insanin nefsinden olduguna
7-Ruhunun ölmeden evvel Allah’a ulasacagina, inanacak.
Bu yedi tane inancin sahibi olan kisi mü’min olabilir mi? Hayir olamaz. Kalbine îmân yazilinciya kadar, hiç kimsenin mü’min olmasi mümkün degildir. Kalpte 7 sartin olusmasi gerekir.
1-Allah ekinneti kalpten alacak
2-Yerine ihbat koyacak.
3-Kalbin nur kapisini Allah’a çevirecek.
4-Gögüsten kalbe nur yolu açacak..
5-Kalbin mührünü açacak.
6-Küfür kelimesini kalpten alacak.
7-Iman kelimesini kalbe yazacak.
Ancak kalbinize îmân yazildigi gün 3 vasif sarti gerçeklesir.
1-Nefs tezkiyesine baslarsiniz.
2-Ruhunuz Allah’a dogru yola çikar Sirat-i Müstakiym’e ulasir.
3-Fizik vücudunuz seytana kul olmaktan kurtulur, Allah’a kul olmaya baslar.
Üç tane sizi mü’min edecek vasif sarti biraraya gelir ve mü’min olursunuz. Yedi tane inancin ötesinde bu sartlarin sahibi olmak mecburiyetindesiniz mü’min olabilmek için.
Öyleyse mürsidine ulastigi an kisi bütün bu sartlarin sahibi olur. O kisi cennete girer mi? Elbette girer. Ama cehenneme atildiktan sonra bilmem kaç milyon sene orada ceza çektikten sonra degil. Derhal Allahû Tealâ onlari cennetine alacaktir.
Öyleyse cehenneme bir defa atilan bir bedbaht, oradan çikartilip da cennete gidecegini bosuna zannetmesin. Böyle bir imkân hiçbir zaman mevcut degildir, Kur’ân-i Kerim hükümlerine göre. Yüzlerce Kur’ân-i Kerim âyet-i kerimesi cennet ve cehennemden bahsediyor. Hepsini tek tek inceledik. Hiçbir âyet-i kerimede Allahû Tealâ, “Biz insanlari cehenneme attiktan sonra oradan çikartiriz da cennetimize aliriz.” demiyor. Tam aksine. “Cehenneme birini attik mi ebediyyen cehennemde kalir, cennete birini attik mi, o da ebediyyen cennette kalir.” diyor, 31 adet âyet-i kerime. Degisim asla söz konusu degildir.
Öyleyse yardimlar, farkliliklar buradan geliyor. Kiyâmet günü demek ki günah tartilarinizla sevap tartilariniz ortaya konulur. Hesaplariniz meydandadir. Sevaplariniz fazlaysa gideceginiz yer derhal cennettir, sonsuza kadar orada kalirsiniz. Peki günahlariniz dolayisiyla Allahû Tealâ sizi cezalandirmaz mi cehennemde? Hayir cezalandirmaz. Cennete gidecek olan hiç kimseyi Allah cehenneme atip da cezalandirmaz. Insanlar zannediyorlar ki bir insan ne kadar günah islerse o kadar cehenneme gider cezalanir, ne kadar sevap islerse o kadar da cennete gider mükâfatlanir. Böyle bir olay yok. Günahlari fazla olan, sevaplarina ragmen cehenneme gidecektir asla cennetin yüzünü göremeyecektir. Sevaplari fazla olan ise Allah tarafindan cennetine alinacak, asla cehenneme konmayacaktir günahlari dolayisiyla.
Peki günahlarinin cezasini hiç mi ödemez? Kat, kat öder. Kabir azabindaki 40 günlük süre içinde bir manevî azaba, cennete gidecek olanlar da mutlaka muhatap olurlar.
