Gönderen Konu: ATATURK un 30 bilinmeyeni  (Okunma sayısı 2084 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Gamzeli

  • _Gamzeli_
  • Admin
  • *
  • İleti: 18871
  • Rep Gücü : 2045
  • Cinsiyet: Bayan
  • Bana Sen Lazımsınn...
    • Profili Görüntüle
    • Ahmet Maranki
ATATURK un 30 bilinmeyeni
« : Mayıs 30, 2008, 12:05:05 ÖS »

1."ATA" LAFINI SEVMEZDİ
"Atatürk" hitabını ilk kez dönemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir
konuşmasında kullanmış, Mustafa Kemal de çok beğenerek soyadı olarak
almıştı. Kendisine "Ata" diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.

2.EN SEVDİĞİ YEMEK
Manastır Askeri Lisesi yıllarından kalan bir alışkanlıkla hayatı
boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya
düşkün değildi ama cani istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih
ederdi.
3.EN BÜYÜK HAYALİ DÜNYA TURUNA ÇIKMAKTI
Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki
çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.

4.BAŞUCU KİTABI "ÇALIKUŞU" YDU.
Binlerce kitabı vardı. Ama bunların arasında bir tanesini hayatı
boyunca hatta cephede bile başucundan ayırmadı. Reşat Nuri
Güntekin'in ünlü Çalıkuşu" romanını hep yanında taşır, her gün
rasgele bir yerinden açar, birkaç sayfa okurdu.

5.KABUL SALONUNDAKİ AT YAVRUSU
Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. "Fox" adını verdiği köpeği,
Gazi`nin yatağının ayakucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o
dereceydi ki bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmuş
bir tayla annesinin Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile
emretmişti.

6.TAM BİR SALON ADAMI
En sevdiği dans valsti. Müzik zevki çeşitlilik gösteriyordu. Klasik
Batı müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.

7.GÖMLEKLERİNİN TÜMÜ BEYAZDI
Gömleklerinin hepsi beyazdı. Bu gömlekler ilk yıllarda İsviçre`de
özel olarak dikilirken sonra yerli malı kullanma kampanyasına öncülük
edebilmek için Beyoğlu`nda bir terziye diktirilmeye başlanmıştı.

8.DOLABINDA LACİVERTE YER YOKTU
Takım elbiselerinin tasarımlarını hep kendisi çizerdi. Lacivert takim
giymeyi sevmezdi.

9.ÖLÇÜLERİ
Boyu 1.74 idi. Hayatının son dönemlerine kadar 76 olan kilosu
hastalığının ilerlemeye başlamasıyla 46'ya kadar düşmüştü. 43 numara
siyah rugan ayakkabı giyerdi.

10.RUMELİ ŞİVESİ
Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Ancak bazı kelimeleri Rumeli
şivesiyle telaffuz ederdi.

11.HAZİN BİR HİKÂYE
Hayatında bir dönem çok önemli yer tutan, Mustafa Kemal`in
evlenmesinden sonra hayatına trajik bir şekilde son veren Fikriye
Hanım`ın mezarının nerede olduğu bilinmiyor.

12.CUMHURBAŞKANLIĞINDAN SIKILIYORDU.
Hayatinin çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaşkanı
olarak geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok
sevdiği halkından ve sade bir vatandaş yaşamından uzaklaştığını
düşünüyordu.

13.PAPA`NIN TEMSİLCİSİNE ELBİSE
Kıyafet Kanunu çerçevesinde tüm din adamlarının dini kıyafetleriyle
sokağa çıkmaları yasaklanınca, Monsenyör Roncalli`ye kendi terzisi
Kemal Milaslı eliyle bir koleksiyon hazırlattı.

14.KENDİSİ TIRAŞ OLMAZDI.
Sabah kahvaltılarıyla arası hiç hoş değildi. Yataktan kalkar kalkmaz
odasındaki divanın üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahvesini
sigarasını içerdi. Bir özelliği de kendi kendine tıraş olmamasıydı.

15.DÜZEN TAKINTISI VARDI
Evinde, çevresinde hatta konuk olduğu evlerde bile eğri duran
eşyaları düzeltmeden rahat edemezdi.

