Gönderen Konu: Çukulata Kisti ( Endometriosis )  (Okunma sayısı 2521 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı OLCAY

  • _ByKuS_
  • Admin
  • *
  • İleti: 8917
  • Rep Gücü : 674
  • Cinsiyet: Bay
  • O şimdi ****EVLİ****
    • Profili Görüntüle
    • boyacı
Çukulata Kisti ( Endometriosis )
« : Haziran 18, 2008, 12:53:52 ÖS »

Endometriozis hastalığı  kadınların yaklaşık yüzde 10'unu  etkileyen aslında oldukça yaygın bir sağlık sorunudur.

Endometriozis, normal olarak rahim iç boşluğunda olması gereken dokuların vücudun başka yerlerine taşınarak oralarda yerleşmesi sonucu ortaya çıkan bir problemdir. Bu doku karın içindeki organlarda ( yumurtalık, rahim kanalı , karın iç zarı, barsaklar, idrar kesesi) buluna


bildiği gibi karın dışında da bulunabilir.

Adet zamanında rahim içzarında meydana gelen kanama ile beraber bu endometriosis odaklarının bulunduğu bölgelerde de kanama benzeri belirtiler olur ve birçok şikayetlere neden olur. En sık rastlanan şikayet ağrılı adet görmedir. Endometriozis en yaygın olarak karın boşluğunda oluşmaktadır.

Rahim dışında biriken dokular, ileri dönemlerde sürekli kasık ağrısı ve kısırlık gibi bazı problemlere neden olabilir.

Endometriozisin kesin nedeni halen bilinmemektedir. Bu konuda en yaygın kabul gören teori, adet kanamaları sırasında rahim içindeki dokuların kadının tüplerinden geçerek karın boşluğuna yerleşmesi ve burada gelişimini sürsürmesidir. Bağışıklık sisteminin de buna izin verecek şekilde normalden farklılık gösterdiği düşünülmektedir.

Endometrioziste kalıtsal yatkınlığın önemli bir faktör olduğu düşünüldüğünden, annede ya da başka bir akrabada endometriozis olması endometriosis olasılığını artıracaktır.

Kadının yumurtalıklarında endometriosis oluşması durumunda bazen kistler (çukulata kistleri) oluşabilir ve bunlar eğer çok büyürlerse ciddi problemlere yol açabilirler. Çukulata kistleri her zaman kesin olmamakla birlikte ultrasonografi ile görülebilir. Kesin tanı ise yalnızca laparoskopi işlemi ya da açık ameliyatla konulabilir.

Laparoskopi, hastalığa tanı konulmasında yararlı bir işlem olup, ayrıca hastalığın ciddiyetine ilişkin fikir de vermektedir. Bu işlem ayrıca, doktorun sizin için en iyi tedavi planını hazırlamasında da yardımcı olacaktır. Tanı konulurken eş zamanlı olarak endometriosis odaklarının cerrahi tedavisi de uygulanabilir.


Endometriozisin yaygın belirtileri şunlardır:

* Ağrılı adet
* Ağrılı cinsel ilişki
* Adet öncesinde karın ağrısı
* Sırt ağrısı
* Büyük tuvalette ağrı olması.

Bu belirtilerin tümünün başka nedenleri olabilir. Hastalığın başka belirtileri görülmemesine karşın, hamile kalmakta güçlük çeken bazı kadınlarda endometriozise sıkça rastlanmaktadır.

Endometriozis doğurganlığı nasıl etkiler?

Hamile kalmakta güçlük çeken kadınlarda endometriozis hastalığı görülme olasılığı artmaktadır. Bu kadınların bir kısmında, özellikle de ileri evre endometriosis hastalığı olanlarda, endometriozisin neden olduğu tahribat Fallop tüplerinde (rahim kanalları) tıkanıklığa yol açmaktadır.

Ancak, çoğu kadında endometriozisin doğurganlığı etkileme nedenleri henüz tam olarak bilinmemektedir. Bu konudaki diğer teoriler şunlardır. Endometriozis:

* Yumurtalıklar içinde oluşarak yumurtlama gelişimini etkilemekte ve yumurtlama bozmaktadır.
* Spermleri öldüren toksinler üretmektedir.
* Embriyonun rahim içersine tutunmasını engellemektedir.
* Embriyo üzerine toksik etkilidir

Endometriosisin sebep olduğu kanal tıkanıklığı bazen tam bir tıkanıklık olmayıp sperm geçişine izin verebilir.. ancak kısmen tahrip olan kanallarda embriyolar takılarak dış gebelik de ortaya çıkabilir.

Endometriosisin tedavisi

Uygulanan tedavilerin temelde amacı ağrıyı gidermek ve kısırlığı ortadan kaldırıp gebe kalmayı sağlamaktır. Bu amaçla değişik tıbbi ve cerrahi tedaviler uygulanabilir. Tıbbi tedaviler ağrı kesmenin dışında, endometriozisin östrojene (kadınlık hormonuna) bağımlı bir hastalık olması prensibine dayanır.