Ayrica bir kisi günah isleyince, daha günahi isler islemez ruhun nefse azabi var. Vicdan azabi. O kisiyi huzursuz eder. Ondan önce her günah isleyen kisi huzursuz olur, tipki hayir isleyen kisinin mutlu olusu gibi. Öyleyse kisiler manevî azaplara tâbî tutuluyor. Günah isleyen herkes, bu günahi isledikten sonra huzursuz olur. Ilk azabi budur. Arkadan ruhu nefsine azap eder. Ikinci huzursuzlugu budur. Arkadan ölümden sonra mutlaka kabir azabina tâbî tutulur, manevî bir azap. Üçüncü azabi budur. Sadece cehenneme gidenler dördüncü azaba (cehennem azabina) tâbî tutulurlar. Ama kisi cennete gidecekse görecegi 3 azap vardir her günahi sebebiyle. Ama bir kisi cennete alindiktan sonra orada ebediyyen kalir. Ve dikkat edin cennetin ve cehennemin insanlara tahsis edildigi gün, bu ayirimin kesin olarak degismez bir sekilde tatbik edildigi gün, kiyâmet günüdür. Kiyâmet günü insanlar ya cehenneme giderler ya da cennete giderler. Cehenneme giden sonsuza kadar cehennemde kalir, cennete giden de sonsuza kadar cennette kalir.
Allahû Tealâ’nin bu istikametteki sözleri kesindir. Insanlarsa bir hurafeye inaniyorlar. Cehenneme atilan kisiler oradan çikacaklar, mü’minlerse, yani kendilerini mü’min zannediyorlarsa oradan mutlaka cennete gidip sonsuza kadar cennette kalacaklardir. Sadece hakiki mü’minler için kiyâmet günü cennete gitmek vardir. Yoksa cehenneme bir süre girdikten sonra, cehennemde bir süre azap gördükten sonra hiç kimsenin ama hiç kimsenin cehennemden çikip da cennete gitmesi söz konusu degildir. Böyle bir husus Kur’ân-i Kerim’imizde yer almiyor. Ne yazik ki böyle bir yanlis, kitaplarda yazilmis ve insanlara kabul ettirilmis.
Oysa ki bütün kitaplarin sahibi Kur’ân-i Kerim’dir. Kur’ân-i Kerim’e ters düsen bütün kitaplarin hükmü bâtildir. “Keen lemyekündür.” “Yazilmamis” hükmündedir. Öyleyse insanlar, içinde bulundugumuz devirde Kur’ân-i Kerim’i ögrenmek mecburiyetindedirler. Ne, “Kur’ân-i Kerim’e ters düsüyor,” ne, “Kur’ân-i Kerim’e uygundur.” bunlari teker teker tahkik etmek mecburiyetindedirler. (Özellikle biz bunlari söyledikten sonra.)
Cennetin sonuçlariyla, cehennemin sonuçlari birbirinden tamamen ayrilir. Cehennem bir azap müessesesidir. Nedir azap? Islediginiz günahlarin karsiliginda size yapilan bir davranis biçimi. Cezanizin ödenmesi sadedinde size yapilan bir davranis biçimi. Cehennemdeki herkes huzursuzdur, azaptadir. Azapta olmak üzere cehenneme konmustur. Yaptiklarinin bedelini ödemek mecburiyetindedir herkes. Ilâhi adalet mutlaka tecelli edecektir ve insanlar eger günahlari sevaplarini asmissa, yani günahlari onlari kusatmissa, mutlaka cehenneme atilacaklardir ve oradan asla çikip da cennete gitmeleri mümkün degildir.
Ne yazik ki insanlar bu söylediklerimi arastirmak geregini duymuyorlar. Arastirip da halis niyetin sahibi olan herkes, söylediklerimizin ne kadar dogru oldugunu Kur’ân-i Kerim’den tahkik etmektedir. Ama bir kisim insanlar nefsleri sebebiyle, bir kisim insanlar da cahiliyetleri sebebiyle, söylediklerimizin dogru olmadigini zannetmektedirler. Ve seytanin, baska insanlara yazdirdigi “emaniye” adi verilen kitaplarin yazdiklarinin dogru oldugunu zannetmektedirler.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyuruyor. “Benim hadislerim mutlaka birgün tartisilacaktir. Kur’ân-i Kerim’e bakin. Benim hiçbir davranisim Kur’ân-i Kerim’e aykiri olamaz. Hiçbir sözüm Kur’ân-i Kerim’e aykiri olamaz.”