16.HOŞGÖRÜLÜ LİDER
Köylünün birinin gazete kâğıdına sardığı tütünü içmeye çalışırken eli
yanmış,"Alsın bunu,... kendi içsin" diyerek Atatürk`e küfretmişti. Mahkemeye çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra "Onu mahkemeye vereceğinize doğru dürüst sigara içmesini temin edin" dedi.

17.SİGARA PAZARLIĞI
Hastalığının başlangıcında kendisini muayene eden Dr.Fissinger günde
kaç paket sigara içtiğini sormuş, Atatürk "sekiz" demişti. Doktor
bunu günde bir pakete indirmesi gerektiğini söyleyince gülümseyerek
cevap vermişti:"Ben zaten bir paket içiyorum. Bundan sonra bunu
sizin izninizle yapacağım".

18."BU NASIL HALKÇILIK?"
Bir sabah milletvekilleri ile trene binmişti. Kondüktörün
milletvekillerinden bilet parası almamasına şaşırmış nedenini
sormuştu. Trenin milletvekillerine bedava olduğunu öğrenince epey
sinirlenmiş, "Ne de güzel halkçılık ama" demişti.

19."LAİKLİK ADAM OLMAKTIR!"
İlk mecliste bir oturum sırasında üyelerden biri laikliğin ne manaya
geldiğini anlamadığını söyleyince Gazi çok sinirlenmiş ve elini
kürsüye vurarak bir din bilgini olan üyeye cevap vermişti: "Adam
olmak demektir hocam, adam olmak!"

20.KURBANLARI BAĞIŞLARDI
Gittiği yurt gezilerinde kendisi için kurban edilen hayvanlara
bakamaz böyle durumlarda sırtını döner ya da kesilmelerini engellerdi.

21.YABANCI DİLE MERAKI
Askeri lisede öğrenmeye başladığı Fransızca'yı sonraki yıllarda
geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardı. Konuşurken araya
Fransızca sözcükler de eklerdi.

22.FASULYESİNE POKER
Kumardan hoşlanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardı. Oyun sonunda kazandıklarını iade ederdi.

23.KAN GÖRMEYE DAYANAMAZDI
Cephelerde düşmanla göğüs göğüse savaşmış biri olarak en ilginç
özelliği savaş meydanları dışında kan görünce fenalaşmasıydı.

24.KULAKLARI DUYAN TEK KİŞİ.
Fransız tarihçisi Herriot Ankara`ya geldiğinde Gazi`nin kulaklarının
duyuyor olmasına şaşırmış anılarında bunu esprili bir dille anlatmıştı: "T.C`de bir tane kulakları duyan kişi var onu da Cumhurbaşkanı yapmışlar".

25.BİR RİCASI BAŞ AÇTIRDI
Bir gün halk arasında dolaşırken çarşaflı bir kadına rastlamış,
"Hafız Hanim benim hatırım için basındaki örtüyü açar mısın?" diye
sormuştu. Kadın baş örtüsünü açarak, Atatürk`un önünde eğildi ve
ellerini öptü.

26.BİLARDO VE YÜZME
Sportmen kişiliği vardı. Her gün at biner, yüzmeye gider ve bilardo oynardı.

27.EN BAŞARILI DERS.
Eğitim hayatı boyunca en başarılı dersi matematikti. Pozitif bilimlere ilgisi hayatı boyunca surdu.

28.YAĞCILARA GEÇİT YOK
Yağcılara çok kızardı Bir akşam sofrasında kendisine gereksiz şekilde
iltifat eden Abdulhak Hamit`e müdahale etti.

29.SON YILBAŞI GECESİ
1937`yi 1938`e bağlayan son yılbaşı gecesini Dışişleri Bakanı Tevfik
Rüştü Aras ile baş başa geçirmişti. O gece dolabındaki bazı elbiseleri bakana hediye etmişti.

30.KÖŞKTEKİ GÜVERCİNLİK
Kuşları çok severdi. Çankaya Köşkü`nde özel bir bakıcının ilgilendiği
güvercinliği vardı.


Seni sevdim gönülden, kalbimin sahibi oldun bilmeden, bu yürekte varolacaksın ebediyen, bunu bil çok seviyorum gerçekten.
Seninle doğdu bu yürek, sensin gönlüme eş, dudaklarım dudaklarındayken sanki can verdi bu yürek, senin kollarında ölmek dünyada en güzel şey olsa gerek..