Hamilelik ve menopoz endometriozis oluşumunu engelleyen iki doğal durumdur. Hormonal tedavilerde amaç aslında bu iki doğal durumu taklit etmektir. Her iki durumda da rahim iç zarı (endometrium) üzerindeki östrojen etkisi ortadan kalkacağından yanlış yerde yerleşmiş olan endometrial dokunun da baskılanması beklenir. Elbette öncelikle tıbbi tedavilerle sorunlar giderilmeye çalışılmalı ancak eğer büyük çukulata kistleri ya da tıbbi tedaviyle giderilemeyen ağrı gibi sorunlar varsa cerrahi tedavi düşünülmelidir.

Medikal (tıbbi) tedavi

* Hafif ağrı kesiciler (paracetamol ve steroid olmayan değişik ağrı kesiciler v.b.)
* Hormon tedavileri (doğum kontrol hapları v.b.)

Hormon tedavileri

Hormon tedavileri, normal adet dönemini engelleyerek, endometriozis oluşumunu durdurmak ya da yavaşlatmak amacıyla uygulanmaktadır. Bunu gerçekleştirmenin en basit yöntemi “doğum kontrol hapları” kullanmaktır. Ayrıca, endometriozisten kaynaklanan ağrının azaltılmasında etkili olduğu saptanan diğer hormon tedavileri de mevcuttur.
Son yıllarda oldukça etkili olan ancak kişiyi geçici olarak menopoza sokarak yumurtalıkları ve dolayısıyla da endometriozis hastalığını baskılayan analog adı verilen aylık ya da 3 aylık depo iğneler mevcuttur. Ağrının giderilmesinde oldukça atkili olduğu bilinen bu ilaçların 6 aydan daha fazla kullanımı sakıncalı olduğundan bu süreden daha fazla kullanılması gerekiyorsa mutlaka ek bazı önlemlerin alınması özellikle kemikleri korumak amacıyla gerekmektedir.

Unutulmamalıdır ki tıbbi tedavilerin hiçbiri kişinin gebe kalma şansını arttırıcı etkiye sahip değildir. Hatta depo iğnelerin kullanıldığı dönemde kişi menopoza girdiğinden zaten gebe kalması hatta adet görmesi olası değildir.

Bazı kadınlarda hormon tedavileri bazı yan etkilere de neden olabilmektedır.Ancak bu yan etkiler genellikle başedilebilir türdendir.

Cerrahi Tedavi

Hastalığın ciddiyeti, kadının kısırlık öyküsü, gebe kalma isteği, yaşı, cerrahi tedavinin biçimini belirler. Maalesef kadının rahiminin bile çıkarılması % 30 hastada ağrının kalkmasını sağlayamaz. Genellikle ilk cerrahi oldukça etkilidir, tekrarlayan girişimler bu konuda daha az etkilidirler. Laparoskopi ile gerçekleştirilen en sık cerrahi işlemler yumurtalık-tüp-rahimi çevreleyen yapışıklıkların kesilmesi, endometriotik odaklar ve yumurtalıktaki çukulata kistlerinin çıkarılması, yakılması, ya da lazer ile yok edilmesidir.
Rahime giden sinirin yakılması ve kesilmesi (LUNA), ağrıyı gidermede belli bir oranda faydalıdır.

Yumurtalıktaki endometriomalar mutlaka bu konuda deneyimli ve dikkatli bir cerrah tarafından zarıyla soyularak çıkartılmalıdır. Çocuk sahibi olmak amacıyla bize başvuran ve daha önce endometriosis-çukulata kisti operasyonu geçirmiş bayanlarda gebelik şansı tüp bebek tedavisiyle bile çok yüksek olmamaktadır. Bu bayanlarda önceki operasyon ya da operasyonlarda uygulanan tekniğin yumurtalık rezervine zarar verdiğini sıkça görmekteyiz.

Dolayısıyla bu konu gebelik açısından çok önem arz etmektedir. Eğer çapı 3-4 cm'den daha küçük çukulata kistleri varsa belki de bunlara hiç dokunmadan aşılama ya da tüp bebek tedavisine kişinin alınması gebelik şansını arttırabilir. Bu konuda diğer yumurtalığın, hastanın yaşının ve diğer bazı faktörlerin cerrah tarafından iyi değerlendirilmesi gerekir.

Endometriosis tedavisinde en önemli konu çocuk arzusunun olup olmadığıdır..!

Eğer gebelik arzu ediliyorsa medikal ve cerrahi tedavileri bir yana bırakıp doğrudan gebeliğe yönelik tedavilere girişmek en akılcı olandır. Çünkü medikal (tıbbi) ve de cerrahi tedavilerin gebelik şansını arttırdığı tam olarak kanıtlanmamıştır..

Dolayısıyla eğer yumurtalıklarda gebe kalma tedavilerini zora sokacak büyüklükte bir çukulata kisti yok ise ve kanlların da açık olduğu biliniyorsa aşılama ile bir an önce çocuk (kısırlık) tedavisine girişmek gerekir.

Eğer bahsi geçen bir çikulata kisti varsa hekiminiz öncelikle bunun çıkarılıp çıkarılmaması gerektiğini sizinle tartışacaktır.

Cerrahi tedaviyi takiben kendiliğinden gebelik oluşmaz ise yumurtlamanın uyarılması ve rahim içine sperm aşılanmasıyla bu şans arttırılabilir. Ancak ileri düzey endometriosiste ve kadının yaşının 35 ve yukarısında olduğu ya da infertilite sebebi olabilecek sperm problemi gibi ek bazı faktörlerin varlığında doğrudan tüp bebek tedavisine başvurmakta gecikilmemelidir.