Iste Kur’ân-i Kerim böyle söylüyor. Kiyâmet günü insanlarin sevaplariyla günahlari karsilastirilir. Günahlari fazla olanlar kiyâmet günü, cehenneme atilir ebediyyen cehennemde kalirlar. Sevaplari fazla olanlar da ayni gün, cehenneme ugradiktan sonra, (cehennemin muhtevasi gösterildikten sonra) ayni gün cehennemden alinir, cennete konulur ve sonsuza kadar cennette kalirlar. Oradan ayrilip da cehenneme gitmeleri mümkün degildir.
Öyleyse iki büyük yanlis mutlaka düzeltilmelidir.
Birinci büyük yanlis: Günahi olan kisi, günahi kadar cehennemde kalir. Ondan sonra cennete alinir. Sevabi kadar da cennette kalir, sözü yanlistir. Günahi olan kisinin, sevaplari günahlarindan fazlaysa hiç cehennem azabina duçar olmadan o kisi dogrudan Allah’in cennetine alinir. Bu sebeple yanlistir.
Ikinci büyük yanlis: Mü’min olmayi yalniz Allah’a inanmakla hudutlandirmak. Yukarida gördük ki mü’min olmanin 7 tane kalp sarti, 7 tane inanç sarti ve 3 tane vasif sarti var. Bu sebeple insanlarin, “Allah’a inanan herkes önce cehenneme gidecektir ama sonra mutlaka Allah’in cennetine gidecektir.” diye düsünmeleri büyük bir yanlistir.
Böyle düsünenler bakiyorlar simdi. “Ben Allah’a inaniyor muyum?” diye soruyor kisi kendisine. Samimi, inaniyor. “Inaniyorum, bana ne dendi? Allah’a inanan mü’mindir. Öyleyse ben mü’minim.” diyor. Iste âyet-i kerime, Mü’min Suresinin 40. âyet-i kerimesi: “Allah mü’min kullarini kadin olsun erkek olsun cennetine alacak, ebediyyen riziklandiracaktir, hesapsiz riziklandiracaktir” diyor. Öyleyse diyor, ben mü’min olduguma göre mutlaka neticede cennete gidecegim. Iyi ama ben Allah’in yasak ettigi fiilleri isliyorum. Her türlü günahlari isliyorum, Allah’a ibadet de etmiyorum, Allah’in emirlerini yerine getirmiyorum. “O zaman ben nasil cennete gidecegim.” diye düsünüyor samimiyetle kisi. “Aaa diyor tamam anladim. Ne kadar günahim varsa Allah beni cehennemine o kadar koyacak, bir süre cehenneminde birakacak. Ondan sonra da alacak cehenneminden cennetine atacak. Beni de... Yasasin!”
Iste bu, seytanin bir tuzagidir. Bakiniz bugün reenkarnasyon denilen sisteme inananlari seytan nasil tavlamis. Diyor ki, “Hersey tekâmül eder, ruh da tekâmül eder. Ruhlar devamli baska baska vücutlarda dolasarak tekâmül eder. Halbuki bir ruh bir defa bir tek vücutta yasar, bir daha baska bir vücutta dünyaya gelmesi söz konusu degildir. Iblis diyor ki, ruhlar da tekâmül eder vücutlarda. Binlerce vücutta tekâmül eden ruhun neticede tekâmülü tamamlanir. Bir gün bütün ruhlarin tekâmülü tamamlanacaktir. Allah o zaman kiyâmeti kopartacaktir ve herkes tekâmülünü tamamladigi için herkesi cennetine alacak, cehenneme kimseyi koymayacaktir.”
Iblis bu zavalli insanlara bunlari inandirmis. Halbuki Araf Suresinin 169. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki;
Biz cehennemi insanlarin ve cinlerin çogu için yarattik.
Ne demek bu? Her 1000 kisiden en az 501 kisi cehenneme gidecek. En az 501 kisi cehennem, en çok 499 kisi cennet. Öyleyse insanlarin çogu için yaratilmis cehennem.
