Gönderen Konu: Kemalizm  (Okunma sayısı 2083 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Gamzeli

  • _Gamzeli_
  • Admin
  • *
  • İleti: 18871
  • Rep Gücü : 2045
  • Cinsiyet: Bayan
  • Bana Sen Lazımsınn...
    • Profili Görüntüle
    • Ahmet Maranki
Kemalizm
« : Mayıs 30, 2008, 12:01:13 ÖS »

Kemalİzme ÖvgÜ Kemalist Türk devriminin dünya üzerindeki etkileri bizim düşündüklerimizin çok ötesindedir. Emperyalizm çağında, emperyalizme kafa tutarak, ne denli olanaksızlık olursa olsun bağımsızlığın kazanılabileceğini gösterdi. O güne kadar bunu hayal bile edemeyen sömürgelere örnek oldu. 20. yüzyıla ulusal bağımsızlık savaşları damgasını vurdu O günden bugüne 150’ye yakın ülke bağımsızlığını kazandı.. Bunların çoğu da, Türk bağımsızlık savaşını örnek aldı.

Öte yandan Kemalizm, bu ülkelerin kalkınma çabalarına da örnek olmuştur. Uluslararası dilde Kemalizm, bir çağdaşlaşma modeli olarak tanımlanmaktadır. Değişik ülkeler Kemalizmin belli ilkelerini, yöntemlerini, kendi koşullarına uyarla¤¤¤¤¤ uygulamışlardır. Kemalizm, onlara deneyle başarısı kanıtlanmış bir uygarlık tasarımı sunmuştur.

Kemalizmin asıl evrensel yönünü de Özer Ozankaya şöyle açıklıyor:

“M.Kemal Türkiye Cumhuriyetini öyle ilkelere dayandırmıştır ki, bu ilkeler tüm uygar insanlığın özlemini çektiği demokratik toplumsal düzenin hem ulusal, hem uluslararası düzeydeki gereklerini tutarlı bir şekilde karşılayabilecek niteliktedir.”

“Uluslararası ilişkilerin, başka ulusların haklarına saygılı, kıskançlıktan, aç gözlülükten, kinden arınmış, ikiyüzlülükten temizlenmiş bir yapıya kavuşturulması; ulusların yaşamı tehdit edilmedikçe savaşın cinayet sayılması ve böylece silahlanma yarışının sona ermesi, yine uygar insanlığın karşılanamamış bir özlemi olarak süregitmektedir...”

“Kemalizm,böyle bir uygarlık projesi oluşturacak değerdedir...”

Konumuzu yabancı bilimcilerin bu konudaki değerlendirmeleriyle sürdürelim.

Tarihçi Toynbee:

“Yeryüzünde hiçbir devrim, Kemalist Türk devrimi kadar dünyada şaşkınlık yaratmadı. Batı Atatürkten sonra devrimin yaşayabileceğine inanmıyordu. Lozan’da verdiklerini birer birer alacaklarını düşünüyorlardı..”

“Bir an için hayal ediniz ki, Batı dünyasında Rönesans, Reformasyon, 17.yüzyıl sonundaki bilim ve düşünce devrimi, Fransız devrimi ve sanayi devrimi bir insan ömrünün içine sığdırılmıştır !..”

Sözü Roma Üniversitesinden Gastone Manacorda’ya bırakalım:

“Fikir özeti olarak Kemalizm, bir çağdaşlaşma ve sanayileşme hareketidir. Bu hareketin, geri kalmışlıktan kurtulma çağını açmış olması itibariyle dünya üzerinde etkisi büyük olmuştur.Çünkü bu tez orijinaldir ve ideoloji olarak ampirik (deneysel) karaktere sahiptir. Kemalizm önceden mevcut bir doktrine bağlı değildir ve birtakım hipotez gelişmelerinin eseri değildir...”

Mauris Duverger’in değerlendirmesi:

“Kemalizm,Türkiye tarihinin bir sayfası olmaktan çıkıp siyasal bir sisteme önderlik etmeye başladı.Çünkü, yeryüzünde henüz Moskova ya da Pekin etkisine girmemiş üçüncü devletlere bu sistem yol göstermektedir.Bu sistem yarı gelişmiş uluslar için Marksizmin karşısına dikilen ikinci bir seçenektir...” ( birinci seçenek Kapitalizmdir.)

Polonyadan prof.Jerzy Wietr’in tanımına bakalım: “Kemalizm, ilk defa gelişmekte olan bir ülkede görülen ve tarihi deneyimden geçmiş bir gelişme ideolojisidir.”

Fransız Georges Duhamel:

“M.Kemal, bütün insanlığın içinde çırpındığı uygarlık bunalımının temel sorununa, yani çağdaş bilimin sağladığı güçlü teknolojinin nasıl kullanılacağı sorununa en geçerli yaklaşımı getirdi.”

“Belki bir gün bu ulus,dünya üzerindeki insan topluluklarının denge içinde yaşamalarına uygun bir Avrupa, hattaAtlantik uygarlığının kurulmasında sırası gelince bize yardım edecektir.” (Yeni Türkiye. Bir Batı devleti. Georges Duhamel)

Gelişmiş devletlerin ikiyüzlü politikaları, kaba güce başvurmaları, bilim ve tekniği sömürülerine araç yapmaları temel bir uygarlık bunalımıdır. Kemalizmin ilkeleri, Duhamel tarafından bu soruna en geçerli en uygun çözüm olarak görülmektedir.

Paul Dumont da Kemalizmi,”köleleştirilmiş ve sömürgeleştirilmiş ülkeler için bir model” olarak tanımlamaktadır.