Öyleyse cehennem var mi? Allah’in evliyasina sorun ki size anlatsinlar. Kur’ân-i Kerim’e sorun ki size söylesin. Yüzlerce âyet-i kerime cennetten veya cehennemden bahsediyor. Öyleyse insanlarin çogu cehenneme gidecekse, hangi saf inanir ki seytanin bu safsatasina. Ama inanan profesörler bile var.
Bu inanan insanlar, reenkarnasyona inaniyorlar, insan ruhunun defaatle vücut degistirdigini ve devamli tekâmül ettigini, neticede tekâmülün devam edecegini. Ve tekâmülün sonunda da herkesin cennete gidecegine bu insanlar inanmis durumdalar. Yani Kur’ân-i Kerim’e açik ve kesin bir sekilde ters düsüyorlar. Kur’ân-i Kerim hükümlerini ihlâl ediyorlar.
Öyleyse Allahû Tealâ niçin Kur’ân-i Kerim’i son kitap olarak indirmis de, o kitaptaki muhtevayi sonsuza kadar bakî kilmis? Çünkü orada diyor ki, “Bu kitabi Biz indirdik, O’nun muhafizi da Biziz.” Ve kiyâmete kadar Kur’ân-i Kerim hükümlerini hep devam ettirecektir.
Öyleyse Allahû Tealâ’nin söylediklerine dikkatle bakin. Bu söyledikleri, bir büyük gerçektir ki, hurafeleri Allahû Tealâ yok ediyor. Nedir hurafe? Insanlarin, kitaplari tahrif etmek suretiyle, kendi yazdiklari kitaplari, sözleri insanlara yutturmalaridir.
Iste Allahû Tealâ Kur’ân-i Kerim’i indirmis ki, kiyâmete kadar duracak olan bu kitapta, o kitaba aykiri hiçbir sey geçerli olamaz. Iste söyledigim bu hususlar, Kur’ân-i Kerim’e açik ve kesin bir sekilde aykiridir. Kur’ân-i Kerim hükümlerine ters düsmektedir.
Öyleyse Kur’ân-i Kerim’in gerçeklerine dikkatle bakin ki, yanlislarla avunan insanlar, hele bu yanlislari baskalarini da aldatiyorsa, ögretmek durumundalarsa, hele bu hakikatler kendilerine bizim tarafimizdan söylendikten sonra ayni sekilde devam ediyorlarsa, iste bu insanlar omuzlarina büyük veballer aliyorlar. Sadece kendi günahlarindan degil, onlarin da günahlarindan azap çekmeleri söz konusudur.
Öyleyse Allahû Tealâ’nin indinde bir cennet olayi var, bir de cehennem olayi var. Ve insanlar, serbest iradeleriyle ya kendilerini cennete ulastiracak olan yolu seçiyorlar. Bunun için Allah’a ulasmayi dilemeleri kâfi. Arkadan gelenler onlari mutlaka oraya ulastirir. Veya kendilerini cehenneme götürecek olan yolu seçiyorlar.
Kim Allah’in irsad yolunu seçerse, o kisi mutlaka Allah’in cennetine ehil olacaktir.
Hepinizin cennet saadetine ulasmasini ve dünya saadetine ulasmasini Allahû Tealâ’dan dileyerek, bu yazimizi burada insaallah tamamlamak istiyoruz.
Dualarimizla.




Çevrimdışı OLCAY

  • _ByKuS_
  • Admin
  • *
  • İleti: 8917
  • Rep Gücü : 674
  • Cinsiyet: Bay
  • O şimdi ****EVLİ****
    • Profili Görüntüle
    • boyacı
Ynt: CENNET VE CEHENNEM
« Yanıtla #1 : Mayıs 10, 2009, 11:51:13 ÖÖ »
Eline Sağlık

Çevrimdışı Fatih

  • Yönetici
  • *
  • İleti: 2651
  • Rep Gücü : 216
  • Cinsiyet: Bay
    • Profili Görüntüle
Ynt: CENNET VE CEHENNEM
« Yanıtla #2 : Mayıs 10, 2009, 03:08:06 ÖS »
Teşekkürler.Saolasın..