Fransız Prof. Maurice Beaumont : “Kemalizmin parlak başarıları bütün sömürgeler için örnek olmuştur.”

Macar Prof. Fekete Lajos. “Batıda ihtilal vedevrimlerin yavaş yavaş elde ettiklerini Atatürk’ün ülkesi birdenbire kazandı. Ürkün yaşamında o kadar derin izler bıraktı ki, batıda bu, ancak yüz yılda erişilecek bir başarı idi..”

Alman düşünürü Herbert Melzig ‘Türkiyenin çöküşü ve yükselişi’ adlı yapıtında Atatürk ve Yeni Türkiye için şu değerlendirmeyi yapar:

“Eski çağın büyük filozofu Platon’un ‘ya yöneticiler filozof, ya da filozoflar yönetici olsalar yolundaki ikibin yıllık dileği, ilk kez 20. yüzyılda Atatürkün kişiliğinde tam olarak gereçekleşmiş bulunuyor.Atatürk, bir dahi, bir düşünür olarak ulusunun yazgısını eline almış, bu ulusla atıldığı bağımsızlık savaşı ile ve başka ulusları haklarını koruyan bir barışla insanlığa görkemli bir örnek vermiştir.Yeni Türkiye atatürkle, yalnız islam anlayış ve görüşlerini değil,aynı zamanda Avrupanın düşünce biçiminide aşmıştır.Türkiye bir dürüstlük, içtenlik ve gerçekçilik politikası gütmekte ve bu yüzden tepkilere, başarısızlıklara uğramamaktadır.”

Gerard Tongas;”Kemalizm, on asra sığacak işi on yılda başarmiştır” diyor.

Atatürk de Kemalist hareket için; “tüm uygar insanlığın dikkatle üzerinde durmasına değer”demektedir.

Bir de eleştirisi var:”yüzyıllardan beri zavallı beşeriyeti mutlu etmek için tutulan yolların, kullanılan araçların verdikleri sonuçların ne derece güven verici olduğu incelenmeye değer.”

Örnekleri çoğaltmadan sözün özüne gelelim.

Kemalist Türk Devrimi devlet, ulus, yurt, aile eğitim, ekonomi kavramlarına verdiği anlamla; üstün insani değerlere verdiği önemle; devrimin inşasındaki ustalığıyla bütün dünyaya örnek olacak değerlere sahiptir. Ayrıca, siyasal amacı olan demokrasiyi kolaylaştıracak yöntemler uygulamıştır. Bu yönüyle de dünyadaki öteki devrimlerden daha üstündür.

Emperyalizmin ilk büyük küresel çatışma döneminde ortaya çıkmış ve onu yenmiştir.O sıralarda emperyalizme karşı çıkmak ezilen uluslar arasında delilik olarak görülmüştür.

Emperyalizm, Kemalizmin başarısından ve İkinci Dünya Paylaşım Savaşından sonra, askeri işgale dayalı sömürgecilik siyasetini değiştirmiştir.

Bugün sayları 200’e yaklaşan BM üyesi devletlerin 150 kadarı ulusal bağımsızlıklarını Kemalizm sonrasında elde etmişlerdir. Bunların bir kısmında doğrudan, bir kısmında da dolaylı olarak Kemalizmin etkisi vardır. Attila İlhan’ın sözleriyle olay şudur:”Kuvayı milliye,20.yüzyılın ilk halk kurtuluş ordusudur. Misakı Milli, Bandung Konferansında bir araya gelen tarafsızlar, ya da 3.Dünya uluslarının ilk bağımsızlık bildirgesidir...”

Kemalizm, salt bir askeri kurtuluştan öte, gerçek bir çağdaşlaşma modeli olarak kurumlaşmış ve evrensellik kazanmıştır.

20.Yüzyıla girerken ABD, Almanya, Japonya ve İngiltere dünyaya egemendi. Bu yüzyıl içinde bir Sovyet deneyimi yaşandı. İngiltere geri plana itildi. Çok sayıda ulus bağımsızlığını elde etti.

21.yüzyıla girilirken, yine 100 yıl önceki devletlerin dünya egemenliklerinin sürdüğünü görüyoruz. Değişen şey, bilim ve teknolojideki korkunç ilerleme. Bu ilerlemenin getirdiği korkunç olanaklar. Bu olanakların kullanılmasıyla “küreselleşme” denilen yeni sömürü düzeni ..!

Dünyadaki temel çelişki yine ezen ve ezilen uluslar arasındaki çelişkidir.

20.Yüzyılın ilk çeyreğinde bu çelişkiyi ortadan kaldırmak amacıyla ortaya çıkan Sovyet Devrimi Kemalizmin savı olan ezen ulus-ezilen ulus çelişkisini ortadan kaldırmadı. Birlik üyesi ulusları sömürdü. Kemalist Devrim de kendi ülkesinde gözardı edildi.

Biliyoruz ki emperyalizm ve sömürü var oldukça Kemalizm de var olacaktır. Tıpkı sosyalizm fikrinin de yaşamaya devam ettiği gibi.

Eğer toplumbilimcilerin değerlendirmeleri doğruysa, Kemalizm yeniden kurtuluşun adı olacaktır.


Seni sevdim gönülden, kalbimin sahibi oldun bilmeden, bu yürekte varolacaksın ebediyen, bunu bil çok seviyorum gerçekten.
Seninle doğdu bu yürek, sensin gönlüme eş, dudaklarım dudaklarındayken sanki can verdi bu yürek, senin kollarında ölmek dünyada en güzel şey olsa gerek..